Bir bayram önerisi

14 Temmuz 2015

Dünyanın çevresini 11 metrelik bir yelkenli kotrayla gezip görmek amacıyla dolaşan ilk kişi, Amerikalı denizci ve eski kaptan Joshua Slocum’du.
24 Nisan 1895’te ABD’nin Boston limanından yola çıktı. 27 Haziran 1898’de Newport Rhode Island limanına giriş yaptı.
Yolculuğu sırasında Atlantik’i geçip Cebelitarık’a ulaştı. Oradan Brezilya sahillerine geçti, fırtınalı Horn Burnu’nu döndü, Pasifik’e açıldı. Uğradığı her adacığın üzerinde yaşayan insanlarla birlikte öyküsünü anlatmayı da ihmal etmedi. Buradan Hint Okyanusuna açıldı. Afrika sahillerine ulaştığında Ümit Burnu’nu geçti, Tekrar Brezilya’ya vardı. Kuzeye ABD’ye doğru çıktı ve evine dönmüş oldu.
Bunu motoru olmayan Spray isimli, kendi elleriyle onarıp baştan inşa ettiği yelkenli kotrasıyla ve tek başına yaptı. Seyahatini “Sailing Alone Around The World” adıyla kitaplaştırdı ve döneminde best seller oldu.
Onun dünya seyahati sadece bir denizcilik macerası değil. İnanılmaz bir sivil tarih kaynak kitabı. O dönemin insanları nasıl yaşardı, ne düşünürlerdi, ne yer ne içerlerdi, neler konuşurlardı? Dünyanın o zamanlar nasıl bir yer olduğuna dair şaşırtıcı ayrıntılarla ve çizimlerle birinci ağızdan aktarılmış anılar.
Slocu

Yazının Devamı

Bedava dergi dağıtmak durumu kurtarmayacak

12 Temmuz 2015

1952 yılında yayın hayatına başlayan köklü müzik dergisi NME, geçen hafta artık bedava dağıtılacağını açıkladı. Maalesef bu karar da sonucu değiştirmeyecek gibi görünüyor

Yazılı basın çoktan bitti, tabuta son çiviler çakılıyor.” Dergilere, gazetelere bakış dünyada bu yönde. Son 15 yılda dijitale geçişten etkilenmeyen kimse yok. Müzik sektörü, film sektörü, yayıncılık ve elbette medya. Hepsi kendi içlerinde bu sancıları, sıkıntıları yaşadı, yaşıyor. Bu geçişten kurtuluş olmadığı açık. “Bitti” demek yerine bu değişime erkenden ayak uydurmak gerekiyordu. Patronlar ve yöneticiler bunu anlayana kadar “bitti” tabii.

Daha hızlı batacak

Önce dergi ve gazetelerin internette sınırlı varlığı üzerinde duruldu. “Her şeyi internete koyarsak dergi almazlar” deniyordu. Her halükarda almadılar.

Tablet çıkınca uzmanlar “Yayıncılığın geleceği tablette” demeye başladı ama bu alana yatırımlar hep zarar ziyan oldu.
Bugün iPad’i sadece gözü iyi görmeyen yaşlılar kullanıyor.

Ardından her şey bedava dönemi geldi. Müzikte yıkılan bu sistem, yayıncılıkta halen hakim sistem olarak devam ediyor ama o da yıkılacaktır. Yazılı basın derken, gazeteleri ayrı tutalım ve asıl mevzumuz olan dergilere

Yazının Devamı

Rihanna öyle bir şey yaptı ki!

11 Temmuz 2015

Şok görüntüler, olay klipten sahneler, yasaklı klipten ilk kareler...

Rihanna kanlar içinde! Ünlü şarkıcı yeni klibinde öyle bir şey yapıyor ki...

Bu klibi başka nasıl anlatmamı bekliyorsunuz ki? Analiz mi edelim? Gelin edelim, bakalım bu analiz bizi nerelere götürecek... Rihanna yeni klibinde (adı da “Bitch Better Have My Money / Hey kaltak paramı versen iyi olur”) parasını vermeyen kalantorun karısını kaçırıp işkence ediyor. Seks kölesi yapıyor. Sonunda da intikamını ve parasını alıyor. Bolca kan, uyuşturucu ve seks. Kötü kız, güçlü kadın, “girl power”, delikanlı Rihanna adamı nasıl dize getirdi... Artık neresini hazmedebiliyorsanız orasından yediniz. Afiyet olsun.

Amacına ulaşmış

Rihanna’nın kanlı resmi Twitter’a düştü. Dannn... Ardından Facebook’u açtım, orada da aynı resimler ve haber. Derken yabancı müzik siteleri internetten ardı ardına bombalamaya başladı. Şok şok şok... Rihanna’nın yeni klibi şöyle, yok efendim böyle.

Consequence of Sound diye bir blog var. Orada “Şarkıya klip değil, şiddet pornosu çekmiş” şeklinde bir başlık gördüm. Klip amacına ulaşmış işte. Bunun için hazırlanmış bir format zaten. Amaç Birikim dergisinde tartışılması değil, bu şekilde

Yazının Devamı

Gündem, komşu, vesaire...

7 Temmuz 2015

Komşumuz Yuna-nistan’ın maliye bakanı Varoufakis pazar günü ülkesinde yapılan referandumdan “borcumuzu ödemiyoruz” sonucu çıkmış olmasını, “Küçük bir Avrupa milletinin borç esaretine karşı ayağa kalkması” olarak nitelendirdi.

Bu siyasetçiler şahane insanlar. Sizin benim gibi sıradan insanların göremediği burnumuzun dibindeki parıltılı gerçekleri destansı ifadelerle işaret edip görmemizi sağlıyorlar. İnsan siyasetçi olmaz siyasetçi doğar bence.

Biz sıradan doğanlar manzaraya bakınca sadece borcunu ödemek istemeyen insanlar görüyoruz. Hiç heyecanlı değil. Destansı değil, kahramanlık öyküsü falan da yok.

Borçları yapılandırmaya ve Merkel’in acı ilacını içmeye hayır demeyi, “kapitalizme karşı onurlu direniş” olarak yorumlayan analizciler de siyasetçilerle kuzen olmalı. Onların da özel yeteneklerle doğduğu açık.

Biz hala saf saf “para bitince halk bir anda antikapitalist mi oldu” diye soruyoruz. Neyse ki doğrusunu gösteriyorlar. Yunanistan halkı hep antikapitalistti aslında ama uzaylıların oyuyla iktidar olan kapitalist partiler aynı “They Live” filmindeki gibi onları kandırıyordu. Yunanistan’ı AB’ye zorla soktular. Halk hiç istemedi direndi ama gücü yetmedi.

2001 krizinde Ecevit hükümeti

Yazının Devamı

Apple Music neden bizde yok?

5 Temmuz 2015

Başlıktaki sorunun yanıtı aslında hayatımızın özeti gibi. Ülkece neden bir türlü iki yakamız bir araya gelmiyorsa, Apple Music de o yüzden Türkiye’de yok...

Geçen hafta Apple’ın müzik dinleme platformu Apple Music önceden ilan edildiği üzere 110 ülkede hizmete açıldı. Dünyanın bir numaralı stream platformu Spotify’a rakip olması beklenen ve Apple’ın çok önemsediği bu hizmetin ücretsiz üç aylık deneme süresi var. Üye olduğunuz takdirde ayda 9.99 dolarlık ya da 14.99 dolarlık paketler satın alarak müzik dinleyebiliyorsunuz.

Gelecek kişisel radyoda

Stream dünyasında gelecek, kişisel radyolara doğru evrildi. Pek çok platform artık sadece albüm formatında şarkıları arşivlemekle, listeler yapmakla yetinmiyor. Giderek önem kazanan şey, size sevdiğiniz türde müzikler, şarkılar, sanatçılar öğreten algoritmalar yazmak (kişisel radyo kanalı). “Her şey elimin altında ama ne dinleyeceğim ben şimdi, hangi birinden başlayacağım?” diye öylece bekleyen dinleyici hedefte.

Sizin alışkanlıklarınızı, bilgisayarınızı, önceden girdiğiniz siteleri, dinlediğiniz şarkıları okuyan ve bunlara göre size müzik öneren yazılımlar da elbette yeni değil. Tanınmış ya da “uzman” kişilerden listeler ve

Yazının Devamı

Onlar dalgalarla boğuşurken...

4 Temmuz 2015

Sekiz yelkenlinin İspanya’da başlayıp dünyanın çevresini döndükten sonra İsveç’e varması dokuz ay sürdü. Zorlu yelken yarışının finali geçen hafta Göteborg’daydı

arih 11 Ekim 2014. İspanya’nın Alicante şehrinde Volvo Ocean Race’in ilk ayağı başladı. Sekiz yelkenli denize açıldı. Bir tanesi hatırlarsanız Türk bayraklı Alvimedica idi. Ben de buna tanık olup yazmıştım. Geçen hafta Göteborg’a bu sefer karşılamaya gittim.

Onlar denizdeyken... Ankara’da bir adet “Saray” açıldı. Kuyruklu yıldıza uzay aracı indi. Boko Haram katliamlara devam etti.
IŞİD kafa kesmeyi sürdürdü. Afganistan’da, Pakistan’da bombalar patladı, insanlar havaya uçtu. Bir polis zenci genci vurdu, Ferguson olayları yaşandı, Amerika birbirine girdi. TOMA’lar sürekli çalıştı. Güneydoğu’da ve Doğu’da insanlar gazlandı. İstanbul’da insanlar gazlandı, İzmir’de insanlar gazlandı, Ankara’da insanlar gazlandı.

“Eyyy Merkez Bankası” hadisesi yaşandı. Dolar 2.7, avro 3 küsur lira oldu. Malezya Havayolları uçağı kayboldu. IŞİD Charlie Hebdo dergisinde katliam yaptı. Yemen karışıktı, daha da karıştı, Husiler yönetimi ele geçirdi. Yunanistan’da Syriza iktidara geldi. Tarafsız cumhurbaşkanımız her gün üç miting yaptı,

Yazının Devamı

Hoşgörü artık üstgeçitte bir laftır

30 Haziran 2015

Pazar günü bütün dünyada onur yürüyüşü yapıldı. Herkes birbirini sevgiyle kucakladı.
İnsanların birbirini cinsiyet, dil, din, ırk ayrımı olmadan özgürce sevebilme ve kabul etme hakkının kutlandığı gündü.
Başka bir bakış açısıyla, bireysel özgürlüklerin ve hakların çağdaş sınırlarının kutlanması ve kutsanmasıydı.
Bizde bunlar elbette olmadı. Polis pasif eylemcilerin üzerine gaz ve su sıktı. Bizde devlet ve hükümet “Herkes herkesi sevemez” diyor.
Ramazan hoşgörü ayıymış falan filan. Her üstgeçidi bu laflarla donatmışlar ama belli ki artık ne kendileri inanıyor ne de başkalarını inandıracak, ikna edecek halleri var.
Vefa nasıl semt adıysa, hoşgörü de üstgeçitte bir yazı artık. Ortada bir “tiyatro” var (tiyatroyu tenzih ederim) ve bizim meşhur siyasal İslam’ın 13 yıllık şanlı demokratik özgürlük ve sivilleşme mücadelesi belediyenin ramazan müsamerelerini aratacak noktaya geldi.
-

Yazının Devamı

Taylor bizi de kurtar

28 Haziran 2015

Dünya Taylor Swift’in Apple’a yazdığı mektubu ve bu mektup sayesinde müzisyenlerin Apple Music’ten kazandığı yeni hakları konuşuyor

Taylor Swift uzun zamandır Amerikalıların pek sevdiği, yere göğe koyamadıkları biricik pop yıldızları. Amerikalılar bu konsepte “sweetheart” der. Sadece şarkılarını değil son dönemdeki “kahramanlıklarını” da beğeniyorlar. Açıkçası ben de Swift’in müzik sektörünün bu yeni düzeninde sanatçıların haklarını korumaya yönelik net çıkışlarını, restlerini saygıyla karşılıyorum.

Dünyada hiçbir pop yıldızı son dönemde onun kadar cesur değil. Swift bir süre önce son albümü “1989”un Spotify’da yer almasına izin vermedi. Telif sistemini eleştirdi ve hakkının yendiğini düşündüğünü açıkladı. Spotify geri adım atmayınca Swift bütün kataloğunu geri çekti. Müziğin bedava dinlenmesine karşı olduğunu da defalarca ifade etti.

Bizim popçularımız bu resti çekebilir miydi?

Ardından Apple vakası geldi. Apple, 30 Haziran’da yayına sokacağı Apple Music sitesinin üç aylık ücretsiz deneme süresi boyunca sanatçılara ödeme yapmayacağını duyurmuştu. Swift, Apple CEO’suna yazdığı mektupta bunun hak ihlali olduğunu anlattı, bu durum değişmezse şarkılarını bu platforma

Yazının Devamı