İşadamı önünü görmekte zorlanıyor

2 Ocak 2009

Bugün 2009 yılının ilk çalışma günü. İşadamı bugün en az 2009 yılının tamamı için, daha doğrusu, bu yıl ve gelecek yıllar için düğmeye basacak.
Neyin düğmesine basacak? “İcraat” düğmesine basacak. İcraat demek, “
yatırım” demektir, “üretim” demektir.
İşadamı (Nasrettin Hoca’nın anlatımıyla) yağı, unu, şekeri bir araya getirerek helva yapan adamdır. İşte onun içindir ki, üretimin diğer faktörleri ve aktörleri (doğa/emek/sermaye), işadamı düğmeye basmadan harekete geçemez. İşadamı (müteşebbis), ekonomi deyimiyle, doğayı, emeği ve sermayeyi bir araya getirerek katma değer yaratan (üretimi gerçekleştiren) kişidir.
İşadamı/müteşebbis, (1) Doğaya kira, (2) Emeğe ücret, (3) Sermayeye faiz ödemeyi göze alacak ve bunları yaparken zarar etmeyeceğini, kazanç sağlayacağını düşünecek ki “düğmeye bassın”.
Açık anlatımıyla, işadamının yatırım ve üretim için yola çıkabilmesi (düğmeye basabilmesi) için gelecekteki şartların ne olacağını bilmesi gerekir. Gözü kapalı olarak yola çıkamaz. “Ben yatırım yapayım da tutarsa tutar, tutmazsa paralar batar...” Veya, ”Ben üretim yapayım da satılmazsa denize dökeriz” diyerek yatırım ve üretim yapılmaz.

Yazının Devamı

Ekonomide işlerin düzelmesi 2009 yılının sonunu bulur

1 Ocak 2009

2009 yılı çok kimsenin beklediği kadar kötü geçmeyecek. 2009 yılına girerken esen kriz rüzgârları, yılın ilk üç ayında hafifleyecek. Yılın üçüncü üç ayında yavaşlayacak. Yıl sonuna doğru morallerimiz düzelecek.
Unutmayınız... Türk ekonomisi bugüne kadar kaç defa battı, kaç defa çıktı ? Bu defa biz kendiliğimizden batmadık. Dünya batarken bizi de aşağıya çekti. Ama, şu veya bu şekilde biz bu defa da bu “belayı” atlatacağız.
Geçen hafta Ekonomist dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre Türkiye son 20 yılda 5 resesyon yaşadı. 20 yılda 5 defa başımız belaya girdi. Türkiye bu 5 krizden ortalama 11 ayda düze çıktı. En uzun süren kriz 14 ay süren 1998-1999 krizi oldu.
Denilebilir ki, “O krizler Türkiye’nin krizi idi. Bu kriz küresel kriz. Küresel kriz eteğimizden çekerken biz nasıl ayağa kalkabiliriz Buna karşı da denilebilir ki, “Evet, bu kriz küresel kriz ama, her ülke aynı ölçüde etkilenmedi. ABD bile silkinip düzelme arayışında. Avrupa daha iyi durumda. Asya krizi daha az hissediyor. Biz bu karmaşada aradan çıkmayı başarabilme şansına sahibiz”.

- Borsa canlanacak
- Enflasyon patlaması beklenmemeli

Yazının Devamı

Noel Baba’nın Anadolu’da doğup öldüğünü anlatarak Türkiye’yi tanıtmayı beceremiyoruz

31 Aralık 2008

Her Noel, Türkiye’nin tanıtımı konusunda büyük bir fırsat kaçırırız. Türkiye’nin tanıtımı konusunda sahip olduğumuz hazineyi unuturuz. Bu hazine bir yanda dururken Turizm ve Tanıtma Bakanı’mız 100 milyon YTL’lik bir bütçeyle “Sivaslı Cindy” unvanıyla Türk gazetelerinde resmi yayımlanan hanımın fotoğraflarıyla Türkiye’yi dünyada tanıtmaya çabalar.
Dünyanın her köşesinde milyonlarca insanın Noel kutlamalarında sembol haline gelen “Noel Baba”nın Türkiye’de doğduğunu, mezarının Türkiye’de olduğunu anlatarak Türkiye’nin yaygın şekilde tanıtımını bugüne kadar beceremedik. Yabancıların, “Santa Claus” olarak adlandırdıkları Niko Efendi.
245 yılında bugünkü Fethiye kasabasının ötesindeki Patara şehrinde doğdu. O yılların en önemli devletlerinden Likya’nın başkenti “Xanthos”ta (bugünkü Kınık) eğitim gördü.
Hıristiyanlar arasındaki âdete uyarak Kudüs’e gidip döndü. Myra (bugünkü Demre) şehrine yerleşti. 326 yılında da burada öldü.
Niko Efendi din adamı değildi, ama papazlar onu Myra piskoposu seçince, Niko Efendi “St. Nicholas” olarak ünlendi. St. Nicholas yaşamı boyunca yaptığı iyiliklerle insanları mutlu kıldı. Demre’yi kıtlıktan, gemicileri kazalardan, masum insanları

Yazının Devamı

Tayyip Bey’e New York’taki Türk gençlerden mesaj var

30 Aralık 2008

“Tayyip Bey gelmiş. Karşınızda oturuyor. Size soruyor: Ey Türk gençleri... New York’ta finans kuruluşlarında çalışıyorsunuz. Dünyada olan biteni en iyi sizler izliyorsunuz. Söyleyin bana... Başbakan olarak ben neler yapabilirim? Neler yapmalıyım?”
Yılbaşı tatili öncesi New York’ta finans kuruluşlarında çalışan gençlerle sohbet ederken, onlara bunu sordum. Sanki ben Tayyip Bey imişim gibi, onlar da başladılar anlatmaya.
- Tayyip Bey, bu kriz ciddi bir kriz. Dünyadaki değişimi, ekonominin gidişini iyi okumak lazım. Geçici önlemler de önemli ama, bu krizin değiştireceği yapısal dengeleri dikkate alarak “uzun dönemli” düşünemeyenler, “uzun vadeli yeni yapılanmaya gidemeyenler mevcut pozisyonlarını bile koruyamayacak, kaybedecekler.
Onun için, öncelikle yeni bir stratejiye, bu stratejiye dayalı ekonomik ve sosyal plana ve buna dayalı programlara ihtiyaç var. Ülkesini seven bir politikacı olarak lütfen yerel, genel seçimi değil, Türkiye’nin geleceğini düşününüz.
- Tayyip Bey, halka gerçekleri anlatınız. Türkiye’nin durumu ne ümitsiz, ne de çok iyi. Başka ülkeler kadar bizim ülkemizde de ekonomide sorunlar var ve artacak. Halkımız buna hazırlıklı olsun. Ama başkaları o

Yazının Devamı

New Yorklu fakirleri görünce ‘kıskanasım’ geliyor!

29 Aralık 2008

New York’ta bir ilkokul öğretmeni çocuklara görev vermiş. ”Noel Baba gelecek. Fakirlere yardım edecek. Çevrenizdeki en fakir ailelerin nasıl yaşadıklarını yazın. Tanıdığınız en fakir ailenin hayatından söz edin ki, Noel Baba onların evine gitsin. Onlara yardım etsin” demiş.
Öğrenci, ertesi günü ödev kâğıdını öğretmene teslim etmiş. “Mahallemizin en fakir ailesi o kadar fakir ki... Çok çok fakir. Annenin şöförü fakir. Babanın şöförü fakir. Hizmetçileri fakir, aşçıları fakir. Hatta bahçıvanları bile fakir...”
Ben sizlere New York’taki işsizlerin ve fakirlerin durumunu yazacağım ama (kusura bakmayınız) durum hikayedekine benziyor. O nedenle de New York’un işsizine ve fakirine acıyacağım ama, bizim işsizimiz ve fakirimizle durumlarını karşılaştırınca “acımak” yerine “kıskanasım” geliyor.

Çöp adamlar, çöp kadınlar
New York’un en tipik fakirleri çöp adamlar ve çöp kadınlar... Bunların özelliği sadece fakirlik değil. Yardım kabul etmemeleri. Konut ve gıda yardımına direnmeleri.
Bunlar bir çöp arabasına tüm varlıklarını yüklüyorlar. En soğuk gecelerde bile bir mağazanın önünde uyku tulumu içine girerek veya yorgana sarılarak uyuyorlar.
Sayılarının 850’e düştüğü söyleniyor. Çünkü

Yazının Devamı

Amerika’da üniversitelerin fonları bile eridi gitti

28 Aralık 2008

Amerika’da ünlü Harvard Üniversitesi’nin fonunda 36.9 milyar dolar vardı. Kriz nedeniye yüzde 22 (yaklaşık 7.5-8.5 milyar dolar) eridi. Diğerlerinin de fonları benzer şekilde eridi. Çünkü bu fonlar, yüksek getiri sağlamak arayışında riskli yatırımlardaydı. Özel üniversiteler, öğrenci ücretlerinin ötesinde fon gelirleriyle yaşıyor. Bu fonlara ‘endowment’ deniliyor. Eski öğrencilerin kişisel bağışları ve çalıştıkları kuruluşlardan yaptıkları bağışlardan oluşuyor.
Harvard en büyük fona sahip üniversite. Yale’in 22.5 milyar dolar, Stanford’un 17.1 milyar dolar, Princeton’un 15.7 milyar dolar, Columbia’nın 7.1 milyar dolar fonu vardı. Bu fonlar da eridi.
Üniversitelerin fonlarını yönetmek bir banka yönetmek gibi bir şey. Bizim Akbank, Garanti ve Yapı Kredi gibi bankalarımızın her birindeki toplam mevduat kadar fona sahip olan Harvard Üniversitesi’nin fonlarını profesyonel uzmanlar yönetiyor.

Yüksek ücretli yöneticiler
Bu uzmanlar Amerika’da en yüksek ücreti ve primi alan uzmanlar. Harvard’ın fonunu yöneten 6 uzmana, geçen yıl 26.8 milyon dolar ödenmiş. Fonun tepe yöneticisinin aldığı ücret ve prim toplamı 6.3 milyon dolar. Bu uzmanların başarısı geçen yıl fona yüzde 8.6 getiri

Yazının Devamı

ABD ‘sıfır faiz’de Japon modelinden medet umuyor

26 Aralık 2008

Amerikalılar ekonomiyi canlandırmak için “sıfır faiz”den medet umuyor. “Sıfır faiz” deyimi ucuz kaynak için kullanılıyor.
Hedef, ticari kredi dağıtacak bankalara Merkez Bankası’ndan sıfır faizle veya sıfır faize yakın ucuz faizle “sınırsız ölçüde” para akıtmaktır. Bankaların da bu kaynağa dayalı olarak yatırım, üretim ve tüketim yapacaklara bolca kredi dağıtmasıdır. Bolca krediyi alacakların bunu harcayarak ekonomiyi harekete geçirmeleridir.
İşte bunun içindir ki, Amerika’da Merkez Bankası (FED) bankalara 0.25 faizle kredi vermeye başladı. (Bizde de Merkez Bankası faizi düşürdü ama, şimdilik bankalara yüzde 17.5 faizle kredi veriyor.)
Sıfır faiz denilince genelde “kafalar karışabiliyor.” ABD’de Merkez Bankası faizi 0.25’e indirmeden önce Amerikan Hazinesi sıfır faizle hazine bonosu satmaya başlamıştı.

Sıfır faiz hazineye...
Bankalarda gösterge faizi yüzde 3.25 ama bankalar genelde reel sektöre yüzde 4.5 dolayında faizle kredi kullandırıyor. Konut kredileri faizi yüzde 5 ile yüzde 8 arasında. Otomobil kredileri faizi yüzde 7 oranında. Kredi kartı gecikme faizi yüzde 15-20, iki yıl vadeli tüketici kredileri yüzde 11 dolayında

Yazının Devamı

Kendi işsizimizi unutuyoruz ABD’deki işsizliğe üzülüyoruz (Obama 2 yılda 3 milyon kişiye iş buluyor)

25 Aralık 2008

Son günlerde Türkiye’de ekonomiyi değerlendirenler sürekli olarak ABD’deki işsizlik oranlarından söz ediyorlar. ABD’deki işsizlik oranları ABD ekonomisi bakımından önemli, tabii ki ABD’de işini kaybedenlere üzülelim ama, sadece işsizlik rakamlarına bakmayalım.
ABD’de yeni yönetimin, Obama yönetiminin işsizliği azaltmak için hazırladığı programdan da ders alalım. Hem de bilelim ki, ABD’de işsiz kalanlar bizdeki gibi sokakta aç kalmıyor. Her eyaletin kendine göre farklı işsizlik ödemesi var.
ABD’de toplam işgücü 154 milyon (bizde 69 milyon). İstihdam 144 milyon (bizde 22 milyon). İşsiz sayısı 10 milyon (bizde 2.5 milyon). İşgücüne dahil olmayan nüfus 80 milyon (Bizde 25 milyon). İşsizlik oranı 6.7 (bizde 10.3).
ABD’de çalışanların 136 milyonu tarım dışı sektörlerde. 13 milyonu üretim sektörlerinde, 7 milyonu inşaatta, 115 milyonu hizmet sektöründe. Hizmet sektöründe çalışanların 22 milyonu kamu hizmetinde, 20 milyonu eğitim sektöründe, 15 milyonu ticarette.
Krizin tırmanışa geçtiği 2007 yılının son ayından bu yana ABD’de işsini kaybedenlerin sayısı 2.7 milyona ulaşmış.

İşsizlik büyük dert

Yazının Devamı