İşsizliğin gerçek boyutu 2 değil, belki 4 milyon

14 Ekim 2002

Önceleri reel sektör sabırlı oluyor. Stok eriterek işi atlatmaya çalışıyor. Ancak zamanla sermaye erozyona uğrarsa, işveren maliyetleri aşağıya çekmeye çabalıyor. İlk çare, ücretlerin dondurulması. Bu fayda etmezse, doğrudan ücret azaltmaları gündeme geliyor. Nihayet, bu fayda etmezse işten çıkarmalar kaçınılmaz oluyor. İşten çıkarılanların bir kısmı zaten var olan verimsizlikten kaynaklansa da, geri kalanı krizin talep üzerinde yarattığı baskıdan oluşuyor. Sonunda krizin baskısı sürerse işyeri kapanıyor.2001 krizinde bu sürecin bir benzerini yaşadık. Hizmet, özellikle bankacılık sektörü darmadağın oldu. Ücretler düştü, işyerleri kapandı, işsizlik arttı. Ancak ne kadar arttığını tam olarak bilemiyoruz.Çünkü Türkiyede işsizliğin rakamsal boyutu ne yazık ki, tam olarak bilinemiyor. Bizde işsizlik rakamları kayıtla değil, tahminle üretiliyor. Gelişmiş ülkelerde işsizlik sigortası olduğu için, işsiz kalan hemen bildirimde bulunuyor. Böylece de hesaplanabiliyor. Oysa bizde işsizlik sigortası çok yeni. Üstelik çalışanların büyük kısmı tarımda ve orada da gizli işsizlik var.Buna rağmen resmi veriler son krizde 650 bin kişinin işsiz kaldığını gösteriyor. Yani, işsizler yüzde 42ye yakın

Yazının Devamı

İşsizliğin gerçek boyutu 2 değil, belki 4 milyon

14 Ekim 2002


<#comment>Ekonomik krizin ilk darbesi finans sektörü üzerinde oluyor. Bu sektördeki hasar çabuk onarılırsa ufak bir kriz atlatılabiliyor. Ancak onarım gecikirse krizin hasarı büyüyor ve reel sektöre yansıyor.
Önceleri reel sektör sabırlı oluyor. Stok eriterek işi atlatmaya çalışıyor. Ancak zamanla sermaye erozyona uğrarsa, işveren maliyetleri aşağıya çekmeye çabalıyor. İlk çare, ücretlerin dondurulması. Bu fayda etmezse, doğrudan ücret azaltmaları gündeme geliyor. Nihayet, bu fayda etmezse işten çıkarmalar kaçınılmaz oluyor. İşten çıkarılanların bir kısmı zaten var olan verimsizlikten kaynaklansa da, geri kalanı krizin talep üzerinde yarattığı baskıdan oluşuyor. Sonunda krizin baskısı sürerse işyeri kapanıyor.
2001 krizinde bu sürecin bir benzerini yaşadık. Hizmet, özellikle bankacılık sektörü darmadağın oldu. Ücretler düştü, işyerleri kapandı, işsizlik arttı. Ancak ne kadar arttığını tam olarak bilemiyoruz.
Çünkü Türkiye’de işsizliğin rakamsal boyutu ne yazık ki, tam olarak bilinemiyor. Bizde işsizlik rakamları kayıtla değil, tahminle üretiliyor. Gelişmiş ülkelerde işsizlik sigortası olduğu için, işsiz kalan hemen bildirimde bulunuyor. Böylece de

Yazının Devamı

Maneviyat ekonomisi ile tüpte ekonomi

11 Ekim 2002

ABDde George Mason Üniversitesinden Vernon L. Smith alternatif piyasa mekanizmaları konusundaki ampirik araştırmalarında laboratuvar denemelerini araç olarak kullandığı, Princeton Üniversitesinden Daniel Kahnemann da ekonomi bilimine, özellikle belirsizlik durumlarında, insani yargı ve karar - verme gibi psikolojik derinlikler kazandırdığı için ödül aldılar.Olay karışık gelmesin. Malum, sosyal bilimler toplumsal gelişmelerin nedenlerini araştırır. Bir genelleme arayışı vardır. Ama bu çok zorduk. Çünkü ekonomik olayların tekrarlanması mümkün değildir ve genellemeler yanıltıcı olabilir. Mesela bir mali kriz laboratuvara konup tekrarlanamadığından, oluştuğunda ne yapılması gerektiği de önceden kestirilemez.Ancak, bilimin temel amacı olası olayları kestirmektir. Yani tahmin yürütebilmek. Bunun için de, benzer koşullarda benzer sonuçların doğması ilkesi benimsenir. Vernon Smithin de laboratuvar ekonomisi denilen yöntemle ekonomideki bireylerin davranış desenlerini incelemiştir. Mesela belli koşullar altında rekabetçi dengenin oluşması üzerine araştırmalar yapmış, hatta koşulların değişmesi sürecinde davranış değişikliklerini gözleyerek dengenin de nasıl değiştiğini kestirmeye

Yazının Devamı

Maneviyat ekonomisi ile tüpte ekonomi

11 Ekim 2002


<#comment>Ekonominin psikolojisi, ya da laboratuvarı olur mu, demeyin. Oluyor ki, bu yılın Nobel ödülü bu dallarda çalışma yapan iki Amerikalı bilim adamına verildi. Biri bireylerin maneviyatlarına bakarken, diğeri de insanların, tüpe konmuş mahlukat gibi, laboratuvarda davranışlarını incelemiş. Ne ilginç değil mi?
ABD’de George Mason Üniversitesi’nden Vernon L. Smith alternatif piyasa mekanizmaları konusundaki ampirik araştırmalarında laboratuvar denemelerini araç olarak kullandığı, Princeton Üniversitesi’nden Daniel Kahnemann da ekonomi bilimine, özellikle belirsizlik durumlarında, insani yargı ve karar - verme gibi psikolojik derinlikler kazandırdığı için ödül aldılar.
Olay karışık gelmesin. Malum, sosyal bilimler toplumsal gelişmelerin nedenlerini araştırır. Bir genelleme arayışı vardır. Ama bu çok zorduk. Çünkü ekonomik olayların tekrarlanması mümkün değildir ve genellemeler yanıltıcı olabilir. Mesela bir mali kriz laboratuvara konup tekrarlanamadığından, oluştuğunda ne yapılması gerektiği de önceden kestirilemez.
Ancak, bilimin temel amacı olası olayları kestirmektir. Yani tahmin yürütebilmek. Bunun için de, benzer koşullarda benzer sonuçların doğması ilkesi

Yazının Devamı

Irak savaşının dünyaya zararı da büyük olacak

10 Ekim 2002

Dünyanın önemli ekonomik araştırma birimleri işte bu küresel hasarı ölçmeye çalışıyorlar. Önceki hafta taze taze çıkan bir rapor elimize geçti. P. Gaultry isimli bir araştırmacı ele aldığı raporu İsviçre Bankası Union Bancaire Prive yayımlamış.Rapor Amerikan ve Avrupa ekonomisini ayrı ayrı inceliyor. Önce ABDde belli bir büyüme işareti gözlendiğini ama bunun hâlâ zayıf olduğunu belirtiyor. Avrupa ekonomisini ise dünyanın en kırılgan bölgesi olarak niteliyor. Buna da neden olarak Almanyadaki tüketici güveninin sarsılmasını gösteriyor. Hatta Avrupanın ya ikili bir dip yapacağını, ya da daha sert bir stagflasyona girebileceğini savunuyor. Bunda da para ve maliye politikaları arasındaki uyumsuzluğun ve petrol fiyatlarındaki son artışların hayli etkili olduğu belirtiliyor.Rapor dünyada iki senaryo bekliyor. Yavaş büyüme senaryosu ve ikili dip senaryosu. İlk senaryoda 2003 yılında dünya ekonomisi yüzde 1.8 büyürken, eğer tekrar bir dip olursa büyümenin yüzde 1.1e düşeceği hesaplanıyor. Keza ABD ekonomisi yüzde 2.3 büyüyecekken yüzde 1.1 bekleniyor. Avrupa ekonomisinde büyüme de yüzde 1den, yüzde 0.4e düşüyor. İhracatçı Japonyada da yüzde 0.8den 0.4e düşüyor.Savaşa gelince iki olasılık

Yazının Devamı

Irak savaşının dünyaya zararı da büyük olacak

10 Ekim 2002


<#comment>
Dün Irak’a müdahale olasılığının Türkiye’ye zararını yazmıştık. Aslında bu savaşın bir hayli de dolaylı hasarı olacak. Çünkü tüm dünya ekonomisi bundan olumsuz etkilenecek. Örneğin savaş istemeyen Almanya Irak’la doğrudan ticaret hacmi kaybına uğrayacak. Çünkü ambargoya rağmen Almanya ticareti sürdüren ülkelerden. Ancak Almanya ciddi ihracatçı bir ülke. Dünya ekonomisinde bir durgunluk artışı olursa Almanya bundan çok olumsuz etkilenecek.
Dünyanın önemli ekonomik araştırma birimleri işte bu küresel hasarı ölçmeye çalışıyorlar. Önceki hafta taze taze çıkan bir rapor elimize geçti. P. Gaultry isimli bir araştırmacı ele aldığı raporu İsviçre Bankası Union Bancaire Prive yayımlamış.
Rapor Amerikan ve Avrupa ekonomisini ayrı ayrı inceliyor. Önce ABD’de belli bir büyüme işareti gözlendiğini ama bunun hâlâ zayıf olduğunu belirtiyor. Avrupa ekonomisini ise dünyanın en kırılgan bölgesi olarak niteliyor. Buna da neden olarak Almanya’daki tüketici güveninin sarsılmasını gösteriyor. Hatta Avrupa’nın ya ikili bir dip yapacağını, ya da daha sert bir stagflasyona girebileceğini savunuyor. Bunda da para ve maliye politikaları arasındaki uyumsuzluğun ve petrol fiyatlarındaki

Yazının Devamı

Irak savaşının hasar boyutu belli değil

9 Ekim 2002

Amerika dışına bakıldığında da çoğu ülkenin savaşa karşı olduğu görülüyor. Özellikle Almanyanın ciddi ekonomik kayıplara uğrayacağı sanılıyor. Keza Fransa da savaşa yanaşmıyor. İngilteredeki İşçi Partisi ise bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Rusyaya gelince... Rusyanın basbayağı muhalefet bayrağı açtığı gözleniyor. Ancak elinde bir yaptırım yok. Bölge ülkeleri de hayli tedirgin. Mesela Ürdün özel olarak diplomatik bir tur yaptı, ama pek başarılı olamadı. Bütün bu uluslararası dirence ve Birleşmiş Milletlerin son kararına rağmen, ABDnin Ramazandan sonra harekatı başlatacağı sanılıyor.Bu savaştan belki de en olumsuz etkilenecek ülke Türkiye. Ancak Türkiyenin pek bir direnme takati yok. Belki de bu IMFye aşırı borçlu olmasından kaynaklanıyor. Malum IMF ABD Hazinesinin arka bahçesi konumunda. Üstelik son siyasal gelişmeler de bunu engelliyor. Önümüzdeki seçimlerde, ABD karşıtı olabilecek şahinler iktidardan, hatta Meclisten uzaklaştırılmış olacak. Bu da ABDyi rahatlatıyor. Dikkat edilirse, hiçbir siyasi parti açık açık savaşa karşı duramıyor. "İyi olmaz" deyip geçiştiriyorlar.Türkiyenin zararları tek tek ortaya çıkıyor. Örneğin, Kuzey Irakta bir Kürt devleti kuruldu bile. Sözde bu

Yazının Devamı

Irak savaşının hasar boyutu belli değil

9 Ekim 2002


<#comment>ABD’nin Irak’a müdahale hazırlıkları sürüyor. Ancak iş eskisi kadar kolay değil. Hem ABD’de Demokrat Parti’nin önemli bir kısmı müdahaleye karşı, hem de Cumhuriyetçilerin bir kısmı. Kısacası; ABD’de güvercinler çoğunlukta.
Amerika dışına bakıldığında da çoğu ülkenin savaşa karşı olduğu görülüyor. Özellikle Almanya’nın ciddi ekonomik kayıplara uğrayacağı sanılıyor. Keza Fransa da savaşa yanaşmıyor. İngiltere’deki İşçi Partisi ise bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Rusya’ya gelince... Rusya’nın basbayağı muhalefet bayrağı açtığı gözleniyor. Ancak elinde bir yaptırım yok. Bölge ülkeleri de hayli tedirgin. Mesela Ürdün özel olarak diplomatik bir tur yaptı, ama pek başarılı olamadı. Bütün bu uluslararası dirence ve Birleşmiş Milletler’in son kararına rağmen, ABD’nin Ramazan’dan sonra harekatı başlatacağı sanılıyor.
Bu savaştan belki de en olumsuz etkilenecek ülke Türkiye. Ancak Türkiye’nin pek bir direnme takati yok. Belki de bu IMF’ye aşırı borçlu olmasından kaynaklanıyor. Malum IMF ABD Hazinesi’nin arka bahçesi konumunda. Üstelik son siyasal gelişmeler de bunu engelliyor. Önümüzdeki seçimlerde, ABD karşıtı olabilecek şahinler iktidardan, hatta Meclis’ten

Yazının Devamı