Çankaya ve "son söz"

6 Ekim 1999


       Sanki Demirel için yazılmış.
       Evet...
       Bugünlerde Fransa'da 14 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan François Mitterrand'dan anılar yayınlandı.
       Yazarı, Başkanlık (Elysee) Sarayı'nın Sözcüsü, Diplomatik Danışmanı ve Genel Sekreteri, son iki yılda Fransa Dışişleri Bakanı olan Hubert Vedrine.      Anılarda François Mitterrand için ilginç saptamalar var.
       Örneğin...
      "Elindeki tüm kartları, kim olursa olsun göstermezdi..."

Yazının Devamı

Tek ayaklı barış

5 Ekim 1999


      Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreou, İstanbul - Taksim toplantısında konuşuyor...
       Sözleri televizyonla tüm Türkiye'ye duyuruluyor...
       Ertesi gün İstanbul Üniversitesi'nin açılışını yapıyor...
       Karşılıklı güzel sözler, kucaklaşmalar...
       Aynı gün Harp Akademileri'nin açılışında Org. Nahit Şenoğul, "Türkiye'nin sorunlarının ağırlaşması, taviz verilmesini gerektirmez. Örneğin Kıbrıs'da Yunan görüşü istikametinde çözüm dayatmak" diyor.
      Başbakan Ecevit, o saatlerde bir açıklama yaparak "Yunan uçaklarının Nikiforos Tatbikatı bağlamında, Baf'a inmemesini" temenni ediyor...

Yazının Devamı

İsa'nın yüzü

3 Ekim 1999


      Hollywood'un ünlü artisti Merly Streep, Türkiye'deki son depremin yaralarını sarmaya katkıda bulunacak.       Can Dündar'ın hazırladığı deprem belgeselinde yer alacak.       Bu filmle depremzedeler için yardım toplanması amaçlanıyor.       Yapılan başvuruya Merly Streep hiçbir ücret karşılığı olmaksızın "EVET" cevabını verdi.       Böyle bir uluslararası büyük sanatçının katkısıyla, filmin tüm dünya televizyonları tarafından gösterilmesi doğal olur.       Merly Streep, sadece filmlerinde yansıttığı rolleriyle değil, kendi iç dünyasıyla da insani değerleri yoğun yaşayan, hisseden büyük bir sanatçı.       Onun bu içten katkısı, gerçekten duygulandırıcıdır.       Hollywood'un sanal dünyasındaki biyonik kadınlardan biri değil.       Gerçek bir insan.       Bu fikri - başlangıçta hiç umut olmasa bile - üreten, hayata

Yazının Devamı

Yeni Anayasa

2 Ekim 1999


      1979 yılıydı.
      Demirel'in AP'si ara seçimde yüzde 50'nin üzerinde oy almıştı. Azınlık iktidarıydı.
      Erbakan, "kadayıfı fırına verdiğini, iyice kızarınca desteği çekeceğini" söylüyordu.
       İşte o en kritik günlerde, bir gün sonrasının dahi görünmediği ortamda, Demirel, Necmettin Erbakan ile "halvet" oldu.
       Saatlerce süren bir görüşme maratonu...
       Görüşme bitti...

Yazının Devamı

Perakende terbiyesizlik

1 Ekim 1999


      ABD Senatörü Joseph Biden'in çizdiği "çirkin ABD'li imajı" perakende bir terbiyesizlik olarak çok da önemli değildir.
       Başka ülkelerin parlamentolarında da benzer olaylar yaşanabilir.
       Örneğin...
      60'lı yıllarda Türkiye'yi ziyareti sırasında, S.S.C.B. Başbakanı Podgorny, Meclis kürsüsünden bir konuşmacının çok ağır hakaretleriyle karşı karşıya kalmıştı.
       Devrin yöneticileri, kulaklarına kadar kızarmıştı.
       Çoğu kez, böyle gösteriler iç politika yatırımıdır.

Yazının Devamı

"Mani, zail olunca"

30 Eylül 1999


      Türkiye'nin unutulmaz dışişleri bakanlarından merhum İhsan Sabri Çağlayangil, o dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı'na "aramızda çözülemeyecek sorun yok" diyor.
       Ve şöyle ilave ediyor:
      "İkimiz İsviçre'de bir dağ evine kapansak, saatlerce tartışsak, eminim ki 48 saatte iki ülke arasındaki bütün sorunları çözeriz."
       Yunanistan Dışişleri Bakanı "çok doğru... Ama kapının önünde gazeteciler ve onların yönlendirdiği kamuoyu baskısı olmasa" cevabını veriyor.
       Sanıyorum daha önce de yazdığım bu anı, bir gerçeği vurguluyor.
       Özellikle Yunanistan kamuoyu, devleti yönetenler üzerinde çok etkili.

Yazının Devamı

Herkese çıkabilir

29 Eylül 1999


       Hapishanenin şu gerçeklerini de yansıtalım.
       Bütçeden her mahkum için günde ayrılan yemek parası 500 bin lira.
       Sabah kahvaltısı...
       Öğle yemeği...
       Akşam yemeği...
       Toplam 500 bin lira.

Yazının Devamı

Hapishanede isyan

28 Eylül 1999


      "Ben, içeride sizin dışarıda olduğunuzdan daha fazla hürüm."
       Ünlü bir yazar, bu sözü "dam altına" konan bir fikir adamı olarak söylemişti.
       Gerçekten...
       Hapishaneye konan bir yazar, bir filozof, bir siyasi lider için dört duvarın bir anlamı yoktur.
      "Fikir, rutubet gibidir. Duvarları çürütür ve engel tanımaz, geçer."
       Bu bağlamda...

Yazının Devamı