Önder Sav sorunu

1 Temmuz 2010

Kurultay sonrası CHP’de gözümüze çarpanları yazmaya devam edelim...
Kemal Kılıçdaroğlu konuşmalarında sürekli emekliler üzerinde duruyor... Oysa Türkiye’nin onlarca kritik sorunu var. Örneğin gençlerin önündeki engeller... Yazboz tahtasına dönen eğitim... Üniversite sınavları... Diplomalı işsizlik... İnternet yasakları...vs... CHP her kesimin sorunundan haberdar olduğunu, çözüm düşündüğünü sergilemek zorunda.
Geliyoruz parti içindeki en önemli meseleye... Önder Sav sorununa...
Önder Sav, “Ege’de Son Söz” gazetesine verdiği üç gün süren röportajda yeni dönemde siyasete nasıl baktığını geniş şekilde açıkladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlık koltuğuna kendisinin oturttuğunu pek de tevazuya gerek duymadan anlattı.
Düne kadar birlikte görev yaptığı ama şimdi arkasını döndüğü Baykalcıların “tasfiye”sini dile getirdi...
Tasfiye dikta yönetiminde olur. Demokraside tasfiye değil, nöbet değişimi olur. Ancak Önder Bey böyle ince düşünmüyor. Parti Meclisi ve MYK’ya Baykalcıların alınmaması bir yana... Baykalcı Samsun il yönetimi istifa etti, Ağrı görevden alındı. Tasfiye sürüyor. Ve anlaşılan sürecek. Şu anda Önder Sav tarafından beğenilmeyen kim varsa parti içinde kendisi için

Yazının Devamı

CHP’yi izlerken...

30 Haziran 2010

Kemal Kılıçdaroğlu her lidere nasip olmayacak bir rüzgârı arkasına alarak CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu...
Kılıçdaroğlu ve CHP, bugün yalnız CHP’lilerin değil, tüm yurtseverlerin umududur.
Çünkü Türkiye AKP’nin elinde hızla hem şeriat devletine dönüşüyor hem bölünme noktasına ilerliyor.
Kılıçdaroğlu’na şu anda yeterli bir halk desteği, moral motivasyon sağlanmış durumda. Ancak bunlar geleceği garanti etmiyor.
CHP için önemli olan iktidara gelmek değil, iktidarda kalabilmektir.
CHP daha önce (mesela 1974 ve 1978’de) iktidara geldi ama orada kalamadı.
İktidarda kalabilmek için sağlam bir programınız ve sağlam kadrolarınız olmalı.

Yazının Devamı

Ticari operasyon!

29 Haziran 2010

Milliyet’in pazar günkü manşeti: “Sınır ötesi ticari operasyon”
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan başkanlığında 200 Türk işadamı yatırım ve ihracat için Kuzey Irak’a gidiyormuş...
Tam TÜSİAD üyeleri neden sürekli akıl veriyor da Güneydoğu’ya yatırım yapmıyor, derken... Güneydoğulu işadamları da dahil ülkenin sermaye sınıfı hükümetin öncülüğünde yatırım ve ihracat için Kuzey Irak’a seyahate hazırlanıyor.
Hükümetin terörü durdurmak için tek şansının Irak hükümetine “Teröristleri topraklarınızdan atın yoksa biz müdahale edeceğiz” şeklinde ültimatom vermek olduğunu, ancak bunu bir türlü yapamadığını kaydetmiştik. Ültimatom veremiyor çünkü parasal çıkarlar öncelik arz ediyor. Sert önlemlerle terörü önlemek yerine taviz vermek kolayına geliyor tuzu kuru sermayenin... O yüzden televizyon ekranlarında her gece taviz provaları yapılıyor; İmralı ile konuşalım... Anayasa’yı değitirelim... vs..
Apo’yu Suriye’den çıkarabilmek için ne yapmıştık?
Suriye’ye:
- Öcalan’ı oradan çıkarana kadar sizinle bütün ilişkileri askıya alıyoruz, terörden başka bir şey konuşmayacağız, demiştik...

Yazının Devamı

TÜSİAD’a öneri!

27 Haziran 2010

TÜSİAD, terör sorununun çözümüyle ilgili öneri üzerine öneri getiriyor. Bazıları yerinde ama bazıları da uçuk - kaçık...
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, kendilerine:
“Toplumun tümü için konuşma hakkını nereden buluyorsunuz?” sorusu sorulduğunu belirterek, yanıtını şu rakamlarla veriyor:
- Kurumlar vergisinin % 90’ını TÜSİAD üyeleri ödüyor.
- Kayıtlı istihdamın % 50’sini TÜSİAD üyeleri yaratıyor.
- Enerji dışı ithalat ve ihracat’ta TÜSİAD üyelerinin payı %85.
- Türkiye’de kamu dışı üretimin yüzde 65’i TÜSİAD üyeleri tarafından yapılıyor.

Yazının Devamı

Akıl tutulması

26 Haziran 2010

Tam bir akıl tutulması yaşadığımıza kuşku yok...
Milli Güvenlik Kurulu toplanmış “Teröre geçit yok” demiş...
Cumhurbaşkanı sivil toplum kuruluşlarıyla toplanmış...
Barzani’ye dikkatli ol mesajı gönderilmiş.
Bütün bunlar yıllardır zaten yapılıyor. Sonuç sıfır. Peki ne yapmalı?
CHP’li Onur Öymen çözümün diplomasi olduğunu bildiriyor ve anlatıyor:
- Irak hükümetine seslenecek, topraklarının PKK tarafından terör üssü olarak kullanılmasına son ver, diyeceksiniz. Aynen 1998’de Suriye’ye karşı yaptığımız gibi... Eğer teröre son vermezsen seni dünyaya terör üssü olarak ilan edeceğim diyeceksiniz. Eğer onlar topraklarında teröre son vermezse bunu bizzat yapacağınızı bildirecek, o kararlılığı göstereceksiniz...

Yazının Devamı

Teröre karşı

25 Haziran 2010

Bazı çok bilir gazeteciler ya da öğretim üyeleri ekranlara fırlayıp Apo ile görüşme masasına oturmaktan söz ediyor. Terör örgütü silah bırakmadan devlet gidip lideriyle pazarlık masasına oturacak. Bunu düşünmek için insanın aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekir. Bakınız Güneydoğu’dan not gönderen annesi Kürt bir yurttaş ne diyor:
“Devletin öncelikle güçlü olduğunu, bölücülerle başa çıkabileceğini göstermesi lazım. Aksi halde halkta terörle başa çıkılamayacağı inancı doğar. Halk istese de terör örgütünün etkisinden kopamaz. Devlet o yüzden PKK’yı etkisiz hale getirmeli ve örgütü desteklediklerini belli eden BDP, diğer örgüt ve kişilerin (Apo dahil) güçleri de kırılmalıdır.
Terörün amacı bu sorunun askerî yöntemle çözülemeyeceği, dolayısıyla örgütün bütün isteklerinin yerine getirilmesi gerektiği (bağımsızlık dahil) propagandasını yapmaktır. Aydınlarımızın bazılarının terörün bu amacını anladığından ve onların bu propagandalarına alet olmadıklarından emin değilim.
Yöre halkının ezici çoğunluğu (bölgede oturan ben de dahil) birbirinin etnik kökeniyle ilgilenmiyor. Ayrıcalık değil, ülkenin diğer insanları gibi iş ve huzur istiyor. Bölgede etnik köken lafını edenler daha

Yazının Devamı

PKK tavrı açık!

24 Haziran 2010

AKP iktidarı geçen yıl haziran ayından itibaren açılımı konuşmaya başladı. Açılımın içeriği neydi? O gün bugün bilinmiyor. Oysa PKK tarafı o günden hatta daha öncesinden tavrını açıkça koydu. O tavrı hâlâ sürdürüyor.
Birincisi.. PKK tarafı asla silah bırakmaktan söz etmedi. Çok çok ateşkes vaat etti:
İşte bu sütunda yer alan PKK liderlerinden Duran Kalkan’ın 23 Haziran 2009 tarihli demeci:
“...Gerilla asla silahını teslim etmeyecektir. Demokratik sistem içinde gerilla sorumluluk ve görev alacaktır. Gerilla olmazsa Kürt halkı kendisini emperyalistlere ve katillere teslim eder... Eğer lider Apo’yu da kapsayan bir genel af olursa PKK 1999’daki gibi bir ateşkesi gözden geçirebilir ancak silahları teslim etmeyecektir...”
Abdullan Öcalan da koşullarını açıkça ortaya koydu. İşte 18 Ağustos 2009 tarihinde bu sütunda yayımlanan Apo’nun koşulları:
“...Kürtlerin her alanda örgütlenmesinin önü açılacak, Kürtler demokratik bir ulus olarak varlık kazanacak. Kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse kendisi yapacak, kuracak. Hatta kendi özsavunması bile olacak. Kendi ihtilaflarını çözecek bir savunma gücü olacak...”
* * *

Yazının Devamı

Golü tabii yeriz!

23 Haziran 2010

Dünyanın en iyi takımı da olsanız da, eğer bütün futbolcuları geri çeker ve sadece müdafaa yaparsanız eninde sonunda golü yersiniz.
Bir ordu devamlı savunmada kalırsa kaybetmeye mahkûmdur.
Askeriniz vaktini sınır karakollarında saldırı beklemekle geçirirse tabii sürekli şehit verir.
Bir ordu kazanmak için saldırmak zorundadır.
Ne var ki, bizim ordumuza saldırı izni yok. Çünkü Amerika ve Barzani izin vermiyor!
Ankara’daki iktidar ülkeyi korumak için maalesef ABD ile Barzani’nin ağzına bakıyor.
Onları PKK terörürünü bitirmeye zorlayamadığı gibi ordumuzun burnunu sınırdan çıkarmasına izin vermiyor.

Yazının Devamı