Bütçe 'değişim' getirmiyor 'vergi' getiriyor

24 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Maliye Bakanı dün bir basın toplantısı yaparak 2004 yılı bütçesi ile ilgili rakamları sıraladı.
Halkımızın bu rakamlardan bir şey anlamasına imkan yok... Bütçenin rakamları halkımızı ilgilendirmez. Halkımızı ilgilendiren bütçenin ne götüreceği, ne getireceğidir.
Bütçe bir yıl içinde hükümetin uygulayacağı gelir ve harcama politikasının sınırlarını ortaya koyar.
Bütçe hükümetin yıl içinde ne kadar harcama yapacağını, bu harcamaları hangi gelirlerle karşılayacağını, gelirler harcamayı karşılayamıyor ise, aradaki açığın nasıl kapanacağını gösterir.

Yazının Devamı

İthalatın yüzde 10u tüketim malı

23 Ekim 2003

Biz bu yıl, "ihracat patlaması"ndan söz ediyoruz... "İhracatta harikalar yaratıyoruz" diyoruz. Yılın 8 ayındaki ihracat geliri 29.3 milyar dolar... İthalat için giden dövizin sadece yüzde 69.1ini ihracat geliri karşılıyor.İlk 8 aydaki "dış ticaret açığı"mız (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 13.0 milyar dolar...İlk 8 ayda ihracat geliri yüzde 30.4 büyürken, ithalat harcaması yüzde 33.5 büyüdü.Bizde ithalat artışı gündeme geldiğinde, "Zenginler daha çok otomobil satın alıyor. Zenginler Fransız peyniri yiyor, İtalyan pabucu giyiyor da bunlara çok para ödeniyor" denilir.Halbuki bizim toplam ithalat harcamamızda tüketim mallarına harcanan dövizin payı, yüzde 10 dolayındadır.İlk 8 ayda ithalata ödenen 42.4 milyar doların sadece 4.2 milyar doları "tüketim malları"na harcandı... İlk 8 ayda toplam ithalatın yüzde 74.5i, "hammadde" (üretimde kullanılan ara mallar) için yapılan ödemeden, yüzde 15.0ı yatırım mallarından oluşuyor.Kabaca bizim ithalat harcamamızın yüzde 90ı yatırım ile, üretim ile ilgili. Bu nedenle ekonomi büyüme yoluna girince ithalatımız artıyor. Yatırım yapılmaya ve üretim artmaya başlayınca daha çok ithalat yapıyoruz. Yatırım ve üretim denilince sadece iç talebi

Yazının Devamı

İthalatın yüzde 10'u tüketim malı

23 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Bizde ekonomi canlanmaya başlayınca ithalat patlar. Ocak - ağustos arasındaki 8 aylık dönemde ithalata 42.4 milyar dolar ödedik. Halbuki geçen yılın ilk 8 ayında ithalat harcaması 31.7 milyar dolardı. Bu yılın 8 aylık ithalatı geçen yılın aynı döneminde yapılan ithalattan yüzde 33.5 oranında daha büyük...
Biz bu yıl, "ihracat patlaması"ndan söz ediyoruz... "İhracatta harikalar yaratıyoruz" diyoruz. Yılın 8 ayındaki ihracat geliri 29.3 milyar dolar... İthalat için giden dövizin sadece yüzde 69.1'ini ihracat geliri karşılıyor.
İlk 8 aydaki "dış ticaret açığı"mız (ithalat ile ihracat arasındaki fark) 13.0 milyar dolar...
İlk 8 ayda ihracat geliri yüzde 30.4 büyürken, ithalat harcaması yüzde 33.5 büyüdü.
Bizde ithalat artışı gündeme geldiğinde, "Zenginler daha çok otomobil satın alıyor. Zenginler Fransız peyniri yiyor, İtalyan pabucu giyiyor da bunlara çok para ödeniyor" denilir.

Yazının Devamı

Döviz paniği yaratmanın zamanı değil

22 Ekim 2003

AKP hükümeti "iyi bir rüzgar" yakalamış durumda... Halkımız yastık altındaki dolarları çıkarıyor. Parasını yurtdışında döviz olarak saklayanlar da, dövizleri getirmeye, bozdurarak Türk lirasına dönmeye başladı... Şimdi "dövize yeni yasaklamalar geliyor" tartışması başlayınca ne olacak? Şu olacak: Halkımız dolar bozdurmayacak. Tekrar dolara dönecek...Biz yıllardır döviz yasakları ile yaşamış bir milletiz. Bu nedenle dövize "açız"... Turgut Özalın döviz yasaklarını kaldırmasından bu yana yirmi yıl geçti. Halkımız yasakların kalktığına bir türlü inanamadı. Döviz bulunmaz olabilir, bulunmaz olmasa bile devalüasyon yapılabilir endişesi ile halkımız dolarla yatıyor, dolarla kalkıyor.Dolarizasyon denilen şey ekonomi bakımından hiç de iyi değil. Ama dolarizasyonda halkımızın suçu yok. Suç Türk parasının değerini rezil edenlerde. Toplam tasarrufların yarısının dolara bağlanması, alışverişin yarısının dolar ile yapılması, üst gelir gruplarının tasarruflarının yarıdan fazlasının dolar olarak yurtdışında kalması, Türk parasının "paralık vasfını kaybetmesinin" sonucu. Bu tablo "kanun gücü ile - yasaklama ile" değiştirilemez.Bu tablonun düzelmesi, Türk lirasının istikrar kazanmasına bağlıdır.

Yazının Devamı

Döviz paniği yaratmanın zamanı değil

22 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Durup dururken sorun yaratmada üstümüze yok... Zamanı mı şimdi, "dolarla alışveriş yasaklanıyor", "15 bin doların üzerindeki havaleler kayıt altına alınıyor" diyerek halkın kafasını karıştırmaya...
AKP hükümeti "iyi bir rüzgar" yakalamış durumda... Halkımız yastık altındaki dolarları çıkarıyor. Parasını yurtdışında döviz olarak saklayanlar da, dövizleri getirmeye, bozdurarak Türk lirasına dönmeye başladı... Şimdi "dövize yeni yasaklamalar geliyor" tartışması başlayınca ne olacak? Şu olacak: Halkımız dolar bozdurmayacak. Tekrar dolara dönecek...
Biz yıllardır döviz yasakları ile yaşamış bir milletiz. Bu nedenle dövize "açız"... Turgut Özal'ın döviz yasaklarını kaldırmasından bu yana yirmi yıl geçti. Halkımız yasakların kalktığına bir türlü inanamadı. Döviz bulunmaz olabilir, bulunmaz olmasa bile devalüasyon yapılabilir endişesi ile halkımız dolarla yatıyor, dolarla kalkıyor.
Dolarizasyon denilen şey ekonomi bakımından hiç de iyi değil. Ama dolarizasyonda halkımızın suçu yok. Suç Türk parasının değerini rezil edenlerde. Toplam tasarrufların yarısının dolara bağlanması, alışverişin yarısının dolar ile yapılması, üst gelir gruplarının tasarruflarının

Yazının Devamı

Dolar mevzuatı ile oynamanın zamanı değil

21 Ekim 2003

Tasarruflar dolara bağlı olunca, alışverişte de dolar kullanılıyor. Alışverişte kullanılan paranın da yarısı dolar.Türk parasına güven yok olunca, enflasyon nedeniyle Türk parası devamlı değer kaybedince, halkımız mecburiyetten "dolarcı" oldu. Devalüasyon korkusu, vergi korkusu, nereden buldun kanunu korkusu gibi korkular ile de dolara bağlı tasarrufların bir bölümü yastık altına girdi, bir bölümü de yurtdışına portalandı.Şu günlerdeki dolar bolluğunun arkasında halkın AKPye güveni var. Halk AKP nereden buldun diye sormaz, devalüasyon yapmaz, vergi getirmez inancı ile yavaş yavaş yastık altından dolarları çıkardı, yurtdışındaki dolarları usul usul getirmeye başladı.Piyasada bu nedenle dolar bollandı... Ama doların kıtlığına alışmış bürokrasi doların bolluğundan rahatsız olmaya başladı. Ne yaparız, nasıl yaparız da doların yastık altından çıkmasını, yurtdışındaki dolarların Türkiyeye dönmesini önleriz diyerek formüller aramaya başladı. Bulunan formül: Yurtiçinde dolarla alışverişin yasaklanması. Bankalar aracılığıyla yurtdışına çıkarılacak dövizlerdeki bildirim sınırının 50 bin dolardan 15 bin dolara indirilmesi.Bugüne kadar "dövizde tam bir serbestinin olduğu Türkiyede", döviz

Yazının Devamı

Dolar mevzuatı ile oynamanın zamanı değil

21 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Türkiye'de bir "dolarizasyon" gerçeği var. Türk halkının tasarruflarının yarısı dolara bağlı. Bankalardaki mevduatın yarısı dolar. Halkın cebindeki paranın yarısı dolar.
Tasarruflar dolara bağlı olunca, alışverişte de dolar kullanılıyor. Alışverişte kullanılan paranın da yarısı dolar.
Türk parasına güven yok olunca, enflasyon nedeniyle Türk parası devamlı değer kaybedince, halkımız mecburiyetten "dolarcı" oldu. Devalüasyon korkusu, vergi korkusu, nereden buldun kanunu korkusu gibi korkular ile de dolara bağlı tasarrufların bir bölümü yastık altına girdi, bir bölümü de yurtdışına portalandı.
Şu günlerdeki dolar bolluğunun arkasında halkın AKP'ye güveni var. Halk AKP nereden buldun diye sormaz, devalüasyon yapmaz, vergi getirmez inancı ile yavaş yavaş yastık altından dolarları çıkardı, yurtdışındaki dolarları usul usul getirmeye başladı.
Piyasada bu nedenle dolar bollandı... Ama doların kıtlığına alışmış bürokrasi doların bolluğundan rahatsız olmaya başladı. Ne yaparız, nasıl yaparız da doların yastık altından çıkmasını, yurtdışındaki dolarların Türkiye'ye dönmesini önleriz diyerek formüller aramaya başladı. Bulunan formül:

Yazının Devamı

Doların kaderi bugün belli olur

20 Ekim 2003

Bu pazartesi (bugün), önemli bir gün. Dolar fiyatındaki tırmanış ya devam edecek... Ya da fiyat artışı duracak. Dolar gene 1 milyon 400 bin liranın altında alınıp satılacak.Geçen hafta ne oldu da doların fiyatı birden tırmanışa geçti? Önemli iç veya dış bir gelişme olmadı. Döviz arzını engelleyecek bir karar alınmadı. Normal döviz akımında bir kesiklik yok... Ama dolar fiyatı on gün önceki fiyatın 100 bin lira dolayında daha yükseklerde..."Dolar fiyatı bugünden sonra yukarıya çıkmaya devam edecek" demeye veya "dolar gene inişe geçer" demeye imkan yok... Ama dolar fiyatı on gün önceki fiyatın 100 bin lira dolayında daha yükseklerde...Durum şudur: Şu anda ülkede döviz kıtlığı söz konusu değil. Doların fiyatı eğer doğru yerde ise, arz ve talep kendiliğinden dengelenir. Bundan sonra da kıtlık söz konusu olmaz.Bugün piyasayı ve de halkımızı huzursuz eden doların kıtlığı değil, dolar fiyatının düşük olmasıdır.Piyasa ve de halkımız biliyor ki, doların bugünkü fiyatı "sürdürülebilir bir fiyat değildir". Doların bugünkü fiyatın üzerinde satılması gerekir.Piyasa ve de halkımız bu nedenle ucuz doların keyfini süremiyor. Devamlı huzursuz. Kafalarda "beklentiler inşa ediliyor".Bu beklentiler

Yazının Devamı