Trabzonspor genç takımı, UEFA Gençler Ligi’nde son 16’ya kaldı. Bu başarının gerçekleştiği hafta, Türkiye 15 yaş altı Milli Takımı, İngiltere’ye 8-0 yenildi. Buyrun gelin çelişkiye!
Türk futbolu ciddi bir yönetim krizi yaşıyor. Bu, bugünün olayı değil. Uzun süredir durum bu. Ancak bunu görmeyi kimse istemiyor. Herkes kişileri değiştirmenin peşinde. Sistemi değiştirme konusunda kimsenin bir gayreti yok. Bir tarafta Trabzonspor’un yaşattığı ilk, diğer tarafta 15 yaş altı Milli Takımı’nın yeniden bizi geçmişe götürmesi.
Tabii ki bazen takımların kötü günleri olabilir. Bu takımlar, önemli rakipler karşısında zorlu durumlara düşebilirler. Ancak asıl sorun, altyapı milli takımları ile ilgili kötü kokuların her tarafa yayılmış olması.
Siyasetçi ricası ile milli takıma alınanlar, kendi takımında üçüncü forvetken milli takıma seçilenler ve diğerleri. Altyapı milli takımları ile ilgili bu konuşulanlar ve daha fazlası açıkçası gerçek bir soruşturmayı hak ediyor.
8-0’lık bir yenilgiyi bile
Futbolda VAR sistemi tüm hızıyla devam ediyor. Türkiye’de artık yabancı VAR hakemleri var. Sorunlar bitiyor mu? Tabii ki hayır. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’nın en önemli liglerinde de bazı kulüpler yerli hakem istemediklerini söylüyor.
VAR öncesinde hakem tartışmaları tabii ki vardı. Ama şu anda gelinen noktada VAR sistemi, hakemlerin defolarını, önyargılarını, endişelerini ve kurallar konusundaki yetersizliklerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Bundan dolayı kulüpler, hakemlerin yeterliliği konusunda şüpheye düşüyor.
Son olarak İspanya’da Real Madrid, İspanyol hakem istemediklerini açıkladı. Bu, yıllardır yerli hakem istemeyen kulüplerimizin istekleriyle bire bir örtüşüyor. Diğer taraftan Türkiye’de VAR hakemlerinin bile yerli olmasını istemiyoruz. Şu anda diğer ülkelerin önündeyiz. Biz adı hakem olan hiç kimseye tahammül edemiyoruz.
VAR sistemi, İngiltere Federasyon Kupası’nda beşinci tura kadar uygulanmıyor. Bu yüzden de açıkçası hakemlerin ve özellikle yardımcı hakemlerin verdikleri
Şampiyonlar Ligi’nde yeni uygulamada baraj eşleşmeleri belli oldu. Bunlara bir göz atalım.
Brest-Paris SG: İki Fransız takımı karşı karşıya. Paris Saint Germain, pahalı ve genç yıldızlarıyla son maçlarda toparlanarak ilk 24’e attı kendisini. Brest, iki sezondur rüyalar aleminde. Bu ay içinde iki takım değişik kulvarlarda 3 maça çıkacak. Luis Enrique yönetimindeki PSG, ritmini buldu. Turu geçeceklerdir.
Brugge-Atalanta: Belçika temsilcisi, fena bir performans göstermedi grup aşamasında. Ancak Atalanta başka. Gasperini ile geçen yıl UEFA Avrupa Ligi’ni kazanan İtalyan temsilcisi, Serie A şampiyonluk yarışında geriye düşse de, Şampiyonlar Ligi’nde ilerlemeye aday.
Manchester City-Real Madrid: İki takım da ilginç bir grup aşaması geçirdi. City’nin bunalımlı dönemi, en kritik maçlara denk geldi. Real de aldığı kötü sonuçları son maçlarda telafi etti. Ama ilk 8’i kaçırdı. İki devden biri erkenden elenecek. Şu andaki tabloda Real Madrid, bu eşleşmede daha önde görünüyor.
Juventus-PSV: Juventus ve
Şu günlerde, Avrupa’nın tüm ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ara transfer konuşuluyor. Tüm taraftarlar, takımlarının hangi oyuncuyu ya da oyuncuları transfer edeceğini konuşuyor. Halbuki ara transfer, takımların yeniden yapılanmasını sağlayan bir şey değildir. Peki ara transfer nedir?
Öncelikle ara transfer, birtakım acil eksiklerin tamamlanması demektir. Yani sizin yaz aylarında kurduğunuz takımda sakatlık, transfer ya da aşırı formsuzsuzluk nedeniyle sıkıntılar oluşmaya başladıysa, burada müdahale etmek gerekir. Ara transfer böyle konular için kritiktir.
Buna şu örnekleri verebiliriz. 2003-2004 sezonunun ortasında Fenerbahçe’nin Marcio Nobre’yi alması ve 2008-2009 sezonunun ortasında Beşiktaş’ın Yusuf Şimşek’i transfer etmesi... Bu tip örnekleri rahatlıkla çoğaltabiliriz. Eğer takımınızın yapısı oturmuşsa, belirli bir oyun şablonu sahada sergileniyorsa o zaman sadece teknik direktör değiştiği için ya da taraftar istediği için transfer yapmak doğru bir şey değildir. Para kaybından başka bir şeye neden olmaz. Hatta zaman zaman iyi giden
Türk futbolunun yeni oyuncağı yabancı VAR hakemleri olacak. Geçtiğimiz sezonun ikinci bölümünde yine yabancı VAR hakemi kullanmıştık. Ama onun da sonunda bu hakemlerden memnun olmayanlar vardı. Kısacası bizi yeni bir eğlence bekliyor.
Her geçen hafta Türk futbolunda ilginç ve trajikomik olaylar birbirini kovalıyor. Konuşulması gerekenler, affedilen vergilerden bahis reklamlarına, karaborsa krizinden iflas eden kulüplere kadar ne varsa halının altına süpürülüyor. Varsa yoksa hakemler!
Tabii ki Türk hakemliği de bir krizde. Artık hiçbir kararlarına güvenilmiyor. Her kararın arkasında bir çapanoğlu aranıyor. Bazı saçma sapan kararları, hakem-VAR hakemi çelişkilerini gördükçe, insanın aklına acayip acayip şeyler gelmiyor değil. Ancak şunu unutmamak gerekir. Türk futbolunun ana sorunu değildir hakemler. Türk futbolun ana sorunu yönetilememektir. Ya da şöyle belirtelim, şu andaki Türk futbol yönetim sisteminin hiçbir şeye çare olamadığıdır.
Hakem sorunu da zaten bu yönetime ve yönetilememe
Bugün İngiltere’de ülkenin en önemli derbilerinden birisi oynanacak. Tabii ki Manchester United ve Liverpool aynı şehrin takımları değiller. Ancak birbirlerine yaklaşık yarım saat uzaklıkta olan bu iki şehir, yüzyıllardır her konuda birbirleriyle rekabet içindeler. Futbol da onlardan biri tabii ki...
Manchester United ve Liverpool, ülkenin en önemli, en başarılı iki kulübü. Ancak son yıllarda Manchester United ciddi anlamda bir kriz yaşıyor. Bu nedenle daha iki ay önce menajerliğe Portekizli Ruben Amorim’i getirdiler. Özellikle karışık sistemler üreten ve bugüne kadar hep başarılı olan Amorim, Manchester United‘da arka arkaya yenilgiler alıyor. Bu büyük maça da net bir şekilde Liverpool favori olarak başlayacak.
Liverpool’a baktığımızda Arne Slot yönetiminde düzenli, etkili bir oyun oynarken görüyoruz. Klopp’tan aldığı bayrağı çok daha iyi yerlere taşıyor Hollandalı teknik adam. Geçtiğimiz haftalarda özellikle Gravenbrrch, Szoboslai, Endo ve Macallister‘ın takıma katılışlarının etkisini yazmıştık. Klopp döneminin
2024 yılı olimpiyat yılıydı. Biz Türkiye’de neden altın madalya alamadığımızı konuştuk ama asıl mesele, altın madalya değildi. Bir altın madalya alsak sanki Türk sporu mükemmel olacaktı.
Halbuki sorun bambaşka!
Olimpiyatın ardından federasyonlarda başkanlık seçimleri yapıldı. Birçok federasyonda yönetimler değişti. Yeni, taze federasyon başkanları var ama bunlar bazı sorunları halledebilecekler mi? Bunların ne kadarı gerçekten liyakatla seçildi, ne kadarı yukarıdan torpille seçildi?
Tabii ki birçok ismi yakından tanıyoruz. Aralarında geçmişin şampiyonları, geçmişin çok başarılı isimleri var. Projelerini ne kadar gerçekleştirebilecek bu isimler? Bunlar bundan sonraki olimpiyatlarda, ondan sonrasında, daha sonrasında ne kadar başarı getirebilecek bu spor dallarına? Açıkçası bunları hep merak ediyoruz ve bunların yanıtları da sadece yönetimlerin kalitesinde ya da vizyonunda saklı değil. Bunun dışında da yan etkenler var.
Son Paris Olimpiyatları öncesinde çok hikaye duyduk. Bazı başarılı sporcuların fazlasıyla sponsorların işlerine koşturmaktan hazırlık
Futbol neden bu kadar popüler? Bu sorunun yanıtı sanırım ancak kalın kitaplarla verilebilir. Olayın sosyo-ekonomik, psikolojik nedenlerine inebilir uzmanlar. Ama en temelde herkesin kolayca anlayabileceği basit bir spordur futbol. Yaşamın kendisi gibi inişleri çıkışları olan, her zaman doğruları yapanların kazanmadığı, topun kaleciye gelirken bir anda sekebildiği bir oyun.
Bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun futbolseverlerin bulunduğu bir mekana girdiğinizde takımlarının sahaya çıkması gerektiğini düşündükleri 11’i kağıtlara yazan insanlar görürsünüz.
Kimi işçidir, kimi akademik kariyeri olan bir bilim adamı... İş futbola geldiğinde eğitim farkı, ekonomik durum farkı, sosyal statü farkı bir yana savrulur. Omuz omuza zıplamaya başlar tribünde insanlar. Belki farkında olmadan 1 saat önce trafikte küfürleştiği adamdır sarıldığı golden sonra. Twitter’da politik bir tartışmanın ardından blokladığınız kişidir belki de beraber şarkı söylediğiniz.
Mantığın sınırlarını zorlarsınız taraftarsanız, 5 metre ofsayttan gol attığınızda bunu kabul edebilirsiniz. Dünya