İhtimaliyat üzre...

15 Ocak 2005

- Acaba bu kurultay partiyi bölünmeye götürür mü?Livaneli, Baykal - Sarıgül çekişmesinin böyle bir sonuç yaratabileceğini düşünüyor. Eğer Sarıgül kazanırsa Baykalın partide kalamayacaığı, Baykal kazanırsa Sarıgülün tasfiye olacağı kanısında. Ancak kendisi genel başkan seçildiği takdirde Baykalın fahri bir görevle onurlandırılarak partide tutulacağını, kendisi yarışa girer de kaybederse partiden ayrılmayacağını ekliyor.Sonuç... Zülfü Livaneli, aradığı desteği bulamazsa önümüzdeki hafta yarıştan çekilir... Eğer Sarıgül çekilirse Livanelinin yarışa devamı kesinleşir... CHP genel başkan adaylarından Zülfü Livaneli, eğer göreve getirilirse ilk icraat olarak parti tüzüğünü değiştireceğini söylemişti. CHP Grup Başkan Vekili Ali Topuz, bu sözler üzerine şaşkınlık ifade etmiş, Livanelinin son kurultayda tüzük değişikliğine "evet" dediğini bildirmişti. Livaneli, dün telefon açtı, kendisinin son kurultayda oy kullanmadığını, tüzük değişikliğine "evet" demediğini söyledi. Telefon sohbeti sırasında Livanelinin adaylık konusundaki kararını önümüzdeki hafta kesinleştireceğini öğrendik. Livaneli, örgütün kararını öğrenmek için kurultay gününü beklemeyecekti... Afyonkarahisarda açılan "kurban

Yazının Devamı

"Palavra sevmem"

14 Ocak 2005

Önceki gün de Samsunda yeni bir rakam vermiş:"Kurultayı 758 oyla alırım!"Sarıgüle şimdiden "hayırlı başarılar!" diyor, bilvesile (veya ne vesile) aklımıza gelen bir fıkrayı aktarıyoruz.Avcılar kahvesinde bir avcı, son çıktığı avı anlatıyormuş.- Tam 999 keklik vurdum, deyince arkadaşları itiraz etmiş:- Şuna yuvarlak hesap bin desene...Bizimki;- Yooo demiş, bilirsiniz palavrayı sevmem!* * *CHPnin genel başkan adaylarından Zülfü Livaneli, önceki gün Mehmet Ali Birandın Manşet programında, partisinin temel politikalarını ve Baykalı eleştirdi. Seçilirse ilk işinin "antidemokratik tüzüğü" değiştirmek olduğunu kaydetti.CHP Grup Başkan Vekili Ali Topuz, bu sözlere şaşırmış... Dün dedi ki:- Sayın Livaneli, acaba neden bu görüşleri parti platformlarında hiç dile getirmedi. Grup toplantılarında bir kez bile söz alıp konuştuğunu hatırlamıyorum. Tüzük değişikliğine gelince... İlginçtir. Son kurultayda mevcut tüzüğün kabulüne ben "hayır" oyu vermiştim. Zülfü Bey ise "evet" oyu verdi. Anlaşılıyor ki Mustafa Sarıgül, gerçek bir hesap adamı! Hem de incesinden! Örneğin geçenlerde, "Meclise 356 milletvekiliyle geleceğim" demişti. Ne 355 ne 357... Tam 356... ABD Başkanı Bush, "En büyük dayanağım

Yazının Devamı

YÖKte ahbaplar...

13 Ocak 2005

YÖK, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü için, üç aday saptayarak Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezere sunacak. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Sezer de bu üç isim arasından birini rektör atayacak... İÜ rektörlük seçiminde ilk üç isim Mesut Parlak: 743, Faruk Erzengin: 377, Nur Serter: 334 şeklinde sıralanıyor. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, seçim öncesinde sınıf arkadaşı Yavuz Alangoya lehinde yoğun kulis yapmıştı. Alangoya, 263 oyla 5. oldu. YÖKün şimdi "İlk üç"te yer alan isimlerden birini düşürüp yerine Alangoyayı ilk üçe koyacağı söyleniyor. Oysa Teziç yönetimi şimdiye dek "ilk üç"ü aynen Cumhurbaşkanına sunuyordu. Ahbap - çavuş ilişkileri bir yöntem değişikliği mi yaratacak? İnanmak istemiyoruz... Çin Milli Futbol Takımı, 2006 Dünya Kupasına katılma hakkını yitirdi. Yitirdiği için hırslandı. Yeni bir program yaptı Çin Futbol Federasyonu... 15 - 19 yaş arasında 27 kişilik bir genç takım oluşturdu. Bu takım yakında Almanyaya gönderilecek ve iki yıl, evet tam iki yıl Almanyada çalışarak 2008 yılına hazırlanacak... Takım daha sonra, 4 ay da Güney Amerikada kalacak... Genç futbolcular, bir yandan futbol antrenmanları ve maçlar yaparken, bir yandan da Almanyada okula gidecekler. İlginç bir çıkış.

Yazının Devamı

Latife Hanım...

11 Ocak 2005

Nebil Özgentürk, Sabahta uyarıcı ve çok güzel bir yazı yazdı.Latife Hanım, sağlığında, bütün ısrarlara rağmen gazetecilerin konuşma isteklerini geri çevirmiş, örneğin Niyazi Banoğluna:- Biz ayrılırken müşterek hayatımıza dair konuşmayacağız diye birbirimize söz vermiştik, demiştir.Dizi yazı teklifiyle gelen Nezihe Araza da, Osmanlıda eşinden ayrılan kadınların kocalarıyla ilgili tek söz etmediklerini anımsatmıştır.Latife Hanım, 1975 yılında yaşama veda etmiş. Onun yalnız yaşadığı eve giren devlet, yazılı çizili ne varsa el koymuş... Bu belgelerle ilgili süreli yasak ilan etmiştir. Şimdi o süre doluyor. Belgeler açıklanacak.Latife Hanımın sağlığında açıklamayı uygun görmediği, ölümünden sonra da açıklanmasını vasiyet etmediği belgeleri devlet hangi hakla açıklar? Ortada bir devlet sırrı bulunmadığına, mektuplar tamamen özel sırlar içerdiğine göre, devletin böyle bir işgüzarlığa hakkı ve yetkisi olabilir mi?Nebil Özgentürk, Latife Hanımın yakınlarının sağ olduğunu, belirtip mektupların onlara verilmesini öneriyor. Başka sonuçlar da düşünülür, konuşulur. Ne var ki, Atatürkün anısına sahip çıkanlar, Latife Hanımın mektuplarının ortalığa saçılmasına izin vermemelidir. Atatürkün eşi

Yazının Devamı

Ermeniler ve biz

9 Ocak 2005

- Ben 1954ü izleyen yıllarda Saint Benoit Lisesinde okudum. Biz okulda Türk, Rum, Ermeni, Musevi karışık okurduk. Sabah akşam Ermeni arkadaşlarla sohbet ederdik. Her şeyi konuşurduk. Ama o yıllarda onların ağzından hiç soykırım hatta kıyım sözcüğünü bile duymadım. Ermeni tehcirinden söz eden de olmadı. Acaba neden o yıllarda bu konular yoktu da bugün var? Raffi Hermonn sorumuza cevaben dedi ki:- Evet o yıllarda bu mevzu yoktu. Ermeni katliamı ilk kez 1965 yılında, Ermeni tehcirinin 50. yılında Sovyetler tarafından gündeme taşındı. O yıl Erivanda 1 milyona yakın Ermeni ellerinde karanfillerle yürüyerek geçmişi andı, konu uluslararası gündeme böyle taşındı.* * *Anlaşılıyor ki, Sovyetler konuyu biraz da Soğuk Savaşta ABDye ve ABD yanlısı Türkiyeye karşı silah olarak kullanmaya niyetlenmiştir. Sonraki yıllarda Ermeni diasporasının Amerikada örgütlenmesinden sonra da aynı konuyu ABD ve o ülkedeki lobiler kullanmıştır. Tabii AB de ülkeleri kullanıyor. Bu silahı başkalarının elinden almak için Ermeniler ve Ermenistanla baş başa konuşup sorunları çözebiliriz. Çözmeliyiz de... Pariste yaşayan İstanbul Ermenisi, gazeteci ve araştırmacı Raffi Hermonn, zaman zaman mektup gönderir, kimi

Yazının Devamı

Hodri mallar!

8 Ocak 2005

AKP Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, geçen gün Meclis Başkanlığına bir yasa teklifi verdi. Bu teklif, tüm kamu görevlilerinin (bu arada üst düzey gazete yöneticilerinin) malvarlıklarının internet yoluyla kamuoyuna açıklanmasını öngörüyor. TBMM, her milletvekiline bir internet sitesi açmış durumda. Yalçınbayır, kendi malvarlığını kendisine ayrılan sitede açıklamış. Diğer üyeleri de açıklamaya davet ediyor... Milletvekilleri, kanunun çıkmasını beklemeden malvarlıklarını açıklayabilerler. Hodri mallar... AKP iktidara gelmeden önce ekranlarda günaşırı laiklik tartışmaları yapılırdı. İkinci Cumhuriyetçi adı verilen döneklerle İslamcılar masanın etrafına dizilir, Cumhuriyeti ve laikliği çekiştirirdi... Türkiyedeki laikliğe Askeri laiklik, Militan laiklik, Agresif laiklik, Çağdışı laiklik, Otoriter laiklik, Negatif laiklik gibi adlar takılır, günün büyük keşfi "laikçi" deyimi kahkahalarla tamamlanırdı.Bugün din ile siyaset çorba oldu, yurt sathında hemen her gün laikliğin çiğnendiği bir olay meydana geliyor... Ne var ki ekranlarda "laiklik" hiç tartışılmıyor. Neden? Çünkü ayaklar suya erdi, dinciler iktidara geldi. O demokrasi ve çağdaşlık adına yapılıyor izlenimi veren laiklik

Yazının Devamı

Sarıgül cephesi...

7 Ocak 2005

- Hiç önemi yok... O delegeler halkın temsilcisi... Delege Ankaraya gelirken halk diyecek ki: "Git Sarıgülü seç, gel"... O kadar... CHP il başkanları, ilçe başkanları iktidar olmak istiyorlar. Bu genel başkanla parti yıllardır iktidar olamıyor. Delegeler oylarını, kendilerini iktidara getirecek isme vereceklerdir... Değişimin önünü tıkamaya delegenin de hakkı yok...- Kurultay sizin için düzenlendi. Bir Sarıgül kurultayı olacak galiba...- Hayır, "Baykala evet mi, hayır mı?" kurultayı olacak...- Kuraltaya doğru bir kadro açıklayacak mısınız?- Elbette... CHPnin, partiye gönül vermiş ama dışarıda kalmış çok yetenekli ve nitelikli isimleri var. Onları da kadroya alacağız.- Sizin için fikri arka planı, entelektüel birikimi yok, diyorlar... - Ben Nobel Ödülüne aday değilim, CHPyi halkımızla buluşturmaya adayım. Partinin başına çok profesörler, doçentler, entelektüel birikimli arkadaşlar geldi ama partiyle halkı buluşturamadılar. Biz halkla parti arasındaki yapay duvarları kaldıracağız. En birikimli kadroları kuracağız. - Kurultayı kaybederseniz?- CHPli belediye başkanı olarak göreve devam edeceğim tabii ki... Sonrası halkın takdiri... Acaba Mustafa Sarıgül, nasıl bir ruh hali içinde? 29

Yazının Devamı

Ne yağmur ne dolu!

6 Ocak 2005

- Kararı örgütle birlikte vereceğiz. Ama benim kişisel fikrimi sorarsanız, bizim içimizden partiyi ANAP yapacağı gün gibi aşikâr olan Mustafa Sarıgül e destek asla çıkmaz. Yağmurdan kaçarken doluya uğrama yanlışına asla düşmeyiz. Biz ne yağmur, ne dolu diyoruz. CHPnin 29 Ocaktaki kurultayında mücadelenin tarafları yalnızca Baykalcılar ile Sarıgülcüler mi olacak? Aralarında Hakkı Akalın, Nurettin Sözen, Mustafa Sayar gibi isimlerin yer aldığı "İktidara Yürüyüş Hareketi" nasıl bir tavır alacak? Soruyu Hakkı Akalın yanıtladı: "Başkanlık sistemi", bizim bünyemize uymaz... Uysaydı, koskoca Osmanlı İmparatorluğu batmazdı... Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage Ankarada temaslar yaparken ne Kıbrıs, ne PKK konusunda hiçbir taahhütte bulunmuyor. Buna karşılık Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Türk - ABD ilişkileri her şeyin üzerindedir" diyerek ekliyor: "İlişkilerimizin uzun vadeli ve stratejik ortaklığa dayalı olmasını istiyoruz"... Yani her şeyi sineye çekiyoruz. İlaveten ABD adına terörle savaşsın diye bando mızıka Afganistana asker yolluyoruz. Adam kafamıza çuval geçirmiş. Şimdi de PKKyı besliyor. Biz ona stratejik ortaklıktan söz ediyoruz. Alman Devlet Adamı Bismarck:-

Yazının Devamı