Paralar yer ve ülke değiştiriyor

17 Haziran 2006

Paralar neden yer ve ülke değiştirir? (1) Tasarruf sahibi birikiminin tehlikeye girmesini (riske uğramasını/yok olmasını) göze alamaz. (2) Tasarruf sahibi, birikimini en yüksek getiri sağlayan alanda değerlendirmek ister.Ülke ekonomilerinde şartlar şu veya bu nedenle değişebilir. Risk artar, getiri oranları düşer. O zaman paralar ülke içinde yer değiştirir (Örneğin bonodan, hisse senedinden çıkarak, bankaya yönelir, dövize yönelir). Veya ülke dışına çıkarılır.Dünyanın güçlü ekonomilerinde şartlar şu veya bu nedenle zaman zaman değişir. O zaman dünya üzerinde paralar yer ve ülke değiştirmeye başlar.Şimdilerde ABD ekonomisinde şartlar değişti. ABD ekonomisinde değişen şartlar nedeniyle daha önce hisse senedine bağlanan paralar, hisse senedinden çıkmaya başladı. Bu hareket ABD ile sınırlı kalmadı.Akbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Murahhas Üyesi Suzan Sabancı Dinçer'e "olan biteni nasıl değerlendirdiğini" sordum. Suzan Sabancı Dinçer'e göre Türkiye, dünya üzerinde paraların yer ve ülke değiştirmesinden en fazla etkilenen ülkelerden biri oldu. Suzan Sabancı Dinçer'in anlatımına göre, günümüzde borsalardan hisse senetlerini insanlar tek başlarına almıyor. İnsanlar paralarını

Yazının Devamı

Fırçayla ekonomi düzelmez

16 Haziran 2006

Maliye Bakanımız, "Ekonominin görüntüsünü bozanlara yapacağımı bilirim... Borsacılar ayaklarını denk alsın. Yoksa haklarından gelirim" gibi söylemlerle ekonomide ortaya çıkan sorunları çözeceğini sanıyor.Benzer davranışlara daha önce de rastlanırdı ama, bu hükümet döneminde ölçü iyice kaçtı.Genelde hükümette görev alanların, oturdukları koltuğun "gücü" ile başları dönüyor. Emir ve kumandayla insanları, ekonomiyi, ülkeyi istedikleri gibi yönlendirebileceklerine ve yönetebileceklerine inanmaya başlıyorlar.İktidara gelenler kendilerinden olanlara (kendilerine oy verenlere) daha saygılı davranıyor da, kendilerinden olmayanları fırçalıyor deseniz... Öyle de değil... Devlet kadrolarına yapılacak tayinlerde, devlet kesesinden mama dağıtımında, "bizden olanlar-olmayanlar" ayrımı yapılıyor ama, fırçalama gündeme geldiğinde ayrım yok. Bütün millet fırça yiyor. Başbakanımız, işçiyi, köylüyü, halkı, sanayiciyi fırçalıyordu. Geçen gün yurtdışından bürokratları fırçaladı. Fırsat buldukça yabancıları fırçalıyor. Maliye Bakanımız ise fırçalama konusunda Başbakanımızdan geri kalmamaya çaba gösteriyor. Başbakanımız, bakanlarımız, "fırça" ile içeride ve dışarıda işlerin yürüyemeyeceğini, bir

Yazının Devamı

Döviz artınca milli gelir düştü

15 Haziran 2006

Sonra da 360.8 milyar dolar milli gelir rakamını 72 milyona böldük. 2005 yılında 4.172 dolar olan kişi başı gelirimiz (bir yılda yüzde 20.0 oranında artarak) 5.008 dolara çıktı diyerek sevindik.Şimdilerde dolar 1.60 YTL'den satılıyor. 2006 yılı milli geliri 486.4 milyar YTL rakamını 1.60 YTL'den dolara çevirince, dolar olarak milli gelirimizin 360.8 milyar dolardan 304.0 milyar dolara düştüğünü (ülkenin fakirlediğini) görerek üzüleceğiz.Daha önce 360.8 milyar dolar milli gelir rakamını 72 milyon nüfusa bölerek kişi başı geliri (1 dolar = 1.34 YTL hesabıyla) 5.008 dolar olarak ilan etmiştik. Şimdi (1 dolar = 1.60 YTL) hesabıyla 304.0 milyar dolara gerileyen milli gelir rakamımızı 72 milyona böleceğiz. Kişi başı gelirin 4.222 dolara düştüğünü görerek dertleneceğiz. 2005 yılının milli geliri (GSMH) cari fiyatlarla 486.4 milyar YTL idi... Bunu 1.34 YTL dolar kuruyla dolara dönüştürdük. 2004 yılında 299.4 milyar dolar olarak belirlenen milli gelirimizin (dolar olarak bir yılda yüzde 20.5 oranında büyüyerek), 2005 yılında 360.8 milyar dolara çıktığını dosta düşmana ilan eyledik. Ne oldu böyle oldu? Döviz fiyatlarındaki artış sonucu bu ülkenin varlığı yüzde 15.7 oranında eridi mi? Ülke

Yazının Devamı

Merkez Bankası'nın işi zor

14 Haziran 2006

Önce faizi artırdı... Derken dün "çaresiz" kalarak yapılmaması gerekeni yaptı. Kullanabileceği, ama kullanması çok tehlikeli bir silahı kullandı. Döviz tanzim satışı yapmaya başladı.Normal olarak Merkez Bankası döviz piyasasını ya faiz fiyatıyla ya da döviz fiyatıyla oynayarak düzenler. Hem faiz hem döviz fiyatını yönlendirmeye çalışmak olağandışı bir uygulamadır.Merkez Bankası neden döviz tanzim satışına başladı? Çünkü faiz artırımı işe yaramadı. Şimdi döviz tanzim satışı da işe yaramazsa ne olacak? Merkez Bankası neden önce faizi artırdı, işe yaramayınca neden döviz tanzim satışına başladı? Merkez Bankası'nın işi zor... Merkez Bankası "yangının büyümesini önlemek için", yabancıları "yatıştırmaya", gönüllerini (ve de ceplerini) hoş etmeye çabalıyor. Yabancılar 3 şeye bakar. (1) Ülkedeki reel faiz (enflasyondan arındırılmış faiz) yüksek getiri sağlıyor mu? (2) Ülkede döviz fiyatlarında istikrar var mı? Dövizden YTL'ye, YTL'den dövize geçerken kur riski var mı? (3) Ülkede ekonomik ve siyasi istikrar var mı? Bizde (1) Önce siyasi, sonra ekonomik istikrar konusunda kafalar karıştı. (2) Nisan ve mayıs aylarında enflasyondaki kıpırdanma, reel faizin cazibesini azalttı. (3) Siyasi ve

Yazının Devamı

O güne göre ucuz, bugüne göre pahalı aldılar

13 Haziran 2006

Yabancılar bir şirketi satın aldıklarında satanlar "Ucuza mı sattık?" acaba diye üzülüyordu. Çünkü bir sonraki satışta alıcının ödediği fiyat daha yüksek oluyordu...Derken efendim, "tatlı meltem" gitti, yerini "kocakarı fırtınası"na bıraktı. "Kocakarı fırtınası"nın etkisinde çok şey kırıldı, yıkıldı.Acaba geçen yıl içinde yabancılara satılan şirketlere, satış günü yabancılar ne ödedi? Bugün o şirketlerin borsadaki "piyasa değerleri" ne oldu? Satıcı mı kaybetti, alıcı mı kaybetti? Ekonomide rüzgâr değişince, fiyatlar da değişiyor. Türk ekonomisinde "tatlı meltem" rüzgârları eserken, tüm varlıkların fiyatları gibi şirketlerin de fiyatı yükselmişti. Tekrarda yarar var... Bu tür hesaplamalar "güne göre değişir"... O gün o şirketlerin hisse senetleri borsada yüksek fiyatla işlem görüyordu. Bugün düşük fiyatla işlem görüyor. Ama yarın ne olacağı bilinmiyor.O nedenle "Kim kazandı, kim kaybetti?" hesabı, "bugün için" yapılan bir hesaptır.Ben bu konuyu merak edince, Turkish Yatırım Genel Müdürü Berra Kılıç'ı aradım. O benim için bir hesaplama yaptı. Hazırladığı tabloyu bu yazının altında bulacaksınız.Kim kazandı, kim kaybetti hesabının nasıl yapıldığına bir örnek vereyim: Yapı Kredi

Yazının Devamı

Şişkinlik vardı, hava kaçırmaya başladı

12 Haziran 2006

Türkiye de bu küresel gelişmeden nasibini aldı. Türkiye'de tüm varlıklardaki ve bu arada gayrimenkuldeki balon (Türkiye'ye özgü nedenlerle) beklenenin üzerinde oldu.Türkiye'de yüksek faiz cazibesiyle, hisse senedine ve özellikle gayrimenkule yönelebilecek tasarruflar dolara ve faize bağlanmıştı. Dolar fiyatı ucuzlayınca ve fiyat uzun süre değişmeyince, dolara bağlananlar gayrimenkule yöneldi.Tasarruflarını faizin cazibesiyle bonoya, mevduata bağlayanlar, faiz düşünce ertelenmiş konut taleplerinin dürtüsüyle gayrimenkule yöneldi.Bu arada bankaların ucuz konut kredisine yüklenmeleri, imkânları sınırlı kimseleri ve konut yatırımını bir 'al-sat-kazan' fırsatı olarak görenleri, piyasa oyuncusu haline getirdi. Likidite bolluğu ve faiz oranlarındaki gerileme bütün dünyada her türlü varlığın fiyatının şişmesine, 'balon' yapmasına neden oldu. Şirketlerin fiyatı şişti. Şirketlerin fiyatı şişince, dünya borsalarında hisse senetlerinin fiyatları şişti. Gayrimenkul fiyatlarındaki 'balon' büyüdükçe büyüdü. İşte bu rüzgâr, ölçünün kaçmasına yol açtı. İkinci el piyasada, 20-30 yıllık konutlar gerçek değerlerinin iki katına alıcı buldu. Yap-satçılar ve hatta ciddi müteahhitler, kâğıt üzerinden

Yazının Devamı

Borsa çökünce şirketlerin 'varlık değeri' de düştü

11 Haziran 2006

Hisse senedi fiyatları arttıkça şirketlerin piyasa değeri de yükseliyor. Hisse senedi fiyatı ucuzlayınca şirketlerin piyasa değeri düşüyor.Tabii ki, şirketlerin yatırımları, üretimleri, kârlılıkları, geçmişleri, gelecekleri, bir hisse senedinin değerinin belirlenmesinde dikkate alınacak en önemli göstergeler. Ama, özellikle ekonomide (iyi veya kötü) dalgalanmaların ortaya çıktığı dönemlerde, şirketlerin yatırımları, üretimleri, kârlılıkları değişmediği halde, hisse senedi fiyatları yükselebiliyor. Veya düşebiliyor. Halka açık şirketlerin bir hisse senedi borsada kaç liradan alınıp satılıyor ise bu rakam, şirketin toplam (halka satılmış olsun, olmasın) hisse senedi sayısıyla çarpılıyor. Böylece şirketlerin "piyasa değeri" bulunuyor. Hisse senedi fiyatları yükseldiğinde şirket en yüksek değere ulaşıyor. Hisse senedi fiyatı düştüğünde şirket en düşük değere geriliyor.Şimdilerde ekonomide bir dalgalanma var... Acaba ekonominin en büyük şirketlerinin piyasa değerleri nasıl değişti?Bunu öğrenmek için Turkish Yatırım Genel Müdürü Berra Kılıç'ı aradım. Benim için bir tablo yaptı. Bu tabloya tüm şirketleri değil de şimdilerde piyasa değeri 1 milyar YTL'nin altına düşmemiş 22 şirketi aldım.

Yazının Devamı

Konut sektöründe "yangın" var

10 Haziran 2006

(1) Satılacak konutu olanlar dertli. Konutta canlı bir talep vardı. Birikimi olanlar, ucuz kredinin rüzgârına kapılanlar ikinci el ve yeni konut alımına yönelmişti. Şimdi faizlerin artması, döviz fiyatının artması, genel moral bozukluğu talebi frenledi.İkinci el konutunu satmak isteyenler, yüksek fiyat bekleyişiyle satışı henüz gerçekleştiremeyenler şimdi düşük fiyata razı olsalar da alıcı bulmakta zorlanıyor.Canlı fiyat talebine güvenerek fiyatına bakmadan arsa alanlar, konut yapımı için yola çıkanlar, inşaata başlayanlar, satamadıkları konutları elden çıkarmakta zorlanıyor. (2) Yüksek fiyatla konut alanlar dertli. İkinci el konutlar, özellikle geçen iki yıl boyunca yüksek fiyatla satıldı. Konut fiyatları "balon yaptı"... O balonlu fiyatlardan YTL ile ve özellikle dövizle konut alanlar, şimdilerde "Biz konutu pahalı aldık" diye dertleniyor. Yeni konut projelerine girenler endişeli. Müteahhitler satışa çıkardıkları konutların tamamını satamadıysa, başladıkları işi nasıl tamamlayacak? Maliyetler nedeniyle durumları sarsılırsa yarım kalan inşaatlar ne olacak? Konut sektöründe yangın var. (3) Konut sahibi olmayı hayal edenler dertli Konut sahibi olmak isteyenler için bankaların

Yazının Devamı