Hangi cumhuriyet?

18 Ağustos 2005

Örneğin şu "Demokratik Cumhuriyet" deyimi... Acaba Tayyip Erdoğan aydınlarla yaptığı görüşmede sarf ettiği bu deyimin ne anlama geldiğini biliyor muydu?Eğer bilmiyor idiyse skandal, eğer biliyor idiyse ayrı skandal...Demokratik Cumhuriyet deyimini son yıllarda Abdullah Öcalan kullanıyor. İmralı savunmasında olsun, Yargıtay dilekçesinde olsun bu deyime sık sık yer veriyor... Öcalan'ın AİHM'ye yaptığı başvurunun kapağında da yine bu deyim yer alıyor...Örneğin Yargıtay başvurusunda Öcalan: "Bu dava Demokratik Cumhuriyet ve anayasası ile sonuçlandırılacaktır" diyor.Nedir Demokratik Cumhuriyet?Arkadaşımız Fikret Bila'nın "Neden PKK" adlı kitabında bu konuda net bilgiler bulabilirsiniz. Öcalan, bir anayasa değişikliği yapılmasını ve Türklerle birlikte Kürtlerin de Cumhuriyet'in kurucu unsuru olarak orada yer almasını istemektedir. Kurucu unsur tabii içinde yaşayacağı siyasi modeli tayin hakkına kavuşacaktır. Federasyon ya da bağımsız devlete kapı açılacaktır. Tayyip Erdoğan, Demokratik Cumhuriyet deyimini bilerek mi sarfetti? Yoksa deyim, Kürt danışmanları tarafından konuşma metnine mi sıkıştırıldı? İki ihtimal de hazin! Tatilde bulunduğumuz sürede gündemin en ateşli konusu Kürt

Yazının Devamı

Yorumlu Yorum

31 Temmuz 2005

Arkeologlar tarafından çıkarılan bir gezi dergisinde, arkadaşlarına kötü mesleki şakalar yapan muzip bir arkeologun köşesine verdiği isim: GÖMÜ-YORUMData ve bilgi bankası üzerine yorum köşesi adı: VERİ-YORUMTürkiye'nin Batı'ya yaklaşmasına karşı bir köşe yazarının köşesine uygun ad: BATI-YORUM...Tarot, burç, fal köşesi hazırlayan yazarın köşesine isim: BÜYÜ-YORUMSolcuların 80 sonrası hayatı spor arabası tadında yorumladıkları köşelerine verilebilecek alternatif isim: SOLLU-YORUMSağ ekonomik tahlillerin yer aldığı köşe adı: SAĞI-YORUMTakılar üzerine yazı ve haberlerin yer aldığı köşeye isim: TAKI-YORUMParfümlerin tanıtıldığı köşenin adı: KOKU-YORUMİstanbul yalıları ve Boğaz güzelliklerinin anlatıldığı köşe: YALI-YORUMKendisini eski dayılardan sanan bir külhanbeyinin lümpen köşesine verdiği ad: DAYI-YORUMFutbol yorumları yapanların köşelerine en uygun ad: SALLI-YORUMHayata değişik açıdan bakan mankenlere uygun köşe adı: AÇI-YORUM Bodrum hayatını anlatan bir tazenin köşesi: AZI-YORUMYalaka köşe yazarları için : YAĞLI-YORUM Basınımızda gittikçe yaygınlaşan "yorum - lu" köşelerin ilki "Çizi - Yorum" dur. Mucidi arkadaşımız Ercan Akyol'dur. Bu tür başlık sevildi. Giderek yaygınlaştı.

Yazının Devamı

Zor bir imza...

30 Temmuz 2005

- Türkiye, Kıbrıs'ı AB'nin tam ve eşit üyesi olarak tanımayı reddederse, müzakerelere başlamayı veto edeceğiz...Ek Protokol ne anlama gelirse gelsin... Rumlar, AB'ye giden yoldaki her adımda bizden taviz isteyecekler. Ve alacaklar. Çünkü arkalarında 24 ülke var. Şantaj gücü onların elinde.Türkiye, Rumların elinde oyuncak olma yolunda... Ne karşılığında mı? Sadece "AB hayali", yani bir hiç karşılığında. Bu kadar salak mıyız? AKP iktidarı, AB ile 3 Ekim'de müzakere masasına oturmak istiyor. Masaya oturmak için Ek Protokol'ü imzalamaya da meyyal. Ama imzayı atıp peşinden, "Bu imza Rumları tanıdığımız anlamına gelmez" demek yetmiyor... Rum lideri Papadopulos kesin konuşuyor: Sigaraya yine ÖTV zammı geldi. Tiryakiler en büyük vergi mükellefi oldu! Elektronik iletişimde devlet başarısı üzerine bir olumlu, bir olumsuz not...Okurumuz Mustafa Demirel, Toplu Konut İdaresi'nin Burdur'da yapmakta olduğu konutlarla ilgili birkaç soruyu bilgi edinme kanunu çerçevesinde e-mail ile akşam saat 18.00'de gönderiyor. Ertesi sabah saat 09. 00'da Toplu Konut İdaresi'nden yanıt alıyor. Bu iyi not...Bir diğer okurumuz, Telekom'un sayfasında ADSL için verilen online başvuru formunu dolduruyor. Ses seda

Yazının Devamı

Olimpos haracı!

29 Temmuz 2005

"Kaldığımız evlerin önünde, kumsalın hemen arka tarafında tarihi kalıntılar vardı. Kültür Bakanlığı, bu kalıntıların girişine bir kulübe kondurmuş, ziyaretçi başına 10'ar milyon lira alıyor. Hiçbir hizmet verilmediği ilk bakışta rahatça görülebilen bir yeri ziyaret edenlerden para almanın saçmalığını bir tarafa bırakıyorum... Daha büyük saçmalık, aynı paranın benim gibi sadece denize gitmek isteyenlerden de alınması... Sahile başka bir giriş yeri olmadığı için kalıntıları gezmek istemeseniz, sadece denize gidecek olsanız dahi bu parayı mecburen ödemek zorundasınız. Dahası, bir günde bir defa para alsalar insan ona da razı olacak. Her geçişte ayrı para alıyorlar. Ağaç evlerde konaklayan pek çok turist bu yüzden ya benim gibi gönüllerince denize giremedi ya da orayı terk edip başka bir yere gitti." Hanım okurumuz tatilini Antalya Olimpos'taki ağaç evlerden birinde geçirmiş. Kaldığı yer denize çok yakın olmasına, yüzmeyi de çok sevmesine rağmen gönlünce denize girememiş. Nedenini dün telefonda anlatıyor. Kesilmiyor suyun sesi / Uykunun arasında dinle Durdurulamayışını tohumun toprakta Ve çatlayışını kayanın Yarın genç bir dünya uyanacaktır Devlet internet çağına geçiyor ama... Hayli

Yazının Devamı

Olumlu zaviyeden!

28 Temmuz 2005

Kesinlikle hayır... Örneğin İngilizlerin gözünde Vahdettin hain değildi.Başkan Nixon'ın bir Türk büyüğü hakkında:- Yalnızca kendi ülkesinin çıkarlarını düşünmeyecek kadar iyi bir devlet adamı, deyişi gibi. İngilizlerin gözünde de Vahdettin yalnızca kendi ülkesini düşünmeyecek kadar ileri görüşlü bir devlet adamıydı.Önce tahtını, sonra da ülkesini ve halkını İngilizlerin yardımıyla kurtarmak istiyordu.Ne yazık ki Mustafa Kemal adlı bir isyancı, saf Anadolu köylüsünü kandırarak Saray'a ve işgalcilere karşı kışkırttı... Anadolu ihtilalini yaparak önce Ankara'yı, sonra tüm Türkiye'yi ele geçirdi.Ülkeyi kurtaramayan Padişah, "Olmadı kendimi kurtarayım" diye düşünerek İngiliz zırhlısıyla seyahate çıktı.Ama Vahdettinciler ile Mustafa Kemalcilerin çatışması bitmedi...Emperyalizm, Türkiye'nin temelinden Mustafa Kemal ilkelerini silip yerine Vahdettin ilkelerini yerleştirmek için 80 yıldır uğraşıyor. Son olarak da eski bir başbakanı transfer ettiler.Bugün ülkenin AB, ABD ve İMF'ce yönetilmesinden rahatsızlık duymayan, ulusal kuruluşların yabancı kuruluşlara peşkeş çekilmesini destekleyen, ulusal onur gibi kavramlara itibar etmeyenlerin sayısında giderek artış gözleniyor. Vahdettin geri

Yazının Devamı

Sonun başlangıcı

27 Temmuz 2005

"Ankara İngiltere'ye jest yapmaya hazırlanıyor''Gazeteye göre... Başbakan Tayyip Erdoğan, Londra ziyareti sırasında İngiltere Başbakanı Tony Blair'e paraf edilmiş Ek Protokol metnini sunacakmış...AB, Ek Protokol'ün bir an önce imzasında ısrarlı. Çünkü bir başka hükümetin AB hayali karşılığında böyle bir belge imzalayacağı konusunda kuşkulular.Bizim hükümet, Ek Protokol'ü imzalarken bunun Kıbrıs'ı tanımamız anlamına gelmeyeceğini bir deklarasyonla ilan edecek... Haberlere göre 25 AB ülkesi de kendi görüşünü bir karşı deklarasyonla açıklayacak. CHP Milletvekili Onur Öymen uyarıyor:- AB'nin deklarasyonunun içeriği belli olmadan Ek Protokol'ü imzalamamız yanlış olur...Bizim deklarasyon iç kamuoyunu teskin etme dışında bir işe yarayacak mı? Sanmayız. Türkiye, bu protokolle Rum tarafını "Kıbrıs Cumhuriyeti" sıfatıyla tek yetkili hükümet olarak tanıyor... Hemen peşinden sıra Türkiye'nin havaalanlarını ve limanlarını Rum uçak ve gemilerine açmasına geliyor.Biz dirensek de Rumlar, müzakereleri kâh tıkayıp kâh açarak isteklerini teker teker kabul ettirecekler.Ek Protokol, Kıbrıs'ta sonun başlangıcıdır... KKTC'yi bir tabela cumhuriyetine indirmenin ve Türk askerinin geri dönüşü için

Yazının Devamı

Vahdettin aşkı

26 Temmuz 2005

- Vahdettin devleti soymadı, diye savunmaya girişmişti.Tarihçi Mete Tunçay da benzer bir savunma yapmıştı:- Vahdettin kaçarken bir şey alıp götürmedi...Türkçe lügatlerde hainliğin tanımı şöyle: "Kutsal sayılan şeylere, kavramlara kötülük eden kimse"Hırsızlık başka şey, hainlik başka şey. Kadın kocasına ihanet ediyor diyelim. Ve evden kaçarken bir şey almıyor.Bu, onu ihanetten kurtarır mı?Vahdettin tartışmasında mantıklı olmak da gerekmiyor galiba...Ayrıca Vahdettin külliyetli miktarda para götürmüş de damadı yemiş olmasın?.. Bülent Ecevit, Vahdettin'in hain olmadığını ispatlamak için ilginç ve komik kanıtlar atıyor ortaya. Dün de: Vahdettin hain değil gezgindi. 17 Kasım 1922 sabahı Malaya isimli İngiliz zırhlısına binip kaçmadı, 'Aşk Gemisi'ne binip Akdeniz turuna çıktı! Lozan'ın yıldönümünü CHP'liler Ankara'da, bir grup gazeteci, öğretim üyesi, siyasetçi İsviçre'nin Lozan kentinde kutladı.Cumhurbaşkanı Sezer, Lozan dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı.İktidar çevrelerinin bu coşkuyu paylaşığına dair bir emare görmedik.Eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İsviçre'de bir konferansta:- AB sessizce Sevr'i uyguluyor, diye konuştu.Bu düşünce artık paranoya olmaktan çıktı. Prof.

Yazının Devamı

İnalcık gözüyle...

24 Temmuz 2005

- Padişah, doğal olarak Osmanlı hanedanı için ölüm - kalım sorunu olan hilafet politikasını benimseyecekti. Anadolu'daki direnci bu politika doğrultusunda kullanmak istiyordu. Ama saray, Mustafa Kemal'in Anadolu'daki direnci, milli devlet doğrultusunda kullanma azminde olduğunu görünce, Kuvayı Milliyecileri hain ilan etti. Sevres Antlaşması'yla galip devletlerin gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra da sarayın hilafet politikasında direnmesi ve Anadolu hükümetine karşı durması bir hıyanet olarak saptanmıştır. Böylece Anadolu'da TBMM'nin toplanması ve milli devletin temelinin atılması, yalnız hanedan çıkarlarına bağlı kalan Vahdettin'i hain durumuna düşürüyordu. * * *Eğer Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliyeciler yenilseydi, Türkiye bugün Sevr Antlaşması gereği Anadolu'nun üçte birine sıkışmış, güdük bir ülke olacaktı. Anadolu hareketi Sevr'i yırttı, işgalcileri dize getirdi, özgürlük bayrağını Lozan'a dikti.Lozan'ın 82. yılındayız. Batı ittifakı, Atatürk'ün yarattığı Cumhuriyet'i, Sevr koşullarına döndürmek hevesinden vazgeçmiş değil. Vahdettin tartışması o değirmene su taşıyor. Padişah Vahdettin hain miydi tartışmasında acaba ünlü tarihçimiz Halil İnalcık'ın görüşü nedir? "Doğu - Batı

Yazının Devamı