Cerrah/Guiliani

10 Şubat 2005

Çünkü 15-20 yıl öncesinin New Yorkundan söz ediyorum. Cürüm kenti olduğu yıllardan.Caddeleri, sokakları, uyuşturucu tutkunu gençlerin işgali altındaydı.Herkes cebinde 20 dolar taşırdı.Bir apartman kapısı boşluğuna zorla çekilip karnına bıçak dayandığında bu 20 dolar, canını kurtarmak sigortasıydı.Fazlası olursa, o da giderdi ama 20 dolar, can bedeliydi. Hiç para çıkmazsa, uyuşturucu krizine girmek üzere olan serserinin keskin çeliği içine giriyordu."Diğerlerine de ders olsun, kimse sokağa 20 dolarsız çıkmasın" diye.En işlek caddeler bile tahlikeliydi............Sinemalarda yanınızdaki koltuğa oturan biri, paltosunun altından bıçağı dayayıp fısıldayarak "cüzdanınızı" istiyordu. Vermemenin sonu, ışıklar yandığında, dehşet haykırışları ve bir kan gölü ortasında oturan ceset olmaktı.............Benzin istasyonları, barlar, lokantalar, berber dükkânları, çiçekçiler, pastaneler, sokak çetelerini haraca bağlamanın ötesinde uyuşturucu krizine girenler tarafından da basılıyordu.............Otomobiller çalınıyordu.Parçalara ayrılıp yok ediliyordu.Taksi şoförlüğü en riskli meslekti.............Evler tekrar tekrar soyuluyordu.............Sokak gaspları, kapkaççılık, toplumsal salgın

Yazının Devamı

Lig farkı

8 Şubat 2005

Önce Kuzey Irak... Türkiyenin bu bölgeyle ilgili 3 kaygısı var. 1) PKK: Bu yörede PKK varlığı yeni değil.Yakın gelecekte de daha fazla bitinin kanlanacağı sanılmasın.Silahlı gücü zayıflıyor.PKK, siyasallaşarak varlığını korumak, etkinliğini yükseltmek çabasında.Irak seçimlerine 2 partiyle katıldı. Önemsenecek bir sandık getirisi olmadı.Barzani ve Talabaninin de onları Türkiyeye karşı ellerinde koz olarak tutacakları görülüyor. Bir zamanlar Suriyenin oynadığı rolü üstlenebilirler. Ama kendi başlarına bela edecek kadar da alan ve şans vermezler.Türkiye, Kuzey Iraktaki silahlı birliklerini geri çektikten sonra bu baş ağrısı biraz daha "sıkıcı" olabilir.Ama... ABD bölgeden çekildikten sonra Türkiye daha aktif politikalar uygulayabilir.2) KERKÜK: Bu sorun yanlış takvimle gündeme taşındı.Irak geçici anayasasının 58. maddesi, Geçici Hükümeti, "Saddam döneminde baskıyla, göç zorlamalarıyla değiştirilen demografik dokuların düzeltilmesi" ile görevlendiriyor.Ayrıca gene aynı madde Geçici Hükümete "aralarında Kerkükün de bulunduğu bazı yörelerde, Saddam zamanında yapılan idari sınır değişikliklerini" düzeltecek önerileri de Geçici Meclise sunmak görevini vermekte.Geçici Meclis bunları

Yazının Devamı

Kıymayın çocuklara

6 Şubat 2005

Fatma Girik ile ana kız mutlular.Annesi, Ahu henüz 3 aylıkken, göğsünün üzerine nüfus kâğıdını koyup bırakmış. Ahuyu küçücük yaşta Fatma Girik kucaklamış. Ama, Ahu röportajda, kimsesiz çocuk yetiştirme yurtları için iç sızlatıcı izlenimler de yansıttı. Ama ne o ne biz TV yayınına yansımasını istedik... Neden?Çünkü... Dünyanın her yerinde olabilen birkaç çirkinlik, kimsenin geleceğine gölge düşürmemeli. Kimsesiz çocuklara yardım sistemi gelişerek, yaygınlaşarak sürmeli. 100 binlerce böyle çocuk var. Onları, kapkaç, tiner çetelerine, sokağa, sapıklara terk edemeyiz. Geçen hafta pazar günü yayımlanan Şeffaf Odada konuğum Fatma Girik, 9 yıl önce "koruyucu anne" statüsü ile bir kız evladı olduğunu anlattı. Bu açıklamayı yaparak sırrını kamuoyu ile ilk kez paylaşıyordu. Kızı Ahu, ciddi meslek eğitimi almış, disiplinli, güzel ve akıllı... Bunları, son haftalarda, bir çocuk köyünün, ahlak zabıtası olayı haline getirilerek hedef gösterilmesi ve haberlerinin karbonatlanarak teşhiri bağlamında yazdım. Önce altını çizmekte yarar var. Reşit olmayan çocuklarla ilgili bazı haberlerde, "teşhir yasağı" uyguluyor. Yasa gereğı adları verilmiyor. Fotoğraflarında gözleri bantlanıyor. Peki, bir

Yazının Devamı

Hızlı hukuk treni

5 Şubat 2005

Ciddi bir çalışmayı ve araştırmayı gerektirir.Üstelik, yüce yargının, bu kararı 13e karşı 14 oyla almış bulunması konunun yüksek hâkimler arasında bile "net" bir görüşte odaklanmadığını, çok tartışmalı olduğunu gösteriyor.Yüksek yargının bu kararı alması öncesinde uzun bir hazırlık, çalışma, tartışma süreci var.Raportör çalışmaları belki aylar almıştır.O nedenle, şu satırların yazılmasından sadece birkaç saat önce ekranlarımıza düşen ve gazetenin başlığına yansıyan duyarlı ve önemli bir habere yalapşap ekspres yorum yanlış olur.Ancak...Böylesine değerlendirme sarsıntılarına neden olabilecek haberi, hiç yokmuş gibi algılamak, başıboş bırakmak da bilemem doğru mu?O nedenle -ihtiyat payları koyarak- genel bir yaklaşım sunuyorum. Bazı konularda yazmak için üzerinden en az 1 gün geçmesini beklemek gerekir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tek oy farkıyla aldığı "laiklik" eksenli karar da öyle... Hadisenin özü şöyle:Milli Gazetede bir yazı yayımlanır.Yargıtay 8. Ceza Dairesi, bu yazı için yazarına verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasını onaylar.Yargıtay Başsavcısı bu karara itiraz eder.Ceza Daireleri Genel Kurulu toplanır. 13e karşı 14 oyla bu mahkûmiyet kararını bozar.Gerekçenin özü, "yazarın

Yazının Devamı

Mahcubiyet

3 Şubat 2005

Önce ret süreci ve gerekçesi... Alevi yurttaşların Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği, İmar Planında "ibadethane" olarak gösterilen arazi için başvurur. Kaymakamlık, Valiliğe... Valilik, İçişleri Bakanlığına... Bakanlık, Diyanet İşlerine gönderir başvuruyu.Ne ilginç rastlantıdır ki, Türkiyenin ABden tarih aldığı 17 Aralıkta Diyanet İşleri "ret" cevabını verir:Gerekçe:"Tekke ve zaviyelerle Türbelerin İlgasına Dair Yasanın 1. maddesi gereği tekke ve zaviyeler kapatılmıştır. İslam ibadetine mahsus ve usulüne göre açılmış cami ve mescit dışındaki yerlerin ibadet yeri olarak kabulü mümkün değildir..." Çankayada cemevi açılması isteğinin reddi... Üstelik de çok yanlış bir yorumla reddi, talihsiz bir tavırdır. Peki Türkiyede 10larca cemevi var.Alevi yurttaşlar burada toplanarak ibadet ediyorlar. Bu cemevleri nasıl açık?Yasaya aykırı (!) bu duruma, Diyanet, devlet, savcılıklar, polis seyirci mi?Elbette değil...Çünkü, cemevleri, tekke ve zaviye değil, ibadet yeri.Öyle ki...1997 yılında, Hacıbektaşta devletin tahsis ettiği 43 dönümlük araziye, cemevi inşaatının temelini o dönemin hükümeti adına ve Başbakanı temsilen Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit attı.Koalisyon ortağı partilerin genel

Yazının Devamı

Kürtlere referandum

2 Şubat 2005

"Kürdistan bağımsız olsun mu... Olmasın mı?"Bu resmi olmayan referandumda, kullanılan her 10 oydan 9u "bağımsız olsun" tercihini yansıtıyordu.Yukarıdaki satırlar, dün New York Timesta Peter. W. Galbraith imzasıyla yayımlanan bir makaleden. Geride kalan pazar günü, Kürtler, Kuzey Irakta seçim büroları önünde çadırlar kurdular. Oy kullandıktan sonra çıkan Kürtler arasında bir referandum yaptılar: Galbraith, satırlarını ilginç tespitlerle sürdürüyor:Bağımsızlık referandumunu örgütleyenler, ABDnin Bağdat sivil yöneticisi Paul L. Bremerla görüşmek ve bağımsızlık isteyen 1 milyon 700 bin imzalı dilekçeyi göstermek istediler.Ama geri çevrildiler.ABD yetkilileri, Kürdistanı kendi mercekleriyle ve görmek istedikleri gibi görmeyi tercih ettiler.Condoleezza Rice da, (ABDnin o zamanki Ulusal Savunma Danışmanı, şimdiki Dışişleri Bakanı) bir yıl önce, "Kürtlerin yeni ve birleşik Irakı inşa etmek kararlılıkları nedeniyle etkilendiğini" anlatmaktaydı.Gerçi Kürt liderler, ABDnin, duymaktan pek hoşlandıkları "Irak, demokratik, federal, çoğulcu ve birleşik olmalı" nakaratını tekrarlıyorlardı, fakat kalpleri bundan yana değil.Zaten seçim günü, Barzani de karargâhında düzenlediği basın toplantısında

Yazının Devamı

Metal Fırtına

27 Ocak 2005

Bu çizilen manzara 2007 yılı içindir.Orkun Uçar ve Burak Turna imzalarıyla yayımlanan METAL FIRTINA adlı politik kurgu romandan yansıttım. (Timaş Yayınları).........Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğun dün yaptığı konuşmada, Türkiyenin "Kerkük" duyarlığını bir kez daha vurgulayan sözleri, "METAL FIRTINA" kitabına çağrışım yaptı. Kuzey Irakta Türk birlikleri ile ABD güçleri arasında sıcak çatışma çıkmıştır. Zaten hazır olan planın uygulamaya konulması böylece tetiklemiş ve "Metal Fırtına Harekâtı" için düğmeye basılmıştır. ABD jetleri Türkiyeye bomba yağdırmaktadır. 4 saat süren bu saldırı sonrası İstanbulda sular kesilmiş, trafik durmuş, yollar ve köprüler ağır hasara uğramıştır. Çok sayıda sivil kayıp vardır. Hassas ayarlı füzelerle Türkiyenin stratejik noktaları vurulmaktadır. Anıtkabir bile isabet almıştır. Org. Başbuğun söylemi özetle şöyle:"Irak geçici anayasasının 58. maddesi, Saddam döneminde Kerkükten sürülen ailelerin geri dönmelerini öngörmekte.Sadece Kürtlerin değil, Türkmenlerin, Asurilerin, Arapların da...1991-2000 arası Kerkükten sürülenlerin 100-120 bin olduğu bilinmekte. Oysa, Irak Ticaret Bakanlığı gıda yardım karneleri rakamına göre Kerküke şu son

Yazının Devamı

Çocuk CHPliler

25 Ocak 2005

Damardan CHPli, 3 kuşak CHPli dostum anlatıyor: "Son seçimlerde, düşündüm taşındım, gene Baykalın başında olduğu CHPye oy vermeye elim gitmez. Başka partiye de oy veremem. Tut ki bir defalığına CHPden şaşsam, hangisine verecektim? AKP, mümkün değil... Diğerlerine versem, barajı bile geçemezler, oyum ziyan olur. Formülü buldum. Seçim sandığı hücresine, 6 yaşındaki oğlumla girdim. Açtım oy pusulasını. Eline mührü verdim. Mührü buraya bas dedim... Bastı. Hiç değilse, Baykalın yönettiği CHPye kendi elimle oy kullanmamış oldum diye bir tesellim var." CHPnin "saf" delegesi kurultay öncesi işte bu durumda...Baykalı kimse artık içine sine sine desteklemiyor.En kanka "Baykalcılar" bile onu taşımakta zorlanıyorlar.Fakat, alternatifi kim?Görünen o ki... Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül...300 imzayı bulup son tüzüğe göre aranan imza sayısını biraz da aşabilecek ve aday olabilecek gibi...Sarıgülü ayrıca anlatmaya gerek yok.Hasan Pulurun yazıları yeterli referansı(!) oluşturmuş. Kurultayı duman almış Peki Zülfü Livaneli?Onun söylediği "tek muhalefet adayında bütünleşmek" en doğru formül.Aklın yolu bu.Zaten Livaneli, "muhalefetin üzerinde anlaşacağı bir akil adam aday bulunursa hemen geri

Yazının Devamı