‘Kurtar bizi baba’ diyenler yüzünden Bush’un başı dertte

12 Ocak 2002


<#comment>Bırakınız kurtarmayı, "Kurtar bizi baba" diyenlere muhatap olmak bile ABD’de politikacıların başını derde sokuyor. Enron olayı, 1972 yılında Başkan Nikson’ı koltuğundan eden Watergate olayı benzeri bir skandala dönüşmek üzere.
Enron, ABD’nin 7’nci büyük dev şirketi idi. Bu şirketin merkezi Başkan Bush’un memleketi Houston’da. Bu nedenle şirketin yöneticilerinin başkan ile yakın dostlukları var. Başkan’ın seçim kampanyasına para yardımı yaparak katıldılar. Şirket geçen aralık ayında iflas etti. Şimdi şirket yöneticilerinin batmadan önce "Kurtar bizi baba" diyerek Beyaz Saray nezdinde girişimde bulunmaları ortaya çıktı. Beyaz Saray çevrelerinin şirketi kurtarmak için bir şeyler yaptıklarına ilişkin işaret yok ama... Sadece ve sadece güç durumdaki şirket yöneticilerinin parasal ilişkilerin verdiği cesaret ile Beyaz Saray nezdinde girişimde bulunmaları bile ABD’de skandal yaratabiliyor.
Enron, Teksas’ta kurulan ama ABD içinde ve dünyada elektrik enerjisi ve doğalgaz üzerine iş yapan bir dev kuruluş. Enron’un Türkiye’de 3 yatırımda ortaklığı var. (1) Marmara Ereğlisi’nde 480 MG. gücünde doğalgaz santralı inşa eden Trakya Elektrik A. Ş. ‘nin yüzde 50 payına sahip.

Yazının Devamı

Üretemeyen toprak sahibine IMFden bahşiş

11 Ocak 2002

Bu, belli ürünlerde üretim fazlası olan ülkelerde üretimi daha fazla artırmamak için uygulanan, üreticiyi başka ürün çeşidine yöneltmek için kullanılan bir sistemdir.(1) Bu sistemden üretici faydalanır. (2) Her üretici değil, sadece üretim fazlası ürünü üreten üretici faydalanır. (3) Sistem tarımı satılamayan üründen talebi olan ürüne yöneltmenin aracı olarak kullanılır. Toprağı olup da ekmeyen, dikmeyen mülk sahibine IMF talimatı doğrultusunda dönüm başına 10 milyon lira "bahşiş" dağıtımı başladı. İşin esası şu: ABDde ve Avrupa ülkelerinde belli ürünlerde üretim fazlası ortaya çıkıyor. Devlet "Ekerken bana mı sordun?" diyerek çiftçisini azarlayacak yerde, parasını vererek bu üretim fazlasını satın alıyor. Satın alınan ürün devletin başına dert oluyor. Çare olarak çiftçiye deniliyor ki: "Çalışıyorsun, didiniyorsun, bu ürünü 10 paraya mal ediyorsun. Hem emeğin, hem masrafın boşa gitmesin diye devlet bu ürünü senden 12 paraya satın alıyor. Sonra da bu ürün elinde kalıyor. Emek ve kaynak boşa gidiyor. Bu üründen vazgeç. Başka şey üret. Başka bir ürün ekinceye kadar, üreticiye yardım olarak devlet kesesinden 5 para ödenecektir." Hazineye yük oluyor Türkiyenin her tarımsal ürününde

Yazının Devamı

Üretemeyen toprak sahibine ‘IMF’den bahşiş’

11 Ocak 2002


<#comment>Toprağı olup da ekmeyen, dikmeyen mülk sahibine IMF talimatı doğrultusunda dönüm başına 10 milyon lira "bahşiş" dağıtımı başladı. İşin esası şu: ABD’de ve Avrupa ülkelerinde belli ürünlerde üretim fazlası ortaya çıkıyor. Devlet "Ekerken bana mı sordun?" diyerek çiftçisini azarlayacak yerde, parasını vererek bu üretim fazlasını satın alıyor. Satın alınan ürün devletin başına dert oluyor. Çare olarak çiftçiye deniliyor ki: "Çalışıyorsun, didiniyorsun, bu ürünü 10 paraya mal ediyorsun. Hem emeğin, hem masrafın boşa gitmesin diye devlet bu ürünü senden 12 paraya satın alıyor. Sonra da bu ürün elinde kalıyor. Emek ve kaynak boşa gidiyor. Bu üründen vazgeç. Başka şey üret. Başka bir ürün ekinceye kadar, üreticiye yardım olarak devlet kesesinden 5 para ödenecektir."
Bu, belli ürünlerde üretim fazlası olan ülkelerde üretimi daha fazla artırmamak için uygulanan, üreticiyi başka ürün çeşidine yöneltmek için kullanılan bir sistemdir.
(1) Bu sistemden üretici faydalanır. (2) Her üretici değil, sadece üretim fazlası ürünü üreten üretici faydalanır. (3) Sistem tarımı satılamayan üründen talebi olan ürüne yöneltmenin aracı olarak kullanılır.

Gelelim

Yazının Devamı

Tüketici kredisi borçluları dertlerine çare arıyor

10 Ocak 2002

Döviz fiyatının kazığa bağlanması, döviz ve Türk lirası ile tüketici kredisi kullanımının kolaylaşması, faizlerin düşmesi borçlanmayı teşvik etti.Bırakınız kısa vadeli ihtiyaçlar için borçlanmayı, uzun vadeli ihtiyaçları için, örneğin ev satın almak için bile insanlar cesaretle borç yükü altına girdi.Ama kriz her şeyi altüst etti. Devalüasyon döviz ile borçlananların yükünü artırdı. Dalgalı kur perişan etti. Yükselen faiz oranları, ucuz faiz güvencesi ile borçlananları yıktı.Bütün bunlara ek olarak gelirlerdeki gerileme ve işsizlik acının üzerine tuz biber ekti. Gelecekteki gelirlerine güvenerek tüketici kredisi kullananların çoğunun geliri azaldı. Çoğu işini kaybetti.Bu ortamda bankalara ve kredi kartı işletmecisi kuruluşlara taksit ödemeleri aksadı. Bankalar ve kredi kartı işletmecileri ise değişen faiz oranlarına uyum içinde müşterilerinin faizlerini ve özellikle gecikme faizlerini yükseltince işler arapsaçına döndü.Şimdi manzara tam anlamıyla "koyun can derdinde, kasap mal derdinde" durumu... Bankalar ve kredi kartı işletmecileri paralarını kurtarma peşinde... Tüketici kredileri ve kredi kartı borçluları ise giderek kar topu gibi büyüyen borçlarının altından nasıl

Yazının Devamı

Tüketici kredisi borçluları dertlerine çare arıyor

10 Ocak 2002


<#comment>Yılbaşında, kriz patlamadan, halkımızın 6.7 katrilyon lira dolayında "tüketici kredisi" borcu vardı. Bu, o günlerdeki döviz kuru ile 10 milyar dolar dolayında bir borcu ifade ediyordu. Borcun yaklaşık 7 milyar dolarlık bölümü bankaların doğrudan açtıkları tüketici kredilerinden, yaklaşık 3 milyar dolarlık bölümü ise kredi kartı borçlarından oluşmuştu.
Döviz fiyatının kazığa bağlanması, döviz ve Türk lirası ile tüketici kredisi kullanımının kolaylaşması, faizlerin düşmesi borçlanmayı teşvik etti.
Bırakınız kısa vadeli ihtiyaçlar için borçlanmayı, uzun vadeli ihtiyaçları için, örneğin ev satın almak için bile insanlar cesaretle borç yükü altına girdi.
Ama kriz her şeyi altüst etti. Devalüasyon döviz ile borçlananların yükünü artırdı. Dalgalı kur perişan etti. Yükselen faiz oranları, ucuz faiz güvencesi ile borçlananları yıktı.
Bütün bunlara ek olarak gelirlerdeki gerileme ve işsizlik acının üzerine tuz biber ekti. Gelecekteki gelirlerine güvenerek tüketici kredisi kullananların çoğunun geliri azaldı. Çoğu işini kaybetti.
Bu ortamda bankalara ve kredi kartı işletmecisi kuruluşlara taksit ödemeleri aksadı. Bankalar ve kredi kartı işletmecileri

Yazının Devamı

Para ile imanın kimde olduğu bilinmez

9 Ocak 2002

Anlaşıldığı kadarı ile kriz sonu ortaya çıkan kargaşa halkımızı paniğe itmiş. Elinde üç kuruş, beş kuruş Türk lirası olan, dolar satın almış.Bu kişilerin bazıları doları 1 milyon 550 bin liraya, 1 milyon 600 bin liraya satın almış. Şimdi doların fiyatı 1 milyon 400 bin liranın altına inince ve iniş çizgisi durmayıp devam edince telaş gösteriyor... Acaba daha da iner mi? İnmeden satarak dolardan kurtulmak iyi mi diyerek ona buna sual eyliyor. Yakın zamana kadar "Hoca borsa nasıl gidiyor? Hisse senetlerini satalım mı, alalım mı?" diye sorarlardı. Birkaç gündür, başka şeyler soruyorlar. Bindiğim dolmuşun şoförü, alışveriş ettiğim bakkal, sokaktaki çiçek satıcısı, "Dolar fiyatı daha da düşer mi? Dolarları tutalım mı, satalım mı?" diye soruyor... Yanıt arayan sorular - Dolar fiyatı neden ucuzladı?- Acaba daha da ucuzlar mı?Normal olarak bu soruların ithalatçıdan, ihracatçıdan, bankacıdan gelmesi gerekir. Ama ne yaparsınız ki, Türk halkı Türk lirasından soğuyup, dolara döndüğü için, en küçük tasarrufunu hatta, ay içinde harcayacağı maaşını ücretini, dolara bağlı tutar hale geldiği için dolar fiyatının inmesinden, çıkmasından huzursuz oluyor. Burada da "döviz kurunda istikrarın, doğru

Yazının Devamı

Para ile imanın kimde olduğu bilinmez

9 Ocak 2002


<#comment>Yakın zamana kadar "Hoca borsa nasıl gidiyor? Hisse senetlerini satalım mı, alalım mı?" diye sorarlardı. Birkaç gündür, başka şeyler soruyorlar. Bindiğim dolmuşun şoförü, alışveriş ettiğim bakkal, sokaktaki çiçek satıcısı, "Dolar fiyatı daha da düşer mi? Dolarları tutalım mı, satalım mı?" diye soruyor...
Anlaşıldığı kadarı ile kriz sonu ortaya çıkan kargaşa halkımızı paniğe itmiş. Elinde üç kuruş, beş kuruş Türk lirası olan, dolar satın almış.
Bu kişilerin bazıları doları 1 milyon 550 bin liraya, 1 milyon 600 bin liraya satın almış. Şimdi doların fiyatı 1 milyon 400 bin liranın altına inince ve iniş çizgisi durmayıp devam edince telaş gösteriyor... Acaba daha da iner mi? İnmeden satarak dolardan kurtulmak iyi mi diyerek ona buna sual eyliyor.

Herkesin öğrenmek istediği şeyler şunlar:
- Dolar fiyatı neden ucuzladı?

Yazının Devamı

Kılıç bazı kafaları kesebilir

8 Ocak 2002

Emlak Bankasının geçmişinde hiç mi yolsuzluk yok, usulsüzlük yok?.. Vardır herhalde!.. Kamuoyu Emlak Bankasının çok kişi ve kuruluşa çizgi dışı imkan sağladığına ve para akıttığına inanmış durumdadır. Ama geliniz görünüz ki, geçmiş yönetimler için açılan davaların mahkemelerde yıllar boyu devam etmesi ve hiçbir sonuç vermemesi, sap ile samanın ayrılmasını imkansız hale getiriyor.Bu durumda Emlak Bankasından her kredi kullananın kredisinin usulsüz olduğu, Emlak Bankasında her görev alanın sorumluluk taşıdığı gibi haksız bir tablo ortaya çıkıyor. Emlak Bankasının eski genel müdürlerinden Engin Civan ile ilgili soruşturma dışında hiçbir soruşturma dünkü kadar "sansasyonel" biçimde kamuoyuna yansıtılmamıştı.Kılıç Balığı adı verilen operasyonun özellikleri var:(1) Yeni bir soruşturma başlatılmıyor. Eskiden başlamış bir soruşturma sonucu mahkemelere intikal eden ve mahkemelerde duruşması süren iddialarla ilgili olarak "çarpıcı bir operasyon" gerçekleştiriliyor.(2) Bu operasyonun yapıldığı gün, Türkiye gündeminin en önemli konusu bankalara yapılacak para yardımıdır. Ayın 15inde Meclis banka kurtarma kanunu adı verilen kanunu görüşecek.(3) Emlak Bankasını devralan Ziraat Bankası ve Halk

Yazının Devamı