İşte Abdülsansür

28 Nisan 2005

1) Sultanın sağlığının iyiliği, hasatın bolluğu, ticaretin ve sanatın ilerlemesi haberlerine öncelik veriniz.2) Ahlak açısından Maarif Nazırı'nın onaylamadığı hiçbir dizi romanı yayımlamayın.3) Bir sayıda bitmeyecek edebi ve ilmi yazılar yayımlamayın. 'Devamı vardır' deyimini kullanmayınız.4) Bir makalede beyaz boşluk ya da birkaç satırlık noktalı yerler bulundurmaktan kaçının. Şüphe uyandırır.5) Şahsiyetten, özellikle yöneticilerin yolsuzlukları, suçları ve hatalarından bahsetmekten kaçınınız.6) Kişilerin ve grupların yönetim aleyhindeki şikâyet başvurularını yayımlamayınız.7) Her türlü tarihi ve coğrafi isimleri kullanmak yasaktır.8) Yabancı hükümdarlara yöneltilen suikastlardan ve dışarıdaki ayaklanmalardan bahsetmek yasaktır.9) Bu genelgeden gazetelerde bahsetmek yasaktır. Nedim Şahhüseyinoğlu, "Düşünceye ve Basına Sansür" adlı Paragraf Yayınevi'nden çıkan kitabında, dünden bugüne sansürü inceliyor... Abdülhamit, bir sansür kurulu oluşturmuş. Peşinden de gazetelerin neleri yazıp neleri yazmayacağını belirten aşağıdaki genelgeyi hazırlamış... Abdülhamit, bugünkü AKP iktidarı kadar antidemokrat değil anlaşılan! Yazarları hapsetmek yerine yazıları yayından önce kontrol ediyor.

Yazının Devamı

Gediz cinayeti!

27 Nisan 2005

"Ocağın yüzde 30'u Enerji Bakanlığı'na aitmiş. Özelleştirme kapsamına alındığı için yıllardır hiçbir yatırım yapılmamış, en basit güvenlik önlemleri bile alınmamış. Bakanlık, kömür çıkarma işini bir müteahhide devretmiş, müteahhit de taşerona... 20 kişilik vardiyanın ölen 18 işçisi de genç ve deneyimsizmiş. Taşeron, çevredeki kahvehanelerden işçi toplayıp hiçbir eğitimden geçirmeden ocağa sokuyormuş. İçeride ne bir havalandırma sistemi ne de grizu ölçüm cihazları varmış. İşçiler, zaman zaman gaz kokusu duyduklarından şikâyet etmişler ama kimse ilgilenmemiş. İşçi sağlığı ve işçi güvenliği ile yönetmeliklerin hiçbiri burada uygulanmamış. Zaten şimdiye kadar da hiçbir iş müfettişi gelip ocağı denetlememiş. Biraz araştırınca dehşetle öğrendik ki, bu ocak meğerse bölgedeki ocaklar içinde en iyi en güvenli durumda olanıymış. Bana göre bu olay iş kazası değil, kesinlikle bir iş cinayetidir. Ama insanlar o kadar çaresizler ki, cenazeler kaldırılırken bile yüzlerce kişi burada çalışmak için kuyruğa girmişti." Tam 18 işçi... Geçen gün Kütahya'nın Gediz ilçesindeki bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında öldüler ve gazetelere sadece bir günlük haber oldular. Kazadan sonra olay

Yazının Devamı

Soykırım hikâyesi

26 Nisan 2005

Komediye bakınız. Amerika, en küçük haklı gerekçeye sahip olmaksızın Irak'ı işgal etmiş. 100 binden fazla masumun kanına girmiş. Irak'ın müzelerini, kütüphanelerini ortadan kaldırarak işgali soykırıma dönüştürmüş... Irak'taki Amerikan katliamına gönderdiği askeriyle omuz veren Polonya, kendi işlediği suça bakmaksızın 90 yıl öncesinin olayını kınıyor. Bizi suçluyor.Bu arada 1915 yılında Türkiye'nin müttefiki olan ve Ermeni tehciri kararında rolü olduğu söylenen Almanya da kervana katılmış görünmekte...Alman Federal Meclisi'nde partiler önceki gün şu ortak görüşü dile getirdiler:"Almanya, 1. Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin katledilmesindeki sınırlı rolünü kabul eder. Arşivlerden, sistematik şekilde soykırım yapıldığı anlaşılıyor. Türkiye ile Almanya Ermenilerden özür dilemeli." George Bush da bu yıl "soykırım" demeyerek bizi mutlu etti.O kelimeyi söylememesi için bu yıl İncirlik'i verdik. Önümüzdeki yıl da Muş ve Batman havaalanlarını veririz artık... Türkiye ve Türk halkı, 90 yıl önce meydana gelmiş, bugün yaşayan neslin hiç günahının olmadığı bir olaydan dolayı kuşatılmış durumda. Irak'ta akan sıcak kandan dolayı ise ABD'yi kimse suçlamıyor... Evet, Ermeni tehciri bir trajedi

Yazının Devamı

Menderes soruyor

24 Nisan 2005

Kitabın 144. sayfasında Doç. Cüneyt Akalın'ın "Amerikan Belgeleriyle 27 Mayıs Olayı" adlı kitabına bir atıf var...ABD'nin Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren, 13 Kasım 1957'de ABD Dışişleri Bakanlığı'na çektiği telgrafta, Adnan Menderes'le yaptığı görüşmeyi anlatıyor:"... Zorlu'nun Dışişleri Bakanlığı'na atanması hakkında ne düşündüğümü sordu... Amerikan hükümetinin ve halkının görüşlerini bildiğimi söyleyerek konuşmamı sürdürdüm ve şunları söyledim:- Zorlu'yu son aylarda ABD'ye karşı muktedir, akıllı, işbirliğine yatkın ve dostça bir yaklaşım içinde gördüm...Menderes, kabineyi açıklamak için daha birkaç güne ihtiyaç duyduğunu söyledi. Bu mesajı Dışişleri Bakanlığı'na iletmemi önerdi. Dışişleri'nin tepkisini mümkünse 24 saat içinde öğrenmek, Menderes'i çok memnun edecek..."***Görüldüğü gibi... Atatürk'ün ölümünden 19 yıl sonra, artık Cumhuriyet asaletinden geriye bir şey kalmamış, Ankara çoktan teslim alınmıştır. Eski Yargıtay eski Başsavcısı Vural Savaş'ın "Emperyalizmin Uşakları" adlı kitabı, Bilgi Yayınevi'nden piyasaya çıktı. Vural Savaş, güncel kaynaklardan yararlanarak, belgelerle, millet olarak nasıl soyulduğumuzu, ne biçim ihanete uğradığımızı anlatıyor. Başbakan Erdoğan,

Yazının Devamı

Lincas İstanbul'da

22 Nisan 2005

- Lincas ne işler yapar?ODTÜ mezunu dinamik bir hanımefendi olan şirketin Türkiye Temsilcisi Yeşim Sarıkartal anlatıyor:- Yatırım yapan şirketlerin dünya piyasalarından yaptığı alımları organize ediyoruz. Sigorta ve nakliye işini çözümlüyoruz. Finansman buluyoruz...İstanbul Kuyumcukent, Konya Hilton ve Nuh Çimento'nun Klinker tesisine Lincas destek vermiş. Nuh Çimento Koordinatörü Serdar Tepe'ye ayaküstü sohbette, Lincas'ın sağladığı kredinin faizini soruyoruz:- Türkiye'nin dış borca ödediğinin daha altında bir faiz ödüyoruz...Lincas neden ilk dış temsilciliği Türkiye'de açtı? İhracat Departmanı Başkanı Rudolf Angeli anlatıyor:- Türkiye'nin coğrafi konumu Rusya'dan Çin'e, Ortadoğu'dan Balkanlar'a kadar geniş bir alana ulaşmayı hedefleyen şirketimiz için çok uygun... Türkiye ileriye dönük üssümüz olacak. - Türkiye'nin ekonomik geleceğinden umutlu musunuz?- Gelecekle ilgili bir sorun görmüyoruz...Buyurun size "umutlu haber" kategorisinden bir haber... İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'nda mütevazı bir kokteyl... Kokteylde Lincas'ın Türkiye'ye gelişine kalkan kadehler... Hazıra konan yabancı sermayeye fazla itibar yok elbette. Ama Lincas ekonomiye ve üretime katkı sağlayan, yatırıma

Yazının Devamı

Medeni Bilgiler

21 Nisan 2005

"Demokrasi" şemsiyesi altında Amerika'nın "Ilımlı İslam" projesine hizmet eden sözde demokratlar, son yıllarda yukarıdaki şablonu elden bırakmıyorlar.Atatürk'ün yaşadığı dönemin koşullarını hiç kale almadan O'nu bir kalıba oturtuyor, "Laik Cumhuriyet"i savunan herkesi aynı kalıba sokuyorlar.Peki Atatürk gerçekten onların tarif ettiği kişi midir? Aşağıda size Atatürk tarafından kaleme alınmış ve 1930 yılı sonrasında okullarda okutulmuş, "Medeni Bilgiler" kitabından ( Örgün Yayınevi) iki paragraf sunuyoruz. Buyurun değenlendirmenizi yapınız:"Bilinmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi temeline dayanan bir devlettir. Demokrasi ise, temel olarak siyasal niteliktedir; düşünseldir, bireycidir, eşitlikçidir.""İlke olarak, devlet bireyin yerine geçmemelidir. Fakat 'bireyin gelişmesi için genel koşulları göz önünde bulundurmalıdır.' Bir de bireyin kişisel etkinliği ekonomik ilerlemenin ana kaynağı olarak kalmalıdır. Bireylerin gelişmesine engel olmamak, onların her açıdan olduğu gibi, özellikle ekonomik alandaki özgürlüğü ve girişimleri önünde, devletin kendi çalışmasıyla bir engel oluşturmaması, demokrasi ilkesinin en önemli temelidir. O halde diyebiliriz ki, bireylerin gelişmesinin,

Yazının Devamı

Küçük'e 40 milyar

20 Nisan 2005

Dava konusu bölümlere gelince... Bunlar daha önce gazete ve dergilerde yayımlanmış kimi röportajlardan alınmış parçalardı... Mesela:"...Sorunuzun diğer kısmına gelince, bu başbakanlığa oturtulmuş kişi, İslam tarihinde yazılı Cahiliye Devri'nden kalma bir kişidir. Bu, İslamı ve dinleri bilmeyen bilgi özürlüsü kişinin, bizim Aleviliğimizin Hazreti Ali ile doğrudan ilgisi olmadığını bilmesi de imkânsızdır.""... Öyle sanıyorum, İrecep İrdoğan'ı derhal Haberal'a götürmek gerekiyor. Ecevit misali hastaneden kaçmaması için de, Aytaç Paşa'nın jandarmalarından ikisini, kapıya dikmek yerindedir. Bilmem, iş doktorluktur ve İrdoğan için "çalışmazlık" raporu almak mümkündür.""...biraz tarih biliyorum, bana göre Deli İbrahim'den sonra Türkiye'de hükümet etmeye gelmiş en bilgisiz kimsedir. Sabri Ülker'in bisküvi kutularını saymayı bilebiliyor."***Musa Kart, Penguen, Bekir Coşkun, Yalçın Küçük derken, Başbakan'ın açtığı davaların toplamı 150 milyar liraya ulaştı. Başbakan Erdoğan, şimdiden gazeteci ve yazarlara en çok dava açan Başbakan unvanına erişti... Başbakan Tayyip Erdoğan, Yalçın Küçük'ün "İsyan" isimli kitabıyla ilgili olarak, yazara ve İthaki Yayınevi'ne 40 milyar liralık tazminat davası

Yazının Devamı

Ankara'da durum

19 Nisan 2005

- Hatta bizi parçalamaya yönelik gayretler içinde önümüze tezler geldiği de oluyor...Hangi tezler bunlar? Kimden geliyor? Dikkat buyurun... Başbakan'ca hedef alınan sıradan, kimi Avrupalılar değil... AB'yi temsil eden birtakım kişi veya kurumlardır suçlanan... Bu tür kaygılar öne süren muhalefet odakları:- Statükocu anlayış, AB ile aramızı bozmak isteyenler vs. diye suçlanıyordu.Şimdi aynı suçlamayı Başbakan yapıyor.AB'yi Türk halkına şikâyet ediyor. Halkı AB'den soğutuyor. Bu kadar büyük ve vahim bir iddianın belgesi mutlaka ortaya konmalıdır...Eğer konmuyorsa bu:- AKP iktidarı AB'ye üye olmak istemiyor, bu kaçışa bahane arıyor, şeklinde tercüme edilecektir.* * *Şırnak'ta geçen hafta PKK ile çatışmada bir üsteğmen ile iki uzman çavuş ve bir korucu şehit düştü. Türk ordusu PKK'yı çökertmişti. PKK, son iki yılda Amerika'nın kanatları altında dirildi, güçlendi, saldırıya geçti.Türkiye'nin sınır ötesi operasyonla PKK'yı temizlemesine ABD izin vermiyor. Teröristlere kol kanat geriyor. Ankara, ABD'nin terörle ortaklığına en küçük tepki veremiyor.Tam tersine ödül olarak Afganistan'a asker gönderdik, üstüne İncirlik hazırlanıyor. Ankara'da koltuk çıkarları ulusal çıkarların üstüne

Yazının Devamı