Krizin bitme süreci

24 Ağustos 2001


<#comment>İki günlük Karadeniz gezisinden dönerken, Trabzon semalarında Türk halkının içinde bulunduğu durum ve ekonomik programla ilgili izlenimleri değerlendirdik. Türk ekonomisi son on yıldır istikrarlı biçimde büyüyemiyor. Tüketime dayalı ve gelir dağılımının bozulmasıyla sağlanan düzensiz büyümeler kalıcı olamıyor. Son yıllarda gelir dağılımındaki kronik bozukluk ülke ekonomisinin adeta temel özelliği haline geliyor. Ancak 1990'lı yıllarda sıcak paraya ve borçlanmaya dayanarak gelişen ekonomik refahın şimdi adeta sancılı biçimde diyetinin ödettirildiğini gözlüyoruz. Eskiye dönüş elbette aranamaz. Sancısız çıkışlar da olamaz. Ancak kuşku yok ki, sancıyı da, acıyı da en çok dar gelirli çekiyor.Ekonomik krizler genellikle kendini mali kesimde gösterir. Yani öncelikle bankalar sıkıntıya girer. Bu, daha sonra reel sektöre yansır. Çünkü faizde ve diğer mali parametrelerdeki (örneğin döviz kuru) bozulma reel sektörü etkiler. Mali sektörde toparlanma ne denli çabuk olursa, reel sektör de o denli çabuk toparlanır. Reel sektördeki olumsuz etkiler de üretim daralması ve işsizlik olarak kendini gösterir. Daha sonra toplumsal rahatsızlıklar artar ve en sonunda da siyasette bazı

Yazının Devamı

Burada varsa yoksa fındık

23 Ağustos 2001

Ordu'da üreticiler fındığa verilen fiyata hayli tepkili. Açıklama öncesi piyasada 1 milyon 700 bin TL'ye yakın olan fiyat, Fiskobirlik'in açıklamasıyla derhal 1 milyon 300 bin TL'ye düşmüş. Birlik fiyatı yukarı çekeceğine, 1 milyon 400 bin TL'den alım yapmayı açıklamış. Üretici "Biz bir buçuk milyona bile razıydık. Bu fiyat geçen yıldan az" diyor. Bir üretici adeta haykırdı: "Bir dolara bir kilo fındık olur mu?" Kur böyle giderse ondan aşağıya bile olur ya, neyse! Samsun'da sorguladığımız konuları Ordu'da da araştırdık: Halk krizi neye yoruyordu, krizi aşabilme umudu taşıyorlar mıydı ve Anadolu siyasete ilişkin neler düşünüyordu? Önceki gün Samsun'da halkla görüşürken, ekonomi yönetimi de Ankara'da bankalarla sanayi kesimini yan yana getirmişti. Toplantı çok önemliydi, çünkü reel kesim felç olmuştu. Ordu'da da krizin etkilerini halka sorduk. Ancak halk krize girmeden derhal fındık konusuna girdi. Her şeyin farkındalar Ordu'da neredeyse "Ekonomi eşittir fındık, destekleme fiyatı eşittir siyaset" olmuş. İktidarın temsilcileri bazı üreticilere fiyatın artmasına ekonomiden sorumlu bakanın engel çıkardığını söylemişler. Doğru mudur, bilinmez. Ancak üretici giderek aydınlanıyor. Çok

Yazının Devamı

Burada varsa yoksa fındık

23 Ağustos 2001


<#comment>
Samsun'da sorguladığımız konuları Ordu'da da araştırdık: Halk krizi neye yoruyordu, krizi aşabilme umudu taşıyorlar mıydı ve Anadolu siyasete ilişkin neler düşünüyordu? Önceki gün Samsun'da halkla görüşürken, ekonomi yönetimi de Ankara'da bankalarla sanayi kesimini yan yana getirmişti. Toplantı çok önemliydi, çünkü reel kesim felç olmuştu. Ordu'da da krizin etkilerini halka sorduk. Ancak halk krize girmeden derhal fındık konusuna girdi.
Ordu'da üreticiler fındığa verilen fiyata hayli tepkili. Açıklama öncesi piyasada 1 milyon 700 bin TL'ye yakın olan fiyat, Fiskobirlik'in açıklamasıyla derhal 1 milyon 300 bin TL'ye düşmüş. Birlik fiyatı yukarı çekeceğine, 1 milyon 400 bin TL'den alım yapmayı açıklamış. Üretici "Biz bir buçuk milyona bile razıydık. Bu fiyat geçen yıldan az" diyor. Bir üretici adeta haykırdı: "Bir dolara bir kilo fındık olur mu?" Kur böyle giderse ondan aşağıya bile olur ya, neyse!

Her şeyin farkındalar
Ordu'da neredeyse "Ekonomi eşittir fındık, destekleme fiyatı eşittir siyaset" olmuş. İktidarın temsilcileri bazı üreticilere fiyatın artmasına ekonomiden sorumlu bakanın engel çıkardığını söylemişler. Doğru mudur, bilinmez. Ancak

Yazının Devamı

Sanayide dehşet veren tablo

22 Ağustos 2001

Ayrıca üç konu çok önemliydi: Birincisi, halk krizi neye yoruyordu. Kriz sonrası gelişmeler bu siyasal algılamaya göre belirlenecekti.. İkincisi, krizi aşabilme umudunun görülmesi gerekiyordu. (Malum, herhangi bir olumlu beklenti yoksa kriz derinleşebilir...) Ve nihayet, Anadolu siyasete ilişkin neler düşünüyordu. Samsun'a gelmeden bir bankacı İstanbul'da sıkıntının daha fazla olduğunu, çünkü Anadolu'da sanayi kesiminin mali sektörle bağlantısının daha az olduğunu söylemişti. Samsun'da sanayi sarsılmış En ilginci ise Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Sakoğlu'nun yakınmaları. Sakoğlu sosyal patlama noktasına gelindiğinden bahsediyor. "100 dolara iş arayan çok insan var" diyor ve ekliyor: "Beş milyarı olan faiziyle geçiniyor, böyle toplum olur mu?" Samsun'da organize sanayi bölgesinde işyerlerinin ancak yüzde 40'ının çalıştığını, gerisinin üretim dışı olduğunu öğrendik. 189 işyeri kapanmış ve 2 bin 800 işçinin 1400'ü işsiz kalmış. Dehşet verici bir tablo! Sakoğlu'na "Bu ne zaman başladı?" diye sorduğumuzda, bunun aslında 2000 yılı sonbaharında başladığını belirtti. Yani istatistiklerdeki büyümenin soğuması başlar başlamaz. Sorunlar arasında Başbakanlığın yaptırdığı toplu

Yazının Devamı

Sanayide dehşet veren tablo

22 Ağustos 2001


<#comment>
Samsun'a gelmeden bir bankacı İstanbul'da sıkıntının daha fazla olduğunu, çünkü Anadolu'da sanayi kesiminin mali sektörle bağlantısının daha az olduğunu söylemişti.
Ayrıca üç konu çok önemliydi: Birincisi, halk krizi neye yoruyordu. Kriz sonrası gelişmeler bu siyasal algılamaya göre belirlenecekti.. İkincisi, krizi aşabilme umudunun görülmesi gerekiyordu. (Malum, herhangi bir olumlu beklenti yoksa kriz derinleşebilir...) Ve nihayet, Anadolu siyasete ilişkin neler düşünüyordu.

Samsun'da dikkate değer bir sanayi yatırımı yok. Var olan da hayli sarsılmış. Kent eşrafıyla yediğimiz öğle yemeğinde vali ve belediye başkanı sahil düzenleme projesine çok önem veriyor. Ancak bölgedeki devlet yatırımlarını aşamıyorlar. Belediye Başkanı Y.Ziya Yılmaz "Yerel Gündem 21" adı altında sivil toplum örgütlerinden oluşturduğu 21 konseyin örnek olduğunu düşünüyor.
En ilginci ise Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Sakoğlu'nun yakınmaları. Sakoğlu sosyal patlama noktasına gelindiğinden bahsediyor. "100 dolara iş arayan çok insan var" diyor ve ekliyor: "Beş milyarı olan faiziyle geçiniyor, böyle toplum olur mu?"

Yazının Devamı

Enflasyon hedeflemesi nedir? (2)

20 Ağustos 2001


<#comment>Stand-by sonrası Merkez Bankası bir para kurulu oluşturunca başka bir politikanın uygulamaya geçirileceğini sanmıştık. Oysa şimdi anlaşılıyor ki IMF Merkez Bankası’nın bir an önce enflasyon hedeflemesine geçmesini arzu ediyor. Sabit kura dayanan para kurulu artık kesinlikle gündem dışı.
Daha önceki para politikalarını özetleyerek enflasyon hedeflemesi konusuna girmiştik. En yalın anlatımıyla, enflasyon hedeflemesi, gerçekleşeceği sanılan enflasyonun tahmin edilip, tutturulmaya çalışılması demek. Burada hedefi MB belirliyor. Ancak MB her seferinde gerçekleşebilecek bir hedef koyduğundan, her açıklanan rakamın da tutacağı varsayılıyor. Böylece ekonomik tarafların inancı ve uyumu sağlanıyor. Fischer geldiğinde, işte bu nedenle, yıl sonu enflasyon tahmini hemen değiştirildi. Daha gerçekçi bir tahmin konuldu.
MB, enflasyon hedeflemesinde iki yıllık bir tahmin yapıyor ve ilk yıl tutarsa yoluna devam ediyor. Eğer tutmazsa tahmini gözden geçiriyor, bazı parasal araçlarında (örneğin kısa vadeli faizlerde) gerekli değişiklikleri yapıyor ve sonra tekrar yola koyuluyor. Burada doğru tahmin yapmak çok önemli. Bu nedenle de gelişmiş bir ekonometrik model gerekli.

Yazının Devamı

Toplumsal travma

17 Ağustos 2001

Değerli okurlarım,™nceki hafta gerçekten dolar düştü ama diğer gelişmeler elbette yaşanmadı. Çünkü Amerika'da mark da, yen de ekonomi için bu denli "nemli değildir. Çünkü Amerikalılar kendi ulusal paralarını kullanırlar. Kur oynadığında da isyan çıkmaz. Yatırımcılar, spekülat"rler, hatta dış ticaret yapanlar etkilense bile halk doğrudan etkilenmez. Son günlerde ülkemizde yaşanan travma, ekonominin ne denli dolarize olduğunu g"steriyor. Herkes bir k"şesinden ya d"viz borçlu ya da alacaklı.Neden? Çünkü yıllardır izlenen kur sisteminden. Kur enflasyon kadar gittiğine g"re en sağlam tasarruf aracı d"vizdi. Ancak d"viz enflasyonun dışında dalgalanırsa ne olacak? Tabii dolarizasyon yapısal olarak ç"zülecek. Uygulanan strateji de bu. AMERİKA'da bankacılar figan halinde! Çünkü bir haftada, hatta son d"rt günde, Amerikan doları yüzde 4'e yakın değer kaybetti. šstelik yıllık enflasyon yüzde 3 bile değil. Avrupa'dan ithalat yapanların dara düşeceği belli oldu. IMF'den gelen açıklama da bu gelişmenin üzerine tuz biber ekti: "Artan dış ticaret açığından dolayı dolar daha da değer kaybedecek"... Tüm bankacılar toplandı ve Washington'a doğru hareket ettiler. Hazine Bakanı O'Neill'i ve

Yazının Devamı

Toplumsal travma

17 Ağustos 2001


<#comment>AMERİKA'da bankacılar figan halinde! Çünkü bir haftada, hatta son dört günde, Amerikan doları yüzde 4'e yakın değer kaybetti. Üstelik yıllık enflasyon yüzde 3 bile değil. Avrupa'dan ithalat yapanların dara düşeceği belli oldu. IMF'den gelen açıklama da bu gelişmenin üzerine tuz biber ekti: "Artan dış ticaret açığından dolayı dolar daha da değer kaybedecek"... Tüm bankacılar toplandı ve Washington'a doğru hareket ettiler. Hazine Bakanı O'Neill'i ve daha sonra New York'ta Federal Reserve Başkanı Alan Greenspan'i ziyaret ederek isyanlarını ifade ettiler.
Değerli okurlarım,
Önceki hafta gerçekten dolar düştü ama diğer gelişmeler elbette yaşanmadı. Çünkü Amerika'da mark da, yen de ekonomi için bu denli önemli değildir. Çünkü Amerikalılar kendi ulusal paralarını kullanırlar. Kur oynadığında da isyan çıkmaz. Yatırımcılar, spekülatörler, hatta dış ticaret yapanlar etkilense bile halk doğrudan etkilenmez. Son günlerde ülkemizde yaşanan travma, ekonominin ne denli dolarize olduğunu gösteriyor. Herkes bir köşesinden ya döviz borçlu ya da alacaklı.
Neden? Çünkü yıllardır izlenen kur sisteminden. Kur enflasyon kadar gittiğine göre en sağlam tasarruf aracı dövizdi. Anc

Yazının Devamı