Montrö Anlaşması'na göre; İstanbul ve Çanakkale boğazları, açık deniz kabul edilir.
Boğazlardan geçen gemilere çıkmak ve arama yapmak... Tıpkı, açık denizde gemi durdurup arama yapmak gibi, uluslararası anlaşma hükümlerine göre mümkündür. Eğer... Boğazlardan geçen bir geminin içinde uyuşturucu ya da Türkiye'ye karşı kullanılacak silah bulunduğu yolunda ihbar gelirse... O geminin bayrağını taşıdığı ülkeye diplomatik kanallarla başvurulur. Şu mesaj iletilir: "Biz bu gemiyi durduruyoruz. Arama yapacağız." O ülkeden, ilke olarak "onay" gelir.
Uluslararası anlaşma ve hukuk düzeni, bunu öngörür.
Gemiye çıkılır.
Arama yapılır.
Eğer, ihbar edildiği ya da
Hurmalı pilav yediniz mi?
Beyaz pilavın üstü kehribar sarısı hurma parçaları ve nar gibi kızarmış bademle kaplanmış.
Ermeni pilavı.
Yanı sıra...
Ermeni usulü zeytinyağlı dolma, kuyu kebabı gibi ağızda dağılan et, Ermeni pilakisi, Ermeni irmik helvası...
Perşembe gecesi, DURUM programından sonra Patrikhane Yönetim Kurulu'ndakilerin eşleri tarafından ekibimize ve konuklara hazırlanan yemeğin mönüsünü sıraladım.
Ermeni yemeklerinin ün yapmasının boşuna olmadığını, hep birlikte damaklarımızda hissettik.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "dördüncü parti desteklerse, Meclis çalışır. Siyasi istikrar dördüncü partiye bağlı" demiş.
Yani...
Hükümeti taşımanın yanı sıra, Meclis'in çalışması yükünü de CHP'nin sırtına vurmuş.
Satır aralarında "rejimi taşımak" mesajı da seziliyor.
Gerçekten...
CHP'nin desteğini çekmesi halinde, "hükümetin ayakta kalamayacağı... Meclis'in Vergi Reformu ve İrticayla Mücadele Yasaları'nı çıkaramayacağı... Siyasi bunalımın yeniden gündeme geleceği" yolundaki kaygılar, pek de yanlış sayılmaz.
Mümtaz Soysal öncülüğünde "DOST GRUBU", Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine ile görüştü.
Sonra da...
Senato Başkanı Rene Monory ile...
Hep "alıştığımız" diyebileceğimiz söylemler, gene tekrarlandı.
- Bizim taraf: "Hükümet olarak parlamento üzerinde yeterince ağırlık koymuyorsunuz. Bu yüzden Türkiye'nin layık olmadığı ve içine sindiremeyeceği kararlar alınabiliyor."
- Onlar: "Demokrasinin kuralları belli. Yürütme gücü, yani yönetim, Yasama gücü, yani parlamentonun üzerinde değildir. Parlamento bir karar almışsa, bunu engelleyemeyiz." Görüntü olarak söylenen doğrudur. Ama... Parlamentoda çoğunluk kime ait? Hükümet kendine ait Meclis çoğunluğunun güvenoyuyla ayakta durmuyor mu? Bizim DURUM programına ABD'den sık sık
Diyarbakır'dayız...
İskender Paşa'nın torunlarından ünlü ozan Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğup büyüdüğü, Taş Konak'tayız.
Yazıya Tarancı'nın çalışma odasındaki şu dizelerle başlayalım.
Şiirin adı... "ÖLÜMDEN SONRA"
Öldük, ölümden bir şeyler umarak,
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü,
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Bugün pazar.
"Psikolojik zayıflama" yöntemini yazacaktım.
Doğuştan sahip olduğumuz bu doğal yeteneği, sosyal etkilerle kaybediyoruz.
Yeniden kazanmak için değerli bir psikoloji kitabından satırları ve deneyimleri yansıtacaktım.
Fakat... Hesapta olmayan bir başka - yemek - yazısı zorunluğu doğdu.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ani bir kararla, 48 saat önceden haber vererek, TBMM'deki bütün partilerin - bilge - adamlarından oluşan DİYALOG GRUBU'nu Çankaya Köşkü'nde öğle yemeğine çağırdı.
Hükümetin ortaklarından DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un tavrı, "pişmiş aşa su katmak mı?" Yoksa... Cindoruk "aşın zaten pişmemiş olduğunu mu" gösterdi. Perşembe gecesi Cindoruk, Mesut Yılmaz ile yemek yemiş. O'na söylediklerinin bir bölümünü yansıtalım. "- Nisan'da seçime - EVET. Fakat... - Bu hükümetin yerine bir seçim hükümetinin kurulmasına - HAYIR. Zaten... Deniz Bey'le görüşmeye giderken bana telefonla sordunuz. Seçim hükümetinden sözetmediniz. - Yurtdışındaki yurttaşlarımızın seçmen kütüğü sorununu - konuşmanızı söylemiştim. - İki seçimin birlikte olmaması için formül aramalısınız - demiştim.
Yılmaz - Baykal görüşmesinin yankıları sürüyor.
Bir değerlendirme FP'den...
FP'ye göre "Yılmaz ve Baykal, içerde başka şey konuştular. Dışarda başka açıklama yaptılar. Nisan 1999'da seçim, bir aldatmacadan ibaret. Asıl niyetleri, bu sonbaharda - baskın - seçim yapmak... Şimdilik bu niyetlerini gizlemeye çalışıyorlar." İlginç bir yaklaşım. Peki... Bir istihbarat mı var? FP Genel Başkanı Recai Kutan ve FP'nin üst düzey yöneticilerine göre; "istihbarat yok." Ancak... Kendi aralarında yaptıkları bir değerlendirme yapmışlar. Şöyle düşünüyorlar: "- İlkbaharda seçim, iktidarlar için en kötü zamandır. Kış aylarının bütün olumsuz etkileri, yüksek yakıt parası, tarım kesiminde tükenen tasarruflar üst üste gelir. Psikolojik olumsuz