Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı'nın yaptığı açıklamadan izlenimler yansıtalım.
1. İsmet İnönü, 27 Mayıs İhtilali sonrasının bunalımlı ve sancılı yıllarında Başbakan'dı.
İkisi eyleme geçen, bir kısmı hasıraltında tutulan ihtilal girişimlerinin üstesinden gelmişti.
Siyaset - ordu ilişkileri, son derece duyarlı bir ortamdaydı.
O dönemde ihtilal gazeteciliği de yaptık.
Bakanlıklarda kurşunlar vızıldarken duvar gerilerine çekildik.
Halkla birlikte zaman zaman yere yattığımız oldu.
Geçen haftalarda size bir pazar yazımda "farklı bir zayıflama yolu anlatacağımın" sözünü vermiştim.
Psikolog Jung'un "İsteğini İsteğin Kadar Yiyerek Zayıflama Kültürü"nü. Önce, bu kültürün kanıtlarından birini oluşturacak ilginç deneyi yansıtayım...
Deney, sabah saatlerinde başlar.
Bir salona yeme sorunu olanlardan bir grup...
Ve, yeme sorunu olmayanlardan bir başka grup konuyor.
Duvarda ise bir saat var.
Ama...
Faiz şoku gündemde.
Bir günde faizlerin 15 - 20 puan düşmesi bir yandan olumlu görünüyor... Öte yandan da kaygılar var. Çünkü...
Anılarımızda 1994 krizinin çok acı görüntüleri hala canlı.
O zaman, banka faizleri birden 15 - 20 puan düşürülmüştü.
Enflasyon ve faiz oranları arasındaki makas çok açılmıştı.
Borsa, yarıtımcıya kuşkular veriyordu.
Boşta kalan para, sel suları gibi dövize aktı.
Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, kurmaylarıyla birlikte dün, Milliyet'in konuğuydu.
Milliyet'in Yönetimi ve yazarlarıyla yaptıkları konuşmadan izlenimlerimizi yansıtalım.
* Kutan, en az iki yıla yakın süre Genel Başkan kalacak gibi görünüyor. Çünkü... Seçimlere kadar il ve ilçe kongreleri tamamlanmayacak. "Enerjimizi kasım'da ya da 1999 baharında yapılacak seçimlere hazırlanmak için yoğunlaştırdık. Kongrelerle uğraşmayacağız" dedi. Seçimlerden sonra da bir süre koalisyon hükümetinin kuruluş sancılarıyla geçecek. Yani... Gelecek temmuzdan sonra Fazilet Partisi, kendi evinin içini yeniden düzenlemek üzere ilçe ve il kongrelerini başlatabilir. Bu da 1 yıl alır. Sonra Büyük Kongre ...
"Türkiye - IMF Anlaşması" nedir?
Cevabı; iyimser bakarsanız bardak yarı yarıya dolu... Karamsar bakarsanız bardak yarı yarıya boş.
Yani...
İyimser bakarsanız, ekonomiye "Stand - by" diye anılan IMF'nin çelik korse giydirdiği bir anlaşma değil.
Türkiye'yi yönetenlerin elleri daha serbest.
Karamsar bakarsanız, varılabilecek en alt düzeyde bir anlaşma.
Anlaşma, "Staff Monitoring Programme" (Yakın İzleme Programı) adını taşıyor.
Adana depreminin acısını yüreklerde hissetmenin bir kanıtını sunayım.
Özellikle kendilerini erişilmez şatoların güvenliği içinde sanan devlet büyükleri için...
70'li yılların sonlarıydı.
Bir lokantada yemek yiyorduk.
Yemeği bitirmiştik, kahveler içiliyordu, sohbetin en koyusunda saatler eriyordu.
Herhalde, gece yarısını geçmişti.
Birden ortalık gündüz gibi aydınlandı.
ADANA ve Ceyhan'daki felaket nedeniyle ulusumuza geçmiş olsun.
Yaşamını yitiren insanlarımıza rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Yaralılara da acil şifalar.
Ancak...
Bu dileklerin ötesinde kayıpların, acıların nedenlerini de sorgulamalıyız.
Deprem çok şiddetliydi...
Sarsıntının kayıp verdirmesi doğal.
Bugün 1. Sosyal Demokratlar Konferansı toplanıyor.
Gündem: "DEĞİŞİM..."
Aslında...
"DEĞİŞİM", 20 yıla yakın süredir Türkiye'nin gündeminde sağın ipoteğine girmişti.
Önce, 24 Ocak 1980 kararları ile Demirel - Özal ikilisi...
Sonra, Özal'ın Başbakanlığı'nda Anavatan yönetimi...
Gene, Özal'ın 1990'lı yıllarda ortaya attığı "yeni Cumhuriyet ve yeniden yapılanma modeli." Hatta... Ecevit'in 1970'li yıllarda insan sellerini ardına aldığı "DEĞİŞİM" söylemlerinin, daha sonra Erbakan ve Refah Partisi tarafından kullanılması... Örneğin... Ecevit, kitlelere "bu düzen değişmeli... Hakça düzen gelmeli" diye sesleniyordu. 1995 seçimlerine Erbakan, "batıl düzen gitmeli... Adil düzen gelmeli" söylemiyle