Matematik yarışında 44’üncüyüz

11 Ocak 2003


<#comment> Türkiye’deki ilköğretim okullarının 8’inci sınıflarındaki her 4 öğrencinin 3’nün, temel matematik bilgisi aynı sınıftaki dünya çocukları ortalamasının altında.
İlköğretim okullarımızın 8’inci sınıflarındaki öğrencilerimizin "bilgi düzeyi", dünyanın 52 ülkesindeki çocuklarınki ile karşılaştırıldığında, Türkiye 52 ülke arasında 44’üncü sırada yer alabiliyor.
Sayın okuyucularım, ANKA Haber Ajansı’nın bir haberi ne yazık ki kamuoyuna iyi yansıyamadı. Veya kamuoyu bu habere gereken ilgiyi göstermedi. Haber çok önemli. Çünkü, bu haber ülkemizdeki eğitim kalitesinin bozukluğunu ortaya koyuyor.
İlköğretim düzeyindeki okullarda, eğitim düzeyini karşılaştırmada genelde aynı sınıflardaki öğrencilerin matematik bilgileri ölçülüyor. Örneğin ABD’de federal hükümet, hemen her yıl bu tür ölçümlerle eyaletlerdeki ilköğretim okullarının eğitim düzeyini kontrol ediyor. Dengesizlikleri önlemek için düşük düzeydeki eyalet okullarına özel ilgi gösteriliyor.

Yüzde 73’ü ortalama altında

Yazının Devamı

Cumhuriyet tarihimizin en büyük sorunları ile karşı karşıyayız

10 Ocak 2003


<#comment> Genelkurmay Başkanı, Ankara’daki basın davetinde, ordunun güncel sorunlara bakış açısını açıkladı. Dolambaçlı ifadelerden kaçınarak, açık mesaj verdi. Ben ilk defa böyle bir toplantıya katıldım.
Orduevi girişinde davetlileri sivil kıyafetleriyle Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner, Basın Yayın ve Enformasyon Daire Başkanı Albay Atila Onkök karşıladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt sivil kıyafet içindeydi.
Genelkurmay Başkanı Özkök, kürsüde ana mesajlarını verdikten sonra davetlilerin arasına karıştı ve sorularını yanıtladı. Benim bulunduğum gruba da katıldı. "Şimdiye kadar hep bana soru sordular. Ben de sizlere sorayım. "Ne oluyor, ne bitiyor?" deyince, "Kumandanım, ben ekonomiden başka bir şey bilmem. İlginizi çeker ise, size İstanbul’da neler olup bittiğini anlatırım" dedim. Ekonomideki sorunların, orduyu etkilememesinin imkansız olduğundan, kişi başı 2.500 - 3.000 dolar gelir düzeyindeki bir ülkenin ordusunun gereklerini karşılamada güçlük çekeceğinden, üretimi artırarak kişi başı geliri ve bunun sonucu ülke zenginliğini artırmamız zorunluluğundan söz ettim. Genelkurmay Başkanımız

Yazının Devamı

Özel finans kurumları

9 Ocak 2003


<#comment> Yurtdışında yaşayan Türklerin tasarruflarını, Türkiye’de yapılacak yatırımlarda değerlendirmek ve bu tasarruflara yüksek oranda kar payı ödemek vaadiyle para toplayan şirketlerin batmaları, özel finans kuruluşlarını gene öne çıkardı.
Yazının başında belirtmekte yarar vardır ki, özel finans kuruluşları, yurtdışındaki Türklerin tasarruflarını yüksek kar payı vaadiyle toplayan girişimlerin, alternatifi değildir.
Özel finans kurumları 1984 yılından bu yana ülkede faaliyet gösteren, kanuna göre kurulmuş, kanuna göre işleyen finans kuruluşlarıdır. Hazine tarafından denetlenirler ve genelde bunlar "faizsiz bankacılık yapan" finans kuruluşları olarak tanınırlar.
Özel finans kurumları, tasarruflarını dini inanç nedeniyle faiz karşılığı değerlendirmek istemeyenlere, kar payı ile tasarruflarını değerlendirme fırsatı yaratmaktadır. Bu kuruluşlar topladıkları fonların yıl sonu net artı değerini bu fonlara katılanlara, tasarrufları ölçüsünde paylaştırmaktadır.
1984 yılından bu yana, özel finans kuruluşları değişik nedenlerle büyüme ve gelişme imkanı bulamamıştır. Halen Türkiye’de 5 özel finans kurumu vardır. Bunlar 146 şubeleriyle 1 milyar 958 milyon dolar fon

Yazının Devamı

İç borç ve banka sorununu unuttuk

8 Ocak 2003


<#comment> Unutkanlık başa bela. Önce seçim, ardından Avrupa Birliği üyeliği, ardından Kıbrıs sorunu, ardından Irak harbi, derken bizim bir iç borç sorunumuz ve de banka sorunumuz olduğunu unuttuk.
İç borç stokumuzun büyüklüğü ve faizinin yüksekliği nedeniyle, Hazine borcu çeviremez hale gelmişti. Banka sistemi, denetim yokluğu nedeniyle çökmüştü. Ekonomi bu iki temel nedenden kilitlendi, krize girdi.
Kendi gücümüzle tıkanıklığı açamayacağımızı, krizden çıkamayacağımızı gördüğümüz için, "kuyuya düşen yılana sarılır" misali, IMF’ye sarıldık. IMF destekli bir istikrar programını uygulamaya başladık.
Şimdi geriye dönüp bakalım. İç borç stokunu küçülttük mü? Yüksek olan iç borç faizini düşürdük mü? Çöken banka sistemini ayağa kaldırdık, yatırımları ve üretimi kredilendirebilecek güce kavuşturduk mu? Yoksa iç borç ve banka sorunu diye bir sorunumuz olduğunu unutarak, sorunu eskisinden daha tehlikeli boyuta çıkarmak yolunda mıyız?

İç borç sorunu tekrar büyüyor

Yazının Devamı

Dağıtmak kolay, toparlamak zor

7 Ocak 2003


<#comment>Yeni Şafak başyazarı Ahmet Taşgetiren "İmaj kırılması" başlıklı yazısında, yapılan yanlışlar nedeni ile, "AKP’nin başarılı olmasını isteyenlerin yüreğinde, endişe kıpırtıları oluştu. Bu uyarı dikkate alınmalıdır" diyor.
AKP hükümeti, koltuğa oturur oturmaz "dağıtmaya" başladı. İleride toparlamak da AKP’nin işi olacak. Dağıtmak kolaydır ama, toparlamak çok zordur. Kısa sürede dağıtmak mümkün olur. Toparlama çok uzun süre alır. Vergi tabanını genişletmeyi ve vergi gelirini artırmayı hedef alan "mali milat" ve "nereden buldun?" uygulamasından vazgeçildi. Ardından vergi affı gündeme geldi. Bunun anlamı, 2003 yılında vergi gelirlerinde artış sağlanamayacağı, tersine vergi gelirlerinin büyük ölçüde azalacağıdır.
AKP hükümeti, bir taraftan vergi gelirlerinin azalmasına yol açacak kanun değişiklikleri yaparken, öte taraftan harcamaları artırmaktadır.
Harcamalar artarken vergi gelirlerinin azalması, bütçe açığını büyütür. Bütçe açığını kapatılamaz boyuta getirir. Bu yola giren AKP hükümetinin 2002 yılında bütçe açığının ne güçlüklerle ve nasıl kapatıldığından haberi olmadığı anlaşılıyor.
Hazine Müsteşarlığı dün 2002 yılı Ocak/Aralık döneminde Hazine nakit

Yazının Devamı

Enflasyon yüzde 29.7 Tüketici fiyat artışı yüzde 45

6 Ocak 2003


<#comment>2002 yılı enflasyonu yüzde 29.7 oldu. Hükümet enflasyonu yüzde 29.7’ye çekti. Demek ki geçen yıl tüketicinin harcamaları yüzde 29.7 arttı. Eğer tüketicinin maaş veya ücreti veya geliri yüzde 30 artmış ise enflasyona karşı korunmuş demektir... Türkiye’de çok kimse böyle düşünüyor. Ve de yanlış düşünüyor.
Enflasyon yüzde 29.7’ye düştü ama nasıl düştü? Bu 29.7 oranı nereden çıkıyor, neyi gösteriyor? Anlatayım.
Tüketici fiyatlarındaki artış Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) belirliyor. DİE her ay değişik şehirlerde 347 maddenin fiyatını izliyor. Bu 347 maddenin 1994 yılındaki ortalama fiyatını 100 kabul ederek, her ay bu 100 rakamının nasıl değiştiğini belirliyor. Buna "Tüketici Fiyatları Genel Endeksi" deniyor. 1994 yılında 100 olan endeks sayısı 2001 yılı Aralık ayında 5.756.2’ye ulaşmıştı. Bu yılın Aralık ayında 7.468.6 olarak belirlendi. Bu endeks sayısı esas alınarak fiyatlardaki değişim değişik şekillerde hesaplanıyor.
(1) BİR ÖNCEKİ YILIN AYNI AYINA GÖRE (aralık - aralık) DEĞİŞİM:
Bu hesaplamada sadece iki ayın (bir önceki yılın aralık ayı endeksi ile bir sonraki yılın aralık ayı fiyat endeksi) arasındaki değişim hesaplanır. İki ay arasındaki

Yazının Devamı

El kesesinden hovardalık yapılamaz

5 Ocak 2003


<#comment>Kim istemez memur, işçi ücretlerinin artırılmasını? Kim istemez memur, işçi, Bağ - Kur emeklilerine daha fazla ödeme yapılmasını? Kim istemez fındığa, tütüne, pancara, buğdaya daha fazla fiyat verilmesini?
İyi de, almadan vermek Allah’a mahsus. Hükümet ya halktan vergi alacak, ya el kapısında dilencilik yaparak borçlanacak... Sonra da verecek...
Hükümet sadece maaş, ücret ve ürün parası ödemiyor ki... Başka harcamaları da var... 2002 yılında yaklaşık 75 katrilyon lira (milli gelirin yüzde 27’si kadar) geliri var. Gideri ise 113 katrilyon lira (milli gelirin yüzde 41’ini aştı.) Bu tabloda bütçe 37 katrilyon lira (milli gelirin yüzde 14’üne yakın) açık veriyor.

2002 yılını el kesesinden kapattık. Ne demek istediğimi rakam ile anlatayım.
Bütçe gelirin ve harcamanın defter kaydıdır. Önemli olan Hazine’nin nakit hareketidir. Bir yerlerden nakit para bulacak ki, ödemeleri yapabilsin. Ödemeler aksar ise devlet iflas etmiş olur.

Yazının Devamı

Yeni mahsul sızma zeytinyağı piyasaya çıktı

4 Ocak 2003


<#comment>Halkımız "natürel sızma zeytinyağı"nı yeni öğrendi. Natürel sızma zeytinyağı, hasarsız ve sağlam zeytin tanelerinden, kimyasal işlem uygulanmaksızın elde edilen ve serbest asit değeri en çok yüzde 1 olan yağdır. Tat ve koku maddeleri, vitaminler, antioksidanlar ve fenotik maddelerce zengindir.
Doymamış yapıya sahip diğer bitkisel yağların aksine zeytinyağı kan plazmasındaki kötü huylu kolesterol düzeyini düşürür. İyi huylu kolesterol miktarını artırır. Vücutta tamamen sindirilir. Safra kanallarının açık kalmasını sağlar. Kemik gelişimine katkısı nedeniyle özellikle gelişme çağında olanlar ve yaşlılar için önemlidir.
Biz eskiden sadece rafine zeytinyağı ile rivyera zeytinyağı bilirdik. Rafine zeytinyağı, arıtma sonunda asit ve diğer değerleri belli seviyeye getirilmiş zeytinyağıdır. Rivyera ise değişik oranlarda diğer nebati yağlarla karıştırılır.

Bizde eskiden zeytinyağı üretme tesislerinin özelliğine dayalı olarak ve de farklılaşmanın getireceği külfetten korkulduğu için, zeytinyağları piyasaya sadece rafine zeytinyağı ve rivyera zeytinyağı olarak çıkarılırdı.
Türk halkı, sızma zeytinyağıyla yakın zamanlarda tanıştı. Ben de Ayvalık’ta

Yazının Devamı