"Çok basit ve olağan şeyleri ilk kez duymuş ya da hiç düşünmemiş gibi büyük bir şaşkınlık tepkisi vermesi"...Peki ya biz? Halk olarak farklı mıyız dersiniz? Örneğin yıllardır stata döner bıçağıyla giden gençleri... Stat terörünü cezasız geçiştiren federasyonları... Mafyanın eline düşmüş kulüp yöneticilerini... Zıvanadan çıkmış tribün magandalarını... Spor basınının eyyamcılığını... Ölmeye geldik diye bağıran tribünleri... Stat önlerindeki ölümcül kavgaları hiç görmemiş gibi...Bu barbarlıkların nereye varacağı pekâlâ belli olduğu halde...Stadyumda bir genç öldürülünce çok şaşırdık. Şu Felluce olayı... Amerika ülkeyi gerekçesiz işgal etmiş, bir yılda 100 bin insanı sebepsiz yere öldürmüş, kentlerde masum insanların tepesine havadan bomba yağdırırken...Bizler bir camide yaralıyı öldüren Amerikan askerini görünce çok şaşırdık...Hukuksuzluğa çok tepki gösterdik...Sanki ABDnin Afganistan ve Irakta 2 yıldır yürüttüğü kitle katliamı ve binlerce cinayet çok hukukiydi de camideki cinayet hukuksuz...Çok yaşa Gazanfer Özcan Ağabey... Sen çok yaşa... Ünlü sanatçımız Gazanfer Özcana geçmiş olsun deyip sağlıklar dileyelim ve sadede gelelim... Bu değerli sanatçının oyunlarda en karakteristik
- Öğretmenlerin onda dokuzundan daha fazlası öğretmenlik dışı ek gelire sahip değildir.- Öğretmenlerin onda dokuzu Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenlere değer vermediğini düşünmektedir.- Öğretmenlerin üçte biri çocuklarına öğretmenliği önermektedirler.- Öğretmenlerin yarıdan fazlası, yeniden tercih yapacak olsalar yine öğretmenliği seçeceklerini söylemektedirler.- Öğretmenlerin çok büyük çoğunluğu, ülkenin alenen soyulduğu kanaatindedir.- Öğretmenlerin büyük kısmı, devletin suçları yeterince cezalandırmadığı kanaatindedir.- Yarısı, Türkiyeyi bir Avrupa ülkesi görüyor.- Üçte ikisi, Türkiyenin AB üyeliğinin gerçekleşmeyeceği kanaatindedir.- Onda yedisi, Türkiyenin örneği Avrupa değil Japonya olmalı, demektedir.- Öğretmenler, ABD ve İsraili tehlikeli ülkeler olarak görmektedirler. Eğitim Bir - Sen, öğretmenler üzerinde bir araştırma yaptırıyor. Prof. Naci Bostancı yönetiminde 9790 öğretmen ile yüz yüze konuşularak yapılan araştırmanın şu sonuçları dikkati çekiyor: İnsanlar futbol oyunu izlediklerini sanırken, aslında mafyanın kendilerine oynadığı oyunu izlemektedirler. M.Ali Özpolat İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Tankut Centel,
Bir kilisenin onarımına izin vermemenin acaba kime, ne gibi yararı var? Türkiyenin cümle âleme "hoşgörüsüz, Hıristiyanlık düşmanı" gösterilmesi kimi neden mutlu ediyor? Her şeyi kalem kalem AB dayatacak, bize emri yerine getirmek mi kalacak? Not: Bu satırları yazarken kiliseye onarım izni verildiği haberi geldi. Şükür.Başkan ve üyeler...Deniz Baykal, dünkü grup toplantısında konuşmasının önemli bir bölümünü Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgüle ilişkin yolsuzluk iddialarına ayırdı. Suçlamalar hiç de yabana atılacak şeyler değildi.Ancak akıllara şu soru takıldı:- Bütün bunlar olurken Şişli Belediyesinin CHPli meclis üyeleri neredeydi?Eski Söke Belediye Başkanı CHP Aydın Milletvekili Mehmet Semerci, sorumuz üzerine dedi ki:- Başkanın üyelerden tamamen habersiz yolsuzluk yapması mümkün değildir. CHPli Şişli meclis üyeleri nerede? Neden hiç konuşmuyorlar? Dünyanın en çok okunan gazetelerinden New York Timesta Susan Sachs yazıyor... Beyoğlundaki Panayia Kilisesinin 200üncü yılı kutlanmış. Geçen yıl İngiliz Konsolosluğunun bombalanması sırasında hasar gören kilisenin tavanı çökmek üzereymiş. Duvarları dökülmüş. Kilise yetkilileri, hükümetten onarım izni istemişler. Hâlâ yanıt
"24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle endişelerim tekrar arttı. Her yıl öğretmenlerin tek sorunu paraymış gibi bir imaj yaratılarak, mesleğin ve öğretmenlerin onuru kırılıyor. Ücretlerimizin düşüklüğü inkâr edilemez ancak öğretmenlik yıllardır az para getirir ve bu bilinerek seçilir. Bu mesleğin asıl sorunları ceplerimizi değil, tüm ülkeyi ilgilendiriyor. Örneğin sayıları gün geçtikçe artan türban üstü peruklu kadın öğretmenler, badem bıyıklı kahverengi gözlüklü Arap şivesiyle Türkçe konuşan erkek öğretmenlerimiz... Oruç açmak için dersi yarıda kesip öğrencilerini sınıfta tutarak kendileri öğretmenler odasında top sesi bekleyen öğretmenlerimiz... Sınıflarında cemaat dershanelerinin reklamını yapanlar... vs. saymakla bitiremeyeceğim örneklerden bazıları. Öğretmenler Gününde tartışılması gerekenler bunlardır... Eğitimdir, kitaptır, laikliktir, Cumhuriyete yakışır öğretmen yetiştirmektir... Öğretmenler Günü arifesinde bir öğretmenin gelecekle ilgili kaygılarını aktarıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, "İstanbula özel araçla girmenin bir bedeli olmalı" demiş. Var zaten: Çıldırma noktasına gelmek... Şehirdeki hoyratlıkları yazdık geçenlerde. Örneğin yaz mevsiminde açık
"Mısır, biz de dahil bütün ülkelere, törene protokol mensubu olarak 1 artı 3 olmak üzere toplam 4 kişinin katılabileceğini önceden bildirdi. Yani bir heyet başkanı, 3 de onun uygun gördüğü kişiler... Tabii bu sayıya özel kalem müdürü, danışman ve korumalar dahil değildi. Ama biz, protokol mensuplarında bile bu sayıya uymadık. Bu yetmezmiş gibi ayrıca onlarca milletvekili de gitmeye kalktı. Dışişleri olarak Esenboğa Havalimanında bu milletvekillerini uyardık. Bir kısmı uyarımızı dikkate aldı, yolculuktan vazgeçti. Uyarımızı dinlemeyip gidenlerin şimdi şikâyet etmeye ne hakları var?"Dostumuz, alaturkalığımızın bu kadarla da kalmadığını söyledi."Başbakanın uçağı 17 kişiliktir ve tamamen doluydu. Uçaktaki yolcular arasında Türkiyeye resmi bir ziyaret yapmakta olan Slovakya Dışişleri Bakanı vardı ama Filistinin Ankara Büyükelçisi yoktu. Büyükelçi bu yüzden milletvekilleri ve gazetecilerin uçağıyla gitmek zorunda kaldı. Tabii töreni izleyemedi. Oysa Başbakanın uçağından bir danışman veya koruma görevlisi indirilip onun yerine Filistin Büyükelçisi götürülebilirdi. Diyeceğim, bu olaydaki alaturkalıkta biz Mısırdan pek aşağı kalmadık." Arafatın Kahiredeki cenaze töreninde kötü sınav veren
Mimarlar Odası yöneticilerinden Mücella Yapıcı, bize yeni bir aşamayı haber verdi:- Şerh tapuya yeniden işlendi...Sözü biraz açarsak... O arazi üzerine "inşaat yapılamayacağına" ilişkin yüz yıllık tapu şerhi Gökkafesin sahiplerince sildirilmişti. Mahkemeler ve Yargıtay bunun usulsüz olduğuna karar verdi. Ve Gökkafesin üzerinde bulunduğu arazinin tapusuna yeniden "Bu araziye inşaat yapılamaz" kaydı işlendi. Bundan sonra ne olacak? Mücella Yapıcı anlatıyor:- Bu aşamada artık Hazine, İTÜ veya Beyoğlu Belediyesi "Kal" davası, yani binanın ortadan kaldırılması davası açabilir. Bizim açtığımız bir ruhsat iptali de var. Gökkafesin yıkım aşamasına yaklaşılmaktadır. Çevre örgütleri, dün İstanbulda Gökkafesin önünde uygar bir gösteri yaptılar, yasaların gereğinin yerine getirilmesini istediler... CHP, Mustafa Sarıgülü de partiden ihraç ediyormuş. Bu sene ihracatta rekor kırdılar... Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın, yeni tesislerin yer alacağı "Seyrantepe" nin adının, "Aslantepe" olarak değiştirilmesi için İstanbul Valiliğine başvurduklarını açıkladı. Seyrantepede firması bulunan bir okurumuz soruyor:- Bu konuda bizlerin de bir diyeceği olabilir mi? Bizim gibi yüzlerce firmanın bulunduğu
Boğaziçili mezunlar ve dostlar arayarak, sıralamanın sağlıklı olamayacağını, öğretim kadrosu geniş üniversitelerin doğal olarak bilimsel dergilere daha çok yayın sokacağını bildirdiler. Bilimsel yayın sayısının üniversitenin akademisyen sayısına bölünmesiyle elde edilecek rakamlardan oluşan bir sıralamanın daha sağlıklı fikir vereceğini eklediler. Ayrıca tıbbi makalelerin endekse daha çok girdiğini, tıp fakültesi olan üniversitelerin avantaj kazandığını eklediler. Katılıyoruz. Bizim verdiğimiz tablo tam bir fikir vermeyebilir. Peki Boğaziçi Rektörü Sayın Prof. Dr. Soysal, kendi okulunu hangi ölçülere göre birinci ilan etti? Bunu da merak etmemiz gerekmez mi?İngiltere ve Amerikada üniversiteler için uzmanlık dallarına göre ayrı sıralamalar yapılıyor. Bir üniversite diyelim ki ekonomi eğitiminde 20. sıradaysa, teknik öğretimde 5. sırada olabilir. Aslında fakülte temelinde bir sıralama daha da sağlıklı olabilir. YÖK böyle bir çalışmayı başlatamaz mı?Görülüyor ki buna ihtiyaç var... Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysalın, "Boğaziçi"ni en iyi üniversite ilan etmesi üzerine bunun ölçütünü merak etmiş.. Dün Türkiyede üniversitelerin bilimsel dergilerde yaptıkları yayın
Dün yayımlanan bildiride, dev yapının hukuksuzluğu anlatılırken, Başbakan Erdoğanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Şişli Belediye Başkanı hakkında "Suç Duyurusu"nda bulunduğu anımsatılıyor... Son durum nedir? Şu...Gökkafesin inşa sürecinde, tapu kaydında bulunan "Bu gayrimenkule yapı yapılmaz" şerhi kanunsuz ve usulsüz yoldan sildirilmişti... Bu şerhin tapuya yeniden işlenmesi ile ilgili dava kazanıldı, Yargıtay kararı onayladı... Şimdi 2 aşama kalıyor...Birinci aşamada kararın tapuya işlenmesi gerekiyor... Bu işlem tamamlandıktan sonra gözler İTÜnün açtığı ruhsat iptali davasına çevrilecek. Bu dava da kazanıldığı takdirde Gökkafesin yıkımı gündeme gelecek.Gökkafes, hukuka meydan okuyarak yükseldi... Şimdi de İstanbul halkı Gökkafese meydan okuyor... Büyük hesaplaşma başlıyor. İstanbul Çevre Konseyi, İstanbul Çevre Federasyonu, İstanbul Barosu, İstanbul Tabip Odası, Tarih Vakfı, Çekül Vakfı, TMMOBa bağlı tüm mühendis odaları... On binlerce kişiyi temsil eden 100ü aşkın sivil toplum örgütünün temsilcileri yarın saat 11.00de Dolmabahçede Gökkafesin önünde halkla birlikte toplanıyorlar... Burada bir basın açıklaması yapılacak ve "yargı kararları gereği bu kanunsuz