Gördüklerine değil, görmediklerine inanmayı huy haline getirmiş yurttaşımız, dünyadaki varlığına ve konumuna bu şekilde anlam getirmeye çalışıyor. Kimisi de belki hayatın bu kadar yavan ve tekdüze olamayacağını, çaresiz bir kadere bu denli sert ve sıkıca bağlı olunamayacağını düşünerek yeni yaşam tünelleri arıyor... Oysa hayat önlerinde durup duruyor garibanların...Çalışarak, üreterek, okuyarak, bilime inanarak çıkış yolu bulmaktan umudunu kesmiş yığınlar, mucizevi çıkış yollarını keşfetmeye uğraşadursun...Medya bu çaresizliği sömürüyor... Ama kabahat yalnızca medyada değil.Talep olmadan arz olmaz... Kabahatin birazı da senin kardeşim... Gazetecilikte yeni bir dalga baş gösterdi... Marduk gezegeni, Da Vinci Şifresi, Vatikanın sırları, Nostradamusun kehanetleri, gaipten sesler, öbür dünyadan haberler... Sırlar, gizemler, şifreler, fallar, kehanetler... Gazete manşetlerine şimdi bu çeşit zırvalıklar çıkıyor. Tiraj da getiriyor. Alman Die Welt gazetesi diyor ki: "Başbakan Erdoğan, şakaya karşı alerjisini paraya çeviriyor." Devam etselerdi: "Oysa küçük bir gülümsemeden yoksun bir hayatta, istediğin kadar paran olmuş neye yarar?.." TNT Express firması, kitap toplama kampanyasını
"Gazetecilik; sesi çok çıkan, zengin, sizleri lüks lokantalara götürüp ağırlayan; lobi ve halkla ilişkiler şirketlerini, mankenleri, artistleri harekete geçirerek hazırlanmış, kurgulanmış, paketlenmiş propaganda ve reklam kokan bilgileri Al bunu, okuruna haber diye duyur diyenlerin yazıcılığını yapmak mıdır?"Elbet değildir... Ama bazıları öyle yaşayıp öyle yazmayı seviyor. Öte yandan... Hatırı sayılır bir okur kitlesi de, kendi hayatını sıkıcı bulduğundan, mutluluğu o çizilen dünyada sanıyor; o yapay dünyadan palavra haberleri özlem ve gıpta ile okuyor. Yani... Arzı biraz da talep doğuruyor... İnsanımız, yaşamış olsa hiç de keyif almayacağı o yapay dünyaya kapağı atma hayali yerine, kendi hayatına sarılıp onu zenginleştirmek için çalışıp çabalasa... Hem kendini hem ülkesini mutlu edecek ama...O da zor geliyor anlaşılan... Necati Doğruya mektup gönderen okuru soruyor: Amerikan TIME dergisinin geçen yıl "En etkili 100 kişi" listesine aldığı Erdoğan, bu yıl listeye girememiş. İncirlik Üssünü Amerikalıların istediği gibi kullandırırsa, gelecek yıl tekrar girer... Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemirin, Aponun doğum gününü kutlayanlara otobüs tahsis etmesi üzerine, bu tür
Usta gazeteci Cüneyt Arcayürek, "Bir zamanlar Ankara" kitabında acı tatlı yaşadıklarını anlatıyor. 1947 yılında henüz çiçeği burnunda muhabirken, Çetin Altanla ikisini bir ara Ulustan ayırmışlar, "Ankara Akşam Haberleri" gazetesine kaydırmışlar. Arcayürek haber ararken, Ulaştırma Bakanlığı Limanlar Daire Müdürü Necdet Bey şakadan fikir veriyor:- Haber yok... İstersen Ulaştırma Bakanlığı, İstanbuldaki Çemberlitaşı Ankaraya taşımaya hazırlanıyor, diye haber yap...Arcayürek gazeteye dönüyor. Çemberlitaşın tarihini okuyor. Çetin Altan ile baş başa verip dört başı mamur bir haber yapıyorlar.Gazetenin başındaki Nihat Tangüner, habere bayılıyor... Manşete koymaya karar veriyor... Arcayürek endişelenip haberin balon olduğunu anlatmayı deniyor bir ara. Ama Tangüner havaya girmiş, dinlemiyor bile. Haber manşetten yayımlanıyor. Tangüner rezil oluyor. Neyse ki, Ulusun her haberini, ertesi gün kopya eden Kudret gazetesi vardır. Kudret haberi ertesi gün manşete taşıyınca Tangüner kağıda kaleme sarılıp döşeniyor:- Her haberimizi kopyalayıp sütunlarına aktaran Kudreti suçüstü yakalamak için, dün Çemberlitaşla ilgili akıl almaz ve baştan aşağı yalan bir haberi manşetimize koyduk. Kudret makaslayıp
- Yunanistan Meclis Başkanı Bayan Benaki Türkiyeye gelecekti. Fakat ziyaret güçleşti. Ziyaretin güçleşmesinin altında yatan neden sanırım 1995 kararı. Ben baktırdım. Yunanistan karasularını 12 mile çıkartacağını ilan edince Meclisimiz "casus belli" ilan etmiş. (Yani bunu savaş sebebi sayacağını bildirmiş)... Bu yüzden bir dostluk grubu da oluşamıyor... Yunanistanın karasularını 12 mile çıkarma girişimini biz bu kararla önlemiştik. Yunanistan hâlâ 12 mil kararından vazgeçtiğini açıklamış değil. Biz savaş tehdidini kaldırır, Yunanistan da karusularını 12 mile çıkarırsa ne olacak? Bayan Benaki bizi kurtaracak mı?CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen diyor ki:- Uluslararası ilişkilerde karşılığında bir avantaj elde etmeden taviz verilmez. Yunanistan karasularını genişletmeyeceği yolunda söz verirse, böyle bir şey düşünebilirsiniz. Ama böyle bir şey yok. Nedense bu iktidarın mensupları sürekli tek taraflı taviz verme hevesindeler. Sayın Arınç bunu yaparken Yunanistan ile aramızda süren müzakerelerde Türkiyenin elini zayıflattığının farkında mı?Hiç sanmıyoruz.. Yeter ki Bayan Benaki mutlu olsun... Gerisi umurumuzda değil... İktidar partisi mensupları "çam devirme" yarışına çıkmış
Geçmişte "Komünistler kızıl bayrak çekti", "Camiye bomba attılar" gibi ateşleyici cümlelerle başlayan ayaklanmaların ne acı sonuçlar verdiğini unuttuk mu? Öyle görünüyor. Yine bir kibritle ateşlenecek durumdayız.Bu provokasyon havası kime yarıyor... Tabii ki PKKya...Kürt yurttaşları hedef tahtasına koyup her an korku içerisinde yaşatırsanız, PKKnın yanına itersiniz. Kürt yurttaşlara sahip çıkarsanız PKKyla aralarına girer, PKKyı yalnızlaştırırsınız. Üzerinde durulması gereken esas olaylar hemen önümüzde duruyor...Aponun yaş gününü kutlayanlara belediye otobüslerini bedava tahsis eden Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Beydemirle ilgili ne işlem yapılıyor mesela? SHP hâlâ kendi üyesi olan Diyarbakır Belediye Başkanıyla ilgili ne düşünüyor? Hukukun gereği yapılırsa tahrikler gündemden silinir. Mersinde yoğun provokasyon kokan bayrak olayı sonrasında oluşturulan galeyan ilk meyvesini verdi. Trabzonda F tipi cezaevleri için bildiri dağıtan 4 genç hakkında "PKK bildirisi dağıtıyorlar", "Bayrağımızı yaktılar" söylentileri yayılınca oluşan kalabalık, gençleri linç etmeye kalkıştı... Neyse ki polis, gerçekten cansiperane bir mücadele göstererek ve canı pahasına görev yaparak olası bir
Nedir bu hakaretler? SEKA işçilerinin yürüyüş sırasında attıkları şu sloganlar:"SEKAyı kapatın görelim sizi, siyasetçi katili yapmayın bizi", "AKP Allah b.... versin", "Tayyip Allah b.... versin."Evrensel Yazı İşleri Müdürü Fatih Polat, önceki gün yaptığı basın toplantısında yürüyüş görüntülerini basına gösterdi. İşçiler gerçekten bu sloganları atıyorlardı. Kararı yargıç bu görüntülere bakarak verecek.Biz eski ve yeni yasanın bu olaya bakışını merak ettik. Avukat Fikret İlkizden bir kısa mütalaa istedik. Dedi ki:- Olayda suç olsa bile gazeteci burada görevini yapmıştır. Olayın haberini vermiştir. Mevcut yasaya göre tahminimce bu habere ceza verilmez. Ancak, yargılama yeni yasaya göre yapılmış olsa gazeteciye 4 ay ile 27 ay arası hapis cezası verilecekti...Yeni yasanın vahşetine bir örnek daha... Başbakan Erdoğanın avukatları, Evrensel gazetesine de 15 milyar lira tazminat davası açtılar. Gerekçe, Evrenselin 1 Şubat 2005 tarihli sayısında yayımlanan, "SEKAlı AKPye lanet okuyor" başlıklı haberde, Başbakanın kendisine yönelik "çok ağır, katlanılmaz hakaretler" bulması. İncirlik Üssü, ABD askerleri için bir çeşit dağıtma toplama merkezi olacakmış. Ayrıntılayalım: İncirlikten dağılıp
Sözün burasında kısa süre önce CHPden AKPye geçen Atilla Başoğlu hakkında bir belgeyi gündeme getirelim.Belge, Hesap Uzmanları Kurulu Adana - 1 Ekip Başkanlığının Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Komisyonu Raporu... Uzmanlar, Atilla Başoğlunun sahibi olduğu Yüksel Tekstil A.Ş.nin defterlerini incelemişler, 1 trilyon 686 milyar lira matrah farkı bulmuşlar. Yani Yüksel Tekstilin 1.6 trilyonluk vergiye tabi gelirini devletten gizlediğini ortaya çıkarmışlar. Bu matrah farkının ödenmesi gereken vergi ve ceza toplamı 600 milyar 232 milyon lira imiş. Tam bu aşamada Atilla Başoğlu CHPden AKPye geçmiş. Ve Vergi Uzlaşma Komisyonu 10 Ağustos 2004 tarihinde, yani Başoğlunun CHPden AKPye geçtiği 13 Temmuz 2004 gününden yaklaşık bir ay kadar sonra toplanmış ve 600 milyar liralık vergi ve ceza borcunu 319 milyar liraya indirmiş. Transfer sonrası bu işlemlerden Başoğlunun sağladığı kazanç 281 milyar lira... Acaba bu para transfer bedeli miydi? Neydi? Gelin de merak etmeyin? Başbakan, partisinden gidenleri "çürükler" diye niteleyedursun... Erkan Mumcu da AKPyi parayla transfer yapmakla suçluyor. Başbakanın kimi gazetecileri iş takibi yapmakla zan altında bırakması dikkati dağıtıyor ama biz yine transfer
- Atamalarda liyakati esas alacağız.Yani bir göreve, en iyi kim yaparsa o getirilecekti.Ötekiler gibi bu vaat de lafta kaldı.Atamalarda ayırımcılık ve kayırımcılık ön plana geçti.Örnek... Alper Özel, 8 yıldır Kazlıçeşme Dispanserinin başhekimiydi.Birkaç hafta önce SSK Genel Müdürlüğünden gelen yazı ile başhekimlikten alındı. Yerine emrinde diş hekimi olarak çalışan Zeliha Yiğenoğlu getirildi.Alper Özel hakkında ne bir soruşturma vardı ne başarısızlık iddiası... Peki neden Zeliha Hanımla yer değiştirmişti?Çünkü Zeliha Hanım, AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercanın amca çocuğuydu.Geçenlerde konuyu yazarken bir noktayı eksik bırakmışız.SSK İlaç İşleri Genel Müdürü Servet Karahan da Zeliha Hanımın hala oğluymuş.Zeliha Hanımın başhekimliğe terfisinin nedeni bu çift taraflı akrabalık. Dispanserde 20ye yakın hekim çalışıyor. Sayın Murat Mercana buradan çağrıda bulunuyoruz:- Alper Özelin görevden alınması için ne sebep vardı? Zeliha Hanımın 20 hekim arasından başhekimliğe terfi için akrabanız olmasından başka ne gibi bir üstünlüğü var? Lütfen bildiriniz, yazalım...Türkiyeyi yöneten kadronun pervasızlığı, doğrusu ürküntü yaratıyor. İktidara gelmeden önce Tayyip Erdoğanın çok sık