Paterson Köşkü iade ediliyor

14 Eylül 2012

Bu sütunlarda 8 Eylül tarihinde “Paterson Köşkü Bakanlığın değilmiş” başlıklı yazımda son derece önemli ama gözlerden kaçan bir davanın sonucunu açıklamıştım.
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın kültür merkezi yapmak üzere İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis ettiği Bornova’daki Paterson Köşkü’nü 4 yıldır gerekli çalışmalar yapılmadığı için geri alacaklarını açıkladığını ifade etmiştim.
Fakat Köşkün 1978’de yapılan kamulaştırma öncesi sahibi olan Hamdi Boyacı’nın, 34 yıldır kamulaştırmaya konu işlerin hiçbirinin söz konusu alanda yapılmadığı gerekçesiyle Kültür Bakanlığı’na dava açtığını dile getirmiştim.
İzmir 4’üncü İdare Mahkemesi’nin “2007-1696” esas ve “2008-424” kararında ardından tam 29 yıl boyunca hiçbir işlem yapılmaması nedeniyle kamulaştırma kararını iptal ettiğini yazmıştım.
Kültür Bakanlığı’nın sahibi olmadığı bir yeri önce başka bir kamu idaresine tahsis edip sonra da geri almasının tuhaflığına dikkat çekmiştim.

Yazının yayınlanmasından sonra Hamdi Boyacı aradı. Öncelikle konuyu gündeme getirmem nedeniyle duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Yazının Devamı

Paterson Köşkü Bakanlığın değilmiş

11 Eylül 2012

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kültür merkezi yapmak üzere Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis ettikleri Bornova’daki Paterson Köşkü’nü geri alacaklarını açıkladı.
Günay’ın gerekçesi söz konusu proje ile ilgili olarak gerekli çalışmaların yapılmaması.
Bakanlık, Büyükşehir Belediyesi’ne köşkü, 2008’de tahsis etmiş. Yani 4 yıl çalışmaların bitirilmemesi için uzun bir süre sayılmış.
Ama Paterson Köşkü’nün hemen 100 metre ilerisinde aynı cadde üzerinde Kültür Bakanlığı’nın da bir projesi var.
Oraya da bakanlık kültür merkezi yapıyor. İnşaata 1992’de başlandı. 20 yılda temel seviyesi zor aşıldı.
Bakanlık buraya her yıl bir milyon lira bir ödenek ayırıyor. Bu ödenekle inşaatın ancak 20 yıl sonra tamamlanacağı hesap ediliyor. Yani proje temeli atıldıktan 40 yıl sonra bitecek.

Yazının Devamı

Metroların maliyeti ve gerçekler

4 Eylül 2012

Bir gazeteci için yazdıklarının yankı bulması hele de ulusal gündeme taşınması gerçekten büyük keyif.
Allah bana bu mutluluğu son zamanlarda doya doya yaşatıyor.
Bu sütunlarda 14 Şubat 2012 tarihinde yayınlanan “İhaleler ve fesatlar” başlıklı yazımda İstanbul’un Kadıköy-Kartal metrosu ile İzmir’in Üçyol-Üçkuyular metrosunu maliyet açısından karşılaştırmıştım.
Milliyet Ege’nin deneyimli yazı işleri, o yazıyı birinci sayfaya alıp kamuoyunun daha da dikkatini çekmesini sağlamıştı.
Toplam uzunluğu 21.7 kilometre olan bu hattın toplam maliyetinin yaklaşık 3 milyar lira, kilometre maliyetinin ise 140 milyon lira olduğunu yazmıştım.
Bornova ile Üçyol arasındaki 11.8 kilometrelik Üçyol-Üçkuyular metrosunun toplam maliyetinin 200 milyon, kilometre maliyetinin ise sadece 40 milyon lira olduğunu ifade etmiştim.
İzmir’deki metronun daha zor zemin şartlarında yapılmasına rağmen kilometre maliyetinin İstanbul’a göre tam 100 milyon lira daha ucuz olduğunu hatırlatmıştım.

Yazının Devamı

Expo’daki yanlışlar

1 Eylül 2012

Milliyet’te köşe yazmak gerçekten büyük ayrıcalık. Çünkü değindiğiniz konular büyük kitlelere ulaşıyor ve kamuoyu oluşturmada çok etkili oluyor.
Hele de “suya, sabuna dokunur” konuları ele alırsanız bunu daha da yoğun yaşıyorsunuz.
25 Temmuz Cumartesi günü bu sütunlarda yayınlanan “Paris’teki Expo büromuz neden kapalı?” başlıklı yazımda da aynen böyle oldu.
Fikirlerine büyük önem verdiğim, İzmir’de etkili bir konumda bulunan bir dostumun Fransa ziyareti sırasında yaşadıklarını aktarmıştım.
Paris’te Champs Elysee” (şanzelize) Bulvarı üzerindeki İzmir’in Expo bürosuna giden arkadaşımın hayal kırıklığına uğradığını anlatmıştım.
Büronun kapalı olduğunu, binanın güvenlik görevlisinin bilgi verecek kimsenin olmadığını söylediğini ifade etmiştim.

Yazının Devamı

DEÜ’ye olan referansımı çekiyorum

28 Ağustos 2012

Geçen pazar neredeyse tüm öğleden sonrayı hastanede geçirmek zorunda kaldım. Düşme nedeniyle boynu ile beli arasında ciddi ağrılar çeken kayınvalideyi biraz da benim ısrarımla hastaneye gitmeye ikna ettik.
Kayınvalide bizim gibi SGK mahkumu değil. Kayınpederin emekli olduğu kurum nedeniyle istedikleri özel hastaneden yararlanma hakları var.
Devlet hastanelerinde hastaların karşılaştığı zorlukları bildiği için “evladım, istersen özel bir hastaneye gidelim” dedi.
Bu köşeyi takip edenler bilir. 18 Ağustos’ta bu sütunlarda yayınlanan “Başhekimden hastalara özel davet” başlıklı yazımda Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi (DEÜ) Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Refik Mas’ın sağlık sorunu yaşayanları ısrarla davet ettiğini yazmıştım.
“Başhekimin davetine önce kendim uyayım” dedim. “Demez” olaydım. Hem kayınvalideye hem de eşime kelimenin tam anlamıyla rezil oldum.

Beni rezil eden olaylar şöyle gelişti: DEÜ acil kapısına eşimi ve kayınvalideyi bıraktım. Ben de arabayı otoparka götürdüm.

Yazının Devamı

Paris’teki EXPO büromuz neden kapalı?

25 Ağustos 2012

İzmir’deki ilk büyük uluslararası organizasyon 1971 yılında yapılmış olan Akdeniz Olimpiyatları olmuş.
“Yapılmış” diyorum çünkü ben bu dünyaya ancak ertesi yıl “merhaba” diyebildim.
Bir daha benzer bir organizasyon için İzmir’in tam 34 yıl beklemesi gerekti. 2005’de yapılan ÜNİVERSİADE (Üniversiteler Arası Spor Oyunları) bu kentin dünya arenasına yeniden çıkışı oldu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin merhum eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın bu organizasyonu neredeyse tek başına İzmir’e kazandırdığının şahitlerinden biriyim.
O günlerde pek çok kişi ÜNİVERSİADE’nin adını bile duymamıştı. İzmir’in böyle bir organizasyon yapabileceği de kimsenin aklına gelmezdi.
Hatta dönemin belediye bürokratları arasında da İzmir’in bu organizasyonun altından kalkamayacağını düşünenler vardı.
Piriştina’ın ömrü yetmedi ama İzmir bu organizasyonu aslanlar gibi yaptı.

Yazının Devamı

Kent yenilemede ‘jeolojik etüt’ skandalı

21 Ağustos 2012

Dört gün önce on binlerce yurttaşımızı kaybettiğimiz 17 Ağustos depreminin 13’üncü yıldönümüydü.
Zaman gerçekten baş döndürücü bir hızla geçiyor. O gün doğanlar bugün neredeyse delikanlılık ya da genç kızlığa ilk adımlarını atıyor.
O gün yedi yaşında ilkokul birinci sınıf öğrencisi olanlar bugün askerlik çağına geldi.
Ama azımsanmayacak uzunluktaki bu süreyi depreme karşı önlem konusunda iyi kullandığımız söylenemez.
Hala dayanıksız okul ya da hastanelerimiz var. Hatta 6.5 şiddetinden daha büyük bir depreme dayanamayacak belediye binalarının olduğu bile biliniyor.
Ne yazık ki, depreme karşı temel önlem olan kent yenileme çalışmaları konusunda kayda değer bir gelişme sağlayamadık.
Nihayet geçen yıl kasım ayında yaşanan Van depreminden sonra oluşan hassasiyetle bir kent yenileme yasası çıkarıldı.

Yazının Devamı

Başhekimden hastalara özel davet

18 Ağustos 2012

Geçen cumartesi günü(14 Ağustos) bu sütunlardaki yazımda 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi(DEÜ) kantininde yaşadığım bir olayı anlatmıştım.
“Başhekimin tuhaf sandalye talimatı” başlıklı yazımda hasta ve yakınlarının kullandığı kantin önündeki sandalyelerin toplatıldığına değinmiştim.
Hem de bu sandalyelerin üzerlerinde oturan varken kaldırılıp taşındığını yazmıştım. Bunu da “başhekimin emri olduğunu” söyleyerek yaptıklarını anlatmıştım.
Başhekimin işi gücü bırakıp böyle bir talimat verdiğine inanmak istemediğimi ama ortada da büyük bir sorun olduğunu ifade etmiştim.
Gerçekten de Başhekimin bırakın böyle bir talimat vermeyi böyle bir uygulamadan haberi bile yokmuş.
Çünkü yeni başhekim zaten göreve başlayalı henüz 10 gün olmuş.
Yazının çıktığı gün DEÜ Hastanesi Basın Danışmanı Nalan Ülker aradı.

Yazının Devamı