Bir ülke düşünün.. Ülkenin en önemli meselesi için.. Ana muhalefet lideri, tek başına iktidar olan partinin liderinden randevu istiyor..
30 yıldır gözyaşı döktüğümüz konuda..
30 bin, belki de 40 bin kişinin öldüğü meselede..
Muhalefet lideri akan kanı durdurmak yolunda çözüm planım var diyor; memlekette yaprak kımıldamıyor..
Heyecan fırtınası esmiyor..
Medya büyütmüyor, önemsemiyor..
Sıradan bir işmiş gibi davranıyor..
Hıristiyan’ın biri yolda giderken Yahudi olduğunu anladığı kişinin ensesine tokadı patlatmış..
Yahudi bağırmış..
Neden vurdun!..
Siz, peygamberimiz İsa’ya eziyet ettiniz, çile çektirdiniz, öldürdünüz..
Yahudi’nin ağzı bir karış açık; iyi ama o iki bin yıl önceydi demiş..
Tokadı patlatan Hıristiyan umursamamış..
Ben yeni duydum..
Başbakan cinayet ilan etti.. Her kürtaj bir Uludere’dir diyerek yüksek perdeden girdi..
Bir iki gün sarsıntı yaşandı..
Hazırlıksız yakalanan Sağlık Bakanlığı ne diyeceğini bilemedi..
Neyse ortalık duruldu..
Görüldü ki; kürtaj cinayetse yasaklamak daha büyük cinayetlere kapı açacak..
Daha doğrusu olan garibanlara olacak.. Fakir fukaraya..
Parası olan atlayıp uçağa en yakın ülkeye uçacak..
Tamam sabah akşam Uludere’yi konuşmayalım.. Tamam Başbakan’ın dediğini yapalım..
Emri kim verdi, emri kim verdi açıklayın diye tutturmayalım..
Bekleyelim..
Bekleyelim ama bu arada Uludere kürtaja kurban gitmesin..
Böyle bir eğilim var..
Kürtaj memleketin en önemli meselesi yapılıyor..
10 haftaya kadar izin var, 10 haftadan sonra suç ya..
Bizleri hazırlamak için olsa gerek Başbakan bir süredir Başkan gibi davranıyor..
Genel Kurul’a pek uğramıyor.. Meclis çalışmalarına katılmıyor..
Sadece talimat veriyor..
Bu yasayı çıkarın.. Şu değişikliği yapın..
Bunun en somut örneğini 4+4+4’te gördük.. Komisyona pazara kadar bitsin dedi akan sular durdu..
*
Uludere olayının dallanıp budaklanması aklına aniden kürtaj meselesini getirdi..
Arena stadındaki kongreyi görünce dün şu yorumu yapmıştık..
Başbakan’ın ‘Başkanlık’ yürüyüşü başladı..
Arena’da partisinin il kongresinde konuşan genel başkan değil, sanki ‘Başkan’dı..
Artık bu işin gizlisi saklısı kalmadı.. Kamuoyu tartışsın bakalım ne çıkacak demenin manası da kalmadı..
Başbakan ‘Başkan’ olmayı çok istiyor..
Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan geçenlerde açıkladı..
Erdoğan olmazsa bugünkü sistem kriz üretir dedi.. Ya başkanlığa ya da yarı başkanlığa geçmeliymişiz..
* * *
İçişleri Bakanı istifa etmediğine göre.. İçişleri Bakanı sözlerini geri almadığına göre..
Başbakan destek çıktığına göre..
AKP sözcüsüne istifa etmek düşer!
Niye mi?
İçişleri Bakanı’nın Uludere’de ölenlere figüran demesine PKK’nın kaçakçısı ilan etmesine hak ettiler demeye getirmesine en sert tepki AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten gelmişti.
İçişleri Bakanı’nın yaklaşımının hükümet ve AK Parti’ye ait bir yaklaşım olmadığını söylemişti..
Daha da ötesi..
Bakan’ın yaklaşımını insani bulmamıştı..
Uludere’yi sormak, Uludere’yi konuşmak giderek suça dönüştürülüyor..
PKK’ya hizmet etmekle eşanlamlı hale getiriliyor.. Neredeyse örgüt propagandası sayılacak..
İktidara yakın duranlar Uludere’den söz etmenin milli menfaatlere aykırı olduğunu yazmaya başladı..
Biliyorsunuz.. Bizde milli menfaat denildi mi akan sular durur..
Bir zamanlar askerler çok kullanırdı.. Faili meçhulleri sormak bile milli menfaatlere aykırı sayılıyordu..
Ya altından devlet çıkarsa!..
Uludere de aynı kapsama sokuluyor.. Belli ki iktidarın yumuşak karnı!..