Zenginlere giden sermaye de kurudu

28 Ekim 2002


<#comment>Aslında çok boyutlu bir dönüşümün parçası olan küreselleşmeyi başta ABD olmak üzere zengin ülkelere yarayan ve yoksulları daha da yoksullaştıran bir süreç olarak algılayanlar çoğunlukta. Küreselleşmenin kimilerine daha fazla yaradığı ve dünyadaki eşitsizlik algılamasını artırdığı da bir gerçek.
Son iki yılda yaşananlar ise, sistemin merkezinde yer alan ve en güçlü konumda görünen ülke ve şirketlerin de bu süreçte ciddi darbe alabileceğini gösterdi. Hisse senedi borsalarındaki çılgınca yükselişe paralel olarak 2000 yılında rekor rakamlara erişen şirket evlenmeleri sınır ötesi doğrudan sermaye yatırımlarını da 1.5 trilyon dolara yaklaştırdı. Ancak 2000 Martından itibaren borsalar çökmeye başlayınca şirket evlilikleri ve doğrudan sermaye yatırımları da büyük darbe yedi ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2001 yılında yarı yarıya azalarak 735 milyar dolara düştü. Doğrudan sermaye hareketlerini yakından izleyen UNCTAD’ın tahminine göre bu rakam 2002’de % 27 daha azalarak 534 milyar dolara düşecek. Bu toplamın da 349 milyar doları gelişmiş - zengin ülkelere gidecek.
Bu arada dünyanın en çok yabancı yatırım sermayesi çeken ülkesi olan ABD’ye ve İngiltere’ye akan

Yazının Devamı

Piyasalar AKPyi benimsedi, sorun kalmadı denebilir mi?

27 Ekim 2002

AKPnin uluslararası kuruluşlara ve mali piyasalara güvence vermek amacıyla gösterdiği çabanın ilk sonuçları hayli olumlu görünüyor. AKPnin uygulanmakta olan ekonomik programı rayından çıkarmak niyetinde olmadığı, IMF ile ilişkileri uyumlu biçimde sürdürmeyi hedeflediği izlenimi verilmiş bu temaslarda ve bunun sonucunda da olası bir AKP iktidarının dış piyasalarda sorun yaratmayacağı düşüncesine varmış piyasalar. Geçen haftalarda (iddialara göre ) yabancı alımlarının da etkisiyle bono faizlerinin gevşemesini, İMKBde bir kıpırdanma yaşanmasını buna bağlayanlar da oldu, dış piyasaların "AKP iktidarını satın aldığı" söylendi. Son haftalarda yurtdışında gerçekleştirilen "road show"larda, bu kez özelleştirilecek bir KİTin tanıtımı yapılmadı, 3 Kasım seçimlerinde başa güreşen iki partinin, AKP ve CHPnin iktidara gelmeleri halinde ekonomiye ve mali piyasalara nasıl yaklaşacakları anlatıldı, uluslararası finans kuruluşlarına. Aslında yurtdışında çok iyi tanınan Kemal Dervişi de bünyesine alan CHPden çok AKPnin yaklaşımı merak konusuydu. Bugüne dek yapılan kamuoyu yoklamalarına göre 3 Kasım seçiminden birinci parti olarak çıkma şansı hayli yüksek görünen AKPnin ekonomideki tavrı ne

Yazının Devamı

‘Piyasalar AKP’yi benimsedi, sorun kalmadı’ denebilir mi?

27 Ekim 2002


<#comment>Son haftalarda yurtdışında gerçekleştirilen "road showölarda, bu kez özelleştirilecek bir KİT’in tanıtımı yapılmadı, 3 Kasım seçimlerinde başa güreşen iki partinin, AKP ve CHP’nin iktidara gelmeleri halinde ekonomiye ve mali piyasalara nasıl yaklaşacakları anlatıldı, uluslararası finans kuruluşlarına. Aslında yurtdışında çok iyi tanınan Kemal Derviş’i de bünyesine alan CHP’den çok AKP’nin yaklaşımı merak konusuydu. Bugüne dek yapılan kamuoyu yoklamalarına göre 3 Kasım seçiminden birinci parti olarak çıkma şansı hayli yüksek görünen AKP’nin ekonomideki tavrı ne olacaktı, IMF ile ilişkileri nasıl sürdürecekti, borç sorununa nasıl yaklaşacaktı?
AKP’nin uluslararası kuruluşlara ve mali piyasalara güvence vermek amacıyla gösterdiği çabanın ilk sonuçları hayli olumlu görünüyor. AKP’nin uygulanmakta olan ekonomik programı rayından çıkarmak niyetinde olmadığı, IMF ile ilişkileri uyumlu biçimde sürdürmeyi hedeflediği izlenimi verilmiş bu temaslarda ve bunun sonucunda da olası bir AKP iktidarının dış piyasalarda sorun yaratmayacağı düşüncesine varmış piyasalar. Geçen haftalarda (iddialara göre ) yabancı alımlarının da etkisiyle bono faizlerinin gevşemesini, İMKB’de bir

Yazının Devamı

Piyasalar iyi senaryoya inanmak istiyor ama...

21 Ekim 2002

Ancak AKP yetkililerinin geçen hafta içinde yaptıkları gibi çelişkili açıklamaların bu iyimserlik havasını bir anda tersine çevirebileceğini de vurguluyor Dr. Akçay ve asıl kararın seçim sonrasında verileceğini belirterek "seçim sonrasında piyasalar da bir seçime zorlanacak, ya siyah ya da beyaz senaryoyu seçmek zorunda kalacak" diyor. Geçen hafta, ABD ve Avrupa borsalarında yaşanan ani yükselişe paralel olarak, bizim borsada (İMKBde) ve Hazine kağıdı piyasasında da bir iyimserlik rüzgarı eser gibi oldu. Bazı hisse senetlerine ve Hazine kağıtlarına öncelikle dış kaynaklı olduğu belirtilen bir talep geldi ve bu talep sığ piyasada etkili oldu, fiyatları etkiledi. Piyasalardaki havayla ilgili en anlamlı değerlendirmeyi Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve Koçbank baş ekonomisti Cevdet Akçay yaptı. Mali piyasaları yakından izleyen Akçaya göre şu anda piyasalar işlerin iyiye gideceğine inanmak istiyor. Aslında geleceğe yönelik faiz beklentileri de çok olumlu değil ve seçim sonrası için kötü senaryolar yazmak belki daha kolay ama şu an için bizim piyasalarda insanlar bu kötü senaryoyu kabul etmek istemiyor. Öte yandan yabancılarda da bir "ralli", yani yükselme dalgası özlemi var, adeta

Yazının Devamı

Piyasalar iyi senaryoya inanmak istiyor ama...

21 Ekim 2002


<#comment>Geçen hafta, ABD ve Avrupa borsalarında yaşanan ani yükselişe paralel olarak, bizim borsada (İMKB’de) ve Hazine kağıdı piyasasında da bir iyimserlik rüzgarı eser gibi oldu. Bazı hisse senetlerine ve Hazine kağıtlarına öncelikle dış kaynaklı olduğu belirtilen bir talep geldi ve bu talep sığ piyasada etkili oldu, fiyatları etkiledi. Piyasalardaki havayla ilgili en anlamlı değerlendirmeyi Koç Üniversitesi öğretim üyesi ve Koçbank baş ekonomisti Cevdet Akçay yaptı. Mali piyasaları yakından izleyen Akçay’a göre şu anda piyasalar işlerin iyiye gideceğine inanmak istiyor. Aslında geleceğe yönelik faiz beklentileri de çok olumlu değil ve seçim sonrası için kötü senaryolar yazmak belki daha kolay ama şu an için bizim piyasalarda insanlar bu kötü senaryoyu kabul etmek istemiyor. Öte yandan yabancılarda da bir "ralli", yani yükselme dalgası özlemi var, adeta fırsat kolluyorlar.
Ancak AKP yetkililerinin geçen hafta içinde yaptıkları gibi çelişkili açıklamaların bu iyimserlik havasını bir anda tersine çevirebileceğini de vurguluyor Dr. Akçay ve asıl kararın seçim sonrasında verileceğini belirterek "seçim sonrasında piyasalar da bir seçime zorlanacak, ya siyah ya da beyaz

Yazının Devamı

Bizim kedi yıkarken mi ölecek, sıkarken mi?

20 Ekim 2002

Yıllar önce, Ankarada yedeksubaylık yaparken bir süre Mamak askeri cezaevinde görevlendirilmiştim. Görevlerimden biri de tutuklu ve hükümlülere ders vermekti. Bu dersler sırasında, ilgiyi canlı tutmak için anlattığım hikayeler arasında en beğenileni ise kedisini çitileyerek yıkayan kasabın hikayesi olmuştu. Hikayeye göre, mahalle kasabının önünden geçerken bu olaya tanık olan yaşlı bir mahalleli dayanamayıp kasabı uyarır, "Böyle çitileyerek yıkarsan hayvan ölür" der. Kasap "Git işine babalık, işime karışma" diye cevap verir. Bir saat kadar sonra evine dönmekte olan yaşlı mahalleli, kasabın önünde küçük kedinin ölüsünü görünce yine dayanamayıp kasaba çıkışır, "Gördün mü işte, hayvan ölmüş" der. Kasap, yaşlı adamı bir kez daha tersler: "Bilmeden konuşma babalık, yıkarken hiçbir şey olmadı kediye, sıkarken öldü." Duyarlı dengeler İktidara talip olan kimi siyasi parti yetkililerinin ettikleri laflara, takındıkları tavra bakınca Akçayın sözünü ettiği bu olasılığın, ne yazık ki hiç de gözardı edilemeyecek bir olasılık olduğunu düşünmeye başlıyor insan. "IMFyi kovarız" diyenler bir yana, borçları "ötelemekten", IMF ile yeni müzakere açmaktan, faiz dışı fazla rakamı ile oynamaktan söz

Yazının Devamı

Bizim ‘kedi’ yıkarken mi ölecek, sıkarken mi?

20 Ekim 2002


<#comment>Yıllar önce, Ankara’da yedeksubaylık yaparken bir süre Mamak askeri cezaevinde görevlendirilmiştim. Görevlerimden biri de tutuklu ve hükümlülere ders vermekti. Bu dersler sırasında, ilgiyi canlı tutmak için anlattığım hikayeler arasında en beğenileni ise kedisini çitileyerek yıkayan kasabın hikayesi olmuştu. Hikayeye göre, mahalle kasabının önünden geçerken bu olaya tanık olan yaşlı bir mahalleli dayanamayıp kasabı uyarır, "Böyle çitileyerek yıkarsan hayvan ölür" der. Kasap "Git işine babalık, işime karışma" diye cevap verir. Bir saat kadar sonra evine dönmekte olan yaşlı mahalleli, kasabın önünde küçük kedinin ölüsünü görünce yine dayanamayıp kasaba çıkışır, "Gördün mü işte, hayvan ölmüş" der. Kasap, yaşlı adamı bir kez daha tersler: "Bilmeden konuşma babalık, yıkarken hiçbir şey olmadı kediye, sıkarken öldü."

Duyarlı dengeler
Önceki gün Koç Üniversitesi’nde Dr. Cevdet Akçay’ın konuşmasını dinlerken her nedense(!) bu hikaye geldi aklıma. Koç Üniversitesi ile Koç Yatırım’ın ortaklaşa düzenlediği toplantıda, Türkiye ekonomisinin kritik bir dönemeçte bulunduğunu ve duyarlı dengelerde durduğunu anlatan Akçay bu noktada yapılacak yanlışların, atılacak

Yazının Devamı

Derviş: AKPnin sıra şimdi bizde yaklaşımı ürkütücü

16 Ekim 2002

"Yeni bir borç çıkmazı olayıyla karşılaşabileceğimiz telaşına kapıldım. Siyasetteki belirsizlik, Başbakanın hastalığı piyasaları tedirgin etmişti. Birden 18 ayda yaptıklarımız boşa gider mi diye telaşa kapıldım ve siyasi belirsizliği aşmadan bu riskten kurtulamayacağımızı, faizleri olması gereken yere çekemeyeceğimizi düşünmeye başladım. Ayrıca desteğini IMFden alan bakan konumunda görülmekten de bıkmıştım. "Bu sözler ne kadar ikna edici geldi size bilmiyorum ama o günlerdeki ruh halini kendisinden dinleyince ve piyasaların o günlerdeki tavrını hatırlayınca ben biraz daha anlar gibi oldum, Dervişin mayıs başında neden seçim tarihinden söz etmek gereğini duyduğunu. Kemal Dervişle buluşmaya giderken "neden hep aynı sorular soruluyor Dervişe" diye geçiriyordum içimden. Daha çok siyasete atılma kararını nasıl verdiği, YTPye yakın göründüğü halde neden CHPyi tercih ettiği, kendi çizgisiyle CHPnin ne ölçüde bağdaştığı soruldu Dervişe, bundan sonraki hedefleri ve beklentileri ise fazla gündeme gelmedi. Ben ise daha çok bunları, yani geçmişi değil geleceği konuşmak için aradım Dervişi. Gerçi geçmişe ilişkin bir nokta, benim kafamda hala yanıtlanmamış bir soru olarak duruyordu ve önce

Yazının Devamı