<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Aziz Barnabas'ın yazdığı İncil "Muhammed Peygamber'in geleceğini haber verdiği için" zamanın kilise despotları tarafından külliyattan çıkarılmıştı.
Ancak İran'ın Vatikan Büyükelçiliği tarafından "tekrar basımı" yapıldı.
Aziz Barnabas'ın bu İncil'i İslam üzerine polemiklerde önemli dayanaktır.
Hadise, daha Muhammed Peygamber'in doğumundan ve İslam'ın tek tanrılı büyük bir din olarak geniş coğrafya kazanmasından yüzlerce yıl önce, Hıristiyan toplumlardaki "önyargıyı" ortaya koyuyor.
Hatta, "ön tavır"dır bu. Bilinmeyene ve bilinmek istenmeyene karşı, onun oluşumundan yüzyıllar önce duvarlar çekilmiş.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Şu sorulara dikkat: "Generaller, imtiyazlarından vazgeçecekler mi, Kıbrıs konusunda ipleri bırakacaklar mı, Brüksel'in kendilerinden istediği gibi Kürtlere haklarını verecekler mi?" ASKERLER YANLIŞ TARAFI SEÇTİ başlığı altında bu satırlar The Economist dergisinin 12 Haziran 2003 sayısında yayımlandı.
5 Haziran tarihinde Avrupa Parlamentosu'nda dile getirilen "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türkiye'yi frenlediği" iddiasını irdeliyordu.
AB'nin son 'ilerleme raporu'ndaki "Kıbrıs'ta çözüm uyarısının" bunlar ön işaretleriydi. "Kıbrıs'ta çözüm" tam üyelik görüşmeleri için tarih verilmesi bağlamında önkoşul haline gelmektedir.
Bunu, The Economist dergisindeki diğer soruların da gündeme taşınması izleyebilir.
Kemalizm ve TSK, Türkiye'ye Brüksel'den çizilen AB yol haritasında duyarlı istasyonlar, hatta birbiriyle örtüşür diye yorumlanmakta.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Bu söylem dünkü The Times gazetesinin birinci sayfasında Bush'un Londra gezisi bağlamında yayımlandı.
Haziranda Ankara'nın önünde bulacağı soru, şimdi Londra'da tartışılıyor; "Başkan Bush'un ziyaretinde korumalar ordusu ateş açar ve adam öldürürse diplomatik dokunulmazlıktan yararlansınlar mı?"
Bu bir fantezi değil.
Haftaya George W. Bush İngiltere'ye geliyor.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Yapmıştım. Frederic Mitterrand, eski Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand'ın yeğenidir. Fransız TV'lerinde yayımlanan Le Cercle des Art (Sanat Çevresi) adlı programı tutulmuştur. Saygın yeri vardır.
İşte onun tanımı:
"Bu yüzyılda olabilecek en çekici güçlü liderdi.
İki savaş arasındaki otoriter rejimlerin çok farklı olduğu bir dünyada, diğerlerinden çok farklıydı. Diğerleri gibi küresel büyük felaketlere neden olmadı. Kurtarıcı oldu. Ulusunu dramlara sürüklemedi.
Halkı, Atatürk'ü sevdi. Onu kucakladı. Ardından ağladı. Hala sevgiyle anıyor. Diğerleri lanetlendi. Daha da kötüsü unutuldular. Belki bir bakıma Gandhi hala ulusunda anılıyor."
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İletişim uzmanı - yeğenim - Ayşegül Büyüm Molu, Televizyoncular Derneği Başkanı Nuri Çolakoğlu... "Gel, gel" işareti yaptılar.
Masa çevresinde bir yer gösterdiler. Oturdum.
Onlar TÜRKİYE TANITIM KONSEYİ İCRA KURULU'nu oluşturuyorlardı. Kamuoyu kanaat
önderlerini dinleme toplantılarından biriydi bu.
Büyük bir proje dinledim. TÜRKİYE - MARKA çalışmasını..
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
En büyük golcü D. Stefano'nun evinin kapısı önünde bir bronz futbol topu vardır. Altındaki plakada "teşekkürler" yazılıdır. Dünkü Milliyet'in birinci sayfasında futbolun derebeylerinden bir fotoğraf:
Kral Metin Oktay'ın fotoğrafı önünde 4 golcü... Tanju, Hakan, Hami, Aykut... 200'ler Kulübü onlar.
Bu 5 ismin hepsi de 200'ün üzerinde gol atmış.
Hangisi, Taçsız Kral diye anılan Metin Oktay'a benziyor? Aramızdaki yaş farkına karşın, gol gurusu Metin iyi arkadaşımdı.
Metin Oktay'a, en benzeyen topçu - bildiğim kadarıyla - Beşiktaşlı Sergen Yalçın.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Sonra "özellikle kuzeyde olumsuz propagandalara karşın farklı etnik ve mezhep kesimlerinin bulunduğu Irak'ta Müslüman ve bölge özelliklerine yakın Türk askerinin görev yapmasının rahatlama yaratacağı" yolundaki raporları medyaya yansımıştı.
Yalanlama olmamıştı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de, CNN Soru - Cevap programında Iraklı liderler için, "Oturup konuştuğunuzda, Türkiye'ye büyük güvenleri var. Türkiye'nin gelmesini istiyorlar. Ama çıkıp da konuşamazlar" demişti.
Böylece kamuoyu oluşturulduktan sonra, 7 Ekim'de TBMM'de yapılan oylamayla hükümete bu yetki verildi.
Ve...
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Şöyle ki: (1) Adalet Meleği simgesinin ilk kökleri, Mısır'a, kadim Yunan'a ve Roma uygarlığına uzanır.
Mısır'da Adalet Meleği'ne doğru anlamına gelen maat adı verilmişti.
Onun simgesi olan başındaki tüyle ölülerin yüreklerinin tartıldığına ve yürek tüy kadar hafifse onun sonsuz yaşamla ödüllendirileceğine inanılırdı. İşte ilahi adalette "denge.."
Roma'da Adalet Meleği'nin adı Justitia idi. Sağ elinde kılıç, sol elinde dengede olan bir terazi tutuyordu. Terazi'deki denge eşitlik, kılıç ise yaptırım otoritesiydi.
Kadim Yunan'da Adalet Meleği Gökyüzü Tanrısı Themis ile Gaia (Dünya) evliliğinden doğan 12 çocuktan biriydi. Onun da elinde terazi vardı. Geleceği görerek, adaleti şaşmaz doğrulukla dağıtmak yeteneği olduğu için, gözlerini kapatmasına gerek yoktu.