Tüketimde güvensiz canlanma gözleniyor

15 Ağustos 2002

Bu program büyümeyi ihracat, yabancı sermaye ve turizmle sağlamak istiyor. Bu açıdan bakıldığında veriler turizm gelirlerinin arttığını, ancak bunun yetersiz kaldığını gösteriyor. Gerçi Turizm Bakanı Mustafa Taşar bu yıl 13 milyon turistin beklendiğini ve 10 milyar doları aşan gelir elde edileceğini söylese de, bu rakamlarla büyümenin artırılması gayet zor... Yabancı sermaye ise güvensizlik ve istikrarsızlık gibi nedenlerle gelmiyor. Zaten gelen de ağır bürokrasi ile geldiğine pişman oluyor. İhracata gelince... Geçen yıl gözlenen yüzde artış oranı (yüzde 12) bu yıl gözlenemiyor. Bu yıl da olsa olsa yüzde 7 - 8lik bir artış görülecek. Bu da oldukça yetersiz.Bu durumda büyümenin bir miktar iç taleple toparlanması gerekiyor. Ancak kamu harcamalarıyla talep güdülenemeyeceğinden iç talebin kendiliğinden canlanması gerekiyor. Bu da ancak güvenin sağlanmasıyla gerçekleşebilir.Bu bağlamda tüketici güveni büyük önem gösteriyor. CNBC - E tarafından açıklanan endeksler gösteriyor ki, aralık sonundan mayısa dek beklentiler bir türlü toparlanamıyor. Ancak gerek Başbakanın rahatsızlığı, gerekse seçimler konusundaki endişeler haziran ayında endeksi 13 puan birden düşürdü. Bu elbette ürkütücü bir

Yazının Devamı

Tüketimde güvensiz canlanma gözleniyor

15 Ağustos 2002


<#comment>Uygulanan program iç talebi canlandırmak istemiyor. Oysa kamu harcamaları artırılarak, iç tüketim rahatlıkla canlandırılabilir. Ve bu tipik Keynezyen yaklaşımla büyüme sağlanabilir. Ancak bu kalıcı olmaz. Beraberinde iki sorun birden gelir; ilk önce bütçe dengeleri büsbütün sarsılır ve iç borç dengeleri sürdürülemez hale gelir. Sonra enflasyon artar. Zamanla ortaya çıkan belirsizlikler de büyümeyi ortadan kaldırır.
Bu program büyümeyi ihracat, yabancı sermaye ve turizmle sağlamak istiyor. Bu açıdan bakıldığında veriler turizm gelirlerinin arttığını, ancak bunun yetersiz kaldığını gösteriyor. Gerçi Turizm Bakanı Mustafa Taşar bu yıl 13 milyon turistin beklendiğini ve 10 milyar doları aşan gelir elde edileceğini söylese de, bu rakamlarla büyümenin artırılması gayet zor... Yabancı sermaye ise güvensizlik ve istikrarsızlık gibi nedenlerle gelmiyor. Zaten gelen de ağır bürokrasi ile geldiğine pişman oluyor. İhracata gelince... Geçen yıl gözlenen yüzde artış oranı (yüzde 12) bu yıl gözlenemiyor. Bu yıl da olsa olsa yüzde 7 - 8’lik bir artış görülecek. Bu da oldukça yetersiz.
Bu durumda büyümenin bir miktar iç taleple toparlanması gerekiyor. Ancak kamu harcamalarıyla

Yazının Devamı

Büyümede işaretler dikkat çekiyor!

14 Ağustos 2002

Program büyüme konusunda ihracata güveniyor. İç talep serbest bırakılıyor. Hatta bir ölçüde sınırlanıyor ki, enflasyon oluşmasın.Aşağıdaki grafik aylık sanayi üretim endekslerini gösteriyor. Bu yıl ocak ve şubat aylarında bu endeksler içimizi karartıyordu. Ancak mart ayına ait veriler bizi şaşırttı. Çünkü mart ayında yüzde 19u aşan bir büyüme gözleniyordu. Önceleri bu stok telafisi olarak yorumlandı. Kimileri de bunu bayrama, kimileri de şubat ayının artığına dayandırdı. Oysa gerçek çıplaktı; ortada net bir büyüme gözleniyordu.Geçen yıl krizin hemen sonrası ciddi daralmalar yaşanmıştı. Haziran ayına gelindiğinde ay bazında bir önceki yıla göre yüzde 10.2 küçülme gözleniyordu. 2002 verileri ise bir toparlanma ve canlanma eğilimi gösterdi.Özellikle mart verileri geçen yıl yaşanan daralmanın tamamıyla telafi edildiğini gösteriyordu. Hatta bir ölçüde büyüme de gözleniyordu. Nisan ayında ise canlanma temposu biraz düştü. Oysa geçen yılın en büyük daralması aslında nisan ayında yaşanmıştı. Geçen yıl yaz başında beklenen toparlanma mayısta Telekom krizi patlayınca sekteye uğramıştı. Hatta aksine durgunluk oluşmuştu. Bu yıl canlanma sürüyor. Ama giderek yavaşlayarak. Geçen hafta açıklanan

Yazının Devamı

Büyümede işaretler dikkat çekiyor!

14 Ağustos 2002


<#comment>Büyüme uygulanan programın nirengi noktası. Eğer büyüme sağlanamazsa ne kriz biter, ne de borç sorunu. Ancak büyümenin enflasyonla sağlanmaması gerekiyor. Çünkü artık şu gerçek görüldü: Enflasyonla sağlanan büyüme ancak geçici kalıyor. Kalıcı büyüme ise fiyat istikrarı ile oluşuyor. Şu anda çabalanan strateji de önce enflasyonu yenmek. Ama bu arada ekonomi kendiliğinden canlanırsa ne ala.
Program büyüme konusunda ihracata güveniyor. İç talep serbest bırakılıyor. Hatta bir ölçüde sınırlanıyor ki, enflasyon oluşmasın.
Aşağıdaki grafik aylık sanayi üretim endekslerini gösteriyor. Bu yıl ocak ve şubat aylarında bu endeksler içimizi karartıyordu. Ancak mart ayına ait veriler bizi şaşırttı. Çünkü mart ayında yüzde 19’u aşan bir büyüme gözleniyordu. Önceleri bu stok telafisi olarak yorumlandı. Kimileri de bunu bayrama, kimileri de şubat ayının artığına dayandırdı. Oysa gerçek çıplaktı; ortada net bir büyüme gözleniyordu.
Geçen yıl krizin hemen sonrası ciddi daralmalar yaşanmıştı. Haziran ayına gelindiğinde ay bazında bir önceki yıla göre yüzde 10.2 küçülme gözleniyordu. 2002 verileri ise bir toparlanma ve canlanma eğilimi gösterdi.

Özellikle mart

Yazının Devamı

Brezilya grip oldu, biz de nezle

12 Ağustos 2002

Dünyada her gün çeşitli ekonomik gelişmeler oluyor. Malum dünya ekonomisi artık küreselleşti. Küçük ülkelerdeki olumsuz gelişmeler büyükleri pek etkilemese de, Amerika gibi büyükler tüm dünyayı etkiliyor. Mesela son aylarda Amerikada gerçekleşen muhasebe ve denetleme skandalları Amerikan borsalarını vurduğu gibi tüm dünya mali piyasalarını da etkiledi. Öte yandan, Arjantindeki kriz Fransız ekonomisini hiç etkilemedi.Zaman zaman siyasal gelişmeler de etkili oluyor. 11 Eylül, Afganistana çıkarma gibi gelişmeler küresel etkiler bırakıyor. Öte yandan bölgesel siyasal gelişmeler de etkili oluyor. Henüz Amerika Iraka müdahale etmese de Türkiye bundan etkilenmeye başladı bile. Müdahale sürecinde ise bu etkiler herhalde çok büyüyecektir.Aslında son aylarda yaşadığımız ama farkında olmadığımız gelişmelerden biri de Brezilya ekonomisinin sıkıntıya girmesiydi. Malum ekim ayındaki başkanlık seçimlerinde gerek kamuoyu araştırmaları, gerekse halkın doğrudan ifadesi solcu adayların daha şanslı olduğunu gösteriyor. Özellikle de, de Silvanın. Ancak solcuların daha önce borçlarla ilgili kaygı verici demeçleri mali piyasaları ürkütmüş, böylece sermaye kaçışları başlamıştı. Dövize olan taleple

Yazının Devamı

Brezilya grip oldu, biz de nezle

12 Ağustos 2002


<#comment>Ekonomik dengeler yurtiçindeki siyasal veya yurtdışındaki ekonomik gelişmelerden olumsuz etkileniyorsa, dengeler tam olarak yerine oturmamış, kırılganlıklar sürüyor demektir. Daha açık bir ifadeyle, hükümetin görevden ayrılması, Başbakan’ın hastalanması veya bir bakanın istifası, yahut da seçime gidilmesi piyasalarda kaygı yaratıyorsa, hassas dengeler sürüyor demektir.
Dünyada her gün çeşitli ekonomik gelişmeler oluyor. Malum dünya ekonomisi artık küreselleşti. Küçük ülkelerdeki olumsuz gelişmeler büyükleri pek etkilemese de, Amerika gibi büyükler tüm dünyayı etkiliyor. Mesela son aylarda Amerika’da gerçekleşen muhasebe ve denetleme skandalları Amerikan borsalarını vurduğu gibi tüm dünya mali piyasalarını da etkiledi. Öte yandan, Arjantin’deki kriz Fransız ekonomisini hiç etkilemedi.
Zaman zaman siyasal gelişmeler de etkili oluyor. 11 Eylül, Afganistan’a çıkarma gibi gelişmeler küresel etkiler bırakıyor. Öte yandan bölgesel siyasal gelişmeler de etkili oluyor. Henüz Amerika Irak’a müdahale etmese de Türkiye bundan etkilenmeye başladı bile. Müdahale sürecinde ise bu etkiler herhalde çok büyüyecektir.
Aslında son aylarda yaşadığımız ama farkında

Yazının Devamı

Ne Carlos, ne Ronaldo, yine IMF

9 Ağustos 2002

Seçim ufukta görününce maşallah Başbakan sanki dirildi. Şimdi oradan oraya koşuşturuyor. AB yasaları Meclisten rüya gibi bir sürprizle çıktı. Bu da orta vadedeki beklentileri olumluya dönüştürdü. Dervişi rahatsız eden seçim tarihinin belli olmaması durumu da ortadan kalktı. 3 Kasımda seçim olacağı artık hemen hemen kesin. (Olası sonuçları biz pek parlak görmesek de) Nihayet, ABDde çeşitli dev şirketlerin muhasebe yolsuzlukları ise borsayı sürekli olumsuz etkileyemez. Çünkü sağlam ve dürüst şirketler elbette çoğunlukta. Kaldı ki, borsadaki düşüş de durmuş gözüküyor... Kala kala bizi rahatsız eden, başta Brezilya olmak üzere, bazı Latin Amerika ülkelerindeki çalkantılar oluyor.Bunlardan en etkilisi Brezilya idi. Malum Brezilyanın ciddi bir borç sorunu vardı. Üstelik cari işlemlerde görülen açık hiç de göz ardı edilebilecek gibi değildi. Son bir yılda 1 milyar azalsa da hala 18 milyar dolar olması sıkıntı yaratıyordu. Nitekim geçenlerde Brezilya reali dolara karşı tek günde bile yüzde 8.6 düşmüştü. Dalgalı kur sistemi uygulayan Brezilyanın riskleri kuruna yansıyor, real sürekli düşüş seyri gösteriyordu.Risklerin tetikleyicisi yine siyasetti. Malum Brezilyada ekimde başkanlık

Yazının Devamı

Ne Carlos, ne Ronaldo, yine IMF

9 Ağustos 2002


<#comment>Uzun zamandır mali piyasalarımızda bir stres, bir rahatsızlık hissediliyordu. Bunun çeşitli nedenleri vardı. Yurtiçinde Başbakan’ın sağlık sıkıntıları tedirginlik yaratıyordu. İkincisi AB’ye tam üyelik için sonbahara dek hallolması gereken siyasal düzenlemeler gecikiyordu. Üçüncüsü, usulsüzlük, skandallarıyla Amerika’da patır patır düşen hisse senedi fiyatları global etkiler bırakıyordu. Hatta NYSE’de (New York borsası) öylesi düşüşler yaşandı ki, 11 Eylül solda sıfır kaldı. Nihayet, bazı Latin Amerika ülkelerindeki ekonomik dengesizlikler bulaşma etkisi yaratıyordu. Özellikle de Brezilya’daki gelişmeler.
Seçim ufukta görününce maşallah Başbakan sanki dirildi. Şimdi oradan oraya koşuşturuyor. AB yasaları Meclis’ten rüya gibi bir sürprizle çıktı. Bu da orta vadedeki beklentileri olumluya dönüştürdü. Derviş’i rahatsız eden seçim tarihinin belli olmaması durumu da ortadan kalktı. 3 Kasım’da seçim olacağı artık hemen hemen kesin. (Olası sonuçları biz pek parlak görmesek de) Nihayet, ABD’de çeşitli dev şirketlerin muhasebe yolsuzlukları ise borsayı sürekli olumsuz etkileyemez. Çünkü sağlam ve dürüst şirketler elbette çoğunlukta. Kaldı ki, borsadaki düşüş de durmuş

Yazının Devamı