Çinliler Mahputpaşa’da dükkân açmış

14 Aralık 2008

Milliyet Ekonomi’deki arkadaşım Bülent Yardımcı, “Hocam” dedi, “Çinliler Mahmutpaşa’da dükkan açmış. Patron Çinli, tezgahtar Çinli... Bir değil, bir çok dükkan var...” Önce inanamadım. Bayram öncesi Kürkçü Mustafa beni Çinlilerin mağazalarına götürdü.
Çinli patronlar mağazanın köşesinde bir masanın başına oturmuş. Çekik gözleriyle bilgisayarlarının ekranını izliyor. Kapıda ise Türkçe bilen, (Büyük olasılıkla Türkmen kökenli) Çinli hanımlar müşterilere “gel gel” yapıyor. Mal almaya niyetlenenlerle “pazarlık” yapıyor.
Vasıf Çınar Caddesi’nden Mercan’a doğru yürüdüm. Yolun sağında, solunda sıralanan mağazalardaki Hint malları dikkatimi çekti. Hindistan’dan getirilen üzerleri işli-süslü örtüler, rengarenk kadın giysileri, kadın bluzleri... Yığın yığın, istif istif... Pazar yerlerindeki işportalarda satılan Hint işi eşyalar demek ki bu mağazalardan besleniyor.
Dikkatimi çeken beyaz, pamuklu, değişik tasarımlarda, modern çizgiler taşıyan kadın bluzleri oldu. Fiyatını sordum. Tek fiyat. Bütün dükkanlarda 20 YTL. Türkiye’de bu fiyata, bu kalite ve modelde kadın bluzünü bu fiyata mal etmenin imkansız olduğunu biliyorum.

Ivır zıvır ithal malı
Arka kapısından Şark Han’a girdim. Beş katlı

Yazının Devamı

Bankalar durumlarını anlatamıyor

12 Aralık 2008

Başbakan Sayın R. T. Erdoğan bayram namazı sonrası caminin önünde gazetecilerle sohbet ederken, gene bankalardan yakındı. Bugüne kadar hiçbir bankanın batmadığına işaret ederek, “Bayram sonu çağıracağız onları. Konuşacağız” dedi.
Daha önce de Sanayi Bakanı Sayın Çağlayan bankaları eleştirmişti.

1) Bankalar kredileri kesti mi? Eski kredileri çağırarak piyasadan para çekti mi? Kredi vermeyi durdurdu mu?
Bu soruları cevapları için kredi rakamlarına bakmak gerekir. Toplam banka kredileri 31/12/2007’de 289 milyar YTL idi. 31/10/2008 tarihinde 378 milyar YTL oldu. 2/12/2008 tarihinde 374 milyar YTL.
Demek ki banka kredilerinde daralma yok. Bankalar bazı müşterilerinin kredilerini kısmıştır, bazılarından erken ödeme istemiştir, faizi yükseltmiş, vadeyi kısatmıştır ama, toplam kredilerde kısıntı olmadığı anlaşılıyor.

2) Bankalar paraların üzerine oturuyor mu? Açık anlatımıyla, kasaları para dolu iken kredi vermiyorlar mı?

Yazının Devamı

Ankara, Ankara güzel Ankara (Kriz Ankara’ya teğet geçiyor!)

11 Aralık 2008

Ankara’dan (ismini vermek için izinini alamadığım) bir kadın okuyucum yazıyor: ”9 Aralık 2008 tarihinde Milliyet’te yayımlanan yazınız üzerine size yazma ihtiyacını hissettim.
Çok şaşkınım. Ben Ankara’da yaşıyorum. Arife günü alışverişte idim. Sizin yazdıklarınızla benim gördüklerim tamamen zıt.
Kızıma elbise alacaktım, hem de markalı bir mağazadan. İsim de verebilirim Zara’dan. Daha önce beğendiğimiz elbiseden kalmadığını söylediler. Bu mağazanın diğer iki şubesine sorduk soruşturduk. Yoktu. O modelin çoktan tükendiğini söylediler. Alamadım.
Başka bir mağazadan (Onun da ismini verebilirim, Mango’dan) büyük kızımın alışverişlerini yaparken de aradığımızı bulmakta zorlandık.
Beğendiğimizi eşyaları seçtikden sonra, para ödemek için kasanın önündeki kuyruğa girdim. Uzun kuyrukta beklemekten belim ağrıdı. Bel ağrılarını hâlâ çekiyorum.
Market alışverişim daha geç saate kaldı. Çağdaş Market’teki kuyrukta ne kadar beklediğimi söylemeyeceğim. Çünkü abarttığımı düşünerek inanmayabilirsiniz.
Daha önceki krizleri de gördüm.

Yazının Devamı

Şimdi moda ‘Sezen, Alkan ve Malhan’ bardakları

10 Aralık 2008

İstanbul’da Mısır Çarşısı’nın arkasındaki Ketenciler Kapısı’nın sağında, duvar dibindeki sergisinde Adıyaman’ın Gerger köyünden Mustafa Karatekin şimdilerde “Sezen” bardağı ile “Banu Alkan” bardağı satıyor.
1.1.1999 tarihinde (9 yıl önce) bu sütunda Mustafa Karatekin ile söyleşimden söz etmiştim. O söyleşide, Şişe Cam tarafından üretilen bir cam çay bardağını müşterilerine “Bu bardak Ajda bardağı” diye sattığını anlatmıştım. Daha sonra bu tip bardaklar “Ajda bardağı” diye ünlendi. Mustafa Karatekin de bolca Ajda bardağı sattı.
Bayram öncesi, “İşler nasıl?” diyerek ayaküstü sohbet ettim. “Hocam” dedi. “Millet yenilik istiyor. Şimdi moda “Sezen” bardağı ile “Banu Alkan” bardağı... Aslında bir de “Faruk Malhan” bardağı var ama, onun fiyatı yüksek. Bizim sergiye düşmedi. Çay bardakları genelde Şişe Cam fabrikalarında üretiliyor. Tasarımlarını farklı sanatçılar yapıyor... Ama isimlerini halkımız koyuyor.”

Günde 300 milyon bardak çay
Bu konuları bildiğini sandığım kişilerle konuştum. Sordum, soruşturdum. Acaba halkımız günde kaç defa eline çay bardağı alır? Bir günde bu ülkede kaç bardak çay içilir?
Günde 100 milyon bardak çay içildiğini söyleyen var, 300 milyon bardak “garanti

Yazının Devamı

Stres hapı 30 YTL

9 Aralık 2008

O gün gazetelerde Cem Boyner’in kriz ile ilgili açıklamaları vardı: “Kriz havasına giren halkımız, yemiyor, içmiyor... Hatta seks bile yapmıyor” demişti... Ben de “araştırmacı bir gazeteci olarak (!) gerçeğin peşine düştüm... Kapalıçarşı’ya giden yol üzerinde, her türlü seks ilaçları satan işportacılardan Viagra’cı Ahmet’e sordum: “Satışlar nasıl ?
“Hocam” dedi, “Viagra, Cialis gibi erkeklerin kullandığı ilaçlara talep düştü. En çok stres hapı satıyoruz. Bir de kadınlar için uyarıcı satışları.” Anlayamadım... “Kadınlar gelerek uyarıcı mı satın alıyor?” diye sordum. “Hayır Hocam... Kocaları alıyor. Kocalar strese girince, eşleri de strese giriyormuş, surat asıyor, kocalarına soğuk davranıyorlarmış... Bana anlatanların yalancısıyım” dedi.
Stres hapının kutusu da, kadınlar için uyarıcının da şişesi 30 YTL imiş.
Piyasanın durumunu öğrenmek için dostum Kürkçü Mustafa ile arada sırada Kapalıçarşı’nın etrafında dolanırım. Marputçular’da yol kenarında seks ilaçları satan işportacılar ile mutlaka sohbet ederim. Çünkü onlar insan sarrafıdır. Gelen geçene bakarak insanların psikolojisini, yaşam coşkusunu, para durumunu değerlendirirler ve anlatırlar.

Markalı malda % 80 tenzilat!
Marpu

Yazının Devamı

Ayşe Teyzem, ‘kriz bazılarını ezdi bazıları farkında bile değil’ diyor

8 Aralık 2008

Bayramdan önce Ayşe Hanım Teyzem’in elini öpmeye gittim. “Kriz bazılarını ezdi... Ama bakıyorum bazıları krizin farkında değil” dedi.
Çayımızı içerken, kriz kimi ezdi, kimler farkında değil diyerek başladık konu komşunun durumunu değerlendirmeye.
Ayşe Hanım Teyzem henüz krizden etkilenmedi. Çünkü onun gelirinde de durumunda da şimdilik bir değişiklik yok. Ama korku içinde.
Bir korkusu damadının işten çıkarılması. ‘O zaman kızımın durumu ne olur’ diye dertli. Bir diğer korkusu evin altındaki dükkânı kiralayan Bakkal Coşkun’un kirasını zamanın da ödeyip ödeyemeyeceği. Ayşe Hanım Teyze biliyor ki, Bakkal Coşkun iş yapamazsa, kira ödemekte zorlanır.
Ayşe Hanım Teyze az da olsa bankadaki mevduat hesabından faiz alıyor. Şu günlerde faiz yükseldi. Mevduat hesabını bir ay vadeyle yeniledi. Çok az da doları varmış. Dolar 1.65 YTL’lerde dolanırken bozdurmuş. ‘Daha fazla yükselir mi? Acaba acele mi ettim?’ diye soruyor.

Ali Rıza Bey Amca konu komşuya üzülüyor
Ali Rıza Bey Amcam memur emeklisi. Karısı da emekli. Evleri kendilerine ait. Ev kirası yok. Borçları yok. Karı koca emekli maaşı alıyorlar. “Allah devlete millete zeval vermesin. Zamanında tıkır tıkır maaşımızı alıyoruz. Biz bu

Yazının Devamı

Kurban Bayramı

7 Aralık 2008

Kurban Bayramı’nı kutlayacağız. Müslümanlar kurban kesecek. Kurban kesecek olanlara “Hayvan kesmek doğru değildir. Kurbana ne gerek var?” şeklinde eleştiriler yöneltmek yanlıştır. Mademki din ve inanç hürriyeti var, mademki kimsenin din ve inancına karışılmıyor, o halde Müslümanların kurban kesmesine de kimsenin karışmaması gerekir.
Önemli olan, Müslümanların kurban keserken çevreyi görsel olarak rahatsız etmemeleri ve sağlık koşullarına dikkat etmeleridir. Bunun için de kurbanın imkân olduğunda özel kesimhanelerde, imkân yoksa, gözden uzak boş arsalarda kesilmesi gerekir.
Müslümanların kitabı Kuran'da "Kurban Bayramı"ndan değil de, "kurban"dan söz edilir.
Kevser Suresi'nin 2'nci ayetinde "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" buyurulur.
Hacc Suresi'nin 36'ncı ayetinde "İşte, kurbanlık deve ve sığırları Allah'ın size olan nişanelerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Bağlı halde keserken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yan üstü düşüp ölünce onlardan yiyin. İsteyene de, istemeyene de verin. Şükredersiniz diye onları böylece sizin buyruğunuza verdik" buyurulur.

Koyun 300-400 YTL

Yazının Devamı

İşçi çıkarmalar durduysa, ‘Dibe vurduk, çıkış başladı’ demektir

5 Aralık 2008

Kriz rüzgârının bir an önce durmasını bekliyoruz. Kriz rüzgârı nedeniyle inişe geçen ekonominin dibe vurduktan sonra yukarıya çıkmaya başlamasını bekliyoruz. İşte bunun içindir ki, bugünlerde en çok sorulan şu: “Dibe vurduk mu?”
Dibe inişin durup durmadığını, dibe vurup vurmadığımızı nasıl anlayacağız? Bu konuda kimin sözüne inanacağız?
Ekonominin dibe vurup vurmadığı, “Bilenlere sorularak” değil, “Göstergelere bakılarak” anlaşılır.
Krizde inişe geçen ekonominin dibe vurduğunu haber verecek göstergeler vardır:
(1) İşletmelerde, tarımda, sanayide duran ve gerileyen üretim artmaya başlamışsa dibe vurduk demektir.
(2) Özel sektör işletmelerinde KOBİ’lerde, büyük sanayi kuruluşlarında işçi çıkarmalar durduysa, işletmeler işçi almaya başladıysa dibe vurduk, ekonomide yukarıya tırmanış başladı demektir.
(3) İnsanlar para harcamaya başladıysa, özellikle konut, otomotiv, beyaz ve kahverengi eşya, mobilya piyasasında hareket başladıysa, dibe vurduk, artık işler düzelecek demektir.

Yazının Devamı