Kredilerle gelen heyecan

21 Şubat 1997

ASO Başkanı Zafer Çağlayan ekonomiden gelen iyi sinyallerin, Teşvik Kararnamesi ile moral kazanan KOBİ'ler için gayrımaddi teşvik yerine geçtiğini söyledi

Candan YALÇINTürkiye Halk Bankası'nın KOBİ'lere açtığı fon kaynaklı kredilerin ardından ihracata yönelik yatırım tasarlayan KOBİ'lere yeni bir kredinin gündeme gelmesi, "KOBİ'ler için artık bir şeyler yapılıyor" izlenimini güçlendirdi ve olumlu bir hava esmesine yol açtı.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan küçük ve orta boy işletmeler için şu anda Türkiye'de olumlu bir tablo görüldüğünü, bu iyi rüzgarla bazı ciddi sorunların da çözülmesini umduğunu söyledi. Halk Bankası'nın KOBİ'lere vermeye başladığı teşvik belgeleri ve krediler için başvuruların hızla devam ettiğini hatırlatan Çağlayan, şu anda bu işletmelerde yatırım yapmak için büyük bir motivasyon olduğunu belirtti.
Halkbank fon kaynaklı, düşük faizli KOBİ kredilerinin dağıtımına 1996 sonunda başlamıştı. Bugüne kadar Halkbank'a ulaşan 8,500 dolayındaki kredi başvurusunun yaklaşık 2,500'ü sonuçlandırılma aşamasına geldi. İlk etapta 5 trilyon TL olarak belirlenen fon kaynaklı kredinin kullandırılmasına başlandı.

REFORM, ŞİMDİ

Yazının Devamı

ABD şirketlerinden askeri yönetime boykot

20 Şubat 1997

Cunta yönetimindeki Burma'daki işlerini sürdüren şirketlere kamu ihalelerinde ambargo uygulaması ABD'nin çeşitli eyaletlerinde yayılıyor.
Son yirmi yıl içinde çok değişti dünya. 1970'lerin dünyasında ABD yönetimiyle çokuluslu dev şirketler ele ele verip seçimle gelmiş yönetimlerin askeri darbelerle devrilmesine yardımcı olur, böylece kapitalist düzeni ve "hür dünya"yı güvence altına alırlardı. ABD'nin "arka bahçesi" olarak gördüğü Latin Amerika bu tür uygulamalara en sık konu olan bölgeydi.
Bugün Latin Amerika'da askeri yönetim kalmadı. 1990'ların dünyasında ABD'nin ve artık "uluslarüstü" diye nitelenen şirketlerin askeri yönetimleri kurulmasına destek olmaları çok güçleşti. Destek olmak bir yana toplumdan gelen baskılar nedeniyle bugün birçok askeri yönetim altındaki ülkelerden çekiliyor, ya da çekilmeyi düşünüyor. Uluslarüstü şirketler, "her şeyden önce iş mi gelmeli, yoksa iş yapılan ülkenin temel insan haklarına ve demokrasiye saygılı olması mı?", sorusunu artık gözardı edemiyor.
Gündemde olan örnek Burma. Cunta yönetiminde olan, demokrasi savunucularının cezalandırıldığı bu Güneydoğu Asya ülkesinde çalışan şirketler giderek artan bir yoğunlukla Amerikan kent yönetimleri

Yazının Devamı

Bu ortamda ne yazmalı?

16 Şubat 1997

Günlük hatta anlık yaşayan Türkiye'de birkaç haftada ülkenin gündeminin ve havasının tamamen değişmesi pekala mümkün. Birkaç haftalık bir aradan sonra bu köşeyi yeniden açarken kendi kendime sordum, "böyle bir ülkede, böyle bir dönemde ne yazmalı?", diye.
Geçmişten kalan bir alışkanlıkla oturup ekonomideki ve mali piyasalardaki olası gelişmeler hakkında ahkam mı kessem?
Kimileri bakanlık koltuğunda oturan küstah cahillere duyduğum tepkiyi dile getiren zehir zemberek yazılar mı yazsam?
Şeriat devleti kurma hevesindekilere kin dolu tehditler mi savursam?
Çiller'in robotu olarak davranmaya devam eden DYP milletvekillerine, bu hükümete geçerli bir seçenek oluşturma konusunda tek bir ışık bile yakamayan muhalefet partilerine duyduğum tepkiyi mi dile getirsem?
Yoksa, "bu ülkede artık hiç bir şey ciddiye alınamaz", deyip kara mizah örnekleri mi vermeye çalışsam?
Bu tür yazıların alası yazılıyordu her gün; bu ortamda ekonomi dışı alanlara da anlık tepkilerle değil akıl yürütmeye dayalı bir yaklaşımla yaklaşan bir şeyler yazmanın daha anlamlı olabileceğini düşündüm.

Yazının Devamı

Emlakbank'tan da KOBİ'lere öncelik

14 Şubat 1997

Öncelikli hedef kitlesi olarak küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerini seçen finans kuruluşları arasına Emlak Bankası da katıldı. Emlakbank Genel Müdürü Sinan Solok bankanın bundan böyle, ekonominin itici gücü olan KOBİ'lere yöneleceğini açıkladı.
Emlakbank'ın hedeflediği KOBİ'lerin tanımı şöyle: Mevcut makina ve teçhizatı ile kendi işyerinde üretim yapan, üretim ve satış artırma kapasitesi olan, içinde bulunduğu sektörü etkileyecek büyüklükte olmayan, satış ve pazar problemi bulunmayan, sipariş ve bağlantıları sağlıklı olan, özvarlığı asgari 10 milyar TL, yıllık cirosu azami 250 milyar TL olan ve istihdam olanağı yaratan firmalar.
Emlakbank bu tür firmalara rekabet güçlerini artırmaya ve büyümelerine yönelik olarak açtığı kredileri KOBİ kredisi olarak değerlendiriyor. Bu kredilerin kullandırılma alanları ve azami miktarları ise şöyle:
* Yurtiçi ve yurtdışından makina ve teçhizat alımına yönelik olarak en fazla 50 milyar TL
* Belirli bağlantı ve siparişlerin gerçekleştirilmesinde gerekli olan hammaddenin yurtiçi ya da yurtdışından teminine yönelik olarak en fazla 50 milyar TL
* Normal üretim faaliyetine yönelik hammadde alımında ya da işletmenin diğer ihtiyaçlarını karşılamaya

Yazının Devamı

Vakıfbank'ın KOBİ kredisi 233 trilyon

7 Şubat 1997

Vakıfbank 1996 yılında toplam plasmanının yüzde 57'sini, yani 233 trilyon TL'yı KOBİ'lere kullandırdığını ve bu oranı 1997 yılının sonunda yüzde 80'e çekmeyi hedeflediğini açıkladı. Vakıfbank'la kredi ilişkisini sürdüren KOBİ'lerin sayısının da 30 bini geçtiği tahmin ediliyor.
Küçük ve orta boy sanayi işletmelerinin giderek artan önemini değerlendirdiklerini belirten Vakıfbank üst düzey yetkilileri KOBİ'lerin yoğun olduğu bölgelerde bizzat incelemelerde bulunarak hizmetlerini tanıtıyor. Vakıfbank "20 ila 149 çalışanı olan işletmeler" olarak nitelediği KOBİ'lere özel enformasyon ve danışmanlık hizmetleri sunuyor. Vakıfbank'ın KOBİ'lere kullandırdığı kredilerin faiz koşulları bankanın genel sanayi kredilerinden farklı değil(şu anda %99) ama kredi müşterilerinin seçiminde KOBİ'lere özel bir öncelik tanınıyor.
Vakıfbank yetkilileri kredilerin miktar olarak bir üst limiti olmadığını, bunun tamamen kredi talebinde bulunan firmanın kredibilitesine bağlı olduğunu belirtiyor. Kredi karşılığında istenen teminat da aynı şekilde duruma göre belirleniyor.
Kredilerden yararlanmak isteyen firmalarda Vakıfbank'ın aradığı kriterler ise "istihdam - ihracat - üretim" faktörlerine katkıda bulunması.

Yazının Devamı

"Sübvansiyonu bırak,enformasyona bak!"

31 Ocak 1997

Vakıfbank Genel Müdür Danışmanı Prof. Tamer Müftüoğlu KOBİ'lerin artık paradan önce bilgiye ve enformasyon hizmetlerine ihtiyaç duyduklarını söylüyor

Candan YALÇIN"Sübvansiyon değil, enformasyon!" KOBİ denince ilk olarak finansman sorunlarından söz açılan bir ülkede Prof. Tamer Müftüoğlu artık paradan söz etmek istemiyor. Bundan böyle bilgiyi en iyi değerlendirenin kazanacağını savunan Vakıfbank Genel Müdür Danışmanı Müftüoğlu, "Bilginin üç ayağı eğitim, danışmanlık ve enformasyon hizmetleridir. Devlet bunları vermek için elinden geleni yapmalı", diyor.Prof. Müftüoğlu'na göre "KOBİ Yılı" ilan edilen 1996'da KOBİ ve girişimcinin "Biz ne yaptık?" demek yerine "Devlet ne yaptı?" diye sitem etmeleri "onlara yakışmıyor". Küçük işletmecinin de kendine ayna tutması, büyümek ve ilerlemek için hedefler ve kilometre taşları koyması gerek. Atabileceği adımları atması, atamadıkları hakkında da tepkisini ve taleplerini dile getirmesi gerek.
1997, "KOBİ Yılı" ilan edilmiş değil. Ancak KOBİ'lerin önemi artarak devam ediyor. Bu yıl neler yapılabilir KOBİ'ler için? Prof. Müftüoğlu şunları söylüyor:
* KOBİ'ler kalıcı olabilmek için ihracata yönlendirilmeli; sektörel ve bölgesel dış ticaret şirketleri

Yazının Devamı

Küçük girişimciler büyük işler yapıyor

24 Ocak 1997

Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan ile birlikte Ankara Demir Sanayi sitesinde ziyaret ettiği bazı firmaların başarılarını anlatırken heyecanlıydı. "Ufacık yerlerde adeta mucize yaratıyorlar", diyen Ansen hatırı sayılır bir bilgi ve teknoloji birikimi gerektiren işlerin bu küçük işyerlerinde nasıl başarıldığına hayret ettiğini anlatıyordu.
Benzerleri kuşkusuz Türkiye'nin dört bir yanında bulunabilecek olan bu tür işyerlerinin bazılarını yerinde gören ve Ankara'nın bu başarılı girişimcileriyle görüşen arkadaşımız Nazire Kalkan'ın izlenimlerini bu hafta ve gelecek hafta sayfamızda bulacaksınız.
Bu girişimcilerin yaşadıkları olgu iki önemli noktayı öne çıkartıyor.
Birincisi, bu örnekler gerekli teknoloji ve bilgi birikimine sahip olan girişimcilerin çok zor koşullar altında bile yaratıcı olabileceklerini, üretimi zor görünen ürünleri bile üretebileceklerini gösteriyor.
İkincisi, bu örneklerden bazıları, uluslararası standartlara uygun üretim yapabilen ve kendine bir pazar yaratabilen girişimcilerin mutlaka yabancı firmaların dikkatini çektiğini, yeni ortaklık ve gelişme yollarının önlerinde açıldığını gösteriyor.
Bu olanakların en iyi şekilde

Yazının Devamı

Avrupa'da oto satışları teşviklerle %6.6 arttı

19 Ocak 1997

Avrupa'da yeni otomobil satışları geçen yıl yüzde 6.6 artış gösterdi. Beklenenin üzerinde olan bu artışa devlet teşvikleriyle sektörel teşviklerin yol açtığı düşünülüyor. Bu yıl ise yeni teşvikler açıklanmadığı takdirde otomobil satışlarının en çok yüzde 2 -3 artması bekleniyor.
Uzmanlara göre Avrupa'da otomobil talebi, bu yıl piyasaya çıkartılacak bir dizi yeni model otomobil sayesinde de hareketlenebilir. Yeni modeller arasında Renault'nun çok amaçlı Espace modelinin küçük tipi olan Megane Scenic ve Ford'un küçük hatchback modeli Ka gibi özel pazarlara hitap eden modeller var.
1996 yılında Avrupa parazında satışlarını en hızlı artıran otomotiv grubu Volkwagen oldu. Avrupa oto pazarının yüzde 17.2'sini ele geçiren Alman grup ikinci sırada gelen Amerikan GM'le arasındaki farkı da 5 puana yükseltti. Bunların ardından Peugeot, Ford ve Fiat grupları geliyor.
En çok satan markalar arasında ise Opel, Ford ve Volkswagen ilk üçü oluşturdu. Satış hacminde en yüksek artış yüzde 38 ile Kore malı otomobillerde görülürken Avrupa markaları arasında en yüksek artışı 14.2 ile Mercedes, ikinciliği ise yüzde 11.1'lik artışla ile Fiat sağladı.

Siyasi istikrarsızlığın derhal Hazine faizlerine

Yazının Devamı