Mavi Akım’ın önemi anlaşılamadı

3 Ocak 2003


<#comment>Mavi Akım adı verilen proje ile Rus doğalgazı toplam 1.213 km. uzunlukta borudan Ankara’ya taşınıyor. Bu iş için bazı kaynaklara göre 2.4, bazı kaynaklara göre de 3.4 milyar lira harcandı.
Ama geliniz görünüz ki, işin başında bu projede ANAP’lı politikacıların parmağının olduğuna ilişkin söylentiler, daha sonra bu projenin finansmanı ve denizaltı geçişi konusunda ortaya atılan şüpheler nedeniyle öyle olumsuz bir kamuoyu oluşmuştu ki, projenin gerçekleşmesi hiçbir yankı uyandıramadı. Alkış toplayamadı.
Halbuki uzun yıllardır yatırıma aç Türkiyemiz için 2.4 veya 3.4 milyar dolarlık bir proje çok önemli projedir. Mavi Akım ile gelecek doğalgaz Türk ekonomisi için önemli bir enerji kaynağıdır.
Son yıllarda ekonomideki olumsuzluklardan olumlu gelişmeleri fark edemediğimiz için midir, yoksa bu tip yatırımları kanıksadığımız için midir bilinmez az da olsa Mavi Akım benzeri gelişmeler ilgi görmez oldu.
Eski yıllarda evlerimizde tel dolaptan buzdolabına geçiş büyük coşku yaratırdı. Odun sobasından kömür sobasına, kömür sobasından kalorifere geçiş çok önemli idi. Şimdilerde insanlar için buzdolabı, kalorifer gibi şeyler bir coşku nedeni olmuyor. Eskiden bir

Yazının Devamı

Bundan sonra Doğu’ya özel teşvik yok

2 Ocak 2003


<#comment>Doğu’da ve Güneydoğu’da iş ve aş bekleyen halkımıza yeni yılın ilk kötü haberi: Milletvekilleriniz sizi unuttu. Teşvik kanununun süresi yılbaşından önce uzatılamadı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yatırım yapacakların beş yıldır yararlandıkları teşvikler sona erdi. Bu durumda kimse Doğu ve Güneydoğu’da yatırım yapma riskini göze almaz. Alamaz.
1998 yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yatırım yapmayı cazip kılacak bir kanun yürürlüğe girdi. Bu kanunun adı "4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunödur.
Bu uzun isimli kanun, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu"da kişi başı ortalama milli geliri 1.500 dolardan düşük insanların yaşadığı 22 ilde yatırım yapacaklara önemli teşvikler sağlıyordu.

Özendirecek teşvikler
Teşvikler yatırımcıyı özendirecek güçte idi. Terör ortamında bu teşvikler az da olsa yatırımları ve istihdamı artırdı. Terör bitti. Olağanüstü Hal sona erdi. Teşviklerin yatırımları ve istihdamı artırmasının beklendiği dönemin başında, kanunun süresi 2002 yılının son gününde sona erdi.

Yazının Devamı

1 Ocak Çarşamba

1 Ocak 2003


<#comment>Bizim kuşak için yeni yıl demek, duvar takvimi ile cep takvimi demekti. Bizim kuşakta yeni yılın simgesi bunlardı. Yeni yıl girmeden Saatli Maarif Takvimi satın alınır, duvara asılır, yeni yılın birinci gününe ait yaprak açılarak yeni yıl beklenirdi. Babalarımız ise cep takvimi satın alır, günün önemli olaylarını, ceplerine giren, çıkan parayı bu küçük defterlere kaydederlerdi.
Derken, bankalar müşterilerine cep takvimi veya o zamanın anlatımıyla "cep ajandası" dağıtmaya başladı. Değişik ticari kuruluşlar, önce Saatli Maaarif Takvimi benzeri çok yapraklı, sonra daha az yapraklı resimli duvar takvimleri bastırır oldu.
Reklam ve tanıtım için ücretsiz dağıtılan duvar takvimleri ve cep ajandaları, ticari takvim piyasasını öldürdü. Ayakta kalan ve bugün duvar takvimi, cep takvimi ve masa takvimi yayınını düzenli olarak sürdüren üç büyük kuruluş var.
İstanbul Maarif Kitaphanesi, Saatli Maarif Takvimi’nin yayınını sürdürüyor. Kanaat Yayınevi, Takvim’i Ragıp Cep Ajandası’nı yayımlıyor. Afitap Kitapevi, Ece Ajandası’nı bastırıyor.
Takvim’i Ragıp Cem Ajandası’nı bundan 80 yıl önce Ragıp Uluğ yayımlamaya başlamış. Oğlu Turgut, onun oğlu İlyas, onun oğulları

Yazının Devamı

İç borç stokunu küçültmedik, büyüttük

31 Aralık 2002


<#comment>Seçim, Avrupa Birliği ve Irak harbi tartışmaları arasında, bizim iç borç sorunu diye bir sorunumuz olduğunu unuttuk, gittik. Halbuki, krize girmemizin, krizden sonra sıkı bir istikrar programı uygulamak zorunda kalmamızın gerisinde, iç borç stokumuzun büyüklüğü ve bu iç borç stokunun çevrilemez duruma gelmesi yatıyor.
2002 yılında ekonomi politikaları üç hedefe kilitlendi: (1) Enflasyonu aşağıya çekmek, (2) İç borçlanma faizlerini düşürmek, (3) İç borç stokunu azaltmak ve iç borcu çevrilebilir hale getirmek.
Bu üç hedefi gerçekleştirmek için, ulusça yatırımdan, üretimden ve istihdamdan fedakarlığı göze aldık. Memur, emekli, işçi maaşlarının dondurulmasına, çiftçiye daha az para ödenmesine razı olduk. 2002 yılı böyle geçti. İyi de acaba katlandığımız fedakarlığa karşı üç konuda hedefe ulaştık mı? Beklenen oldu mu?
(1) Enflasyonda beklenenin üzerinde bir gelişme oldu. Hedef yıl sonunda fiyat artışlarını yüzde 35’e çekmekti. Anlaşıldığı kadarıyla yıl sonunda fiyat artışları yüzde 30’lar düzeyine inecek.


Yazının Devamı

9 ayda ülkeye giren net döviz sadece 291 milyon dolar

30 Aralık 2002


<#comment>2002 yılının Eylül ayı sonu itibariyle, resmi kanallardan ülkeye giren net döviz 291 milyon dolar.
Ama, 2002 yılının şu günlerinde ülkede Türk lirasından bol döviz var. Döviz bolluğundan, döviz fiyatı düşüyor. Ülkeye döviz girmediğine göre, bu dövizlerin kaynağı ne?
Acaba, bankalardaki döviz mevduat hesapları mı bozduruluyor? Yıl başında döviz mevduat hesaplarında 43.6 milyar dolar para vardı. Şimdilerde bu rakam 45.7 milyar dolara yükseldi. Demek ki, döviz hesaplarında çözülme yok. Üstelik bu hesaplarda artış var.
Acaba, bankalardaki döviz mevduat hesapları mı bozduruluyor?
Yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı döviz tevdiat hesaplarında yılbaşında 56.7 milyar dolar vardı. 13 Aralık tarihi itibariyle hesaplardaki döviz 62 milyar dolara yükseldi. Demek ki döviz hesaplarında çözülme yok. Üstelik bu hesaplarda artış var.

Yazının Devamı

Çam ağacı yerine "nahıl"

29 Aralık 2002


<#comment>İstanbul’da Ahırkapı’daki Armada Oteli’nin sahibi ve işletmecisi Kasım Zoto bir mesaj göndermiş. Bu yılbaşı kutlamaları için "çam ağacı" yerine "nahıl" süslediklerini haber veriyor. Süsledikleri "nahıl"ın fotoğrafını da mesaja eklemiş.
Yılbaşında çam süsleme adetini benimserken bir de başımıza nahıl süsleme derdi çıktı.
Halbuki bu yıl İstanbul sokakları şimdiye kadar görülmemiş biçimde çam ağaçlarıyla donatıldı. İstanbul’da yaşayanlar ile yolu düşenlere, Nişantaşı sokaklarını süsleyen çam ağaçlarını görmelerini tavsiye ederim.
Bu çamlar farklı çamlar. 38 sanatçı kendilerine göre bir yılbaşı çamı tasarlayarak donatmış.

Çam ağacı süslemenin doğrudan Hıristiyan dini ile ilgisi ilişkisi yok. Çam ağacı İsa’dan önce Avrupa’da yaşayan paganların gündönümü törenlerinde kullandıkları sembollerden biri... Yapraklarını dökmemesi ve yapraklarının yaz kış yeşil olması ile hayatın devamlılığını, ölümsüzlüğü simgeliyor.

Yazının Devamı

AK Parti ne isterse, bu Meclis’ten geçer

28 Aralık 2002


<#comment>Önceki gün, AK Parti hükümeti İhale Kanunu’nu değiştirmek için Meclis’e bir tasarı yolladı. Eğer hükümet geri adım atmasaydı, tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yılbaşından önce geçecek, İhale Kanunu, AK Parti’nin istediği şekilde değiştirilmiş olacaktı.
Halbuki hatırlayınız, bu İhale Kanunu ne büyük tartışmalarla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçmişti. Koalisyon partileri yasanın her maddesini didik didik tartışmış, devreye IMF, Dünya Bankası girmiş, hatta AB mevzuatına uyum zorunluluğundan bile söz edilmişti. Meclis’in yapısı seçimden sonra öyle bir değişti ki, artık Meclis’ten kanun çıkarmak, çıkmış kanunları değiştirmek, tek başına AK Parti’nin "gönlüne kalmış" durumda.
Mevcut yapıda, Meclis’te çoğunluğa sahip parti başkanıyla çevresi, istedikleri tasarıyı kanunlaştırmak, istedikleri kanunu, istedikleri şekilde değiştirmek gücüne sahip oldu. Komisyonlarda ve de Meclis’te muhalif partinin, tasarılar üzerinde değişiklik yaptırma imkanı ve gücü kalmadı.
Geçen hafta Milliyet Ekonomi Yönetmeni Murat Sabuncu ile birlikte TBMM’de vergi kanunlarındaki değişikliğin tartışıldığı oturumu, dinleyici localarından izledik.
Bizden başka dinleyici

Yazının Devamı

Savaş faturamızı kimse paylaşmaz

27 Aralık 2002


<#comment>Türkiye’nin Irak savaşı nedeniyle karşılaşacağı kayıpları ödemek için, ABD 10 milyar dolar verecekmiş... Hayır, 25 milyar dolar vermeye hazırlanıyormuş... Kerkük petrollerini de Türkiye’ye bırakacaklarmış... Irak harbi başlar başlamaz, kredi değerlendirme kuruluşları, Türkiye’nin kredi notunu yükseltecekmiş... Türkiye, kolaylıkla ve ucuz dış kredi imkanına kavuşacakmış... Dış çevreler bizimkilere "Bu Irak savaşı sizin için bir şans. Bu sayede Türkiye ABD’nin tam desteğini alacak, Türkiye köşeyi dönecek"... diyorlarmış.
Sayın okuyucularım, çocuk kandırır gibi, bizi kandırmaya çalışıyorlar. Irak savaşı çıkmadan biz faturayı ödemeye başladık. Bundan sonra savaş çıksın, çıkmasın faturanın tamamını biz ödeyeceğiz. Bize ne ABD’den para gelir, ne de Kerkük’ten petrol gelir. ABD Başkanı elini ABD Hazinesi’ne daldırıp, daldırıp, ona buna para dağıtma imkanına sahip değil. Bırakınız parayı, ABD tarafından Türkiye’ye kullanılmış, hurdaya çıkarılmış bir askeri gemi verilirken bile, Kongre’nin kararı gerekiyor. Kongre kararı olmadan, ABD bir başka ülkeye para veremiyor. Bugüne kadar ABD’nin kendisiyle işbirliği yaptığı için, ekonomisi kayba uğramış ülkelere yardım yaptığı

Yazının Devamı