- AKP iktidar başarısını "AB sürecine" bağlamıştır, çünkü baştan Batı'ya ve İMF'ye teslim olarak iktidara geldiği için halka hiçbir şey vermesi mümkün değildir. Stratejisi, "Sizi AB üyesi yapıyorum, dişinizi sıkın, üç vakte kadar AB'den Türkiye'ye para yağacak" diye halkı kandırmaktır. AKP'nin tek iktidar stratejisinin bu olduğunu gören AB de bunu Türkiye'den istediklerini koparmak için fırsat bilmiş, 17 Aralık öncesinde AKP ile gizli pazarlıklar yapmıştır. Bu pazarlıklardan biri de Erdemir'in Fransız çelik devi Arcelor'a satılmasıdır. Pazarlığı bizzat Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'la Başbakan Erdoğan yapmış, görüşmede Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı da bulunmuştur. AKP hükümeti AB'den 17 Aralık'taki uydurma müzakere kararını çıkartabilmek için birçok siyasi tavizin yanı sıra Fransa'ya gereksiz Airbus alımı ve Erdemir'in hediye edilmesi gibi iki büyük ekonomik taviz de vermiştir... Erdemir'deki devlet hissesinin satışı için bir ekonomik neden yok. Hükümet buna rağmen satışta kararlı. Erdemir neden satılıyor? Satışın arkasındaki kimi nedenleri iktisatçı Selim Somçağ'ın internet sitesinde okuyoruz: Başkan Bush'un karısı Laura Bush'un saçlarını Türk kuaförü Nuri yapıyormuş. Beyaz
Bir adam katrilyonluk ilaç vurgunlarıyla tek başına mücadeleye devam ediyor. Kimdir Veysi Mungan? Roche ilaç firmasının eski Müşteri İlişkileri Müdürü. 2 yıl önce Neorecormon adlı ilacın Beşer Ecza Deposu'na 88, SSK'ya ise 231 milyon liradan satıldığını görünce Genel Müdür Faruk Yöneyman'a bunun rekabet kuralları ve ülke çıkarlarına aykırı olduğunu bildiren... Bu uyarısı sonucu işinden atılan... Ama mücadeleden vazgeçmeyen... Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunarak Roche'un yasadışı faaliyetleriyle ilgili soruşturma başlatan sorumluluk sahibi yurttaş...Savcılık soruşturması sürerken Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun incelemesi de tamamlandı.Başmüfettiş Mehmet Kılınçer başkanlığındaki çalışma gurubu, diğer yolsuzluklara ek olarak, Roche'un Neorecormon'u en ucuz ilacın satıldığı Portekiz fiyatından değil Yunanistan fiyatından satarak ayrıca 8,3 trilyon haksız kazanç sağladığını saptadı. Savcılığa gönderilen 65 sayfalık rapor, kimi başka yolsuzlukları da içeriyor. Veysi Mungan'a dönersek... İlaç sektörü tarafından işsizlikle cezalandırılan Mungan yılmıyor, soyguna karşı mücadelesini tek başına sürdürüyor. Alkışlıyoruz... Veysi Mungan'ın Rekabet Kurumu'na yaptığı başvuru kabul
- Yasa yapılırken aklınız neredeydi, Meclis'e öneri getirseydiniz, gelip kulis yapsaydınız sonuç böyle olmazdı, gibisinden komik bahaneler üretmişti. Yasanın yürürlüğe girmesi 2 ay ertelendi. Aradan geçen sürede basınla ilgili olanlar başta olmak üzere yasanın aksak maddelerinin düzeltileceği sanıldı. Peki ne oldu?CHP'li Adalet Komisyonu Üyesi Orhan Eraslan bu sorumuza diyor ki:- Basın Konseyi'nin 6 maddede istediği iyileştirme önerilerinin hiçbiri AKP'liler tarafından kabul edilmedi. Göz boyama kabilinden birkaç değişiklik dışında eski sakıncalı hükümler aynen korundu.- Diğer konularda herhangi bir iyileştirme yapıldı mı?- Esas olarak hayır. Yargıtay'ın, tabip odalarının, kadın örgütlerinin hiçbir isteği kale alınmadı. Tersine ülkeyi polis devletine dönüştürecek pek çok yeni olumsuz hükümler eklendi.- Mesela?- Mahkemelere ve savcılara ait olan arama, izleme, takip, eşyalarına el koyma, telefon dinleme vs. gibi pek çok yetki şimdi yapılan değişikliklerle kolluk kuvvetlerine devredildi. Mevcut yasalarda soruşturmanın patronu Cumhuriyet Savcılarıydı, şimdi polis oldu. Telefon dinlemede de kararı gerektiğinde mahkeme kararı olmadan polis verebilecek. - Başka?- Gözaltı süreleri
"Enerji ihaleleri yolsuzluğunda adı geçen CHP Genel Saymanı Mahmut Yıldız'ın milletvekilliğinden istifa etmemesine de... Partisince istifasının istenmemesine de bir şey demiyorum. Çünkü sizin de belirttiğiniz gibi sonuçta aklansa da istifa etmiş bir milletvekilinin geri dönme olanağı yoktur. Ama bana göre Sayın Yıldız'ın yapması gereken bir başka şey var; aklanıncaya kadar hem partiden hem de partideki görevinden geçici olarak istifa etmek. Bu soylu davranışın CHP'de örneği de var. Bundan birkaç yıl önce eski Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan, hakkında bir soruşturma açılınca, partimin zarar görmemesi için aklanınca geri dönmek üzere partimden istifa ediyorum, demiş... Sayın Baykal da son kurultayda rakibi Mustafa Sarıgül'e bunu yapması tavsiyesinde bulunmuştu. Bence aynı tavsiye şimdi Sayın Yıldız'a yapılmalıdır." Eski CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay'la hoşbeş ediyoruz... Konu, "Yıldız'ın istifası" başlıklı dünkü yazımıza gelince diyor ki: Galatasaray - Fenerbahçe Türkiye Kupası finalinde Milliyet'in "Baba Beni Okula Gönder" afişi dikkati çekti.Avukat Ali Otay, afişte küçük bir değişiklik öneriyor:"Baba Beni (Galatasaray futbol okuluna) gönder."Şakanın kabulü ricamızla
Son günlerde kimi meslektaşlarımız bu görüşleri sıkça dile getiriyor. İddia ilk bakışta doğru da görünüyor... Acaba öyle mi? Hayır... Nedenini anlatalım:1) Enerji yolsuzluğunda adı geçen tek AKP'li Cemal Kaya değildi. Ancak Tayyip Erdoğan onu istifaya zorlayarak diğerlerini kurtardı. Partisini aklamış havası verdi... 2) CHP bu konuda çözüm olarak dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyor. Milletvekili yargılansın, suçlu bulunursa cezasını çeksin, aksi takdirde aklansın. İstifa eden milletvekili aklanırsa tekrar TBMM'ye dönemez. Mağdur olur. Makul yol, dokunulmazlığın kaldırılması. Ancak AKP buna bir türlü yanaşmıyor. Cemal Kaya'nın istifasıyla bu konuyu çözümlemiş havası veriyor.Kimi siyasileri Yüce Divan'a sevk edip kimi gazetecileri mahkemeye verdiğinde yargıya güvenen AKP, sıra kendine gelince, "Yargıya güvenmiyorum" bahanesiyle mahkemeden kaçıyor. Gerisi hikâye... Başbakan Tayyip Erdoğan, son enerji yolsuzluğunda adı geçen Cemal Kaya'yı milletvekilliğinden istifa ettirip yargılanmasının önünü açarken Deniz Baykal, aynı olayda benzer suçlamalara muhatap olan CHP Genel Saymanı Mahmut Yıldız'ı korumaya devam ediyor... İstifaya zorlamıyor. Kitap okumaya vakit bulamayan Başbakan
"Sınıf öğretmenliği ile kariyerine başlayan sayın İbrahim Şahin, bu uzun dönem içinde 11 yıl Ovacık İlçesi Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ile 5 yıl boyunca Ovacık İlçesi Milli Eğitim Müdürlüğü'ne vekâlet görevlerini yürütmüştür.Sayın Şahin'in Karabük Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'ne getirilmesi ise, 2451 sayılı - Bakanlar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun - kapsamında müşterek kararname ile yapılmıştır. Kararnamenin altında Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer'in de imzası bulunmaktadır..."Soru: Eğer Mehmet Ali Şahin bakan olmasaydı, Ovacık ilçesinde çok çok Milli Eğitim Müdürü'ne vekâlet etmiş öğretmen kardeşi İbrahim Bey, İl Kültür Müdürlüğü'ne atanacak mıydı? Hangi sebeple? Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in Karabük'ün Ovacık ilçesinde öğretmen olarak görevli kardeşi İbrahim Şahin'in, Karabük İl Kültür Müdürlüğü'ne getirildiğini, o görevdeki Serdar Üstelci'nin, Ankara'da bir göreve atama vaadiyle kızağa çekildiğini yazmıştık. Şahin'in basın müşavirliğinden bir açıklama aldık bu konuda. Açıklamada, İbrahim Şahin'in 19 yıl devlet memurluğu geçmişine sahip olduğu belirtiliyor ve şöyle deniyor: Almanya'nın Focus dergisi, Türkiye'yi "Gülümsemenin ülkesi" olarak
"BEDAŞ İşletme Müdürü Mehmet Sözeri... Bu şehrin sahipleri vardır. Ortalık saltanat ve şov yapacak kadar da boş değildir. Memlekette insanlar yokluk içinde, sen devletin aracı ile gezip ardından iki adım atıp binaya giriyorsun. Sonra günde 3 bin kişinin girdiği vezneleri daracık yere sığdırıp insanlara zulmedip bir üstteki salonu kendine ayırıp spor aletleriyle spor yapıp, daha sonra da milyonlarca lira para harcayıp yaptırdığın terasında kahveni içtikten sonra odana inip oradan da hiç rahatını bozmadan makam odanın yanındaki odana çekilip yatıyorsun. Soruyorum sana; devletin binası senin spor yaparak zayıflama yerin mi? Git kilolarını nerede atacaksan at! İnsanlarımız sabahın 6'sında kalkıp Ankara'dan buraya veya buradan kalkıp Ankara'ya işe gidip gelirken sen devletin binasını otel olarak kullanamazsın. Sen Kırıkkale BEDAŞ İşletme Müdürüysen, AK PARTİ iktidar, RECEP TAYYİP ERDOĞAN başbakandır..."BEDAŞ Müdürü sert kayaya çarpmış durumda... Bizim büyük gazetelerin ilanları renkli, esprili... Ama 27 Nisan'da Kırıkkale gazetelerinde tam sayfa yayımlanan aşağıdaki siyah beyaz ilan sanırız renkli ilanlardan da renkli. İlanı veren AKP İl Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Arslan, bakınız ne
Haftanın en gurur verici olayı Ayasofya'ya Kahpe Bizans... Pardon, Bizans bayrağı çekilmesini önlememizdi. İspanyol yönetmen Vicente Aranda, Beyaz Şövalye adlı filminin Ayasofya'daki bazı sahnelerinde müzenin tepesine Bizans bayrağı çekmek isteyince şekerlemesine ara veren Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, "Gerekirse ipimi çektiririm ama o bayrağı çektirmem" dedi, aradığını bulamayan Aranda da arkasına bakmadan çekip gitti.Haftanın en mutlu olayı Tayyip Erdoğan'ın Bush'tan randevu almamayı bile göze alıp İsrail gezisinde kafasına "kippa" takmamasıydı. İlişkilerin düzeltilmesi için 1 milyar dolarlık ihale rüşveti verdiğimiz İsrail'e ve dünyaya bu şekilde her dayatmayı kabul etmeyeceğimiz mesajını göğsümüzü gere gere verdik.Haftanın en önemli konuğu Almanya Başbakanı Schröder idi... Başbakan Erdoğan Almanya'dan atılacak 100 bin gurbetçinin sorununu ona yansıtmayarak keyfinin kaçmasını önledi. Tam not aldı. Haftanın en büyük olayı, aylardır dört gözle beklediğimiz İsveç mobilya firması IKEA'nın İstanbul'daki mağazasının açılmasıydı. Böylece halkımızın bir kısmı bu marka için ta İsveç'lere kadar gitmekten kurtulurken gariban takımı da ayaklarına kadar gelen mağazaya hücum ederek