İstanbul raporu!

17 Şubat 2006

"Geçenlerde elime bu belediyeyle ilgili bazı raporlar geçti. Bunlardan biri, 'Nisan 2004 - Aralık 2005 İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi Toplantıları İstatistiki Bilgiler' adını taşıyordu. Söz konusu tarihler arasında en fazla toplantıyı İmar ve Bayındırlık Komisyonu yapmış. 3 bin 593 kararla en çok sayıda kararı bu komisyon almış. Ama dehşetle gördüm ki, bu 1.5 yılı aşkın süre içinde Çevre ve Sağlık... Trafik ve Ulaşım... Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor... İnsan Hakları... Tüketiciyi Koruma... Kadın Sorunları... Engelliler... Turizm ve Sanat Komisyonları hiç toplanmamış, dolayısıyla hiçbir karar almamış. İstanbul bir kültür ve turizm şehri. Ama Belediye Meclisi'nin bu konuyla ilgili komisyonu hiçbir toplantı yapma gereğini duymuyor. Trafik felç, Trafik Komisyonu toplanmıyor... Çevre sorunları diz boyu... Çevre Komisyonu oralı değil. Neden sadece imar işleriyle ilgilenmişler? Malum, rant orada, para orada..."Berhan Şimşek bir başka kara mizah örneğini de şöyle veriyor:"Belediyenin 2006 yılı bütçesine baktım. Deprem bekleyen İstanbul'da deprem önlemlerine sadece 300 bin YTL, eski parayla 300 milyar lira ayrılmış. Temsil ve ağırlama giderlerine, yani yeme - içme, eğlenme,

Yazının Devamı

Danimarka Sarayı

16 Şubat 2006

Jyllands Posten gazetesinin başlattığı karikatür krizini ateşleyen nedir? Örneğin Danimarka Kraliçesi 2. Margrethe'in 15 Nisan 2005 tarihinde yayımlanan şu sözlerine bakalım: "Bu son yıllarda İslam, gerek küresel ve gerekse yerel ölçekte bize meydan okuyor. Bizim bu meydan okumayı ciddiye almamız gerekiyor. Hoşgörülü ve tembel olduğumuzdan bu sorunu gereğinden daha uzun süre askıda tuttuk. İslama karşıtlığımızı ortaya koymalı ve zaman zaman hoş olmayan sıfatlarla anılmamız riskine katlanmalıyız; katlanmalıyız, çünkü asla hoşgörü gösteremeyeceğimiz bazı şeyler vardır..."Bu arada koalisyon ortağı sağcı - ırkçı parti sözcülerinin "Danimarka'da yaşayan Müslümanlar bir kanser uru gibi, yapılacak tek şey hepsini Sibirya'ya sürmek" gibi sözleri de zabıtlara geçmiş bulunuyor...Jyllands Posten'in karikatür saldırısı ise eylül ayında yani Kraliçe'nin yukardaki sözlerinden 5 ay sonra meydana geliyor... Kraliçe Margrethe geçen bahardaki sözleriyle ne demek istedi? İslam onlara neden meydan okuyor? Bush'a destek oldukları ve Irak'a asker yolladıkları için mi? Sıkıntı nedir? Danimarka Sarayı, yukarıdaki sözlere açıklık getirmeli, Kraliçe bir özeleştiri yapmalıdır... Ankara'daki Danimarka

Yazının Devamı

Yargı boşalıyor

15 Şubat 2006

"Gölcüğün şu anki nüfusu yaklaşık seksen bin. İlçe, malum depremden sonra yavaş yavaş ayağa kalkıyor...Benim üzüldüğüm konu Gölcük'te görev yapan hâkim ve savcı sayısı. Gölcük'de şu anda bir başsavcı bulunuyor. Sadece bir kişi. Asliye ceza yargıcı sayısı bir. Sayıyla 1... Asliye hukuk yargıcı sayısı bir.. Sadece 1... Yeni TCK ile birlikte iş yükleri dayanılmaz ölçülere varan yargıç ve savcılar emekli olmak için sıraya girdi. Yerlerine kimse alınmıyor. Üstelik de çok acil ihtiyaç olmasına rağmen yargıç ve savcı kadroları boş duruyor...Yargıçlık sınavlarında olup bitenleri okurlarımız az çok biliyor...Yazılı sınavlarda en yüksek notu alanlar mülakatlarda elendi...Öğrenciler idari yargıya gitti. Sınavlar idari yargıda iptal edildi.Meydana gelen iptallerin sebebi sınavların dürüst yapılmamasıydı...Çünkü Adalet Bakanlığı'nın önceliği yargıdaki açığı kapatmak değil. Yargı kadrolarını AKP yanlısı kişilerden oluşturmak.Son olarak da idari yargı sınavı iptal edildi.Vatandaşın davalarının görülememesi, gecikmesi dert mi? Görüldüğü kadarıyla iktidar bunu dert etmiyor. Tek dertleri; adalet mekanizmasını AKP'nin emrinde bir kurum haline getirmek... Yazık oluyor ülkeye ve geleceğine...

Yazının Devamı

Hedef Cumhuriyet

14 Şubat 2006

"Ne Vatikan, ne AB, tek yol İslam", "Ayıdan post, kafirden dost olmaz", "Muhammed'in ordusu, Haçlıların korkusu" CHP'li Mustafa Gazalcı İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya soruyor:"Son zamanlarda karikatür krizini gerekçe göstererek yurdun çeşitli yerlerinde yaşanan gösteriler izinli midir, izinli değilse ne gibi resmi işlem yapılmıştır?"Cevabını biz verelim: Hiç... İşçiler, köylüler, öğrenciler, kadınlar yürürse izin şarttır. Eğer izinleri yoksa eşek sudan gelinceye dek copla dövülürler. Ama şeriatçı gösteride izin aranmaz...Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın bir gün önceki konuşmaları da zaten hem tahrik hem izin niteliğindedir.Danıştay'ın bir ana okulu öğretmeninin okul dışında da türban takamayacağına ilişkin kararı Başbakan ve Dışişleri Bakanı'na yargı organlarına bindirmek için uzun süredir aradıkları fırsatı vermiştir. Danıştay'a "Efendi bu senin işin değil Diyanet'in işi" diye hücum eden laik Cumhuriyet'in Başbakan'ı "Sabrımız taşıyor" diye işareti çaktı... Sabır taştığı takdirde nelerin olacağını göstermek de tabii sokağa taşan kalabalıklara kaldı. Danıştay'ınki nihai karar değil. Devam eden bir dava. Yücel Aşkın davası sürecinde konuşanları "devam eden davayı etkilemek"le

Yazının Devamı

Papazı dövmek

12 Şubat 2006

- 10 yıldır Türkiye'deyim. Bunun beş yılı Trabzon'da geçti. Şu kapıda ben de dayak yedim. Samsun'daki papaz daha önce buradaydı. Onu da dövüp şu merdivenlerden aşağı yuvarladılar. Vuran kaçıyor, kimden şikâyetçi olacaksın...Trabzon'da Katolik cemaatinden Veysel Ç. Hürriyet muhabiri Faruk Bildirici'nin sorusunu yanıtlıyor:- Can güvenliğinin olmadığı bu anti demokratik ve herkesin timsah gözyaşları döktüğü bir ortamda konuşamayız...Bir fotoğrafta Faruk Bildirici kaya parçalarının yanında görülüyor. Meğerse bunlar Trabzon'da parçalanan Hıristiyan mezarlarıymış... İzmir Karşıyaka'da St. Helen Kilisesi'nin 70 yaşındaki rahibi Martin anlatıyor:- Kimiği belirsiz 6 kişi geldi, sen bizim peygamberimize hakaret edemezsin, seni bitiririz diye tehdit ettiler..Bir de vurulup öldürülen din adamı var tabii: Andrea Santoro...Avrupa'da üç beş karikatürcünün dine saygısızlığında hepimiz birleştik. Peki 72 milletin ve dinin yüzyıllarca barış içinde yaşadığı Türkiye'de diğer dinlere karşı sergilenen bu utanç verici saldırganlığı nereye koyacağız? Bu saldırgan kimliği nasıl hazmedeceğiz? Ülkeyi yönetenler neden yurtdışından önce yurtiçine dinsel barış çağrıları yapmıyor? Bilen var mı? Geçici görevle

Yazının Devamı

Dubai muamması

11 Şubat 2006

Sorunun yanıtını İstanbul Belediyesi Genel Sekreteri Mesut Pektaş'a gelen 4 Nisan 2005 tarihli bir mektupta buluyoruz... Altındaki imza: "Farhan Faraidooni - Dubai Uluslararası Emlak (DUE) CEO'su"...İlk satırlardan anlaşıldığına göre, İstanbul Belediyesi yetkilileriyle DUE yetkililerinin Cannes'da yaptığı son toplantıda İBB ile DUE'nin bir gayrimenkul yatırım ortaklığı (GMYO) kurması kararlaştırılmış.Dubai Emlak, İstanbul'da yağlı parçaları saptamış, mektupta adeta talimat veriyor:"Aşağıdaki alanların GMYO kapsamına acilen alınmak üzere işaretlenmesini öneriyoruz: 4. Levent'teki mevcut otobüs istasyonu. Zincirlikuyu'daki Devlet Otoyol bölgesi... Ayrıca aşağıdaki alanların daha sonra GMYO bünyesine alınmak üzere incelenmesini öneriyoruz: Küçük Armutlu'daki plansız gecekondu bölgesinin rehabilitasyonu.Technocity - Cendere Vadisi'nde iş merkezi kurulmasıKartal sahil şeridi (660.000 M2).Gaziosmanpaşa - Metris bölgesi... Toplantı tarihini de DEU belirliyor:"İzleme komitesinin ilk toplantısını 25 Nisan civarında İstanbul'da yapmayı öneriyoruz."Ve yazının sonunda çok ilginç bir öneri daha:"Bu projenin kesinlikle çok gizli tutulmasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Bu nedenle ilk

Yazının Devamı

Sezer farkı!

10 Şubat 2006

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Köşk'e gönderilen bu kanunu okudu ve yeniden görüşülmesi istemiyle geri gönderdi. Neden mi? Efendim maddede bir bakanlar kurulu kararına atıf yapılıyordu ama o kararın bu kanunla hiçbir ilgisi yoktu. O karar çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu'nun hükümeti temsilen yurtdışındaki bir toplantıya katılmasına verilen izni düzenliyordu.Yasa, önceki gece Meclis'ten Sezer'in uyarısı doğrultusunda düzeltilerek yeniden geçti. Geriye CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu acı tespiti kaldı:"Yapılan hatayı yasayı hazırlayan ilgili bakanlığın bürokratları fark etmiyor. İmzasına sunulan Bakan fark etmiyor. Başbakanlık'a geldiğinde Kanunlar, Kararlar Dairesi bürokratları fark etmiyor. Ardından Başbakanlık Müsteşarı fark etmiyor... Bakanlar, Başbakan fark etmiyor. Meclis'teki bürokratlar fark etmiyor. Komisyon fark etmiyor, Genel Kurul fark etmiyor. Çok şükür ki Çankaya'da Sezer gibi bir titiz insan var. Bir tek o fark ediyor." Geçen yılın 28 Aralık günü Meclis'ten tek maddelik bir yasa geçti. Tam adı, "Gümrük Müsteşarlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun" idi... ABD, Türkiye'nin İran tavrından

Yazının Devamı

Hangi marka?

9 Şubat 2006

Uygar Danimarka, hiçbir hukuki ve insani gerekçesi bulunmayan bir savaşta katillerin yanında yer aldı. Neden? Çünkü ABD karşısında özgür karar alma gücüne sahip değil de ondan...Acaba Hz. Muhammed'i terörist gösteren karikatürler yayımlayan Jyllands Posten gazetesi, çağın en büyük teröristi George Bush'u terörist gösteren karikatür yayımlayabilir mi?O kadar ifade özgürlüğüne sahip mi?!Eğer Danimarka basını ABD terörizmine karşı etkili yayın yapsa Danimarka halkı bu insanlık dışı işgali destekler miydi?Danimarka gazetesinin yaptığı bir fikir özgürlüğü testi değil, Müslüman dünyanın maneviyatına saldırma denemesidir. Ortadoğu işgalcilerine dolaylı destek operasyonu... Bırakalım hikâyeyi. Karikatür savaşının baş kahramanı Danimarka, ABD'ye Irak savaşında asker desteği veren birkaç Avrupa ülkesinden biri. Kendi nüfusuna göre Irak'a gönderdiği asker sayısı (500) açısından ikinci devlet. Danimarkalı aydınlar, Başbakan Rasmussen ve sağ partileri, katliama dönüşen bu hukuksuz savaşa destek verdikleri için eleştiriyorlar. Ne var ki Danimarka halkının beyni yıkanmış... Şu sırada yüzde 43'e düşmekle birlikte kamuoyu yoklamalarında savaşa asker gönderilmesini destekleyenlerin oranı geçen yıla

Yazının Devamı