Anlatayım...1 Ekim, TBMMnin normal toplantı tarihidir. Neden 16 gün daha beklenmedi ve 14 Eylülde (bugün) yeni TCK yasa tasarısını görüşmek için olağanüstü toplantıya çağırıldı?Çünkü...Ekim başında açıklanacak olan AB Komisyon raporu son halini alırken, bazı ceza hükümleri de yeni yasada yer almayacakları için yürürlükten kalkmış olacak.Yani bu acelenin nedeni, AB komisyon raporu öncesi sicil temizlemek... Aralıkta görüşmelerin başlama tarihini alabilmek.Yeni TCK için TBMMyi olağanüstü toplantıya çağırmak, atı arabanın önüne koşmaktır.Ana muhalefet partisi CHPden, medyadan, sivil toplum örgütlerinden, AB eksenli çevrelerden olumlu bakılmıştır.Peki...Aynı yasanın içine sokuşturulmak istenen "zinaya hapis" hükmüyle ABde ters rüzgarlar estirmenin - varsa - mantığı nedir?AB Genişlemeden Sorumlu üyesi Verheugen, bunu "kötü bir şaka" gördüğünü, "tepkilerin ciddiyetini Erdoğan ve Güle anlatamamış olmaktan üzüntü duyduğunu, bu hüküm yasalaşırsa, AB hedefinden uzaklaşılacağı kaygılarını" açıkça dile getirmedi mi?İşte bütün bu nedenlerle, "zinaya hapis cezası" arabanın arkasına da at koşmaktır.Böylece öndeki ve arkadaki atlar, arabayı zıt yönlere çekerse ne olur?Türkiye, bir süredir
Bu cinsel enerjinin tıp dilindeki adı nedir?Freuddan bu yana "libido"...Peki, "libido" nedir?Libido, Latince bir kavramdır. Ölçülemeyen ama varlığı bilinen bir cinsel enerjidir.Freud, hoş bir dipnot koyar:"Libido, insan duygularının tekin olmayan bölgesine girer..." (1)Tekin olmayan bölgedeki "Libido", aç kalmış / aç bırakılmış ya da bastırılmış cinselliktir de.Bazı insanlar için, başarılı bir cinsel hayata yetecek düzeyde libido, ancak tek kişiyle sürekli ilişki yaşamaktan geçebilir.Bazı insanlar ise sürekli ilişki yaşamakta zorlanırlar. Libidoları, kısa süreli ilişkilerde artabilir.İşte - gene - "tekin olmayan bölge(!)"İster aşktan, ister fiziki özelliklerden, ister dürtülerin şiddetinden ya da bazı zaman veya koşullarda kişisel direnişin düşmesinden kaynaklanarak libido, "iradenin sınırları dışına çıkmış denetimsiz güç" haline gelebiliyor.Libido, böyle durumlarda kabaran nehir gibi, ya yatağından sapıyor ya da yatağından taşıyor. Uygun bir yabancı cinsel coğrafya bulduğunda doğa yasaları gereğince ilerliyor. Zina neden olur? Taraflardan birinin başkasını taşkın enerjiyle arzulaması sonucu... Bu bağlamda, zinaya hapis, nehri ve seli, demir parmaklıklar arkasına sokmaya
ABden tarih almanın kritik eşiğine böyle bir patlayıcıyı kim ve neden koymak istiyor? Bu önergeyi veren milletvekili kim? Zina tartışmasında "bin akıllının çıkaramayacağı bir taşı atanı" aradım. Yeni TCK tasarısında hiç olmayan, "zinaya hapis cezası" için durup dururken nereden çıktı bu önerge? İlk aldığım isim AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü. Konuştuk. Yukarıdaki soruları sıraladım. Türkiyenin ABye girişini son anda çelmelemek gibi ağır bir suçlanma olasılığından tedirgindi."Bende öyle bir adam hali var mı hiç?" diye göğüsledi."Aslında bu konuda yorum yapmamak kararı aldım" dedi ve olayı - yorumsuz - anlattı. "Hükümetten gelen tasarıda, zinaya ceza maddesi yoktu. Tasarı önce alt komisyonda görüşüldü. Ben alt komisyon başkanıyım. Orada da böyle bir öneri gelmedi. Kabul edilen tasarı metninde, zinaya hapis cezası maddesi yoktu. Sonra, o tasarı metni, komisyonda görüşüldü, oylandı. Kabul edilen tasarıda da zinaya hapis için bir kelime bile yoktu.Bir süre geçti... Bize Başbakan dahil, yukarıdan, - zinaya hapis öngören bir önerge hazırlamamız - isteği geldi.Tasarı genel kurulda konuşulurken, metne bu önergedeki - ceza - maddesinin eklenmesi düşünülüyor.Biz de bu önergeyi
"- AKP iktidarı öncesi, köylü / çiftçi kaç ton buğdayla bir traktör alabiliyordu?Kaç kilo buğdayla traktörüne bir depo mazot koyabiliyordu?Ne kadar buğday karşılığı, bir buzdolabı, bir TV alabiliyordu?"Bu soruları "pancara, tütüne, fındığa" endeksli de sormak gerekir. Sonra aynı sorular, şimdi, AKP iktidarı döneminin rakamlarıyla karşılaştırılır.Çıkan rakamlar AKPnin başarısını, başarısızlığını "tabak" gibi ortaya koyar. CHP, Türkiyenin ihtiyacı olan "ses getirir" muhalefet yapmak istiyorsa, Süleymen Demirelden "siyaset danışmanı" olarak yararlanmalı. Demirel tarzı "damardan" muhalefetin birkaç örneğini sunayım... Demirel muhalefeti, altın hesabıyla da vurur."- AKP iktidarı öncesinde, Türkiyenin iç borcu kaç Cumhuriyet altını kadardı?Şimdi kaç Cumhuriyet altını?AKP, iktidarı devraldığında, dış borç kaç ton altın ya da kaç Cumhuriyet altınıyla örtüşüyordu?Şimdi Türkiyenin dış borçları kaç dolar arttı ve kaç ton altın ya da kaç Cumhuriyet altını daha borçlandı?AKP iktidarı öncesi her bebek, kaç Cumhuriyet altını borçla doğuyordu... Şimdi kaç Cumhuriyet altını borçla doğuyor?.." Emekli kesim için de, "çalışılan saatin, satın alma gücü" yansıtılırdı...Sözgelişi, "Bir kilo et için
Ne kaldı?George Washington Üniversitesi "Din ve Uluslararası İlişkiler" profesörü John L. Esposito "Siyasal İslamın kimlik iddiası için en kolay yol, kadınlara odaklanmaktır" görüşünde.ABDnin saygın İslam uzmanlarından biri olan Prof. Espositodan birkaç satır yansıtayım:"İslami bir devlet formüle ederek hayata geçirmenin ve siyasette, iş dünyasında, ekonomide şeriata dönmenin zorluğu ortaya çıkmıştır... Kadınlara ve aileye odaklanmak daha kolay gelmiştir..........Kadınlar, bugün birçok Müslüman ülkede yürütülen dini ve kültürel kimlik savaşlarının merkezine yerleştirilmiştir.Bazen - Atatürk dönemindeki gibi - değişimin temsilcisi olsalar da çoğunlukla kurbandırlar."İşte hadise bu. Hiçbirinin yeniliği yok. "Siyasal İslam" yeni bir ekonomik model de oluşturamadı. İMFsi, doları, eurosu, faizi, bankacılık sistemi, yabancı sermayesi ve teknolojisiyle küresel ekonomi modelini uyguluyor. Petro - dolarlarını Batı bankalarına istif ediyor. İç siyasette "laik demokrasinin" duvarları sağlam... Dış politika, ABD - AB ekseni etrafında dönüyor. Bu da değişmez.Ekonomi ise IMF ve Batının banka / finans sistemine endeksli...Bu durumda, İslam referanslı siyaset için kimlik iddiasında "kadına ve
Harbiye Açık Hava Tiyatrosunun anfisinde oturan tek kişi yok.Binlerce İstanbullu ayakta... Çılgınca alkış.Bu sahnenin yaşandığı Türkiyenin gündemine, yıllar önce tarih hurdalığına atılmış "zinaya ceza" hükmünü sokuşturma çabaları ve "istemezük" sesleri ne hazin.Tarih boyu kazananlar, geriye çekmek isteyenler değil, ileriye bakanlar oldu.AKP de, seçimleri, Erbakanın paslanmış zincirlerini kırarak kazandığını unutmamalı. Fazıl Sayın parmakları piyano tuşlarında uçuşuyor... Eurovizyon birincisi, yani Avrupa vizyonunda 2004ün en iyi dereceye sahip olanı Sertab Erener, "kristal" gibi sesiyle ona eşlik ediyor. Mozartın "Alla Turca" adlı, piyano sonatı Fazıl Sayın tuşlarında caz derlemesi ve Sertabın yorumuyla heyecan verici. Fazıl Say, "Uzun ince bir yoldayım"ı, Aşık Veyselin anısına piyano - şan ve orkestra için rapsodi haline getirmiş. Fazıl Say, parmakları ile müzik büyüsü yaratır.Ama... Onu gözle izlemek de başka zevktir. "Uzun ince yolda" sağ elinin parmakları tuşlarda gezinirken, sol elini kuyruklu piyanonun kapağından içeri sokar, tellerden parmaklarıyla bağlama sesi üretir. Kutsal bir aşk yaşar/ yapar gibidir."Uzun ince yol" Türkiyenin Avrupa Birliğine yolculuğunun simgesi
Çocuk, bir de erkek doğarsa, kaymaklı kadayıf.Haseki, bir anda şehzade anası olur.Ama çift kat kaymaklı kadayıf için çetin bir entrika yaşanır.Padişahtan oğlan çocuk yapmış çok sayıda hasekiden sadece biri ileride padişah anası olacaktır.Sözgelişi, III. Muratın 115 çocuğu vardı.Sadece biri padişah oldu.Diğerleri de, anaları hasekilerle birlikte ya öldürüldüler ya da köşe bucakta kaldılar.Osmanlı sarayında sultanlar - ilke olarak - evlenmezlerdi. Sadece, civar ülkelerin Hıristiyan krallarının kızlarıyla 4 evlilik yapan Fatihin ve Hürrem Sultanın nikahları için tarihte bazı izler vardır. Hatta Hürrem Sultanın nikahı Hammerde vardır. Peçevide hiç geçmez.O nedenle de Osmanlıda kraliçe yoktur.Sadece padişah anaları, yani "Valide sultanlar" vardır.Bu valide sultanların da - neredeyse - hiçbiri padişahlarla evlenmiş değillerdir.Güçlerini, "padişah anası" olmaktan almışlardır.Zaten çoğu esirelerdir.Devşirmelerdir.Ali Kemal Meramın "PADİŞAH ANALARI - 600 yıl bizi yöneten devşirmeler" kitabından birkaç örnek yansıtayım:- Fatihin anası Rumcayı da çok iyi konuşan Sırp Despina.- Kanuni Sultan Süleymanın annesi Leh Yahudisi Helga.- II. Selimin annesi Rus bir papazın kızı Roksana (Hürrem
İnsanlığın yüz kızartısıdır bu eylem.İslami otoriteler tarafından bu gerçeğin, Çeçen eylemcilere mesaj haline getirilmesi insani görevdir.Sarığın, cübbenin içindeki de insan yüreği taşıyor.Bu günahsız çocukların, insanların derhal serbest bırakılmaları için dünya kamuoyu ayağa kalkmalıdır. "Savaşa katılmadıkları sürece kadınlar, çocuklar, rahipler, hahamlar ve geri hizmettekilerin muaf tutulmaları" sünnettir. Yani Hz. Muhammed Peygamberin yaptığı ve müslümanların da yapmasını istedikleri arasındadır. Otesyada silahlı çetelerin okul basarak, çocukları ve geri hizmet sayılan sivil görevlileri - ölüm tehdidiyle - rehin tutmalarının İslamda yeri olamaz. Eylemi yapan silahlı grup, bütün Çeçen ulusunu temsil etmiyor.Köktenci azınlığın uzantısı...Rusyaya karşı direnen gerçek egemen güç, halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı Aslan Maşadovdur.Maşadov, milliyetçi eksende politika yapmakta, dünya kamuoyuna mesaj vermek üzere bilinçli eylemler koymaktadır.Örneğin, Çeçenistana, Rusya tarafından kukla yönetici olarak atanan diğer üçü gibi son olarak Ahmet Hacı Kadirovun da öldürülmesi, Çeçenistanda Rusya ile işbirlikçi polislerin geçen Haziranda öldürülmeleri - terörün hiçbir türü