Açık Pencere AKP iktidarı bu projeyi azimle ve başarıyla uyguluyor... Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla sözü edilen döneme geçişin hızlandığı açıkça görülüyor...Misal, Son savcılar ve yargıçlar yasası..."Yargı bağımsızdır. Ben yeni bir söylem getiriyorum: Yargının tarafsızlığını istiyorum."Böyle diyordu Başbakan Erdoğan birkaç ay önce... Ama icraat tersine işliyor...Meclis'ten geçirilen yargıç ve savcı alımına ilişkin yasa bunun açık kanıtı...Anayasa Mahkemesi ve AB'nin uyarılarına rağmen yargıç ve savcı sınavının mülakat bölümünü Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yerine Adalet Bakanlığı üstleniyor.Boş bulunan 4 bin kadroya AKP "yandaşların"ın atanması için sıkı önlem alınıyor.AKP zihniyetinde bir yargıçlar ordusu kuruluyor...Barolar Birliği bu gidişatın tehlikelerine dikkat çekmek ve iktidarı uyarmak için önümüzdeki pazar günü Ankara Tandoğan'da bir miting yapıyor. Başlama saati 12.00... Hukuka saygılı herkes mitinge davetli. Türkiye'nin laik cumhuriyeti terk edip İslam devleti modeline geçmesi için hazırlanan Amerikan projesinin başmimarlarından Graham Fuller, Newsweek dergisinin 3 Kasım 2004 tarihli sayısında, "Türkiye'de sessiz bir İslami devrimin"
Açık Pencere Ensülin ürünleri imal eden Novo Nordisk firması dünyada 4 - 12 yaş arası çocuklar arasında bir resim yarışması düzenliyor. Konu diyabeti değiştirmek... Gülce işte bu yarışmada dünya birincisi oldu. Bizim de katıldığımız küçük törende ödülünü Ressam Bedri Baykam'ın elinden aldı. Anne babasıyla Paris'e giderek Disneyland'ı gezecek ödül olarak...Novo Nordisk'in Türkiye Direktörü Mads Bo Larsen törende izlediği Gülce'nin özgüvenine hayran oldu... Gülce sürekli gülen, hayat dolu bir kız. Bir yandan da Fazıl Say'ın denetiminde piyano eğitimi alıyormuş... On parmağında on marifet...Gülce'de diyabet henüz 8 aylıkken ortaya çıkmış. Aile o gün bugün diyabetle savaşıyor. Gülce'nin de azmiyle hastalığı etkisizleştirmişler.Törende diyabetle savaşın bir kahramanını daha, Çocuk ve Adolesan Diabetikler Derneği Başkanı Prof. Hülya Günöz'ü de tanıdık... Mutlu olduk... Pırıl pırıl bir anne baba... Pırıl pırıl bir çocuk... 10 yaşındaki diyabet hastası Gülce Sevgen'e dünya birinciliği ödülü veriliyor... Gülce törenden önce büyüklerine "ensülin"i nasıl kullandığını anlatıyor... Bir günde üç ayrı enjeksiyon kaleminden üç ayrı tip ensülin pompalıyormuş kendine... Kendine iğne yaparken
Açık Pencere "Birisine bir para gelmiş. O zaman ne şirket ismi var, ne oğlumun ismi var, ne de o adam o şirkette çalışıyor. Zorla bir şeyler bir yerlere yamandırılmak isteniyor."Konuyu izleyen CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu bu açıklamaya tepkili. Diyor ki:"Ortada Hazine Kontrolörü'nün raporu var. Sayın Bakan, birisine bir para gelmiş, diyor. Adını vermediği o birisi kendi oğlu. Parayı gönderen de İspanyol şirketinin Türk ortaklarından Şenol Çelik. Sedat Güngörmüş verdiği ifadede Şenol Çelik'i "AB şirketine sık sık gelen Abdullah Unakıtan'ın yakın arkadaşı" olarak tanımlıyor.Başka ne diyor Sayın Bakan? O tarihte ne oğlumun öyle bir şirketi vardı ne de o şirkette Sedat Güngörmüş adlı biri çalışıyordu. Bunlar da doğru değil. Çünkü paranın gönderildiği tarih 30 Temmuz 2004... Abdullah Unakıtan'ın AB şirketinin kuruluş tarihi 26 Ocak 2001. Sedat Göngörmüş'ün paranın gönderildiği tarihte AB şirketinde çalıştığı ise SSK kayıtları ile sabit." Tekel'e makine satan İspanyol şirketi MTS'nin Türk ortağı Şenol Çelik, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan'ın AB adlı şirketinde santral memuru olarak çalışan Sedat Güngörmüş'e 30 bin dolar gönderiyor. AB Muhasebe Müdürü
Açık Pencere Türk Dil Kurumu'nun sözlüğü reformu; "daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, düzeltme, iyileştirme" olarak tanımlıyor. Peki, AKP'nin "sosyal güvenlik reformu" bu tanıma uyuyor mu? Tasarıda yer alan "reform"lardan birkaçını aktaralım, kararı siz verin: Mevcut yasada emzirme ödeneği için 3 ay çalışmış olmak yetiyor. Reformla bu süre 4 aya çıkıyor. Mevcut yasa erkek ya da kız olsun, bütün çocuklara evlenme ödeneği verileceği hükmünü taşıyor. Reform tasarısında bu hak sadece kız çocuklarına tanınıyor. Mevcut yasaya göre emekli aylığı alabilmeyi düzenleyen erken yaşlanma sınırı 50. Bu sınır yeni yasa ile 55'e çıkarılıyor. Mevcut yasada ölen sigortalının ailesine bağlanacak ölüm aylığı için 900 gün prim ödenmiş olması yeterli. Tasarı bu süreyi 1800'e yükseltiyor. Mevcut yasada katılım payı adı altında tedavi hizmeti bedelinin belli bir oranını ödeyen vatandaş taslağın yasalaşmasıyla yatarak tedavi ücretine de katılım payı ödeyecek. Yatarak tedavilerde bu pay tedavi bedelinin yüzde 1'i olacak. Tasarının yasalaşmasıyla birlikte özel sağlık kurumları verdikleri hizmete ilişkin bedelin yüzde 20'sini vatandaştan talep edebilecek. Ekonomide reform, idari yapıda
Açık Pencere Türkçe kökenli sözcükleri bırakın, konuşma ve yazışmalarda Arapça sözcükleri kullanın... Örneğin; doğal yerine tabii, durum yerine vaziyet, koşul yerine şart, özel yerine hususi, kapsamak yerine ihtiva etmek, yetki yerine salahiyet vb. deyiniz...Peki, personeline bu tavsiyeyi yapan Sayın Bakan, geçen perşembe günü bakanlığının bütçesinin görüşüldüğü TBMM'de basına da dağıttığı konuşma metninde ne gibi sözcükler kullanmıştı? Bazılarını sıralayalım; doğa, durum, koşul, özel, tüzel, kapsamak, ek, ilişkin, zorunluluk, çevresel, süreç, yasal, yetki, yetkilendirme, kapsam, tarımsal, atık, yakıt, ilke, etkin, bileşen, tüm, belge, belgesel, taşınım, salınım, güncel, güncelleme, aşama, bütüncül, fiziksel, kimyasal, bölgesel, sayısal, doğrultu, katman...Demek ki neymiş? Sayın Bakan da meramını ancak Türkçe sözcüklerle ifade edebiliyormuş... O Arapça özentisi nereden çıktı peki? Ne diyordu Çevre ve Orman Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği personeline gönderdiği "Bakan Veysel Eroğlu'nun hassasiyet gösterdiği kelimeler" başlıklı listede? "İzmir'i, Diyarbakır'ı, Eskişehir'i, Edirne'yi istiyorum!" Anadolu işgali öncesinde Venizelos'un değil, yerel seçimler öncesinde
Açık Pencere "Yönetmelikler beni ilgilendirmez."Acaba Sayın Şahin neden böyle bir yönteme başvurdu... Deneyimli bir TRT çalışanının tahmini:"Bir müdürü kendisi görevden alsa o memurun yargıya gidip geri dönme olasılığı var. Ama istifasını alınca müdürün bu hakkı elinden alınmış oluyor. Tabii ki aldığı istifa mektuplarının bir kısmını işleme koyarken bir kısmını da koymayacak. Onları da 'Ya benim dediklerimi yaparsın ya da istifan cebimde, hemen işleme koyarım' diye sürekli tehdit ve baskı altında tutacak. Yıllardır TRT'deyim, çok genel müdürle çalıştım, ama ilk toplantıda tüm üst düzey yöneticilerden istifa mektubu alanına ilk kez tanık oluyorum."Genel Müdür Şahin'in uyguladığı yöntem hangi kuşkuları gündeme getiriyor... TRT'deki amirleri kapıkulu yapmayı hedeflediğini? Müdür kadrolarını hallaç pamuğu gibi atacağını? Hızlı bir kadrolaşma yürüteceğini... TRT personelinin kabulde zorlanacağı bir yayın politikası izleyeceğini...Neyi yapmayacağı izlenimi veriyor: Özgür ve tarafsız yayıncılık. TRT'nin yeni Genel Müdürü İbrahim Şahin, şahin gibi sert ve hızlı başlangıç yaptı. Ayağının tozuyla düzenlediği yöneticiler toplantısında, genel müdur yardımcıları ve daire başkanlarının önüne
Açık Pencere Bir süredir İstanbul'da İDO'ya bağlı iskelelerde bu mısır satış stantlarını görüyoruz. İDO iskelelerinde ancak Ülker ürünleri gibi torpilli firmaların ürünleri satılabilir. Bu mısır stantlarının da torpilli olduğunu anlamıştık. Ama arkasında kim var bilmiyorduk... Yavaş yavaş ortaya çıkıyor...Üst düzey yöneticilerin çocukları ticarete girince para adeta yağmaya başlar. Çünkü beklentiler büyüktür. Tabii o çocukları bekleyen tuzaklar da aynı ölçüde büyüktür.Üstelik burada 16 yaşında bir çocuk söz konusu. Ve Cumhurbaşkanlığı'nın itibarı... Mısırdan gelecek üç kuruşa değer mi? Turgut Özal'ın oğlu Ahmet, babası cumhurbaşkanı olduktan epey süre sonra iş yaşamına girmiş, önce işleri iyi gitmiş, sonra paraları batırmıştı. Abdullah Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre ise fazla beklemeden, babasının cumhurbaşkanlığıyla birlikte ticarete girdi... Üstelik henüz 16 yaşında... Arkadaşımız Serhat Oğuz'un dün manşetimizde okuduğunuz haberine göre Mehmet Emre Gül, Ankara'da iki alışveriş merkezinde, bardakta mısır satmak için arkadaşlarıyla stant kurmuş. Taze Mısır Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Daniş, Emre Gül'ün kendilerinden bayilik talep ettiğini, görüşmeleri bizzat yaptığını ve
Açık Pencere "Hakkımda 'yakıştırma' bile diyemeyeceğim külliyen yalan bilgiler servise sokuldu..."Biz de kendileriyle ilgili kimi bilgiler verdik. Acaba bu suçlama biraz da bize mi? O yüzden Sayın İnsel'e soralım... Sabah gazetesine ve Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerine 16 Ekim'de gönderdiğiniz mektuptaki şu satırlar sizin değil midir:"Rektörlük seçiminde yegane meşruiyetin üniversite öğretim üyelerinin tercih sıralaması olduğunu, bu tercihe aykırı biçimde YÖK veya cumhurbaşkanlığı marifetiyle rektörlüğe atanmayı yasal olmakla birlikte ne geçmişte ne de önümüzdeki dönemde hiçbir koşulda meşru kabul etmediğimi ve etmeyeceğimi bir kez daha hatırlatırım." Sayın İnsel; tercih sıralamasında ikinci olduğunuz halde verdiğiniz bu sözü tutmayan ve adaylıktan çekilmeyen siz değil misiniz? Eğer Cumhurbaşkanı sizi rektör tayin ederse söz verdiğiniz öğretim üyesi arkadaşlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? Bundan sonraki sözlerinize kim nasıl güvenecek? Son bir soru... Acaba Sayın Cumhurbaşkanı, onun yapacağı atamayı meşru saymayan Ahmet İnsel'i rektörlüğe atayacak mı? Galatasaray Üniversitesi rektör adayı Prof. Ahmet İnsel, dün Radikal'de yer alan demecinde çeşitli suçlamalarda