Dumansızlık özlemi

8 Şubat 2006

- Bir sigarada 4 bin zehir var, içenler 4 bin zehir alıyor. İçmeyip de duman altı olanlar en az 3 bin... Çocuklarda bu yüzden beyin hastalıkları görülüyor. Halkın sağlığını düşünerek bu uygulamayı başlattık. İyi gidiyor. Amacımız, Amerika'da olduğu gibi tüm kapalı mekânlarda sigarayı yasaklamak...- Tümden yasaklama ne zaman mümkün olabilir?- Ayrı masa uygulaması önce İstanbul'a, sonra tüm Türkiye'ye yayılmalı, halk bilinçlendirilmeli, daha sonra tamamen yasaklamak mümkün olur... Belediye, mahalle ve okullarda bilinçlendirme kampanyaları başlatmış. 20 dakikada sigarayı bıraktıran alet kiralanmış. Bu aletle mahallelere gidilecek, isteyenin alete bağlanarak sigarayı bırakması sağlanacak...- Alet gereken etkiyi gösteriyor mu?- Yardımcım Osman Arslan üzerinde aleti denedik, yardımcım sigarayı bıraktı, dedi Sarıgül... Uygar bir kampanya başlattı. Diğerleri ne bekliyor? Sigaradan daha az zararlı ama şovu daha etkili olan içki konusunda yasaklar koyan AKP'li belediyeler, esas düşmana yani sigaraya karşı ne zaman harekete geçecekler? Şişli ve Nişantaşı'nda bar, kafe ve lokanta masaları ikiye ayrıldı: Dumanlı ve dumansız... Cam önleri genellikle sigara içmeyenlere ayrıldı. Başkan Mustafa

Yazının Devamı

İran'a hücum...

7 Şubat 2006

"İran'a karşı nükleer savaş başlıkları kullanılarak yürütülecek olan açık bir savaşı başlatma çalışmaları nihai aşamasına ulaştı. ABD, İsrail ve Türkiye'den oluşan koalisyon ortakları, 'ileri hazırlık' durumundalar.2005 başlarından bu yana çeşitli askeri tatbikatlar yürütülüyor.Washington, Tel Aviv, Ankara ve Brüksel'deki NATO karargâhı arasında 2005 başlarından bu yana, yoğun bir mekik diplomasisi sürüyor. Son gelişmeler içinde, CIA Müdürü Porter Goss Ankara'ya yaptığı misyon ziyaretinde, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dan 'İran nükleer ve askeri hedeflerine yönelik hava saldırıları için politik ve lojistik destek sağlamasını' istedi. Goss'un 'Türk istihbarat servisinin operasyonu hazırlamak ve izlemek üzere özel işbirliği' isteminde bulunduğu bildirildi. Karşılığında da, Başbakan Ariel Şaron İsrail Silahlı Kuvvetleri'ne, saldırıyı mart sonunda başlatma konusunda yeşil ışık yaktı..."***Türkiye soruna bu ölçüde bulaşmış mıdır? Bilinmez. Ama safımızı şimdiden belirlediğimiz ve kendimizi angaje ettiğimiz su götürmez. Ankara trafiği de onu gösteriyor. Amerikalı üst düzey yetkililerin biri gitmeden diğeri geliyor. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın son ABD

Yazının Devamı

Abi'nin haftalığı!

5 Şubat 2006

Bu arada Galataport oldu mu sana Galatamort! Zamanında o kadar söyledim Tayyip'e... Al şu Abdül'ü bakanlıktan, yoksa ileride başımıza bela olacak dedim ama dinleyen kim? Neymiş? Almak istemiş de Cumhurbaşkanı, önce Kemal dediği için alamamış. Patron Abdül'ü görevden alamadı ama biz Ofer'den beklediğimiz tehdit telefonunu aldık:- Bak Kemal, ben bu Galataport'a o kadar para harcadım. Ya halledersin ya da ben seni halleder, aramızdaki her şeyi faş ederim! Ağzından girdik, burnundan çıktık, herifi tam yumuşatmıştık ki... Bu defa Tüpraş! Hani, bişey kısmetten çıkınca kispet dokuz yerden çözülürmüş derler ya, bizimki de o hesap... Bir yeri bağlıyoruz öteki taraf çözülüyor.Bir de malvarlığı meselesi çıktı başımıza... Baykal açıkladı, kurtuldu. Bizimki kıvranıp duruyor. Geçen gün yanıma geldi, "Ya Kemal Abi, basın çok üstüme geliyor, ne yapayım, bana bir akıl ver" dedi. "Malları benim üzerime geçir, ortalık yatışınca ben sana iade ederim" dedim. Suratıma küfreder gibi baktı. Ee kardeşim, sen Kemal Abi'ne bile güvenmezsen abin sana ne yapsın? Benim için kara hem de kapkara bir haftayı geride bıraktım. Önce villa meselesi... Yok efendim kaçakmış da... Yok efendim kendimize af çıkarmışız

Yazının Devamı

Her telden ulema!

4 Şubat 2006

Gelen yanıtlar mı? Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu ve İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk'e göre kadınlı - erkekli, başı açık namaz kesinlikle İslama aykırıydı. Ankara İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Mualla Selçuk'a göre, önemli olan bireyin seçimiydi. Aynı fakültenin eski dekanı Prof. Beyza Bilgin de Mualla Selçuk'la benzer görüşteydi:"Başörtüsü namazın şartlarından biri değildir. Cemaat başı açık namaz kılmayı makul görüyorsa kimse bunu bozmaya yeltenmemelidir."Marmara Üniversitesi'nden Prof. Bayraktar Bayraklı, iki hanım hocaya katılıyor:"Başı açık namazın olmayacağını söyleyen kitap yok. Yasaklayabilecek otorite de yok. Kuran, kadın - erkek birlikte namaz kılınmasını yasaklamıyor. Ama peygamberin uygulaması var. Herkes kendi yerinde namaz kılar." Ulemayı adres gösterenlere soralım:- Ulema, yani din bilginleri, en basit konuda bile zıt görüşler bildiriyor. Tartışmalı konularda hangisinin görüşü esas alınacak? İşin içinden nasıl çıkılacak? Bu soru da ulemaya! AİHM, başörtüsü yasağı lehinde karar verdiğinde Tayyip Erdoğan pek celallenmiş, mahkemenin ulemaya danışmadan böyle bir karar vermesini sert dille eleştirmişti. Subaşı Camii'ndeki kadınlı - erkekli ve başı

Yazının Devamı

Çamlıca yolunda

3 Şubat 2006

Pazar günleri Kısıklı meydanına bakan kahvede oturup Üsküdar'dan gelen tramvayların meydanda tur atışlarını, sonra salkımsaçak aşağı salınışlarını izlerdik. Dedemle birlikte Kısıklı çeşmesi önünde su kuyruğuna girerdik, Tipi'ye de uğrardık bazen, dondurmalı tavukgöğsü yemek için. Çamlıca bizim için kocaman bir oyun bahçesiydi. Büyükler için bir yeryüzü cenneti. Oturduğumuz evler hâlâ durur oralarda. Çünkü sit alanıdır, yeni inşaata izin verilmez, doku korunur. Daha doğrusu korunurdu. Ta ki AKP oralara el atana kadar.Unakıtan'ın kaçak villasına ruhsat vermek, belli ki o civarı mesken tutan tarikatları da sevindirmek için Çamlıca'da imar izni yüzde 6'dan yüzde 20'ye yükseltildi. Çamlıca da betona teslim edildi...Acaba birileri dava açarak bu cinayeti durdurabilir mi?Türkiye Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci'ye sorduk... Herkes dava açabilir dedi, ama tabii kimse açmayacak. Yine biz açacağız.Sonra biraz dert yandı. Türkiye Mimarlar Odası 14 avukat çalıştırıyordu. 50'den fazla imar cinayetine dava açmışlardı. Doğrudan görevleri bu olmadığı halde halkın elinden alınan yeşil alanları, eski eserleri kurtarmak için çırpınıp duruyorlardı...Halktan bir küçük teşekkür geliyor mu bari? O da

Yazının Devamı

Siyasette aşama

2 Şubat 2006

Kürsüden mal beyanları gizlidir, o yüzden malımı mülkümü açıklayamam, diyeceksiniz. Ertesi gün partinizin 3 milletvekili "Biz kirliliğe ortak olmak istemiyoruz" dercesine mal beyanında bulunacak... Sizi ofsayta düşürecek... Ve siz susacaksınız... CHP'nin bankası var, İş Bankası CHP'nindir diyeceksiniz... CHP İş Bankası'ndan tek kuruş para almadığını açıklayacak. Siz suspus olacaksınız...Siyasetin itibarını düşürmeyelim diyeceksiniz.... Malı mülkü gizleyerek siyasetin itibarını düşüreceksiniz...Dokunulmazlıkları kaldırmayarak hakkınızda yarattığınız kuşkuyu mal beyanı yapamayarak katmerlendireceksiniz...Adınız ve suretinize bir kuşku bulutu eklendi... Belki siz göremeyeceksiniz... Bir zamanlar çocuklarınızı başkasının parasıyla okutuyordunuz, bu kadar kısa sürede nasıl oluştu bu kadar bolluk sorusu herkesin aklından geçecek... Belki siz duymayacaksınız...Ama siyasete düşen kuşku bulutu hiç ortadan kalkmayacak...Siz yolunuza artık bu karanlık bulutun sisleri arasında devam edeceksiniz. İşiniz zor... Bir parti lideri, bir Başbakan bu duruma düşmemeliydi... Makamını bu tartışmaların içine sokmamalıydı. Galataport ihalesi durdurulmuş. Şimdi Sami Ofer Bey yedirdiklerini geri isterse

Yazının Devamı

Ne şeffafiyet bu?

1 Şubat 2006

"Açıklayamam, zira Anayasa ve yasalar izin vermiyor!"Anayasa'da gerçekten mal varlığının açıklanmasına engel bir durum var mı?CHP'nin Maliye uzmanı milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu sorumuza yanıt verdi:"Yasalar, mal varlığını üçüncü kişilerin açıklamasını yasaklıyor. Kişinin kendi mal varlığını kendisinin açıklamasında hiçbir sakınca yok. Nitekim ben mal varlığımı Meclis'in bana verdiği internet sitesinde 4 yıldır açıklıyorum. Şimdiye kadar hiçbir savcı hakkımda soruşturma açmadı... Çünkü suç değil...* * *"www.jonturk.com" adlı bir sitede, Başbakan Erdoğan'ın geçmişteki mal beyannameleri yayımlandı. Erdoğan'ın 1994 yılında beyan ettiği tüm mal ve mülkün dolar cinsinden değeri 169 bin dolar tutuyor. Bugün ise mal mülk mantık yoluyla izah edilemeyecek kadar şişkin ki, kamuoyuna açıklanamıyor. AKePe diyoruz, kızıyorlar. Bize AK Parti deyin, diyorlar. Neden? Çok ak ve paklar da ondan! Ne var ki iş malı mülkü açıklamaya, hesap vermeye geldi mi ortalıkta yoklar? Son misali dün görüldü... Başbakan dün Meclis'te bir o yana bir bu yana döndü, bin dereden su getirdi, mal varlığını açıklayamadı. Dedi ki: Soru: Rüşvet ve yolsuzluğu önleyecek yeni yasalar çıkarılırsa ne olur? Cevap: Siyasetin

Yazının Devamı

MTA müzesinden

31 Ocak 2006

Sayın Üzer, Tabiat Tarihi ve Madencilik Müzesi binasında, kesin kabulden 16 ay sonra yani 21.04.2004 tarihinde çatlaklar saptandığını, bunun üzerine bilirkişi istendiğini anlatıyor. Bilirkişi raporunda "Müze binasının temelinde, taşıyıcı elemanlarda, kolonlarda, kirişlerde, yapı elemanları arasında, duvarlarda derin çatlaklar, yarılmalar, çökmeler saptandığı" belirtiliyor...Müze binası tehlike arz ettiği için ziyarete kapatılmış. Onarıldıktan sonra yeniden açılacakmış. Bu arada hayli ilginç olan... Binanın kesin kabulden sonra 16 ay gibi kısa süre içinde, tepeden tırnağa dökülmesi, dağılması, çatlayıp patlamasıdır...MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer'e açıklaması için teşekkür ederken Bayındırlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili ve yetkililere soralım... Acaba yaptığı bina 16 ayda dağılan bu müteahhit kimdir? Ne gibi işleme tabi tutulmuştur? 16 ayda dökülen bu binayı kontrol eden ve kesin kabulünü yapan kamu mühendisleri hâlâ görevde midir? Kendileri hakkında ne gibi işlem yapılmıştır? Maden Tetkik Arama (MTA) kampusunun içindeki "Tabiat Tarihi" müzesinin kapalı olduğunu yazmış, satırlarımızı "İçinde sakıncalı ne var acaba, bilen var mı?" şeklinde bir espriyle noktalamıştık. MTA

Yazının Devamı