New York
Başkan Obama, ABD’ye kaçak göçmen girişini önlemek ve sayıları 11 milyonu bulan (ABD nüfusu 313 milyon) kaçak göçmenin hukuki durumlarını düzenlemek için hazırladığı “Göçmen Kanunu Tasarısı”nı kongreden geçirmek için çabalayıp duruyor.
Başkan Obama’nın yapmak istediği düzenlemenin 4 bacağı var: (1) Sınırlardaki önlemler artırılarak, özellikle Meksika sınırından kaçak girişler önlenecek. (2) Kaçak işçi çalıştıranlar cezalandırılacak. (3) Sadece kaçak göçmenler değil, yasal göçmenler için de düzenleme yapılacak. (4) Halen ABD’de bulunan kaçak göçmenlere kanuni haklar verilecek.
Kongre’de, 2010 yılında ABD’ye çocukluk dönemlerinde kaçak olarak gelen genç göçmenlere yasal statü kazandırılmasını öngören “Rüya Yasası Tasarısı” tartışılmış, ancak kabul edilmemişti.
Göçmenlik reformu çabaları, Güney Amerika ve Meksika kökenli seçmenlerin ezici biçimde Başkan Barack Obama ve diğer Demokrat adayları destekledikleri kasım seçimlerinden bu yana gündemde. Obama’nın ikinci görev döneminin en öncelikli konularından biri oldu.
New York
Şimdilerde ABD’de Harvard’lı üç profesörün söyledikleri (daha doğrusu gafları) tartışılıyor.
Reinhart ve Rogoff isimli iki ekonomi profesörü 2010 yılında yayımladıkları araştırmalarında “Ülkelerin geçmişe dönük verilerini inceledik. Gördük ki, kamu borcu milli gelirin yüzde 90’ını geçince ülkeler krize giriyor. Borçlar bu sınırı geçince ülkeler hemen tedbir almalı. (Kemer sıkmalı.) Borcu aşağıya çekmeli” dediler. Kriz sonu birçok ülke bu hocalara inanarak “kemer sıkma” tuzağına düştü.
Geçenlerde anlaşıldı ki, Reinhart ve Rogoff’un araştırmada kullandıkları verilerinde hata varmış ve söyledikleri tez geçerli değilmiş. Hocalar pes etmedi. “Milli gelirin yüzde 90’ı yerine, daha yüksek bir oran verse idik de durum değişmezdi. Söylediklerimiz doğrudur” dediler. Ama bir sürü yorumcu, “Bu hata yüzünden milyonlarca insan işini kaybetti” diyor.
- Harvard Üniversitesi’nin ünlü tarihçilerinden Niall Ferguson, “Para basarak krizden çıkmaya çalışanlar yarını düşünmeyenlerdir. Borcun yükünü çocukların sırtına yükleyenlerdir. Keynes bu politikayı önerdi ama o bir eşcinseldi. Çocuğu olmadığından krizin yükünü gelecek nesillerin sırtına atarak günü kurtarmayı önermişti” dedi.
New York
Şu günler ABD’de üniversitelerin mezuniyet törenlerinin yapıldığı günler. ABD’de 4 yıl ve daha üstü eğitim veren 2.364 üniversite var. Her yıl 1 milyon 750 bin öğrenci bu üniversitelerden farklı derecelerde diploma alıyor. Mezuniyet törenlerinde yapılan konuşmalara büyük önem veriliyor. Başkan Obama geçen pazar günü Ohio State Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde konuştu.
Mezunlara özetle şunları söyledi: ”Sizler soğuk savaş bittikten sonra dünyaya geldiniz. İnternet çağında büyüdünüz.
11 Eylül sarsıntısını yaşadınız. Ekonomik krizden etkilendiniz. Her şeye rağmen anne ve babanızın hayal edemeyeceği gelişmelerden yararlandınız. Ama bunlar yetmez. Daha iyi günlerde yaşayacaksınız. Sizin kuşak Amerika’yı değiştirecek.
Eski yıllardaki gibi sağlam ve güçlü vatandaşlık duygularına sahip olmanızı, ülkenize sahip çıkmanızı bekliyoruz. Kişisel hırslar ve menfaatler için birlikteliği zedelemeyiniz.” USA Today geçmiş yıllarda başkanların mezuniyet törenlerindeki konuşmalarından örnekler yayınladı. Başkanlar değişiyor, konu değişiyor:
* 1953 Başkan Eisenhower, Dartmouth Üniversitesi’nde konuşmuş:
Washington
ABD’de nisan ayında özel sektör ve kamu kesiminde 200 bine yakın yeni iş imkanının yaratılması, işsizlik oranının yüzde 7.6’dan yüzde 7.5’e düşmesi ekonomide olumlu gidişin işareti sayılıyor.
Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yeni ev satışlarının azalması, otomobil ve ticari araç satışlarının düşmesi, perakende satışlardaki durgunluk Washington’da pek önemsenmiyor. Çünkü Washington’da da Ankara’da olduğu gibi ekonomiye değil, politik konulara daha fazla ilgi duyuluyor.
Politik konuda Başkan Obama’nın 3 açmazı gündemde. Bunların ikisi Amerikalıları ilgilendirir. Ama üçüncüsü bizi çok hem de çok ilgilendiriyor.
Obama’nın derdi çok
Boston
ABD’nin ünlü üniversitelerinde lisans üstü (master ve doktora) çalışması yapmakta olan veya çalışmalarını tamamladıktan sonra değişik kuruluşlarda çalışan Sabancı Üniversitesi mezunları her yıl mayıs ayı başında Boston veya New York’ta bir araya geliyorlar.
Bu yıl 8’incisi yapılan toplantı için üniversite mütevelli heyeti başkanı Güler Sabancı ile rektör Prof. Dr. Nihat Berker Boston’a gelmişti. ABD’nin değişik şehirlerinden 150 dolayında Sabancı Üniversitesi mezunu bu yılki toplantıya katıldı.
Sabancı Üniversitesi’nden bugüne kadar 3690‘ı lisans, 1.980’i lisans üstü derecesi ile toplam 5.670 öğrenci diploma almış. Diploma alanların yüzde 21‘i yurtdışındaki üniversitelere daha üst derece çalışma yapmak üzere burslu olarak gitmiş. Yurtdışına gidenlerin yarıdan fazlası ABD’nin saygın üniversitelerine kabul edilmiş.
ABD üniversitelerine kabul edilenlerin büyük bölümü doktora derecesi almak için araştırmacı olarak çalışıyor. Doktorasını alanlar mezuniyet sonrası araştırma projelerinde çalışmayı sürdürüyor.
Boston
Boston’da havalar ısınamamış... Şehrin ortasındaki Copley Plaza’nın önünden geçen yolun kenarına sıra sıra dizilmiş TV nakil araçları dikkatimizi çekti. O yana doğru yürüdük. Nakil araçlarının öte yanında büyük bir kalabalık vardı. Genci, yaşlısı yerlere bırakılmış çiçekleri, yazıları, oyuncakları, eşyaları seyrediyordu.
Öğrendik ki bu alan Boston Maratonu sırasında patlatılan bomba ile ölenlerin ve yaralananların bulunduğu alan imiş. Yirmi gün önce gerçekleşen terör olayında ölenleri ve yaralananları anmak için toplananların sayısının fazlalığını normaldi de, sayıları onu geçen değişik TV kanallarına ait yayın araçlarının hâlâ yok kenarında neden beklediğini anlamak imkansızdı. Her aracın önünde yayın personelleri, sandalyeleri dizmişler, boş gözlerle etrafa bakınıyorlardı.
Terör (Hiçbir ülkenin, şehrin, ailenin ve insanın başına gelmesin) günümüzün en büyük belası. Yirmi gün geçmesine rağmen Boston’da olan bitenin hüznü sokaktaki insanların yüzlerinde görülüyor. Terör hüznü bir bulut gibi şehrin üzerine çökmüş.
Halbuki şu günler yılın en coşkulu olması gereken günleri. Çünkü yılın bu günleri üniversitelerin mezuniyet törenlerinin yapıldığı günler. Her gün
WASHINGTON
Dün Washington’da 9’uncu Sakıp Sabancı Konferansı’nda konuşan Dr. Kaushik Basu, “Yükselen ülkeler ve değişen dünya ekonomisi” üzerine konuştu.
Dr. Kaushik Basu (1952) Hindistan doğumlu bir iktisatçı. Şimdilerde Dünya Bankası’nın başkan yardımcısı ve baş iktisatçısı unvanını taşıyor.
Çalışmalarında Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomik politikalarına odaklandı. Hindistan’da Baş Ekonomik Danışman olarak görev yaptığı zamanda ülkesindeki yolsuzluk oranını düşürmek için yaptığı yeni önerilerle gündeme geldi.
Dr. Basu, kamu hizmetlerini alabilmek için halkın vermek zorunda kaldığı rüşveti yasallaştırarak sadece rüşvet almayı yasadışı bırakmayı öneriyor.
Bu sayede rüşvet vermek zorunda kalan kişinin aleyhine dava açılma korkusu olmadan rüşvet isteyen görevliyi şikayet edebileceğini savunuyor.
Washington
Bugün Washington’da dokuzuncu Sakıp Sabancı Konferansı yapılıyor. Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi her yıl, Washington’da, mayıs ayının ilk günlerinde bir Sakıp Sabancı Konferansı düzenliyor.
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile üniversitenin İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü (Milliyet Köşe Yazarı) Prof. Dr. Fuat Keyman’ın ev sahipliği yaptığı konferansta bu yıl Dünya Bankası Baş İktisatçısı Kaushik Basu konuşacak.
Konuşmacı değişen küresel ekonomi ortamında gelişmekte olan ülkelerin sorunlarını ve ortaya çıkan fırsatları anlatacak.
Konferans konuşmaları video ile İstanbul’a aktarılıyor. Sabancı Üniversitesi konferans salonunda toplanan öğrenciler konuşmacılara soru sorabiliyor, konferans konusu üzerine yorum yapabiliyor.
9 önemli konuşmacı