2 milyon aileye kömür dağıtılıyor

8 Kasım 2008

Bu kış 2 milyon 84 bin 741 aileye 1 milyon 743 bin ton kömür dağıtılacak. Kömür dağıtımına yaz aylarından başlandı. Eylül ayı sonuna kadar 932 bin ton kömür dağıtıldı. Ekim-aralık aylarında dağıtılan 811 bin ton kömürle bu yılın dağıtımı tamamlanacak.
Kömür dağıtımını AKP hükümeti 2003’te başlattı. 5 yılda 6.7 milyon ton kömür dağıtıldı.
Çok kişi bu kömürlerin parasını AKP tarafından veya partililer tarafından ödendiğini sanıyor. Çok kişi bu kömürlerin AKP’nin oy karşılığı dağıttığını düşüyor. Halbuki kömürlerin parası devlet tarafından, devlet bütçesinden (halkın vergi gelirlerinden) karşılanıyor. Şanı, şerefi AKP’ye gidiyor. Çünkü uygulama, AKP döneminde başlatıldı. Ve de AKP hükümetleri bu işi ciddiye aldı.
Kömür paraları önceleri Sosyal Yardımlaşma ve Teşvik Fonu’ndan karşılanıyordu. 30 Aralık 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararıyla, kömür dağıtımı için yeni bir düzenleme getirildi.

Dağıtımdan valiler sorumlu
Yeni düzenleme çerçevesinde, valiliklere ulaştırılacak ihtiyaç listelerine dayalı olarak fakir ailelere (düzenli olarak ) her yıl en az 500 kg kömür bedelsiz olarak dağıtılıyor. Açık anlatımıyla, bu dağıtım bir yıllık dağıtım değil.

Yazının Devamı

Hüseyin Bey hem üreticiyi hem halkı düşünüyor

7 Kasım 2008

Barack Hussein Obama, sanki Amerikalıların değil, bizim “Başkan”ımız olacak. Seçilmesine pek sevindik... Acaba isminin “Hussein” olmasının bunda bir etkisi var mı? Çünkü çevremde birçok kişi ondan “Bizim Hüseyin Bey” diye söz eder oldu. Her neyse... Gelelim “Bizim Hüseyin Bey”in, “Barack Hussein Obama II”nin seçilmesinin “fazileti”ne . ve de yaktığı ümit ışıklarının “önemi”ne.
ABD kaynaklı finans krizi nedeniyle başta ABD olmak üzere dünyanın hemen her ülkesinde “moraller” bozulmuştu. “Değişim” vaadiyle Obama’nın başkanlık seçimini kazanması moralleri düzeltti. Ümit ışıkları yaktı.
Moral düzelince, ümit ışığı yanınca ne olur? İyi şeyler olur. Çünkü ekonomiyi beklentiler yönlendirir. İnsanlar moralli ve ümitli ise, gelecek hakkında iyi beklentileri varsa, yatırım yapar, üretim yapar; insanları işe alır... Morali bozuk, ümidi yoksa, tersi olur. Harcamaları kısar. Harcamaların kısılması yatırım ve üretimin gerilemesi, işsizliğin artması, gelirin azalması demektir.

Üretici güç durumda
Finansal kriz hem üreticiyi hem tüketiciyi vuruyor. Önce, üretimin sürmesini sağlayacak finans sistemi kilitleniyor. Sonra, üretimin önünü açacak talep duruyor. İnsanlar harcama yapmayınca, üretimi

Yazının Devamı

Patronun zulası farklı, işletmenin bilançosu farklıdır

6 Kasım 2008

Başbakan R. T. Erdoğan, krizle ilgili uyarı ve serzenişlerde bulunan işadamlarının “2 yıl yetecek zulaları olduğunu” söylemiş. (Referans, 5.11.2008, Hacer Boyacıoğlu’nun haberi)
(Açıklama: Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe sözlüğüne göre, “zula”, kaçak ya da gizli şeylerin saklandığı gizli yer, saklı köşe demektir.)
Küresel krizi değerlendirmek için Ankara’da yapılan, Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında “Krizi fırsata dönüştürmek isteyen veya kriz tellallığı yapan kesimler bulunduğu mesajını vermiş.
İşadamlarının krizden etkilenmeyecek birikimlerinin bulunduğunu belirttikten sonra da, “Bir bildiğimiz var da ondan böyle konuşuyoruz. Bizim bu çevrelerde yakın dostlarımız var ve söz konusu kişilerin en az 2 yıl yetecek zulaları olduğunu söylüyorlar” demiş.
Başbakan’ın “iş çevrelerindeki yakın dostları”nın zulaları ne durumdadır bilinmiyor ama, işletmelerin zulasında pek bir şey olmadığını, tersine, iş dünyasının ağır bir borç yükü altında olduğunu Başbakan’ın Sanayi ve Ticaret Bakanı Z. Çağlayan 28 Ekim’de açıkladı. Ve de bu açıklama, 29 Ekim günü yayımlanan gazetelerde yer aldı.

Üretim durursa...

Yazının Devamı

Halkımız zamlar karşısında yaşam için çare üretiyor

5 Kasım 2008

Doğalgaz zammından sonra bir okuyucumdan mesaj aldım. Mesajda “Doğalgaz zammını diğerleri izleyecek. Önümüzdeki günlerde hayat pahalanacak. Yaşam şartları ağırlaşacak. Zamlardan kurtulmanın yolu yok ama belli tasarruf tedbirlerini alabilirseniz faturayı yüzde 60’a varan oranda azaltabilirsiniz” deniliyor. Ve daha sonra, artan fiyatların getireceği yükün altından kalkabilmek için neler yapılabileceği sıralanıyor.
Bu mesaj beni yıllar öncesine döndürdü. İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye’de de yokluk yıllarıydı. O yıllarda, yaşam savaşı veren halka yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olacak tedbirler anlatılırdı: Çorapların nasıl yamanacağı, ayakkabının burnuna ve topuğuna demir çaktırılarak ömrünün nasıl uzatılacağı, elbiselerin ters yüz edilerek nasıl yenileneceği öğretilirdi.
Şimdi harp yok, darp yok ama... Kriz rüzgârı var. Zam rüzgârı var...
Yaşam savaşı veren halkımıza, doğalgaz ve elektrik zammının altında ezilmemeleri için bakınız neler öneriliyor:
- Kullanacağınız tencerenin dibi düz ve ocakta yanan ateş çemberinden büyük olmalı.
- Pişirilecek malzemeler hazır tutulmalı, tenceredeki su kaynadığında ocak kısılmalı.
- Yemek pişirirken tencere kontrol amaçlı sık sık

Yazının Devamı

Üreticide 1.36 YTL markette 4.59 YTL

4 Kasım 2008

TÜİK, ekim ayında tüketici fiyatlarındaki artışı yüzde 2.60 olarak açıkladı. Son 12 ayda tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 11.99’a ulaştı. Bunlar devletin enflasyonu. Devletin istatistik kurumu (TÜİK), tüketici fiyatlarındaki artışı (Edirne’den Ardahan’a) Türkiye genelinde ve de (Rahmi Koç Bey’den Çoban Memet’e) her gelirden ve her kesimden tüketicinin cebinden çıkan paraya bakarak hesapladığı için, devletin enflasyonu Ayşe Hanım Teyzem’in hesabına uymuyor.
Ayşe Hanım Teyzem için enflasyonun göstergesi, domates/patates, kuru fasulye/pirinç, et/yağ fiyatlarındaki artıştır. Ayşe Hanım Teyzem, marketteki, pazardaki fiyatlara bakarak, gıda maddeleri fiyatındaki artışı “çıldırtıcı” olarak niteliyor.

Üreticinin cebine para girmiyor
Öte yandan da gıda maddesi üreticisi, çiftçi, tarımcı, ürününün para etmediğinden yakınıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) açıkladığı ortalama üretici, hal, pazar ve market fiyatları arasındaki farkın büyüklüğü, üreticinin neden ağladığını, Ayşe Hanım Teyzem’in neden çıldırdığını ortaya koyuyor.
Domates üreticiden 0.50 YTL’den çıkıyor, hale gittiğinde 0.90 YTL oluyor. Markette 2.36 YTL’den satılıyor.
Patates üreticiden 0.26 YTL’den

Yazının Devamı

Gaz zammı BOTAŞ’ın alacağında düğümleniyor, hâlâ bir çare var

3 Kasım 2008

Dünyada yılbaşından bu yana doğalgaz fiyatı yüzde 40 kadar arttı. Bizde toplam zam yüzde 80’i aştı. Zammın amacı BOTAŞ’ı ayakta tutabilmek. Oysa hükümet, zam yapacağına belediyelere bütçeden verdiği parayı BOTAŞ’a aktarabilir


Yılbaşından bu yana elektrik fiyatlarındaki yüzde 60, doğalgaz fiyatlarındaki yüzde 82 oranındaki artış sanayinin de halkın da kaldıramayacağı boyuta geldi.
Dünyanın her ülkesinde, üreticinin ve halkın krizden etkilenmemesi amacıyla hükümetler üretim üzerindeki ve halkın sırtındaki yükleri hafifletmek ve de üretimde maliyetleri kısmak için programlar uygularken bizim hükümet tersini yapıyor. Bırakınız yükü indirmeyi, üreticinin de halkın da sırtına kaldırılamayacak ağırlıkta yük bindirmeyi marifet sanıyor.
Elektrik ve doğalgaz, sanayide de insan yaşamında da olmazsa olmaz...
Tabii ki bu zammı hükümet ve BOTAŞ keyiften değil mecburiyetten yapıyor. Ama zammın nedeni, sadece dünya fiyatlarındaki değişim ile döviz fiyatındaki artış değil. Dünyada doğalgaz fiyatları yüzde 40 dolayında arttı, sonra hafif bir iniş oldu. Üzücü olan, politik yaklaşımın zam oranını büyütmesi.

Yazının Devamı

Ekmek “aslanın ağzında” değil ”yerin altında”

2 Kasım 2008

Benim Bartın’da ilkokula devam ettiğim yıllarda, Zonguldak, Bartın, Amasra çevresinde en büyük korku “kömür madenlerinde mecburi istihdam” korkusuydu.
Köylerde 18 yaşını geçen gençler kömür ocaklarına işçi olarak sevk edilir, bu “mecburi istihdamdan kaçanlar”, asker kaçağı muamelesi görürdü.
Kömür ocaklarında çalışma şartlarının ağırlığı nedeniyle, ocağa bir defa giren genelde iflah olmaz, beti benzi sararır, verem olur ya sakat kalır ya da ölürdü.
Gençler kömürde çalışmamak için ne çare varsa denerlerdi. Bize yumurta getiren köylü kadının oğlunun kömür ocağına gönderilmekten kaçmak için, hastalanmış gibi yapmak arayışında fazla miktarda aspirin içtiğinden öldüğü söylenirdi.
Aradan 50-60 yıl geçti. Şimdi ise 1.160’ı üniversite mezunu, yaşları 22-30 arasında 37.196 genç, işe alınacak 3 bin madenci arasına girmek için birbiriyle yarışıyor.
İşe gireceklerin seçiminde (1) Ellerinin nasırlı olup olmadığına bakılıyor. (2) Kazmayla taş kırdırılıyor. Kürekle taş taşıtılıyor. (4) Baltayla maden direği kestiriliyor. 32-40 kg ağırlığında, 4 m boyundaki maden direklerinin omuzda 5-10 m taşınması isteniyor.
Bunları yapanlar arasından kurayla adları belirlenecek olanlar 1 Ocak’tan

Yazının Devamı

Merkez Bankası dolar ihalesini erken kesti

1 Kasım 2008

Dışarıdaki kriz bizi değişik şekillerde etkiliyor. Finansçılar krizi borsa endeksine, bono faizine, döviz giriş-çıkışına bakarak değerlendiriyor. İş çevreleri kredi faizine, kredilerin kesilip kesilmemesine, talepteki gerilemeye, döviz riskine bakarak değerlendiriyor.
Ama halkımız için krizin “barometresi” dolar fiyatıdır. Dolar fiyatının dar bir koridorda istikrar kazanması önemlidir. Ekonomideki oyuncuları huzursuz eden, dolar fiyatının hızlı iniş çıkışıdır. (1) Dolar fiyatı inecek mi, çıkacak mı? (2) İnecekse nereye kadar inecek, çıkacaksa nereye kadar çıkacak? İnsanlar bunları tahmin edemiyor.
Ekonomideki oyuncular bu konuda önlerini göremedikleri için, ne yapacaklarını bilemiyor, ekonomi bir ölçüde kilitleniyor.

Testi kırılmadan tedbir
Dolar fiyatı 1.70 YTL’nin üzerine çıkarken inişe geçti. Dolar fiyatının 1.50 YTL dolayında istikrara kavuşması beklenirken, hafta sonu dolar 1.58 YTL’den satıldı.
Sığ piyasada (dolar arz ve talebinin küçük rakamlarda olması nedeniyle, az miktardaki talebin fiyatları artırdığı, az miktardaki bir satışın fiyatları aşağıya çektiği bir piyasada) döviz fiyatının istikrara kavuşması için Merkez Bankası’nın alabileceği tedbirler vardı.

Yazının Devamı