Babasına aşıktım oğluyla evliydim

8 Ekim 2000


      Bu sırrın zehiri 15 yıl boyunca içime aktı. Bedenimden sanat çiçekleri olarak fışkırdı

      Beral Madra, O’nun ne yaptığını Marcel Duchamp’ın şu sözleriyle yansıtıyor:
      “Hep kendimden uzaklaşmayı hedeflerken, aynı zamanda kendimi kullandığımı da çok iyi biliyordum. Buna ‘ben’ ve ‘benim’ aramdaki küçük bir oyun diyebilirsiniz."

       Günseli Kato, çivit rengi saçlı, Japon görünümlü, gözlerindeki hüznü, dudaklarındaki gülüşe dönüştüren bir Türk kadını...

Yazının Devamı

Belgrad depremi

7 Ekim 2000


      Miloşeviç'in subay olan dayısı, o henüz 7 yaşındayken kafasına kurşun sıkarak intihar etti.
       İkinci Dünya Savaşı bittiğinde, önce babası, sonra annesi intihar ettiler.
       Mirjana adlı bir genç kıza aşık oldu... Evlendiler.
       Mirjana'nın annesi, direnişçi kızıl partizanların sırlarını Nazilere sızdırmıştı.
       Bu, vatana ihanet suçuyla yargılandı... İdam edildi.
       Görülüyor ki...

Yazının Devamı

Demokrasi kültürü

6 Ekim 2000


       İşte kültür farkı...
      Irak halkı, hala kanlı diktatör Saddam'ı başında taşıyor.
      Yugoslav halkı ise diğer kanlı diktatör Miloşeviç'i çökertmekte.
      Saddam, mermer başkanlık saraylarında, oğluna bile geleceğin diktatörlük statüsünü sağlarken Miloşeviç, Birleşik Muhalefet Hareketi'nin lideriKostunica'nın başını çektiği halk hareketi ile tarihin çöp sepetine fırlatılmakta.
       Parlamentoyu halk ele geçirdi.
       Radyo ve televizyon binasını da...

Yazının Devamı

Ermeni dosyası

5 Ekim 2000


       Aşağıdaki satırların yazarı, İstanbul Robert Kolej'in Müdürü Dr.Cyrus Hamlın'dir.
      Ermeni hareketinin başlangıç yıllarında, neredeyse yüzyıl önce şöyle yazmış:
      "Bütün Osmanlı İmparatorluğu'nda oluşturulmuş Ermeni çeteleri, Türkleri ve Kürtleri öldürmek için fırsat gözeteceklerdir.
       Köyleri yakacaklar, dağa çıkacaklardır.
       O zaman müslümanlar ayaklanacak, savunmasız Ermenilere hücum edeceklerdir.
       Rusya, insaniyet ve Hıristiyan medeniyeti namına Anadolu'yu zaptedecektir."

Yazının Devamı

Bankacılıkta yeni dönem

4 Ekim 2000


      Hüsamettin Cindoruk bir "bankalar" anısını anlatıyor:
      "Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'a yurtdışı seyahatlere çıktığı zaman TBMM Başkanı olarak vekalet ediyordum.
       Özal, ilk seyahatlerinde kuşkuluydu.
       İmzalamadığı kararnameleri seyahate çıkarken yanında götürürdü.
       Sonraları beni daha iyi tanıdı, güvendi.
       Kararnameleri Genel Sekreteri Kemal Yamak Paşa'ya bırakırdı.

Yazının Devamı

Üniformasız düşünce

3 Ekim 2000


      Harp Akedemileri'nin açılışı bağlamında Komutan Orgeneral Nahit Şenoğlu, yüreğindekileri ve beynindekileri kamuoyuyla paylaştı.
       İlk yaklaşımda "2000 Türkiyesi'nden manzaralara komutanın öfkesi" gibi görülebilir.
       Ama...
      Türk Silahlı Kuvvetleri'ni iyi tanıyanlar böylesine bir söylemin, hele özel bir günde bir komutan tarafından dile getirilişinde "rastlantı" olmadığını bilirler.
       Tıpkı daha önceleri 28 Şubat sürecine yaklaşılırken Merhum Oramiral Güven Erkaya'nın konuşmaları... Suriye'den "savaş pahasına Apo'yu çekip koparan, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in konuşması" ve kamuoyuyla paylaşılan bazı diğer "komutan söylemleri", bilinir ki, emir ve komuta zinciri içinde düşünülmüştür. Görevlendirme olmuştur.
       Askerin ortak sesini yansıtır.

Yazının Devamı

Sosyal demokratlar birleşiniz!

1 Ekim 2000


ANKARA
      Ankara'da izlediğimiz CHP Kurultayı'nın "sosyal demokrat, demokrat için kurttur" görüntülerine gerçek bir sosyal demokrat boyut...
      Federal Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nin birbirini yenen, art arda üç genel başkanının isimleri şöyledir:
      Scharping... La Fontaine... Schröder.
       Ama kongre bittiğinde kim genel başkan olmuşsa, diğer ikisi genel başkan yardımcılığı görevlerini almışlardır.
       Son seçimde ise Schröder, Başbakan olduğunda, diğer ikisi hükümette bakandılar.

Yazının Devamı

Zirvede sağduyu

30 Eylül 2000


      "Piyano üzerinde asılı bir levhada 'Lütfen piyaniste kızmayın! O elinden geleni yapmaktadır' yazılıydı."       Oscar Wilde

       Sezer de, Ecevit de ellerinden geleni, kendi yorumlarıyla yapıyorlar.
       Onları eleştirmek yerine doğrularını saptamak, uyumları için katkıda bulunmak gerekir.
      Sezer, hukuk kökenli bir Cumhurbaşkanı.       Yıllarca hukuk devleti için çalışmış, rapor hazırlamış, karar vermiş.       KHK'lar ya da başka kararnameler için bu çizgide tavır koyuyor.       Doğru olanı yapmak istiyor.       Ecevit'e gelince...       40 yılı aşkın siyaset yaşamı boyunca adil olmak, haksızlık yapmamak onun da temel ilkesi.       "Hakça düzen" Ecevit'in daha 1970'lerden bugünlere uzanan söylemi.Piyano yorumu       Peki bu sürtüşme

Yazının Devamı