Bilimsel müjde...

23 Aralık 2007

Açık Pencere Mutlu haberi bize İstanbul Teknik Üniversitesi'nden araştırmacı Deniz Ceylan veriyor:"İstanbul Teknik Üniversitesi, 'Polimerik Jeller Araştırma Laboratuvarı'nda Prof. Dr. Oğuz Okay yönetiminde yürütülen çalışmalar sonucunda, petrol ve organik atıklarla kirlenen denizleri temizlemeye yönelik yeni bir sorbent (emici) madde geliştirildi. Bu yeni malzeme, deniz sularından petrol ve petrol türevlerini seçerek çok hızlı emiyor ve emdiği bu atıkları mekanik bir kuvvet altında kolaylıkla bırakarak tekrar tekrar kullanılabiliyor..."Buluş bütün dünyayı olduğu kadar, her an tanker kazası sonucu deniz kirlenmesine uğrama tehdidi altındaki ülkemizi de ilgilendiriyor. Araştırmacı Deniz Ceylan ekliyor:"Geliştirilen kauçuk sorbentin 1 gramı 25 gram atık petrolü 1 dakika içinde emiyor. Tekrar kullanıldığında emiş süresinde bir değişiklik olmuyor. Şu anda piyasada bulunan sorbentlerin hemen hepsi polimerik malzemeden mamul olup bir defa kullanıldıktan sonra atılmakta ve çevre kirliliğine katkı yapmaktadır. Yeni bulunan sorbent ise tekrar tekrar kullanılabilmekte, üstelik emiş gücünde bir değişiklik olmamaktadır..."Buluşun patent müracaatı 2007 yılı mart ayında yapılmış... Bulgular

Yazının Devamı

İsviçre dersi...

22 Aralık 2007

Açık Pencere Doğu Perinçek İsviçre'de bu sözleri söylediği için 90 gün hapse çarptırıldı, cezası paraya çevrildi...Batı'nın uygar ülkelerinde Türk ulusunun yüz yıl önceki olaylardan dolayı soykırımcı ilan edilmesi, yargı kararı olmaksızın mahkûm edilmesi serbesttir... "Bu yalan" demek ise suç!Batı üzerinden kendi halkına demokrasi dersleri veren, soykırımı tartışacak kadar özgürlük isteyen (ve tartışabilen) bizim "Soroscu" aydınlar tabii yine sessiz...* * *ABD'deki Ermeni diyasporasının önde gelen isimlerinden gazeteci Harut Sasunyan, önceki hafta "Ermenilerin nihai amacının, Türkiye'den tazminat ve toprak alınması olduğunu" söyledi...Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan da önceki gün aynı yönde bir imada bulundu...Ne diyordu bizim Soros üniversitelerinde yuvalanmış diyaspora sözcüleri?"Ermenilerin tarihten gelen büyük travmalar içinde kıvrandıklarını, tarafımızından soykırımın kabulü ve özür dilenmesiyle acılarının hafifleyeceğini, başka talepleri olmadığını" iddia etmiyorlar mıydı?Şimdi ne diyecekler?Acaba "Soykırımı kabul edelim" derken tazminat ve toprak taleplerine de destek olduklarını bilmiyorlar mıydı? Bu kadar mı cahiller? Yoksa soykırım iddialarına omuz verirken

Yazının Devamı

Savaş Dinçel...

21 Aralık 2007

Açık Pencere İyi oyunculuğu yanında iyi karikatür sanatçısıydı...İyi bir toplum, iyi bir ülke yaratmaya katkı için didindi durdu...Öyle ufak tefek gereksiz şeyleri dert etmezdi. Acaba neye üzüldü, kalbini nelere yordu...Yoksa ülkenin son manzaraları mı paraladı yüreğini... Bilinmez... Yalnızca iyi bir sanatçı değil... İyi bir adam, iyi insan, iyi aydındı Savaş... Başta kadim arkadaşı Müjdat Gezen olmak üzere tüm dostlarına ve bir iyilik meleği olan eşi Sumru Dinçel'e başsağlığı ve sabırlar diliyoruz...Görüştüğümüz zamanlarda bize başından geçen gırgır olayları anlatırdı... Geçmişte bu sütunda anlattığımız bir olayı onun anısına saygı ile iliştirelim buraya...* * *"Kurtuluş" filminde İsmet Paşa, "Bizimkiler" dizisinde "Şükrü Bey" rolünde izlemiştik onu...Kurtuluş dizisinin İsviçre Lozan'daki sahneleri çekiliyor. Çekime ara verildiğinde Savaş Dinçel bir ara çekimlerin yapıldığı tarihi otelin kapısına çıkıyor... Nefesleniyor.O sırada bir ana, baba ve 10 yaşındaki erkek çocuktan oluşan Türk ailesi otele girmekte...Çocuk, Savaş Dinçel'i kapıda görür görmez babasını dürtüyor:- Baba otelin kapıcısına bak, amma da Şükrü Bey'e benziyor... Pop Star yarışmasında jüri üyeliği yapacak olan

Yazının Devamı

Ankara'dan mesaj!

20 Aralık 2007

Açık Pencere Birlikte okuyalım:"Sayın Yazar,Değerli sanatçımız Fazıl Say'la ilgili gelişmeleri Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan da yakından izlemektedir.Sayın Başbakan saatler önce Sayın Fazıl Say'la telefon bağlantısı kurarak görüşmüş ve kaygılarını giderici beyanlarda bulunmuştur.Sayın Başbakan toplumda maalesef yersiz endişeler oluştuğunu, Sayın Fazıl Say'ın geleceğe ilişkin kaygılarının dayanaksız olduğunu, Türkiye'de demokrasi ve özgürlüklerin azalmayıp tersine çoğaldığını, her yurttaşın bugünü ve geleceğinin güvencede olduğunu, yapılacak yeni anayasa ile tüm yurttaşları, tüm kültür ve görüşleri eşit oranda kucaklayan çağdaş bir anlayışın ülkemize hâkim olacağını anlatmış ve bunun güvencesini vermiştir.Sayın Fazıl Say konuşmanın bitiminde tüm kaygılarının giderildiğini söylemiş, Sayın Başbakan'a teşekkür etmiştir."Not... Tabii ki böyle bir mektup almadık sayın okurlar...Yukarıdaki satırlar tamamen hayalidir. Eğer Başbakanlık'tan böyle mesajlar verilseydi, ülkeye bunca telaş, bunca huzursuzluk hâkim olur muydu? Fazıl Say'ın Alman gazetesine verdiği birkaç cümlelik demeç sonucu adeta lince uğramasını hüzünle izlerken dün bize Başbakanlık'tan hiç beklemediğimiz bir mektup

Yazının Devamı

Fazıl'a öfkeler...

19 Aralık 2007

Açık Pencere * * *Bu ülkede ilkellik ve hoyratlıklara dayanamayarak terk-i diyar eden çok kimse vardır. Her görüşten kişi vardır. Ama hiçbiri Fazıl Say kadar yankı yaratmadı. Çünkü mesele bir piyanistin "giderim" tehdidinden ibaret değildir. Mesele ülkenin yaşanmaz hale gelmekte olduğunu uluslararası bir sanatçının tavizsiz sözlerle seslendirmiş olmasıdır... Diğer aydın ve sanatçılara bakınız... Hiç sesleri sedaları çıkıyor mu? Fazıl Say'ın "Ülke karanlığa gidiyor" uyarısına kaç sanatçı katıldı? Bilvesile anladık ki, sanatçı çoğunluğu da AKP'nin ağzına bakar olmuş. Fazıl'ın sesi hem uyuyanları uyandırdı, hem "her kesin memnun mesut uyuduğunu" düşünen iktidar yanlılarını iğneledi. Telaş o yüzden... Profesör Sedat Çöloğlu yazıyor: "38 yıldır üniversite öğretim üyesiyim. 12 yıldır kızımdan ayrı yaşıyorum. O yılda bir kez bizi ziyarete geliyor, biz de eşimle birlikte yılda bir kez onu ziyarete gidiyoruz. O bir sanatçı... İstanbul'da konservatuvarda bale eğitimi alırken o zamanın Belediye Başkanı, "Bale belden aşağı sanattır" deyince, kızım bir hafta içinde vatanını terk etti. Böylece cinsel dürtülerini sanatla özdeşleştirenleri sessizce protesto etti. Gittiği ülkede konservatuvar

Yazının Devamı

Fazıl'ın çığlığı...

18 Aralık 2007

Açık Pencere Fazıl Say'la geçenlerde konuşmuştuk. Alman basınına söylediklerini aynen bize de söylemişti... Özetle diyor ki:- Bu ülkede cumhuriyetçi kesime yönelik kuşatma artıyor... Böyle giderse ben bu ülkede kalmam, kızımı da alır giderim. Terk edip gitmek lafın gelişi... Fazıl'ın sözleri ülkenin gidiş yönünü gören bir aydının çığlığıdır...Türkiye hızla bir tek parti faşizmine ilerliyor... Cumhuriyetçi - demokrat aydınları bu manzaranın tedirginliğini günbegün yaşıyor... Medyada hayli etkin olan "iktidarın saz takımı" ise şeriata gidişi demokrasiye gidiş gibi göstermek için manevralarla meşgul... Türbanı modernleşme simgesine dönüştürenler bile var...Ne yazık ki bu modernleşmeyi bizler gibi AB de bir türlü göremiyor! Tam tersine bir yuvarlanış gördükleri için kapıyı yüzümüze kapatmanın telaşı içindeler.Vatan gazetesinde dün Şefkat Koleji'nin fotoğrafları vardı. İlkokul öğrencileri türbana sokulmuş. Başı açık kalmamış. Bunlar özgürlük ve modernleşme sayılıyor! Öte yanda tek tek cumhuriyetin kaleleri fethediliyor, devletin kanı değiştiriliyor.Fazıl'ın çıkışı bu karşı devrim hareketine ilişkin uyarı çığlığıydı. Ona, toplumu uyandırdığı, kral çıplak dediği için çok kızdılar...

Yazının Devamı

Köşk sanatçıları

16 Aralık 2007

Açık Pencere "Gülben Ergen, eşi Mustafa Erdoğan, Neşet Ertaş, Yavuz Bingöl, Kıraç ile sevgilisi Ayşe Bilgiç, Osman Sınav, Semih Sergen, Rengin Gökmen, Ezel Akay, Muazzez Ersoy, Tekin Akmansoy, Lemi Bilgin..."Bu listeyi görünce Çankaya'nın sanat anlayışını merak etmiş, dünyaca ünlü piyano sanatçımız Fazıl Say'a resepsiyona davet edilip edilmediğini sormuştuk. Hem Fazıl Say hem menajeri Kadir Dursun'la konuştuk o gün. Davetiye gelmemişti Say'a...Çankaya Köşkü'nden dün açıklama yapıldı: "Davetiyeyi Ankara'daki adresine gönderdik" denildi Kadir Dursun'la yeniden konuştuk. Fazıl Say'ın 10 yıldır İstanbul'da oturduğunu Ankara'da bir adresi bulunmadığını hatırlattı Kadir Dursun... Davetiye hangi meçhule gönderildi acaba?* * *Cumhurbaşkanı Gül, geçenlerde 5 gazeteciyi; Salih Memecan, Ergun Babahan, Emre Aköz, Hasan Cemal ve Mehmet Altan'ı eşleriyle birlikte yemeğe davet etmiş... Vatan'daki haberin sonunda deniyordu ki:"10. Cumhurbaşkanı Sezer de resepsiyonlar dışında Köşk'teki özel davetlerinde bazı gazetecilerle bir araya geliyordu. Sezer'in özel davetliler listesi, İlhan Selçuk, Cüneyt Arcayürek, Mustafa Balbay, Melih Aşık ve Tuncay Özkan'la sınırlıydı."Acaba aynı şey mi? Sayın Sezer,

Yazının Devamı

Memur paralandı!

15 Aralık 2007

Açık Pencere Bu hatırlatmalardan sonra gelelim asıl konuya... İktidarın 2008 için memurlara vereceği zam kesinleşti; yüzde 2 + 2... Buna ilave olarak taban aylıklarına 10 YTL zam yapılacak, yan ödeme almayanlara da ayrıca 20 YTL verilecek.Somut bir örnek verirsek, maaşı halen 1000 YTL olan bir memur önümüzdeki ocak ayından itibaren temmuza kadar 1.030 YTL alacak. Temmuz - Aralık 2008 döneminde aynı memurun eline geçecek para 1.050 lira dolayında olacak.Yapılan zamma sadaka vermek mi denir, yoksa dalga geçmek mi, karar sizin. Ya, memur sendikalarının bu sadakaya, pardon zamma tepkisi mi? Soruyu dün Kamu - Sen ve KESK'e sorduk. Miting, yürüyüş ya da iş bırakma gibi protesto eylemleri düşünüyor musunuz?Gelen yanıt: "Şimdilik böyle bir şey söz konusu değil. Ama ileride olabilir."Memurlar sendika yönetimlerini eyleme zorluyor mu peki? O da meşkuk... İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu yıl suya ortalama yüzde 37 oranında zam yaptı. Taksi ücretlerine yüzde 20 dolayında zam geldi. Ekmek fiyatları yüzde 20 zamlandı. Resmi rakamlara göre kasım sonu itibariyle enflasyon yüzde 8.5, gerçek rakamlara göre ise bunun en az yüzde 50 fazlası... Türk - İş'in hesaplamalarına göre kasım ayı itibariyle

Yazının Devamı