BDDK - TMSF eleştiriye tahammül edemiyor

3 Eylül 2004

Sadece BDDK Başkanı değil, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı da eleştiriye tahammül edemiyor. En saygılı eleştirilere bile hırçınlaşarak çizgi dışı karşılık vermeye kalkıyor.BDDK ve TMSF birer kamu kurumudur. Bu kurumların başarılı olması ülkeye yarar getirir. Bu kurumlar genç kurumlardır. Bu kurumların başındakiler "bugün var, yarın yok" kamu görevlileridir. Görev ve sorumlulukları kurumları güçlendirmek, başarılı hale getirmektir. Hataları, yanlışları savunmak ne onlara ne de başında bulundukları kurumlara yarar getirir.Maalesef ekonomik dengelerimiz henüz iyi kurulamadı. Bu dengesiz dönemde bazı banka çevrelerinin, bazı medya kuruluşlarının, bazı işadamlarının BDDK ve TMSF ile doğrudan veya dolaylı "işi var"... Bu nedenle bazı banka çevreleri, bazı medya kuruluşları, iş aleminin bir kısmı, BDDK ve TMSFnin yanlış ve hataları konusunda sessiz kalıyor. Buna karşılık BDDK ve TMSFnin başına geçenler "yıldızlaştırılıyor". Ne yaptıkları, ne söyledikleri her gün gündeme getirilen başkanlar, "Yavuuu... Biz neymişiz!.." havasına kapılıyor.Burada sorun kişilerle ilgili değildir. Sorun sistem sorunudur. Sorun kamu kurumlarının etkin bir şekilde görev yapmasının nasıl

Yazının Devamı

Batıran suçlu batırtan da suçlu

2 Eylül 2004

Yabancı uzmanlar her bankanın 4 ayrı noktadan denetlenmesinin gerektiğine işaret ediyorlar. Diyorlar ki: "(1) Banka yönetimi, iş denetim sistemiyle bankayı denetler. (2) Yönetim kurulu, banka yönetimini denetler. (3) Bağımsız dış denetçiler, banka ortakları adına bankanın tüm işlemlerini denetler. (4) Devletin bankaları denetlemekten sorumlu kurumu bankaları, mevduat sahipleri, diğer hak sahipleri ve kamu adına denetler."Yabancı uzmanlar diyor ki: "İmar Bankası, bir banka olmaktan öte grubun kendi işlerine para sağlayan bir finans kurumu halinde faaliyet göstermiştir. Bu nedenle ne banka yönetiminin, iç denetimi ve ne de, hakim ortaklardan oluşan yönetim kurumunun denetimi diye bir denetim olamamıştır. Bağımsız dış denetim kuruluşunun banka genel kurulu için hazırladığı raporlar da, genel kurulun hakim ortaklardan oluşması nedeniyle bir işe yaramayınca tüm sorumluluk bankayı devlet adına denetlemek durumundaki kuruluşun omuzlarına binmiştir." İmar Bankası olayı üzerine bir rapor hazırlayan yabancı uzmanlar, "Bankaları batıranlar suçlu ama, bankalar batarken seyirci kalanlar da suçlu" diyorlar. Yabancı uzmanlar gerçek mevduat yükümlülüğün kayıtlı mevduatın on mislini aşmasında ve

Yazının Devamı

Sümerbankı 17 yıldır sata sata bitiremedik

1 Eylül 2004

Mustafa Kemal, Sümerbankı 1933 yılında kurdu. Türk halkı Sümerbank fabrikaları sayesinde, basmayı, divitini, patiskayı, kefen bezini öğrendi. Doğru dürüst "iskarpin" giydi. Daha sonra da Sümerbank fabrikalarının deneyimine ve kadrosuna dayalı olarak özel sektörümüz iplik, dokuma ve tekstille giyim sanayiinde gelişme imkanını buldu.Sümerbankın pamuklu sektöründe 20, yünlü ve halı sektöründe 10, deri ve kundura sektöründe 4, kimya sektöründe 6, toprak ve seramik sektöründe 6, ticaret sektöründe 4, çimento sektöründe 1, kağıt sektöründe 3, demir - çelik sektöründe 1 işletmesi ve araştırma ve geliştirme yapan 1 kuruluşuyla toplam 56 tesisi mevcuttu. Ayrıca 49 şubeli bir bankası vardı.Bunların hepsi satışa çıkarıldı.Sakarya Traktör Sanayi İşletmesi, Adıyaman ve Malatya Pamuklu Sanayi işletmeleri satıldı. Banka satıldı. Nazilli Basma Fabrikası ile İzmir Basma Fabrikası bedelsiz olarak devredildi. Adana Çırçır İşletmesi tasfiye edildi.Beykoz Deri Kundura Fabrikasının Tümosan Motor Sanayinin, Bakırköy Konfeksiyon Fabrikasının, Diyarbakır Pamuk İpliği Fabrikasının satışı yapıldı. Devir için "onay" bekleniyor.Sümerbank tesislerinde 62 bin kişi çalışıyordu. Çalışan sayısı 3 bin 500e

Yazının Devamı

Cari açık IMF programının sakat yanı

31 Ağustos 2004

Kimse ortaya çıkarak, "Türkiye IMF programının dışına çıktı, IMFnin dediğini yapmadı da bu döviz açığı büyüdü" diyemez.IMF uzmanları ortaya çıkarak, "Biz cari işlemler (döviz) açığının büyümesinden sorumlu değiliz" diyemez.IMFnin kuruluş amacı, "sebeb - i hikmeti", ülkelerin cari işlemler (döviz) açığı sorunuyla karşılaşmasına mani olmak ve de yanlış yaparak döviz açığı sorunuyla karşılaşanlara yardım ederek sorunlarını çözmektir.Bu ne "yiğit" bir IMF programıdır ki, harfi harfine uygulanıyor, ama döviz açığına yol açıyor. Döviz açığına çözüm tedbirleri programında yer almıyor.İnşallah bu defa da "cari işlemler (döviz) açığından çömlek patlamaz." İyi de... Ya çömlek patlarsa? IMF gene "Pardon" diyerek önümüze bir başka program mı sürecek?IMF uzmanlarına ve de IMF programını benimseyenlere göre "çömleğin patlamaması için sigorta" dalgalı kur sistemidir. Döviz fiyatı artınca, ithalat durur ve de açık büyümez.Geliniz görünüz ki, döviz fiyatı bir türlü artmıyor. İthalat dolu dizgin büyüyor. IMF uzmanları ve IMF programını benimseyenler önümüzdeki günlerde döviz fiyatının yavaş yavaş veya sıçramalı bir şekilde artmasını, böylece ithalat artışının duraklamasını bekliyor.İyimser olanlara

Yazının Devamı

İlaç parası dolandırana 1.5 yıl hapis

30 Ağustos 2004

Hasta oğlunun birkaç milyon liralık bir dolandırıcılığa karışması babası Mehmet Ramazan Ongurun başına büyük dert açtı. Doğuştan hasta olduğu için babasının emekli sağlık karnesinden yararlanan Mustafa Ongur, Nizip Cezaevinde 1.5 yıl hapis yattı. Para cezasını ödeyemediği için 14 ay daha hapis yatacak olan Mustafa Ongur yüzünden dünyasının karardığını söyleyen baba Mehmet Ramazan Ongur, Emekli Sandığının oğlunun yaptıkları nedeniyle kendisinden 97 milyar 832 milyon lira talep ettiğini belirtti.Bu parayı ömür boyu ödeyemeyeceğini söyleyen dertli baba Mehmet Ramazan Ongur şöyle konuştu: "Doğumundan beri yıllardır oğlumun tedavisi için uğraşıyorum. Başıma iş açtı. Kötü niyetli eczacılar oğlumu kullanarak Emekli Sandığını dolandırmış. Oğlum sahtekarlığa karıştığı için 1.5 yıl cezaevinde kaldı. Cezayı ödeyemediği için 14 ay daha yatacak. Kamyonetimle iş yaparak geçiniyordum. Onun yüzünden kamyonetimi de sattım. İşsiz kaldım. Evdeki tartışmalar yüzünden eşimden ayrıldım. Evimi terk ettim. Gaziantepte yaşayan, emekli memur Mehmet Ramazan Ongurun "hemofili" hastası oğlu 26 yaşındaki Mehmet Ongur, bazı eczacıların işbirliğiyle, kullanım fazlası ilaç reçetesi yazdırarak Emekli Sandığını

Yazının Devamı

Büyümenin bir de insani boyutu var

29 Ağustos 2004

Büyüme, milli gelir rakamından izleniyor. Ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeri milli geliri oluşturuyor. Toplam milli gelir rakamı ülkede yaşayan nüfusa bölününce de kişi başına yaratılan (katma) değer ve kişi başına (ortalama) milli gelir rakamı ortaya çıkıyor.Ülkelerin kişi başına (ortalama) milli gelir rakamları karşılaştırıldığında hangi ülkede halkın kişi başına yılda ne ölçüde (katma) değer yarattığı ve ne kadar ortalama gelir sahibi olduğu görülüyor.Bizim halkımızın yıllık ortalama (katma) değer yaratma gücü ve ortalama milli gelir seviyesi 3 bin dolar dolayında... Üye olmak istediğimiz Avrupa Birliğine üye ülkelerde bu rakam 15 bin - 30 bin dolar arasında. Bunun için tüm gücümüzle üretimimizi ve bu üretim karşılığı halkın sahip olacağı geliri yükseltmek zorundayız.İşte bunun içindir ki Devlet Bakanı Babacan, "2004 yılında kişi başı milli gelirde 4 bin dolarlık bir hedeften söz ederken heyecan duyuyor..." Ama acaba kalkınma sadece kişi başı gelir rakamını büyütmekten mi ibaret? (1) Yaratılan gelirin dağılımı nasıl olacak? (2) Kalkınmanın insani boyutu ne olacak?Erken yaşta kaybettiğimiz iktisatçı Prof. Dr. Merih Celasun, uzun süre Devlet Planlama

Yazının Devamı

EBT ile kalp, ciğer ve böbrekte erken teşhis

28 Ağustos 2004

Dr. Gürbüz Barlas amcamız, "Kalbini, ciğerini, böbreğini bir defa da EBT ile inceletelim" dedi.EBT, insan vücudunun içindeki organların görüntüsünü alan aletlerin en gelişmişlerinden biri. Electron Beam Tomography (elektron ışınlı tomografi) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir isim. ABDde buna "Ultra Fast Tomography" (çok hızlı tomografi) adı veriliyormuş.Bu alet insan vücudunda koroner damar kalp hastalığı taraması yapıyor. Kalp damarlarındaki kireci ve yağı ölçüyor. Üç boyutlu kalp ve damar görüntüleri alıyor. Anjiyo yapıyor. Daha önce anjiyo geçirmiş, kalp damarına stent denilen alet konulmuş veya by - pass ameliyatı geçirmiş hastaların durumunun izlenmesini sağlıyor. Boyun, böbrek, ciğer, bacak anjiyografisi yapıyor.Kısaca görüntülü, üç boyutlu teşhis yapan bir alet.Damar duvarlarında yerleşen küçük kireç zerrecikleri, yağ ve kolesterol birikerek koroner damar hastalığına yol açıyor. Kalp krizine ve çok kere ani ölüme neden oluyor.EBT ile yapılan kroner damar taraması, damarların ve kalbin durumunun izlenmesine, tehlikenin önceden belirlenmesine imkan veriyor.Tüm vücut taramaları ve anjiyolar 3 boyutlu olarak damarın içine tel (katater) sokmadan, kansız ve katetersiz

Yazının Devamı

Kişi başına 4 bin dolar milli gelir

27 Ağustos 2004

Devlet Bakanı Babacan, "Geçen yıl 3383 dolar olan kişi başı milli gelirin bu yıl 4000 dolara çıkabileceğini" söyledi.Acaba bu yıl ekonomi yüzde 18 oranında mı büyüyecek de kişi başı gelir 3383 dolardan 4000 dolara çıkacak? Hayır... Ekonomi belki yüzde 8, belki yüzde 10 oranında büyüyecek. Ama dolar kuru nasıl bundan önceki yıllarda "Dolar ile milli gelir rakımını gereğinden fazla küçük veya büyük gösteriyor ise, bu yıl da o olacak..."Nasıl ki, 2003 yılında (Sabit Türk Lirası fiyatlarıyla / enflasyondan arındırılmış olarak) milli gelir yüzde 5.9 oranında ve de kişi başı gelir yüzde 4.2 oranında büyümüşken, dolar fiyatı ile milli gelirin yüzde 32.2 oranında, kişi başı gelirin de yüzde 30.2 oranında büyüdüğü gibi çarpık ve gerçek olmayan bir görüntü ortaya çıkmış ise, 2004 yılında da o olacak.Evet, 2004 yılında ekonomi tahminleri aşan ölçüde büyüyecek. Bu büyüme oranından nüfus artış oranı düşüldüğünde, sabit fiyatlar ile kişi başı milli gelirimiz yüzde 7 - 9 oranında artabilecek... Bu da çok iyi bir şey ama, bu iyiliği abartmak için dolar kurundaki çarpıklıkları kullanmak yanlış oluyor. Kafaları karıştırıyor.Uluslararası karşılaştırmalara imkan vermek için de Türk Lirası ile ve de

Yazının Devamı