Dünyanın en iyi takımı da olsanız da, eğer bütün futbolcuları geri çeker ve sadece müdafaa yaparsanız eninde sonunda golü yersiniz.
Bir ordu devamlı savunmada kalırsa kaybetmeye mahkûmdur.
Askeriniz vaktini sınır karakollarında saldırı beklemekle geçirirse tabii sürekli şehit verir.
Bir ordu kazanmak için saldırmak zorundadır.
Ne var ki, bizim ordumuza saldırı izni yok. Çünkü Amerika ve Barzani izin vermiyor!
Ankara’daki iktidar ülkeyi korumak için maalesef ABD ile Barzani’nin ağzına bakıyor.
Onları PKK terörürünü bitirmeye zorlayamadığı gibi ordumuzun burnunu sınırdan çıkarmasına izin vermiyor.
PKK’yı etkisizleştirmenin, terörü altetmenin yolu diplomasiden geçiyor. Irak’ın diplomasi yoluyla PKK’yı topraklarından atmaya ikna edilmesi gerekiyor... CHP Milletvekili Onur Öymen 1990’ları hatırlatıyor:
- PKK o yıllarda Suriye’de yuvalanmıştı. Suriye’ye sert ve kararlı mesajlar gönderdik. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş 1998 yılında Suriye sınırında düzenlenen tatbikatta:
“PKK destekçisi Suriye, sabrımızı taşırmaya başladı...” şeklinde kesin mesajlar verince, askeri birliklerimiz sınıra doğru ilerlemeye başlayınca Suriye gevşedi. Apo’yu ihraç etti.
Onur Öymen iktidara çağrıda bulunarak diyor ki:
- Şu anda yapılması gereken aynı şeydir. PKK’nın karargâhı, yöneticileri, cephanesi Irak topraklarındadır. ABD ve Irak bütün terör örgütleriyle mücadele ediyor ama PKK ile etmiyor. Şili’ye gideceğinize Bağdat’a gidin. Terör örgütünü topraklarından çıkarmalarını isteyin. Eğer onlar bu işi yapmazlarsa bizim yapacağımızı kararlı bir dille anlatın.
* * *
Ankara’dakiler ne yapıyor peki?
PKK, sadece son iki ayda 23 kez saldırıda bulunmuş, bu saldırılarda 26 askerimizi şehit etmişti. Şemdinli’deki son saldırıyla şehit sayımız bir anda 36’ya çıktı. Beylik mesajlar birbirini izliyor.
Bu mesajların en ilginci TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’den geldi. Dedi ki Şahin:
“Bugün verdiğimiz 8 şehidimizle ilgili ben Genelkurmay’dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum. Kamuoyu da bekliyor.”
Kamuoyunun Genelkurmay’dan tatmin edici bir açıklama beklemesi hakkıdır. Genelkurmay da o açıklamayı en kısa zamanda yapmalıdır. Bu tamam. Tamam olmayan devlet protokolünün 2. sırasında bulunan bu zatın terörün ve şehit olan askerlerin faturasını sinsi bir üslupla sadece Genelkurmay’a çıkarmaya kalkması... Siyasi iktidarın sorumluluğunu görmezden gelmesi... Hükümeti sorumluluktan kurtarmak uğruna askerle halkı karşı karşıya getirebilecek sorumsuz bir tavrı göze alabilmesidir.
Bir yandan terör sadece asayiş sorunu değildir, ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik boyutları da olan bir sorundur, diyeceksiniz... Ama 8 yıldır iktidarda olan partiniz o ekonomik, sosyal, kültürel boyutlar konusunda hiçbir şey yapmayacak. Tam tersine, “açılım” diyerek yangına körükle gidecek... Teröristleri
Geçtiğimiz perşembe günü sabaha karşı çok önemli bir yasa kabul edildi Meclis’te. Basının bir bölümünün kısaca, “Kentsel Dönüşüm Yasası”, bir diğer bölümünün “Melih Gökçek Yasası” adını taktığı bu yasanın çıkmaması için muhalefet milletvekilleri ellerinden geleni yaptılar. Onlardan biri de CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya idi. Sorduk:
- Yasayı kısaca nasıl özetlersiniz?
- Bu, Gökçek’in isteği üzerine AKP’lilerin hazırladığı ısmarlama bir teklifti. Gökçek, kentsel dönüşüm uygulaması adı altında çok sayıda usulsüzlük ve kanunsuzluk yaptı. Binlerce vatandaşın malını - mülkünü, hakka - hukuka aykırı şekilde elinden aldı. Bu nedenle açılan davalar sonucu Ankara Büyükşehir Belediyesi yüzlerce milyon lira tazminata mahkûm oldu. Davalar sonuçlandıkça rakam daha da büyüyordu ki bu teklif geldi. Bu kanun yürürlüğe girince daha önce yargı mercilerince açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış davalar yok hükmünde olacak. Tabii diğer anakent belediye başkanları da kanundan sonuna kadar yararlanacak.
- Bir de askeri alanlar meselesi var.
- Evet anakent belediye başkanları, bakanlar kurulundan karar çıkartarak askeriyeye ait alanları kentsel dönüşüm alanı ilan edip “harca esas”
CHP tabanındaki bütünleşme sürüyor. Baykal döneminin küskünleri geri döndü. Sosyal demokratlar kitle halinde CHP’ye geçiyor. Seçmen Kemal Kılıçdaroğlu çevresinde sıkıca kenetleniyor.
Gelin görün ki parti içindeki çatlaklar sürmekte...
Örneğin Baykalcılar Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibiyle bir türlü barışamadı.
Kılıçdaroğlu’nu desteklemek yerine genellikle eleştirmek eğilimindeler.
Partinin kanatlanması onları heyecanlandırmıyor...
Lider Baykal olsun da parti isterse yüz yıl muhalefette kalsın havasındalar.
Böylece hem kendilerini hem partiyi yıpratıyorlar.
TBMM Başkanlık Divanı geçen hafta Dolmabahçe Sarayı’nda yaptığı toplantıda bu yılki “Meclis Üstün Hizmet ve Onur Ödülleri” sahiplerini belirledi. 5 dernek ve vakıf ile 70 şahısa ödül verilmesini kararlaştırdı. Toplantıya katılan Başkanlık Divanı’nın CHP’li üyesi Ahmet Küçük’e bu ödüllerin ciddiyetini sorduk:
- Hiçbir ciddiyeti yok... Bunlar AKP’li milletvekillerinin yandaşlarını, eş, dost ve ana - babalarını mutlu etmek için Meclis’in adını kullanarak verdiği ödüller... Biz CHP’li üç üye, Güldal Mumcu, Yaşar Tüzün ve ben bu ödüllere karşı çıktık... Muhalefet şerhimizi birkaç güne kadar açıklayacağız.
- Yandaşlara ödüller, lafınızı biraz açar mısınız?
- Ödüllerden biri Tayyip Erdoğan’ı otellerinde ağırlayan Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’ye verildi. Gerekçe, bu arkadaş bir lise yapmış, 23 öğrenciye de burs veriyormuş. Tamam, lise yapmış ama vergiden de düşmüş. O zaman liseyi o mu yapmış oluyor yoksa devlet mi? Ayrıca Fettah Tamince’den çok daha fazla okul yaptıran insanlarımız var ama nedense onlara ödül verilmedi.
- Başka ne gibi örnekler var?
- AKP’li üyelerin oylarıyla ödül verilenlerden biri AKP Milletvekili Güldal Akşit’in babası Galip Demirel. Diğeri AKP Bitlis
Gazetelerde haber: “CHP’de kriz çözüldü”... Gerçekten çözüldü mü? Yoksa biraz da yeni krizlere kapı mı açıldı?
Öyle ya... Gürsel Tekin, Parti Meclisi’ne en düşük oyla girmişti.
Doğal olarak MYK listesine alınmamıştı.
Ancak dünkü basın toplantısı dahil her fırsatta “Partimin neferiyim, ne görev verilirse yaparım” diyen Gürsel Tekin PM üyeliğini beğenmedi, herhalde pasif buldu, İstanbul İl Başkanlığı’na talip oldu. Genel Merkez mecbur olmadığı için bu atamayı yapmayınca basında “CHP’de kriz” başlıkları sökün etti. Gürsel Tekin’in istediği göreve getirilmemesi parti içinde kriz sayılıyordu. Basın bastırınca Genel Merkez biraz da mecburiyetten Berhan Şimşek’i il başkanlığına atadı, Gürsel Tekin’in PM tarafından MYK’ya seçilmesine yol açıldı. Sonuçta Genel Merkez küçük bir baskıya teslim olmuş durumuna düştü... Genel Başkan’ın iradesi yara aldı.
Daha yolun başında (tartışmayı uzatmamak adına da olsa) sıradan bir olayda kararsızlık gösterilmesi iyi olmadı...
Soru: Son günlerin popüler hukukçusu Osman Can yaptığı çıkışlarla hangi konuma geldi?Yanıt: İktidarın vuvuzelası konumuna...Haldun Ertem
Gazze’ye yardım konusunda Fethullah Hoca ile Cübbeli Ahmet Hoca birbirine
CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu geçenlerde bir basın toplantısı yaparak maden yağmasını açıkladı. Ne var ki, bu muazzam talan karmaşık gündemin içinde kaybolup gitti.
Kulkuloğlu’nun verdiği bilgiye göre:
“1923 - 2004 yılları arası verilmiş yaklaşık 1500 ruhsat varken, Mayıs 2004’ten itibaren yeni maden yasasıyla çoğunluğu yandaşlara ve yabancı ortaklarına 43.500 ruhsat verilmiş.
Türkiye’nin üçte biri verilen ruhsatlarla kapatılmış...
Kulkuloğlu’nun verdiği bilgiye göre... Yabancılara 30.000 km2 lik alan beş yıllığına sadece on milyon dolar karşılığı teslim edilmiş...
Türkiye’de kurulu yabancılara ait ya da yabancılarla ortak yaklaşık 350 maden şirketi bulunuyormuş.
Geçmişte TBMM’den ülkenin tüm petrolünü yabancılara peşkeş çeken bir yasa da çıkarılmıştı. Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmese yerin altındaki petrolü de tamamen yabancılara teslim ediyorduk.