Otomobilin yerlisini üretiyor, yabancısını seviyoruz

18 Temmuz 2008

Başbakan, “Kriz var diyorlar... Üç ayda 164 bin otomobil satıldı... Bu ne biçim kriz?” diye soruyor.
1) Türkiye’de kriz yok. Ekonominin ciddi sorunları var. Sorunların başında sağlıklı üretememek var. Ucuz ithalat, sağlıklı üretim artışını ve istihdam artışını engelliyor. Sorunların önemini anlar ve çözmeye çalışırsak kriz tehlikesi de ortadan kalkar.
2) Türkiye’de üç ayda değil, ilk altı ayda 164 bin otomobil satıldı. Geçen yılın aynı dönemindeki 139 binlik satışa göre yüzde 18 artış var. Fakat 2005 yılının altı ayında 186 bin, 2006 yılının altı ayında 200 bin otomobil satılmıştı. Açık anlatımıyla, ilk 6 aydaki satış rakamı 2007 yılının aynı dönemine göre fazla ama önceki yılların aynı dönemine göre düşük bir satış tablosunu ortaya koyuyor.
3) Satılan 164 bin otomobilin yüzde 66’sı (108 bini) ithal otomobil. Sadece 56 bini yerli otomobil. 

Pahalısı satılıyor
Her şeye rağmen 2008 yılının ilk altı ayında otomobil satışlarının bir yıl önceye göre yüzde 18 oranında artması iyidir.

Yazının Devamı

Fannie ve Freddie battıkça bankalar zorlanıyor

17 Temmuz 2008

Son günlerde dünya piyasaları gözlerini ABD’ye dikmiş durumda. Federal Hükümet’in ve Merkez Bankası’nın, kısa isimleri Fannie Mae ve Freddie Mac olan iki konut kredisi kuruluşunun kurtarılması için yaptıkları izleniyor.
Çünkü bu iki kuruluş yavaş yavaş batıyor. Battıkça da ABD’deki ve dünyanın başka köşelerindeki bankaları zorluyor. Sayın okuyucularıma kabaca olan bitenin perde arkasını anlatayım.
ABD’de konut kredisinde 3 kademeli bir piyasa var.
(1) Birinci kademede, küçük bankalar, konut kredisi vermek üzere kurulmuş finans kuruluşları bulunuyor. Konut kredisi almak isteyenler bunlara başvuruyor. Bunlar konutun değerini tespit ediyor. Faizi ve vadeyi belirliyor. İpotek alarak konut kredisini veriyor.
Bunlar sistemin en önemli oyuncuları. Çünkü 100 dolarlık konuta 300-500 dolar değer biçebilirler. Karşılığı olmayan krediler verebilirler. (Ki, konut fiyatları balon yaptığında bu oldu.) 

Yük finans şirketlerinde

Yazının Devamı

Özel sektörün dış borcu 172 milyar dolar

16 Temmuz 2008

Eski yıllarda kamu kesimi dış borç kullanırdı. Şimdilerde kamu sektörü dışarıdan borçlanmayı durdurdu. Özel sektör çılgınca borçlanmaya başladı.
Türkiye’nin dış borcu geçen yılın mart ayı sonunda 212 milyar dolardı. Bu yılın mart ayında 262 milyar dolar oldu. Bir yılda dış borç artışı 50 milyar dolar.
Toplam dış borcun 74 milyar doları kamu borcu. 16 milyar doları Merkez Bankası’nın borcu. 172 milyar doları ise özel sektörün borcu.
Özel sektörün toplam 172 milyar dolarlık borcunun 60 milyar dolarlık bölümü banka ve finans kesiminin borcu, 112 milyar dolarlık kısmı ise özel şirketlerin borcu.
2007 yılının Mart ayından geriye 12 aylık dönemde dış borç rakamındaki yükselişin tamamına yakın bölümünün özel sektörün borçlarındaki 48.6 milyar dolarlık artıştan kaynaklandığı anlaşılıyor.
Bu ön açıklamalardan sonra rakamların daha iyi değerlendirilmesine imkân verecek ek bilgiler aktarayım: 

Yazının Devamı

İmalat sanayii on yılda yüzde 43.3 büyüyebildi

15 Temmuz 2008

Biz, “sanayileşiyoruz, sanayide üretim artıyor” diyerek seviniyoruz ama, milli gelir rakamları ve de sanayi üretim endeksleri bunun böyle olmadığını, imalat sanayiinin bütünüyle çok yavaş büyüdüğünü gösteriyor.
İstanbul Sanayi Odası tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 1997 yılında 100.0 olan imalat sanayii endeksi, 2007 yılında 143.3 olmuş.
On yılda imalat sanayii üretimini sadece yüzde 43.3 oranında artırabilmişiz. Bunun anlamı, imalat sanayiinin son on yılda ortalama yıllık büyüme oranının sadece yüzde 3.66 olduğudur.
Tabii ki, son on yılda çok hızlı büyüyen imalat sanayii sektörleri de var. Ama bunların hem sayısı hem de toplam imalat sanayii üretimi içindeki ağırlığı az.

Otomotiv öne çıktı
Bir sektörün büyüme hızının, imalat sanayiinin toplam büyümesine etkisini, o sektörün imalat sanayii toplam üretimi içindeki ağırlığı belirler. Toplam imalat sanayii üretimi 100.00 varsayıldığında, gıda sanayiinin payı yüzde 10.64, deri ve ayakkabı sanayiinin

Yazının Devamı

Sanayisiz büyüme

14 Temmuz 2008

“Büyüme” deyimi Prof. Asaf Savaş Akat’a aittir. Sanayisiz büyümenin ne demek olduğunu, Türkiye’de imalat sanayini nasıl ihmal ettiğimizi sayın okuyucularıma anlatabilmek için hazırladığım tabloyu bu yazının altında bulacaksınız.
Sanayisiz büyüme demek, sanayiinin büyüme hızının, ekonominin büyüme hızının gerisinde kalması demektir. Bir başka anlatımla, sanayiinin milli gelir içindeki payının küçülmesi demektir.
Milli gelir (GSYİH) bir ülkede belli bir dönemde üretilen tüm mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerini gösterir. Tarım, sanayi, inşaat, ulaştırma, ticaret gibi değişik kesimlerde yapılan üretimlerin toplamı milli geliri oluşturur.
Eğer sanayi sektörü diğer sektörlere göre daha fazla büyüyorsa, milli gelirin oluşumunda sanayiinin payı da artar, büyür.

Sanayi büyüyemiyor
1999 yılında milli gelirimizin (GSYİH) oluşumunda imalat sanayiinin payı yüzde 21.9’du. 2000 yılından sonra her yıl imalat sanayiinin milli gelir içindeki payı geriledi, 2007 yılında yüzde

Yazının Devamı

Para kazanmayı bırak, para getirmeye bak!

13 Temmuz 2008

Ekonominin en önemli sorunu nedir? Cari açık (döviz açığı) sorunudur.
- Neden? Çünkü bu yıl en aşağı 40-45 milyar dolar döviz açığı vereceğiz.
- Neden vereceğiz? Çünkü gelirimizden daha fazla harcıyoruz.
- Ne zamandan beri? 2003’ten beri. 2003’te açık 7.8 milyar dolardı. Sonra 14.4 milyar dolar, 22.1 milyar dolar, 31.8 milyar dolar oldu. 2007 yılında 37.4 milyar dolara çıktı. Hükümet 2009 yılında açığın 52.4 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyor.
- Bu açık devamlı artacak mı, kapanmayacak mı? Gelirimizden fazla harcadıkça (ürettiğimizden fazla tükettikçe) açık büyümeye devam eder.
- İyi de bizim paramız yokken, kimin parasını yiyoruz (tüketiyoruz)? Yurtdışından gelen, başkalarının parasını yiyerek günümüzü geçiriyoruz.
- Bu açık sorunu nasıl çözülür? Öncelikle döviz fiyatının artması gerekiyor.

Yazının Devamı

Karpuz bol fiyatı ucuz

12 Temmuz 2008

Çekirdekli karpuzun iyisi “baş karpuz”dur. “Baş karpuz”, 7 kilonun, 10 kilonun üzerinde ağırlığı olan karpuzdur. Karpuz büyüdükçe kabak çıkma riski azalır.
Çarşıda pazarda satılan karpuzların çoğu Adana karpuzudur. Karpuz yetiştiricileri eskiden karpuzu tohumdan yetiştirirdi. Şimdi aşılı fideden yetiştiriyorlar.
Çukurova üreticisi ocak-şubat döneminde karpuz çekirdeğini tarlaya atar, üzerini plastik örtüyle kaplar. Tohum plastik örtünün altında çimlenir, gelişir.
Havalar ısınmaya başladıkça üretici plastiğin üzerinde delikler açarak, bitkinin doğal şartlara yavaş yavaş alışmasını sağlar. Derken efendim, karpuz bitkisi çiçek açmaya başlar. Çiçek açtığında da plastik örtü kaldırılmaz, ama delikleri büyütülür. Çünkü, karpuz bitkisinin ilk boğumlarından açan çiçeklerin döllenmesiyle oluşacak karpuzlar 5 kilodan küçük olur, kelek çıkar. Yedinci ve normalde, onuncu boğumdan sonraki

Yazının Devamı

Döviz rezervini yemeye başladık. Bundan sonra ne olabilir?

11 Temmuz 2008

Merkez Bankası döviz girişini artırmak için faizi daha fazla yükseltir.  n Yabancılar fabrika kurmak ve varlık satın almak için gelmediklerine, bonoya ve borsaya para yatırmadıklarına göre, dışarıdan daha fazla borç para bulma arayışı başlar.
n Döviz rezervi (Merkez Bankası’nın döviz birikimi) açığı kapatmak için kullanıldıkça azalır.
n Döviz girişi, döviz açığını kapatamayınca, piyasada döviz bolluğu sona erer. Dövize talep artar. Dövize talep artınca döviz fiyatı yükselmeye başlar.
n Döviz fiyatının yükselmesi, döviz borcu olanlar için kötüdür. Fakat döviz fiyatının gerçek değerine oturmasıyla sanayide yatırım ve üretim harekete geçer. İhracat daha fazla artar. İthalat yavaşlar.
n Halkın bankalarda ve cebinde büyük miktarda döviz birikimi var. Çok kişi döviz fiyatı artınca satmak için bekliyor. Bu nedenle döviz açığı sorunu kısa dönemde döviz kıtlığına veya  krize yol açmayabilir. Halkın döviz stokunun yavaş yavaş

Yazının Devamı