Yeşil pasaport

29 Kasım 2005

Mevcut yasaya göre yeşil pasaportu 3. dereceye kadar her unvandaki memur alabilirken, yeni tasarı, asgari daire başkanı unvanına ek olarak 1. derece kadro şartı arıyor...Bu durumda 1. derecenin altında kalan on binlerce müfettiş, savcı - hâkim, uzman, öğretim görevlisi, kaymakam, avukat, subay gibi meslek sahiplerinin yeşil pasaport alması neredeyse imkânsız hale geliyor...Bu kişiler vize kuyruklarına mahkûm ediliyor.Gerekçe mi? Tasarıdan okuyoruz:" ... bu tür pasaportların sayısal artışı nedeniyle vize uygulamayı düşündükleri sezilen ülkelerin bu düşüncelerinden caydırılmaları..." Bazı ülkeler "Çok yeşil pasaportlu Türk var" diye düşünüyormuş. Onların vize koyma ihtimalini ortadan kaldırmak için yeşil pasaportlar azaltılıyormuş...AB ile müzakereler başlıyor. AB'ye sözde her zamankinden çok yakınız. Vizenin kaldırılmasını talep edeceğimiz yerde vizeyi kendi elimizle genişletiyoruz.Başbakan iki günün biri Avrupalı liderlerle fotoğraf çektiriyor. Her gün bir başka ülkeyi dolaşıyor. Ama anlaşılıyor ki Türkiye'nin itibarı ve ağırlığı artmıyor. Azalıyor. Yeşil pasaport olayı bunun kabulüdür... TBMM İçişleri Komisyonu'nda bugün yeşil pasaport alacaklara sınırlama getiren yasa tasarısı

Yazının Devamı

Günün tartışması

27 Kasım 2005

- Kürt'üyle, Laz'ıyla, Abhaza'sıyla, Çerkez'iyle hepimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bizim üst kimliğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır." Deniz Baykal, Başbakan'ı bu tanımla ilgili uyarıyor:- Bu kafayla gidersek Yugoslavya oluruz, parçalara bölünürüz...Şu sözler de Erdoğan'ın:- Gazetenin bir tanesi yazmış: Türkiye, Türklerin diye. Ahlaksız bu, hayâsız... Bunu derseniz, Türkiye'yi 30'a bölersiniz. Çünkü Türkiye'de sadece Türkler yaşamıyor: Türkiye'de Kürt'ü de var, Laz'ı, Çerkez'i de var. Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür diyor. Olmaz böyle şey...Erdoğan, Başbakan olarak gittiği Gürcistan'da konuşuyor:"Ben de 'Gürcü'yüm. Ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir." Ezcümle... Erdoğan, "Türk" sözcüğünü bir ırkın adı olarak kabulleniyor. "Ben Türk'üm" deyimini asla kullanmadığı gibi Türk olmayı açıkça ve sürekli olarak Çerkez, Laz, Kürt gibi alt kimlik olarak sayıyor.Oysa Anayasa'nın 66. maddesi açık ve aynen şöyle:"Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür..."Türklük bir ırkın adı değil, milletin genel adıdır. Anayasa'nın 2 ve 3. maddeleri de Türkiye'de yaşayan farklı kökende tüm insanları "Türk milleti" olarak adlandırıyor. Deniz

Yazının Devamı

Ulusal bakanlık

26 Kasım 2005

Salim Kırcalıali, Yunanistan bakanlıklarının adlarını göndermiş.. Aynen bizdeki gibi... Milli Savunma Bakanlığı (Ministry of National Defence) ve Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı (Ministry of National Education and Religions) diye geçiyor.Profesör Süleyman Üstünel, Fransa'da eğitimin hâlâ "Education Nationale" yani "Milli Eğitim" diye anıldığını anımsatıyor.Almanya'dan Ahmet Aydemir, bu ülkede pek çok kurumun adının başında "Deutsche" yani "Alman" sıfatının yer aldığını örneklerle anlatıyor."Milli" yani "ulusal" sıfatı kötü değil iyi ve gururlandırıcı bir deyim... Tabii o duyguya sahip olana... Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "ulusalcı olmadığını" Meclis'te açıkça söyleyip... Başbakan, aynı görüşte olduğunu çeşitli durumlarda açığa vururken... Milli Eğitim ve Milli Savunma bakanlıklarının adları, önündeki "milli" sıfatının da kaldırılacağı söyleniyor. Gerekçe; Avrupa'da böyle "milli" bakanlık bulunmaması.. Acaba öyle mi? AKP'nin "Siyaset Akademisi"nde ders veren Milli Eğitim Bakanı Çelik, "Siyaset insan içindir. İnekler için siyaset olmaz" demiş. Keşke olsaydı, hiç değilse tarım düzelirdi. Robert Kaplan, yaşadığımız bölgeyle ilgili kitaplar yazan usta bir gözlemci ve

Yazının Devamı

Ulusal ayıp...

25 Kasım 2005

Bu sözler adının başında "milli", yani "ulusal" sözcüğü bulunan Milli Eğitim Bakanlığı'nın tepesindeki zata yani Hüseyin Çelik'e ait...Çelik, bu itirafı geçtiğimiz salı günü Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptı. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, hazırladığı soru önergesinde kendisine şu soruları yöneltti:- Ön adı Milli (ulusal) olan bir bakanlık görevini üstlendiğiniz halde, ulusalcı düşüncelere katılmamanız yadırgatıcı değil midir? Katılmadığınız ulusalcı düşünceler nelerdir?- Anayasa'da ve Milli Eğitim Temel Kanunu'nun birçok maddesinde milli sözcüğü geçmesine karşın sizin bu sözcüğün yüklediği anlama karşı çıkmanız doğru mudur?- Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir" sözleriyle başlayan, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde, "Ulusal: milli", "Ulusallaştırma: Millileştirme", "Ulusallaştırmak: Ulusal bir nitelik vermek, millileştirmek", "Ulusallık: Milliyet, millilik" olarak açıklanmıştır. Sizin burada katılmadığınız nedir?Ben ulusalcı değilim diyenler ne olduklarını da söylemelidir... Mandacı mı, teslimiyetçi mi, ümmetçi mi, Amerikancı mı AB'ci mi? Ne? 'Prof. Halil İnalcık, Prof. Mümtaz Soysal değerli insanlardır ama Sayın İnalcık'ın

Yazının Devamı

Alkol polisleri...

24 Kasım 2005

Bu yasakları sadece AKP'li belediye başkanları mı uyguluyor?İzmir'e bağlı Foça ilçesinin CHP'li Belediye Başkanı Gökhan Demirağ çok ilginç bir olay aktarıyor:- Emniyet'ten 'Asayişe uygunluk' yazısı, kaymakamlıktan da onay alarak içki ruhsatı vermemiz için gerekli koşulları yerine getirdim ve talep eden 3 yere içki ruhsatı verdim. Aradan birkaç gün geçtiğinde ne duyayım? Foça Emniyet Müdürü, bu yerlerin 'içkili kroki'de yer almadığı gerekçesiyle hakkımda savcılığa suç duyusunda bulunmuş. Eğer bu iddia doğruysa o zaman bana neden onay verdiler? Amaç önce izin verip sonra şikâyette bulunarak bir yandan beni tuzağa düşürmek, öte yandan bir yerlere göz kırpmak mı acaba diye düşünüyorum. Bu olay, AKP'li belediyelerde başlatılan içki yasağının yakın gelecekte nerelere varabileceğini gösteriyor... AKP'li belediyeler, içki satış ruhsatı vermeyerek peyderpey içki yasakları koyuyor. Kimi belediyeler meyhaneleri belediye sınırları dışına taşıma hazırlığı yapıyor. Demokrat maskeyle işbaşına gelen ortaçağ kültürünün temsilcileri, ellerine yetkiyi geçirdikleri anda gerçek kimliklerini ortaya koyuyor. Kafalarındaki Suudi Arabistan kriterlerini bir bir uygulamaya sokuyor. Öğretmen, başkalarını

Yazının Devamı

Güneydoğu defteri

23 Kasım 2005

Amerikan Newsweek dergisi, yorumunda bu beklentiyi doğruluyor:- Başbakan Erdoğan yavaşça ancak emin adımlarla askerleri siyasetten uzaklaştırıyor. Şemdinli olayı bu işin kesin biçimde bitirilmesini sağlayabilir...Ne var ki, olayların boyutu Şemdinli'yi çoktan aştı.Başbakan Hakkâri'de çelik yelekle dolaşıyorsa... Kalabalıkları ancak DEHAP'lı belediye başkanları zaptediyorsa... Güneydoğu'da sokağa dökülenler her defasında "Vur Gerilla Vur, Kürdistan'ı kur","Hepimiz Apo'yuz", "TC Kimliği istemiyoruz" pankartı açıyorsa. Güvenlik güçleri yasaları savunmakta acze düşüyorsa... Güneydoğu açıkça altımızdan kayıyorsa... Şemdinli olayının şu veya bu sona ulaşması neyi kurtarır?Ankara'nın ilk yapması gereken Milli Güvenlik Kurulu'nda son duruma ilişkin tedbirleri görüşmek, çözümler araştırmaktır.Ama manzaraya bakın ki hükümet, askerler ile baş başa acilen çözüm araştıracak yerde onlarla itişme içindedir.ABD ve AB bu itişmeyi körüklüyor. Hükümet - Ordu ikiliği Güneydoğu'nun altımızdan kaymasına karşı önlem alınmasını zorlaştırıyor... Batı'nın Türkiye'nin Güneydoğu'sunu da içine alan büyük Kürt devleti projesini kolaylaştırıyor. Başbakan Erdoğan, Hakkâri gezisinde Şemdinli olayını tezgâhladığı

Yazının Devamı

Roj'un yararları

22 Kasım 2005

Başbakan Erdoğan Kopenhag'da Danimarka Başbakanı'nın önünde Roj TV'ye olan tepkisini ortaya koyarken yurtiçinden hayli alkış aldı...Amerika aynı şekilde... Danimarka'yı Roj TV konusunda uyarırken aynı ölçüde takdir kazandı...Böyle şovlar geçmişi unutturur.Örneğin Başbakan'ın tepkisi (ilaveten AİHM'ye bir de türban tepkisi var) halk arasında alkış alırken bu tepkiyi AB ile müzakerelerde istenen onca tavizi verirken gösterememiş olması unutulmuş olmalıdır. ABD'nin yapay tepkisi de aynı şekilde Kuzey Irak'ta PKK'ya gösterdiği hoşgörüyü uyutturma amacına dönük zekice bir manevradır. Bu arada bol bol reklamı yapılan Roj TV de bu gelişmelerden memnundur.Enayi yerine konulmayı hazmedersek bizim de memnun olmamamız için sebep yoktur..., Son günlerde tartışma gündemine giren Roj TV'nin yalnız Kürtler için değil... Türkiye ve ABD için de hayli yararlı bir kuruluş olduğu ortaya çıktı! İngiltere Başbakanı Blair, Erdoğan'ın yeni uçağından almak istemiş, Maliye Bakanı çok pahalı diye isteği reddetmiş. Normal, devlet dediğin hesapla kitapla yönetilir... Başbakan Erdoğan, hafta sonunda Denizli'de alkol yasaklarını desteklemek için yaptığı konuşmada Anayasa'nın 58. maddesini anımsatarak dedi ki:-

Yazının Devamı

Yolculuk nereye?

20 Kasım 2005

"Cumartesi günü öğle vakti... Bir arkadaşla buluşacağım. Taksim'e gitmek üzere Beşiktaş'ta dolmuş bekliyorum. Uzun bir kuyruk var. Hava soğuk... Önümdekileri sayarak kaçıncı dolmuşa binebileceğimin hesabını yapmaktayım. Kuyruğun yanından insanlar akıp gidiyor. Bir anda yanı başımda bir gürültü duydum. Herkes o tarafa döndü. 30'lu yaşlarda, düzgün giyimli bir adam yere düşmüş, elindeki dosya ileriye fırlamıştı. Sadece 3 metre uzağımda yerinden kalkmaya çalışan adamın yanına gidip onun koluna girmek, kalkmasına yardım etmek istedim. Fakat yapamadım. Yapamadık...Sıramızdan çıkamadık... Sıradaki yerimizi kaybetmek istemedik hiçbirimiz... Adamın koluna ilk giren ve ona ilk gülümseyen kişi zenci bir bayan turist oldu. Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur sözü aklıma geldi...Mahcubiyet başka bir şey düşündürmez oldu..." Okurumuz Sinan M. yazmış... Hikâye değil gerçek olay... Okuyalım: Devlet Bakanı Beşir Atalay, "Düşünce özgürlüğünün gelişmesinde karikatürün katkısı büyüktür" demiş. Biz o gelişmeyi tamamlayana kadar kim bilir daha kaç karikatürcü cezalandırılır... Nobel jürisinin toplantısı uzadığında İngiliz Observer gazetesi:"Jüri, Orhan Pamuk yüzünden karar veremedi, toplantı

Yazının Devamı