Kurumlar Vergisi kârlılığın sonucu

27 Mayıs 2013

Dün en fazla Kurumlar Vergisi ödeyen şirketlerin listesi açıklandı. Kamu ve özel sektör bankaları listenin başında... Bunda şaşılacak bir şey yok... Kurumlar Vergisi, şirketin vergiye tabi sayılan kazancının yüzde 20’sidir. Bilançosu kârlı kapatan şirketler bu vergiyi öder. 2012 yılında hangi şirketlerin kâr ettikleri daha önce Milliyet’de yayınlanmıştı.
Her şirketin kârını bilemiyoruz ama, hisse senetleri borsada işlem gören şirketlerin listesini finans sayfaları editörümüz Zeynep Aktaş alt alta sıralamıştı. Yazının altında verilen listeye sonra da açıklanan Kurumlar Vergisi sıralamasına bakınız. Kar ve vergi sıralaması normal. Normal olmayan, kâr edenler listesinde ve Kurumlar Vergisi listesinde üretici şirketlerin yer alamaması.

Üretici kâr edemiyor
2012 yılının Kurumlar Vergisi rekortmeni Garanti Bankası. Garanti’yi sırasıyla İş Bankası, Akbank, Ziraat Bankası, Halk Bankası, Yapı ve Kredi ve Merkez Bankası izliyor.
İlk 100’de 21 banka var. Türk Telekom 8’inci, Turkcell 10’uncu sırada. 2012 yılında mükelleflerin tahakkuk eden Kurumlar Vergisi tutarı da 31 milyar TL. Toplam vergi gelirlerinin yaklaşık onda biri büyüklüğünde.

Yazının Devamı

Zap Suyu boyunca ‘süreç’ muhabbeti

26 Mayıs 2013

Hakkari-Van

Hakkari-Van karayolu 210 km. Hoplaya zıplaya, içimiz dışımıza çıkarak minibüs ile dört buçuk saatte gidiliyor, dört buçuk saatte dönülüyor. Terör döneminde basılan şantiyeler, yakılan inşaat makineleri nedeniyle yapılamayan yolda, süreç başlayalı çok hızlı bir faaliyet var. Dağların kayaları indiriliyor, bir kilometrelik tünel açılmaya çalışılıyor.
Van’dan yola çıktık. Yol dağlar arasından akan Hoşap Çayı boyunca uzanıyor. Dağlardaki tepelerde karlar henüz erimemiş. Çayın iki yanındaki dar vadi yemyeşil. Çay boyu beyaz beyaz çadırlar kuran “yaylacılar” küçük baş hayvanlarını otlatıyorlar. Yol üstündeki Hoşap (Güzelsu) Kalesi görmeyene anlatılamayacak güzellikte, kayalıklar üzerinde inşa edilmiş bir tarihi eser.
Kale’nin önünden geçen yolun kenarındaki kahvenin önünde “kürsü” diye adlandırılan alçak taburelere oturarak yöre erkekleri ile sohbet ediyoruz. Hepsi Kürt. Hepsi “He... Vallah... Bu süreç çok eyi oldu...” diyor. “Süreç nedir?” diye soruyoruz “Silahlar sustu” diyorlar. Köylere dönülecek, dağlara çıkılacak, meralarda hayvan otlatma imkanı olacak... Çok şey değişecek” diye ekliyorlar.

Çözüme inanan çok

Yazının Devamı

Giriş çıkışta kimlik sorulan tek il: Hakkari

25 Mayıs 2013

Hakkari

Hakkari’ye giriş çıkış yapmanın tek bir yolu var. İşte o yolun başında da Depin kontrol karakolunu inşa etmişler.
Görmesek, inanamazdık. Eski günlerde değil, bugünlerde Hakkari il merkezine giriş çıkış için Depin’de herkesin kimlik kontrolü yaptırması gerekiyor. Hani derler ya... Fakirlik diz boyu... İşte öyle, Hakkari il merkezinde fakirlik diz boyu. Devletin rakamlarına göre Türkiye’de kişi başı milli gelir ortalaması 10 bin dolar iken Hakkari’de 3.100 dolar.



Hakkarililer “Sakın ha... Terör oldu da böyle oldu demeyiniz. Hakkari 1935 yılında il oldu. Terör son yılların olayı... Terörden önce de Hakkari’de fakirlik diz boyu idi” diyorlar. Ve de Ankara’yı suçluyorlar. “Ankara bilerek, isteyerek Hakkari’yi terörden önce de fakir bıraktı. Hakkari Türkiye’nin diğer illeri kadar ilgi görse idi, burada yaşayanlar dağlara çıkar mı idi?” diye ekliyorlar. (Sezar’ın hakkı Sezar’a: Son terör döneminde Hakkari ve çevresinde özel sektör ve kamu iş yapamadı. Şantiyeler, iş makineleri yakıldı. Süreç başlayalı, eylemler sona ereli, şantiyeler açılmış. Yapılamayan yollarda iş makineleri harıl harıl çalışıyor.)

Yazının Devamı

Hyundai’den önce yola çıkmıştık! (Kaçan balık büyük oluyor)

24 Mayıs 2013

Şimdilerde dünyanın 5’inci büyük otomotiv grubu olan yılda 3 milyon aracı satılan Kore’deki Hyundai fabrikası, Anadol’dan sonra, bizim Anadol projemiz örnek alınarak kuruldu.
Üstüne üstlük bizim Anadol’u üretenlerin daha önceleri az çok bir otomotiv sanayi birikimi varken, Hyundai’nin üretimine soyunanlar sektöre yabancı idi.
Ford 1920 yılında İstanbul’da bir montaj fabrikası kurmuştu. 1950’lerde ordu için Jeep Willys üretimi yapılıyordu. Bu arada değişik gruplar kamyon montajına başlamıştı.
Anadol projesinin arkasında olanlar uzun yıllardır otomotiv sektöründe pazarlama deneyimine sahip olmuşlardı. 1966 yılında, daha önceleri kamyon montajı yapılan Otosan Fabrikası’nda Anadol’un üretimine başlanıldı.

Anadol örnek oldu
Anadol temel olarak fiberglas gövdeye ve çelik tam şasiye sahipti. Fiberglas tekniği Reliant’tan öğrenilmiş, motor, şanzıman ve diferansiyel teknolojisi de Ford İngiltere’den alınmıştı.

Yazının Devamı

Satılan her 100 otomobilin 77’si ithal...

23 Mayıs 2013

Türk markası ile yerli otomobil üretilsin istiyoruz, Volkswagen Türkiye’de üretim yapsın istiyoruz ama, halkımız Türkiye’de yapılan otomobilleri satın almıyor. Satılan her 100 otomobilin 77’si ithal.
Türkiye’de 5 otomobil, 6 kamyon ve otobüs, 3 hafif ticari araç üreticisi var. 2012 yılında 577 bin otomobil, 495 bin ticari araç olmak üzere toplam 1 milyon 73 bin araç üretildi. Üretilen toplam araçların 730 binini (yüzde 68’ini) ihraç ettik.
2012 yılında iç pazarda toplam 812 bin otomobil ve ticari araç satıldı. Satılan toplam araçların yüzde 65’i ithal araç. Her yıl toplam satışlarda ithalatın payı da artış gösteriyor.

Yabancı otoya meraklıyız
Türkiye’de 2012 yılında üretilen toplam 1 milyon 73 bin aracın, 577 bin adedi otomobil. Bir yılda üretilen 577 bin otomobilin 412 binini (Yüzde 72’sini ihraç ettik). 2012 yılı üretiminden elimizde 165 bin araç kaldı.
Bunların sadece 127 bini 2012 yılında iç piyasada satılabildi.

Yazının Devamı

Dolar ne olur? Çıkar da iner de...

22 Mayıs 2013

Dün dolar 1.8522’ye kadar yükseldi. Bu yazı yazılırken 1.8480 TL’ye satılıyordu. Yazının sonunda yazacağımı başında yazayım. Dolar (kötümserlerin beklentisi doğrultusunda 1.90 TL’ye kadar tırmanamasa da) gene de 1.87 TL’ye kadar çıkabilir. Ama merak etmeyiniz üç vakte kadar gene 1.80 TL’ye inebilir. Kendiliğinden inmez ise Merkez Bankası Başkanı kulağından tutar, indirir.
Gelelim doların 1.80 TL’den 1.85’e doğru yol alışının hikâyesine...
* Dolar fiyatındaki hareket korkulacak kadar büyük değil. Olur böyle hareketler.
* Türkiye’ye döviz girişi durdu, yavaşladı, döviz kıtlığı başladı da doların fiyatı ondan artmıyor.
* Türkiye ekonomisi ile ilgili büyük bir risk ortaya çıktığı, yabancılar tası tarağı toplayarak kaçmaya başladığı için dolara hücum ediyorlar, kaç paraya satılırsa dolar almaya çalışıyorlar diye bir şey yok.
* Tam tersine... Bugüne kadar kredi dereceleme kuruluşlarının notunu bekleyen yabancı fonların Türkiye’ye para akıtması bekleniyor. Türkiye’ye para aktıkça da dolar fiyatı düşecek. O halde dolar birden bire neden yükselmeye başladı?

Yazının Devamı

Washington’dan son haberler

21 Mayıs 2013

Washington

Washington’dan bu son yazım. Başbakan Erdoğan’ı taa Washingtonlar’da izlemek ve dinlemek fırsatını buldum. Genel Yayın Yönetmenimiz Derya Sazak görevlendirmese, Washington Temsilcimiz Pınar Ersoy gereken izinleri almasa idi, benim gibi saf ve bakir bir Anadolu çocuğunun Erdoğan’ın katıldığı toplantıları izlemesine güvenlik görevlileri hiç mi hiç izin vermezlerdi.
Türkiye’de canlı olarak dinleyemediğim, eşini ve kızlarını canlı olarak göremediğim Erdoğan’ı bol bol canlı olarak dinledim, Brooking toplantısına katılırken de eşini ve kızlarını uzaktan görebildim. El sıkabildim mi? Hayır. Selam alabildim mi? Hayır. Fotoğraf çektirebildim mi? Ne mümkün!
Şimdi sayın okuyucularım sual eyleyecekler: “İyi de hocaefendi... Sen oralarda ne yaptın?” Efendim, ben, Başbakan’ın peşinden dolaşmaya, olanı biteni gözlemeye çalıştım. Başbakanımız ile Washington’a gelen bakanlarımız ile iki üç laf etmek ve de işadamlarımızla bolca sohbet imkânı buldum.

Dedikodu bol

Yazının Devamı

Obama’nın başı belada

20 Mayıs 2013

Washington

Bugün düşünemeyeceğin kadar başım belada / Köşe başları tutulmuş / Üstelik yağmur yağmada / İler-tutar yanı yok / Başım belada / Nerden baksan tutarsızlık / Nerden baksan ahmakça / Başım belada / Uykularım yarıda kalmış / Başım belada / Nere gitsem çaresi yok, yanmışım...
Obama, Ahmet Kaya’nın bu güzel türküsünü bilse, ağzından düşürmezdi. Türkünün son bölümünü ise karısı Michelle‘in gözlerine bakarak tamamlardı: “Sevdim, inanamayacağın kadar seni esmer kız!”
Evet... Başkan Obama’nın başı belada... Muhalifleri her gün yeni bir cephe açıyor. Obama cepheden cepheye koşmaktan perişan. Doğrusu çoğu ”fasa fiso” olan iddiaları cevaplamada da inanılmaz bir beceriksizlik gösteriyor.

İncir çekirdeği dolmaz

Yazının Devamı