Galatasaray’ın o kadar çok eleştirilecek tarafı var ki yazmakla bitmez. Benim anlayamadığım yabancılar niçin Türkiye’ye geliyor, neden transfer ediliyor? Hem de yüksek paralar kendilerine ödeniyor. Bakıyorum Antalyaspor karşısındaki Galatasaray’a, Belhanda, Feghouli, Seri varlıklarının takımına hiç bir katkısı yok. Ne kadar iyi futbolcu olursan ol, bilhassa Türkiye’de oynuyorsan fiziğin, tempon, mücadele gücün yeterince iyi değilse başarılı olamazsın.
Fatih Terim’in bu futbolculardan kurtulması lazım. Duyuyorum ki Seri’yi tekrar kiralamak için müracaat etmişler. Ucuz bir fiyat olursa itirazım yok. Ama sezon başından beri Seri’nin takımına ne katkısı oldu? Belhanda, Feghouli, Linnes bunların artık özel bir futbolculuğu kalmamış. Donk’a bakıyorsun, adam kendini parçalıyor. İster istemez saygı duyuyorsun. Terinin son damlasını giydiği forma için akıtıyor. Saracchi iki haftadır düzelmek adına epey mesafe kaydetti. Zaten kiralık ama kesinlikle kötü futbolcu değil. En azından kazanma hırsı var. Belhanda ve Feghouli’de bu yok.
Düş
Maalesef diyorum... Bu kafalarla futbolumuza hiçbir zaman huzur gelmeyecek.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, kulüplerle ilk toplantısında yabancı konusunu görüştüklerinde 17 takım ‘Yabancı kısıtlaması olsun. 11 yabancıyla sahaya çıkıyorlar. Mutlaka bu kısıtlama hemen yapılsın’ dediler. Bu görüşlere karşı çıkan bir tek takım vardı, o da Galatasaray...
Hatta Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, yabancının tamamen serbest olması için görüş bildirdi. Federasyon da toplantı yaptı, bu 17 kulübün isteğine göre karar aldı. Daha sonra virüs nedeniyle verilen aranın ardından ligler yeniden başladı. Hakem hataları zirve yapmışken, sadece konuşulan ‘Yabancı kısıtlaması oldu. Galatasaray kötü futbol oynuyor’ dendi. Hakemler hakkında ise tek bir söz edilmedi. Sonuçta sarı-kırmızılı takım zirveden koptu.
Yabancı kısıtlamasına onay veren kulüplerin çoğu Tahkim Kurulu’na başvurarak yabancı kısıtlamasının durdurulmasını, federasyonun aldığı 8 yabancı sahada olacak kuralının iptal edilmesini, eskiden olduğu gibi yabancı
Galatasaray istenen, arzu edilen düzeyde değil, bunu hepimiz biliyoruz. Oynadığı futbolu da ne övmek lazım ne de çok kötü demek lazım. Futbolcular kafalarında sezonu bitirmişler. Zaten onlar da duyuyorlar gidecek futbolcular, gönderilmek istenenler... Konsantrasyonları dip yapmış.
Dün geceki galibiyetin bir tek artısı var, hiç olmazsa önümüzdeki sezon Avrupa kupalarına gitme şansı devam ediyor. Bunun haricinde, hep söylüyorum yine söyleyeceğim ki, Fatih Terim’in işi çok zor. Bu futbolcuların hırsıyla, oynadıkları bu futbolla önümüzdeki senelerde sarı-kırmızılılar hiç bir yere gelemez. Evet, Terim takımı gençleştirecek. Yeni, bonservisi elinde en az sekiz futbolcu gelecek. Ama onların takıma uyumu, adaptasyonu düşünüldüğünde gerçekten önümüzdeki sezon hoca için daha da zor geçecek.
Ligin bitmesine bir maç kaldı. Galatasaray’ın son maçı Antalyaspor ile deplasmanda. O maç da çok zor geçecek. Kırmızı-beyazlılar Göztepe’den daha dirençli bir takım.
Ne yapmak istiyorlar inanın anlayamıyorum. Başkan Mustafa Cengiz ve Teknik Direktör Fatih Terim istifa mı etsin? Böyle bir şey gerçekleşse, Galatasaray uzun seneler bir daha kendini toparlayamaz. Neden insanlar karalar bağlıyor, bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Geçen senenin üç kupalı takımı kim? Tabii ki Galatasaray... Yönetim tarzıyla kulübü bataktan kurtarıp buralara getiren Başkan Cengiz değil mi? Ayrıca Galatasaray batmış mı, sportif olarak çökmüş mü?
Evet bu sene hatalar yapıldı. Fatih Terim de bunu kabul ediyor. Önemli olan bu hatalardan dönülecek olması... 30 gol atan iki santrforu göndermek yanlışların en büyüğüydü. Buna itiraz eden de yok zaten.
Üzüldüğüm tek konu; kriz olsun, ortalık karışsın, kaos olsun, Galatasaray batsın! Bunları neden istiyorlar?
O insanlara bir sorum var... Galatasaray dışında gelişen olaylara neden sessiz kaldınız? Neden kulübün haklarını savunmadınız? Şimdi ise bas bas bağırıyorsunuz. Yok böyle bir şey.
Başkan Cengiz’in sağlığı düzeliyor. Aslanlar gibi
İnanın çok şaşkınım. Pandemi öncesindeki o mükemmel Galatasaray’a ne oldu? Birkaç futbolcu sıkıntı yaşayabilir ama bütün takım mı bu kadar etkilenir, anlayamadım. Hiç kimse kusura bakmasın, Belhanda da, Seri de dahil bu kadroya baktığınız zaman geleceği olmayan bir takım görüntüsü veriyor. Fatih Terim’in gerçekten işi çok zor.
Düşünebiliyor musunuz, Marcao topu taca atıyor, sonra topu eline alıyor, sahanın içine girip yürüyor. O sırada maç başlıyor ve Brezilyalı futbolcu kart görüyor. Bu kadar mı kopuk oyundan? Veya bir sorunu mu var? Ömer Bayram’ın bir topu direkten döndü, buna itirazım yok. Peki maçın genelinde Ömer ne yaptı? Takımına ne katkı verebildi? Aynı sözlerim Emre Akbaba için de geçerli. 10 numara formayı en özel futbolcular giyer. Galatasaray’da Belhanda giyiyor. Bir tek olumlu pası yok ve bu kadar çok top kaybıyla oynayan oyuncuyu ilk defa görüyorum.
Üçüncülük şansı devam ediyordu. Ankaragücü’nün düşmesi
46 yıl dile kolay... 21 kupa... Bunların içinde UEFA Kupası da yer alıyor. Zaferlerle dolu uzun bir süreç.
Hele şu günlerde Galatasaray’ın her zamankinden daha fazla Fatih Terim’e ihtiyacı var. Şampiyonluk önemli değil. Son iki yılda sarı-kırmızılılar, Terim ile dört kupa kazandı. Bu sezon ise her şey ters gitti ve bu şanssızlık devam ediyor. Virüsten sonraki düşüş süreci içinde sakatlıklar, cezalılar, hakem hataları büyük etken.
Anladığım kadarıyla bu sürecek. Ama bu olumsuzlukların hiçbiri Terim’in ipini çekmek isteyenleri umutlandırmasın.
Evet, bu sezon yapılan transferlerin hiçbiri Galatasaray’a uyum sağlayamadı. Bunların içinde Terim’in istediği futbolcular da var, istemediği oyuncular da... Bir de bunun üzerine Marcao, Luyindama ve Muslera’nın sakatlıkları işin tuzu biberi oldu. Buna rağmen Galatasaray’ın üçüncülük şansı devam ediyor. Bu olayın bir yönü. Diğer yönü ise maçların seyircisiz oynanması sarı-kırmızılılara çok büyük darbe vurdu, takım en
Rakiplerinin puan kaybettiği bu hafta ne yalan söyleyeyim, Galatasaray’ın Alanya karşısında mağlup olabileceğini hiç düşünmemiştim. Futbolcular koşmuyor mu, koşuyor. Mücadele etmiyorlar mı, ediyorlar. Topa da rakibinden daha çok sahipsin. Ama burada kalite ortaya çıkıyor. Hakikaten Galatasaray çok büyük bir kulüp, forması da çok ağır bir forma. Maalesef bunun bilincinde olmayan bir çok futbolcu var. Sadece koşmak, mücadele etmek yetmez.
Alanya sıcak ve nemli, hakikaten zor bir ortamda futbol oynanıyor. Fatih Terim’in beş futbolcu değiştirme hakkı var. Kulübeye bakıyorsun, hangi futbolcuyu alsan Galatasaray’a katkı sağlar diye düşündüğün zaman üzüntü verici. Hiçbirinin en ufak bir katkı sağlayacak kalitesi yok. Her hafta alıştık, Belhanda aşağı, Belhanda yukarı. Kızıyoruz, haklı olarak kızıyoruz. Dünkü Belhanda ile biraz da Seri’yi çıkar inanın Süper Lig’in en kötü takımı o zaman Galatasaray dersiniz.
Yenen gollere bakıyorsun, ilk iki gol evlere şenlik. Donk ve Marcao adeta Cisse’yi
Sakatlıklar, cezalılar, hakem hataları ile birlikte Galatasaray kötü bir sezon geçiriyor. Bir türlü toparlanamıyor. Toparlanmasına fırsat da verilmiyor. 30. dakika... Trabzonspor gibi iyi bir takımla oynuyorsun. Hakem rakibine sarı kart da gösteriyor, derdin ne peki senin Feghouli? Neden arkadaşlarına ihanet ediyorsun? İyi oynadığınız bir maçta neden sinirlerine hakim olamıyorsun?
Hakemin verdiği penaltı, o da ayrı bir konu. Sörloth’un ayağından top çıkıyor, o sırada Donk müdahale ediyor. Çok ağır bir karar. Gerçekten çok ağır bir karar. Ali Palabıyık-Cüneyt Çakır ikilisi böyle bir penaltıyı hayatlarında başka bir takım aleyhine verdiler mi? Maalesef Cim Bom bu sene liglerin en sessiz takımı. Bir de buna virüs eklenince, tribünlerdeki o 50 bin taraftar maça gidemeyince futbolcuların da, hakemlerin de hepsinin ekmeğine yağ sürüldü.
Belhanda’ya bakıyorum, gerçekten üzülüyorum. Bir tane büyük maçta da ağırlığını koy! Bir tarafta Sosa kendini yırtıyor, öteki tarafta Belhanda bir şeyleri sadece yapmaya