Kemal Derviş, “Türkiye yüzde 6.0-6.5 büyüme hızına odaklanmalı, bunun için de gerekiyor ise yüzde 6 enflasyon ve yüzde 6 cari açık büyüklüğüne razı olmalıdır” diyor.
Merkez Bankası (TCMB) Başkanı’nın hedefi ise, yüzde 5 büyüme, yüzde 5 enflasyon, yüzde 5 cari açık.
Planlı dönemde ekonominin genel dengeleri, temel büyüklükleri ile ilgili alternatifler Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından belirlenir olmuştu. DPT tarafından belirlenen alternatifler Başbakana sunulur, hükümet bu alternatif büyüklüklerden birini seçerdi.
Şimdilerde TCMB Başkanı’nın belirlediği 5+5+5 hedefine kilitlenmiş durumdayız.
2012 yılında ne kadar büyüdüğümüzü henüz bilemiyoruz. Büyümenin yüzde 3 dolayında olabileceği söyleniyor.
2013 yılının ilk ayındaki gelişmeler yılın tamamı için ümit verici değil. Maliye ve para politikalarında sıkılık devam ediyor. Bu durumda yılın kalan aylarında büyümede hızlanma beklenemez.
İşte bu tabloda Kemal Derviş’in Washington’da Basın Kulübü’ndeki bir toplantıda yaptığı değerlemeler önem taşıyor.
Merkez Bankası Türk Lirası’nın aşırı değerlenmesini, döviz fiyatının aşırı ucuzlamasını istemiyor.
Merkez Bankası Türk Lirası’nın “aşırı değerlenip değerlenmediğini”, “TÜFE Bazlı 2003=100 Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi”nden izliyor.
Bu endeks Türkiye’nin TÜFE değişimi ile ekonomik ilişkilerimizin yoğun olduğu ülkelerin TÜFE endeksleri harman edilerek düzenleniyor. 2003 yılında 100 olan döviz kuru endeksi 100’ün üzerine çıkmış ise, Türk Lirası değerlenmiş, döviz ucuz satılıyor demektir.
Merkez Bankası son bir yıldır endekste 120 sayısını sınır olarak bellemiş durumda. Anlaşıldığına göre, endeks 120’yi aşar ise, dövizin daha fazla ucuzlamaması için piyasaya müdahale edecek.
Endeks 120’yi aştı
2012 Ocak ayında 112.4 olan endeksin 2013 Ocak ayında 120.1’e yükseldiği açıklandı. Demek ki döviz fiyatı sınırı aşacak şekilde ucuzlamış.
Milliyet Ekonomi‘nin “Emlak Sayfası” sorumlusu Yavuz Karaman, İstanbul’da markalı konut yapan grupların stokunda bulunan ve inşaat izinleri daha önce alındığı için yüzde 18 KDV yerine yüzde 1 KDV’ye tabi konutların sayısı ile stoktan ocak ayında yapılan satışların sayısını belirlemek için bir araştırma yaptı. Bu araştırmanın sonuçları 5 Şubat 2012‘de Milliyet Ekonomi’de yayımlandı.
Araştırmaya, markalı konut yaparak satan 40 inşaat grubu cevap verdi. Sonuçlar şöyle:
n İstanbul’da markalı konut yapıp satan 40 inşaat grubunun, izinlerini vergi artışından önce aldıkları ve yüzde 1 KDV avantajı ile satışa sundukları konut (bağımsız bölüm) sayısı 36.066 adet.
n Bunlardan bugüne kadar satılanların sayısı 19.220 adet.
n Bu toplam satış rakamı içinde bulunan ocak ayı satış rakamı 1.903 adet.
n Ocak ayı sonunda stokta kalan konut sayısı 16.846 adet.
Demek ki, markalı konut üreterek satan inşaat grupları, vergi avantajına sahip olarak satışa sundukları konutların ocak ayı sonuna kadar yüzde 54’ünü satmışlar. Konut stokları, satışa sunulan konutların yüzde 46’sı büyüklüğünde.
Dün Antalya’da seranın kapısında üretici “ihracat domatesi”nin kilosunu 140-150 kuruşa, yerli “piyasa domatesi”nin kilosunu 60-80 kuruşa zor satabiliyordu. İstanbul’da Ortaköy’de halk manavında ve de halk marketinde ise domatesin kilosu 375 kuruş ile 525 kuruş arasında idi.
İşte bunun içindir ki, ocak ayında tarım ürünlerinin üretici fiyatı yüzde -3.23 gerilerken, gıda ürünlerinde tüketici fiyatı yüzde +4.00 arttı.
Tüketicinin toplam harcamalarında gıda ve alkolsüz içkinin payı yüzde 24’tür. Gıda ve alkolsüz içki fiyatının değişimi bu nedenle tüketici fiyatları endeksini (enflasyon oranını) büyük ölçüde etkiler.
Gıda ve alkolsüz içki fiyatları ocak ayında yüzde 4.00 artınca, bu rüzgârın etkisinde genel endeks (enflasyon) bir ayda yüzde 1.65 oranında artış gösterdi. Bir yıl önceki yılın aynı ayına göre fiyat artışı (TCMB’nin yüzde 5’e indirmeye çalıştığı artış oranı) yüzde 7.31’e tırmandı.
Üretici-tüketici fiyatı çok farklı
Köprüler ve otoyollar ihalesini de, Başkent Doğalgaz ihalesini de iptal etmeye Başbakan yetkilidir.
Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanun’a göre, özelleştirme ile ilgili her türlü kararı, Başbakan ve 4 bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu belirler.
Bu kurul karar vermeden kamu varlıkları özelleştirilemez. Özelleştirme işlemleri bu kurulun kararı olmadan sonuçlandırılamaz.
Köprüler ve otoyollar ile Başkent Doğalgaz ihalelerinin başkanlığını Başbakanın yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından iptali kanuna uygundur.
Ancak, önce ihaleye katılmak için, ihaleyi kazandıktan sonra da finansman için büyük harcamalar yapan ve önemli yükler altına girenlerin önemli kayıpları olacak.
Değer tespitinde hata var
Bir garip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar...“ demiş Yunus Emre. Günümüzde “ilim, bilim adamları“ da garip kişiler oldu. Onların ölümü (maalesef) duyulmuyor. Üç gün sonra da olsa duyulmuyor. Çünkü bizde ilim, bilim önemli değil. İlim, bilim adamı önemli değil.
Prof. Dr. Oktay Yenal (1931, Kars), geçen hafta Büyükada’da öldü. Önemli bir bilim adamı idi. Sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da çalışmaları ve yayınlarıyla tanınan, bilinen, alkışlanan bir Türk iktisatçısı, iyi bir hoca idi.
İstanbul’da Amerikan Koleji’nden, daha sonra London School of Economics’den mezun oldu. İ.Ü. İktisat Fakültesi’nde ders verirken ABD’ye gitti.
Chicago Üniversitesi’nde hem okudu, hem ders verdi.
Uygar ve mutlu ülke olmak
İstanbul, Atatürk, Princeton, Boğaziçi, Sussex ve Koç üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. Siyaset, iktisat, gelişim ekonomisi, para, banka konularında yayımlanmış birçok kitabı ve makalesi var.
2010’da ihracat 11.7 milyar dolar, 2011’de 21.1 milyar dolar artmıştı. 2012’de 17.6 milyar dolar arttı. Bu artışta, İran’a petrol ve gaz karşılığı gönderilen külçe altının payı 13.3 milyar dolar.
Külçe altın hariç, 2012 yılı ihracatı bir yıl önceye göre sadece 4.3 milyar dolar arttı. Buna karşılık, talep kısıldığı için, ithalat harcamaları azaldı.
2010’da ithalat 44.6 milyar dolar, 2011’de 55.3 milyar dolar artmıştı. Geçen yıl ithalat bir yıl önceye göre 4.3 milyar dolar azaldı. 2012’de 236.5 milyar dolarlık ithalat harcaması yaptık. 152.5 milyar dolarlık ihracat gelirimiz oldu. İthalat ile ihracat arasındaki farka “dış ticaret açığı” denir. 2011’de 105.9 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2012’de ithalatın gerilemesi sonucu 22.0 milyar dolar azaldı. Açık, 105.9 milyar dolardan 83.9 milyar dolara geriledi. Dış ticaret açığı “cari açık” denilen olağan döviz gelir giderleri arasındaki açığı (döviz açığını) büyüten en büyük kalemdir.
Dış ticaret açığı büyüdüğü için 2011 yılında cari açık 76.9 milyar dolara yükselmişti. Milli gelirin yüzde 10’u büyüklüğüne ulaşan açığın daha fazla büyümemesi için Ankara frene basmış, talebi ve büyümeyi yavaşlatmıştı. Görülüyor ki
Petrolün ve doğalgazın alternatifi olarak gündeme gelen “kaya gazı”, belli özelliğe sahip kayaların gözeneklerinde bulunan küçük miktardaki doğalgazlardır.
ABD’de 2000’li yılların başından beri kaya gazı üretiliyor.
ABD’de kaya gazı üretiminin 200 milyar m3’ün üzerine çıktığı belirtiliyor.
ABD‘nin yıllık doğalgaz üretimi 610 milyar m3 dolayında. ABD’yi 590 milyar m3 ile Rusya izliyor. Çevremizdeki ülkelerden İran’ın yıllık doğalgaz üretimi 140 milyar m3, Katar’ın 120 milyar m3.
Bizde kaya gazı rezervi konusunda bir çalışma yapılmadan, Türkiye’nin 1,8 trilyon m3 dolayında kaya gazı rezervi olduğu söylenir oldu.
ABD ve Çin üretimde iddialı