Üretim artar faiz düşerse iş de artar

31 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
2004 yılında ekonomide iyilik bekliyoruz. Ekonomide iyilik demek, çalışmak isteyenin iş bulabilmesi, üretenin para kazanması, artan gelirin devletin vergi kaynağını büyütmesi, devletin de bu vergilerle halka daha çok hizmet vermesidir.
Bütün bunların olabilmesi, ekonominin büyümesine bağlıdır. Ekonominin büyümesinin göstergesi milli gelirin artış oranıdır. Milli gelir (sabit fiyatlarla) yüzde 5 artar ise, (artan nüfusun yüzde 1 dolayındaki payını bu orandan düşünüz) ülke genelinde, ortalama yüzde 4 dolayında bir gelir iyileşmesi ortaya çıkar.
Bunu neden anlatıyorum? 2004 yılında iyilik bekleyenler, iyiliğin ölçülü olacağını bilsin istiyorum. Bir yıldan öbür yıla ülkedeki insanların tümünün geliri (reel olarak) ortalama yüzde 10 veya yüzde 30 gibi oranlarda artmaz. Artamaz.
Üretim artınca, istihdam artar. İstihdam artınca, iş bulan insanlar gelire kavuşur. Üretim artınca, işçiye olan talep nedeniyle ücretler yükselir.
2003 yılında istihdam artmadı. Çünkü krizden sonra şirketler yeniden yapılanmaya gitti. İstihdamı kısarak verim artışına yöneldi. Ama bu böyle gidemez. Üretim artışı mutlaka yeniden istihdama kapı açacak.

Yazının Devamı

92 bin işletme 'kayıt dışı'

30 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Devlet İstatistik Enstitüsü 2003 yılının Nisan ayından Temmuz ayına kadar 4 ay boyunca Türkiye'deki işyerlerini saydırdı. Nüfus büyüklüğüne bakılmaksızın bütün yerleşim yerlerindeki, yol üzerlerindeki işyerleri sayıldı. Bütün ülkede 2 milyon 139 bin işyeri tespit edildi. Bu işyerlerinin 97 bin 271'inin vergi kimlik numarasının bulunmadığı belirlendi. Bu işyerlerinde 300 - 400 milyon kişinin kaçak olarak çalıştığı tahmin ediliyor.
Sonra ne oluyor? Hiçbir şey olmuyor!
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu, rapor hazırlıyor. (Türk Vergi Sistemi Raporu). Bu raporda kayıt dışılık oranının yüzde 54. yüzde 61 olduğu belirtiliyor. (Dikkat buyurunuz yüzde 50 - yüzde 60 gibi yuvarlak rakam yok. Daha hassas belirleme var) Sonra ne oluyor? Hiçbir şey olmuyor!
Levent Akbay, bugüne kadar Türkiye'deki kayıt dışı ekonominin büyüklüğü hakkında değişik kuruluşların yaptıkları açıklamaları derlemiş. Bakınız kayıt dışılık hakkında kimler ne rakam veriyor?

Yazının Devamı

Kayseri'de 1926'dan bu yana elektriği özel sektör üretiyor

29 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Kayseri'de 110 milyon dolar harcama ile özel sektör tarafından yaptırılan Yamula Barajı'nın su tutma töreni yapıldı. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün katıldığı törende yapılan açıklamaya göre barajın suyu ile 2x50 megavat gücünde türbünler dönecek ve elektrik ürettikten sonra kanallarla bölgeye dağıtılacak su ile tarlalar sulanacak. Projenin bütünü için 234 milyon dolar para harcanacak.
Yamula Barajı ve Hidroelektrik Santralı projesi aslında Kayseri ve Civarı Elektrik AŞ'ye ait. Ama Kayseri ve Civarı Elektrik AŞ kaynak sorunu ile karşılaşınca bu barajın yapımı için kurulan Kayseri Üretim'deki sermaye hissesi yüzde 10'a geriledi. Sermayenin yüzde 90'ına Mehmet Aydıner ve ortaklarınca yönetilen Ayen Enerji AŞ sahip oldu.

En eski özel şirketlerden
Kayseri ve Cıvarı Elektrik AŞ Türkiye'nin en eski özel şirketlerinden biri. 1926 yılında Kayserili müteşebbisler tarafından kurulmuş. Maliye Bakanlığı'nın 4 numaralı vergi mükellefi. Simens ve Skoda firmalarından alınan jeneratörler ile Bünyan'ın Pınarbaşı suyundan elektrik üretilmeye başlanmış. Bu elektrik 45 km.'den tel ile Kayseri'ye getirilerek kale aydınlatılmış.

Yazının Devamı

Her 100 otonun 67'si kredili satılıyor

28 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Batı ülkelerinde özellikle ABD'de kredili otomobil satışlarının artması "tüketicinin geleceğe olan güveninin artmasının" ve de "ekonominin canlanmaya başlamasının" göstergesidir.
Parası olan otomobili "peşin para" ile alır. Çünkü kredi ile otomobil almanın bir faiz maliyeti vardır. Bu maliyet, alternatif tasarruf araçlarının getirisinin "mutlaka" üzerindedir.
Kredi ile otomobil alanlar, gelecekteki gelirlerine güvenerek "harcamayı öne alanlardır."
İnsanların geleceğe "güvenmeleri" iyi bir şeydir. Bu demektir ki insanlar, (1) İşlerini kaybetmekten korkmamaktadır. İşlerini kaybetseler bile daha iyi işi hemen bulabileceklerine güvenmektedir. (2) Gelirlerinin gelecekte artacağına ve bu gelir artışı ile de borç taksitleri ile faizlerini kolaylıkla ödeyebileceklerine inanmaktadır. (3) Döviz ile borçlananlar devalüasyondan çekinmemekte, Türk lirası ile borçlananlar faizlerin yükselebileceğini düşünmemektedir.
Bu böyle olmalıdır ki, 2003 yılının ilk 9 ayında satılan 202 bin otomobil ve hafif ticari aracın yüzde 67'si (136 bin araç) bankaların verdiği taşıt kredisi ile satılmıştır.

Yazının Devamı

Yeni yıl için: Hattuşa Yazılıkaya'ya

27 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Bu yıl ve gelecek yıllar, yeni yıllarını kutlamak isteyeceklere 4 bin yıllık bir "yeni yılları kutlama tapınağı"na gitmelerini öneriyorum... Lokantada gazinoda yeni yılı herkes kutlar. Önemli olan dünyada benzeri olmayan bir tapınakta yeni yılı karşılamak...
Ülkemizdeki güzelliklerden çok kimse habersiz... Ankara'nın, Çorum'un, Yozgat'ın hemen "burnunun dibinde", bundan 4 bin yıl önce Hititlerin yaşadığı Hattuşa adında bir büyük kent var... Ulaşımı kolay... Konaklama imkanı var ve ucuz.
Hattuşa milattan önce yaklaşık 1650/1600 yılları ile 1200 yılları arasında Anadolu'ya hakim olan Hititlerin başşehri.
Boğazkale diye anılan bir ilçenin eteklerinde 6 bin metrekareyi kaplayan taş kalıntıları ile insanın tüylerini ürperten bir medeniyetin kalıntıları. Buluntuların bir bölümü Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde, bazıları Çorum Müzesi'nde... Taşlar ise Boğazkale'de...
Ben Hititleri değil de, bu medeniyetin kalıntılarının yanında kurulu Boğazkale'deki yaşamı anlatacağım.

Yazının Devamı

Krediler Hazine'ye ve tüketiciye gidiyor

26 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Bankalarımızın tümünün menkul değerlere (tahvile, bonoya) yatırdıkları para 5 Aralık tarihi itibariyle 97 katrilyon lira.
Mevduat bankalarımızın aynı tarih itibariyle kredi toplamı 46 katrilyon lira. Açık anlatımıyla bankaların tahvile, bonoya yatırdıkları para, kredi olarak kullandırdıkları paranın iki katı.
Mevduat bankalarımızın 5 Aralık tarihinde toplam kredileri 46 katrilyon lira ama, bu rakamın 8 katrilyon lirası sorunlu kredi. Tasfiye olacak alacak. Demek ki, bankaların sorunsuz kredileri toplamı net 37 katrilyon lira.
Toplam kredilerin yüzde 19'u, sorunlu kredi.
Mevduat bankalarımızın 37 katrilyon sorunsuz kredisinin 14 katrilyon lirası tüketici kredisi ve kredi kartı borcu. Çıkaralım bu rakamı sorunsuz krediler toplamından. Kalır geriye 23 katrilyon lira...

Yazının Devamı

Hem bakkal hem market olacak (...ama hepsi kanuna uyacak)

25 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Gücü gücü yeteni ezer ise ülkede huzur olmaz... Marketlerin arkalarındaki yabancı sermayeye ve Türkiye'nin güçlü holdinglerine güvenerek hükümete kafa tutmaları, bakkalları küçümsemeleri yanlış bir davranıştır. Bakkallar nasıl marketlerin yasaklanmasını isteyemez ise marketler de bakkalların tümünü "vergi kaçakçısı ve ekonominin asalakları olarak" niteleyemez.
Serbest rekabet ortamında, tüketici ister ise bakkaldan, ister marketten alışveriş eder. Otomobili olan, büyük alışverişler için markete gider. Yürümeye mecali olmayan, cebinde ekmek alacak parası bulunmayan, iki kapı ötedeki bakkaldan "veresiye" alışveriş eder.
Türkiye'de 120 bin bakkal, 60 bin büfe var. Buna karşılık her birinin satış alanı 400 metrekareden büyük 1400 büyük market, satış alanı 400 metrekareden küçük 16 bin market var. Dünyanın her ülkesinde marketlerin uyacağı kaideleri hükümetler belirliyor. Bizde marketçilik kaidesiz gelişti. Şimdi hükümet satış alanı 400 metrekareden büyük marketler için bir kanun tasarısı hazırladı. Büyük marketlerin sözcüleri kıyameti koparıyor. Ortalığı yıkıyor. Bize "kanun işlemez" diyor...
Büyük market sözcülerini ayağa kaldıran nedir? Hükümet 400

Yazının Devamı

"Abicim biz n'apcaz?"

24 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
Bizim Yeniköy'de hafta sonları tezgah kuran "Pazarcı Müslim Efendi" beni her gördüğünde, "Abicim... Sabancı'ya Koç'a söyle... Domates, patates, yoğurt, su satmayı bıraksınlar... Onlar bizim yapabileceğimiz işi yaparlarsa, abicim, biz n'apcaz?" der durur.
Pazarcı Müslim Efendi'nin domates patatesteki rakibi Koç'un Migros'u idi... O yetmedi. Ardından piyasaya Sabancı'nın Fransız ortağı Carrefour girdi... Pazarcı Müslim Efendi'nin sütte, yoğurtta, suda rakibi, Tekfen'in Mis'i, Koç'un SEK'i, Doğan Vardarlı'nın Tikveşli'si, Ankara'nın Birtat'ı idi. Bunlar yetmedi... Şimdi Fransız Danone firması Anadolu'da çıkan kaynak suyunu şişeye koyarak Türklere satacak. Anadolu'daki, hayvanlardan sağılan sütü mayalayarak yoğurt yapıp halkımıza satacak...
Konuyu sakın ha... yabancı sermaye düşmanlığı veya büyük sermaye grubu düşmanlığı ile karıştırmayalım.
Sorun, bizim (biz Türklerin) ne yapacağı sorunudur...
Biz Türkler araştırma - geliştirme yapamadığımızdan kendi teknolojimizi geliştiremiyoruz. Sermaye birikimimiz olmadığından, dünyanın en ileri teknolojilerini transfer ederek, dünya pazarında rekabet şansı olan ürünleri ekonomik boyutta üretecek tesisleri

Yazının Devamı