Batılı gibi kalmanın dayanılmaz ağırlığı

23 Temmuz 2006

Ak Parti kadrolarının bu değerlendirmeyi nasıl karşıladığını bilmiyorum ama dünyanın bugün geldiği noktada artık bizim de "Batılı gibi olma" hedefini ciddi biçimde sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Bunun başlıca nedeni Batı'nın bugün yaşamakta olduğu derin kriz. George W. Bush gibi, Batı uygarlığını yücelten değerlerin hemen hepsine karşı çıkan birinin, Batı'yı temsil etmeye kalkıştığı ve Avrupa'nın da silkinip kendi farkını ortaya koyamadığı bir dünyada "Batılı gibi olmaya" çalışmanın, bize de faydadan çok zarar getireceği açık değil mi? Basınımızın duayenlerinden Mehmet Barlas dostumuz dünkü yazısında, Ak Parti kadrolarının da iktidara gelince AB'ci ve Amerikan yanlısı olduklarını ileri sürerek şöyle diyor: "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık felsefesi 'Batılı gibi olmak ve öyle kalmak' üzerine kurulmuştur. Bir başka deyişle, Türkiye'de taç giyen başlar akıllı ve bilinçli olmak zorundadır. Türkiye'de iktidar olanlar bu temel felsefeyi benimsemekle yükümlüdür." (Sabah, 22 Temmuz 2006) Mehmet Barlas dünyadaki gelişmeleri yıllardır en yakından izleyenlerden biri. George W. Bush'un dini inançları açıkça sömürerek iktidara gelmiş olması, dünyayı savaş meydanına çeviren kararları

Yazının Devamı

Petroldeki tırmanış durgunluğa yol açacak mı?

19 Temmuz 2006

Başkan Bush'un G-8 Zirvesi'nin kapanış yemeğinde Hizbullah ve Hamas'la ilgili olarak kullandığı "shit" (bok) sözcüğünü önüne "big" (büyük) sözcüğünü ekleyerek, ABD'nin Ortadoğu'yu ve dünyayı içine sürüklediği durumu tanımlamak için de kullanabiliriz rahatlıkla.ABD'nin Irak işgali öncesinde, basın imparatoru Rupert Murdoch gibi bu işgali destekleyenlerin dile getirdiği bir iddia da, Saddam rejiminin kısa sürede devrilmesiyle petrolün varil fiyatının 20 dolara düşeceği ve orada kalacağı iddiasıydı. Bush'un ve onu destekleyenlerin her öngörüsü gibi bu da doğru (!) çıktı ve petrol fiyatı 80 dolara dayandı. Başkan Bush'un St. Petersburg'ta yapılan G-8 Zirvesi'nde verdiği açıkları ve yaptığı gafları duyduktan sonra herkesin haline şükretmesi lazım herhalde. Dünyaya hükmetme iddiasındaki liderin çapı buysa, dünyamızın halen yaşanmakta olanlardan daha da büyük fiyaskolarla ve felaketlerle karşılaşmamış olmasına şükretmek gerekiyor. Bugün yaşananlar ister istemez geçmişi anımsatıyor. 1970'lerdeki Arap - İsrail çatışması sonrasında petrol karteli OPEC, petrolün fiyatını beş kat artırınca, 1960'lardan 1970'lerin başlarına kadar ekonomilerinde parlak bir dönem yaşayan gelişmiş ülkeler şoka

Yazının Devamı

Putin'den Bush'a güçlenme dersi

17 Temmuz 2006

Putin'i eleştirenler bile onun bu sözüyle önemli bir gerçeği ifade ettiğini kabul ediyorlar. Putin, Batı'nın kendisine önerdiği yolu izlemeyerek ülkenin doğal kaynaklarını devlet denetimine aldığı ve ulusal enerji şirketlerini güçlendirdiği için bugün Rusya yeniden küresel satrançta etkili bir oyuncu haline gelebilmiş durumda. Rosneft olayı da bunun somut bir örneği. Önceki gün, G 8 Zirvesi'nin yapıldığı St. Petersburg'da, Başkan Bush ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in ortak basın toplantısında yaşanan sahne, benim iki gündür yazmaya çalıştıklarımı özetliyor adeta. Başkan Bush, Irak'a nasıl demokrasi ve özgürlük götürdüklerini hatırlatarak bunun Rusya'ya örnek olmasını dilediğini söyleyince Putin, müstehzi bir gülümsemeyle şu yanıtı veriyor Bush'a: "Size karşı dürüstçe ifade edeyim ki biz ülkemizde Irak'taki gibi bir demokrasiyi istemiyoruz." Basın mensuplarını kahkahaya boğan bu cevabı şöyle tamamlıyor Putin: "Ulusumuzu nasıl güçlendireceğimizi de en iyi kendimiz biliyoruz." Rusya'nın devlet denetimindeki petrol şirketi Rosneft, St. Petersburg'da yapılan G 8 Zirvesi'nden bir gün önce, 14 temmuzda Londra'da halka açıldı. Şirket, hisselerinin % 14.9'unu halka açtı ve yoğun

Yazının Devamı

İkiyüzlü Batı'nın iki 'kaka' çocuğu

16 Temmuz 2006

Bu muameleyi haketmek için ne yapmıştı Zidane? Dünya Kupası'na futbol yaşamını kapatmak için gelen Zidane, haftada 200 bin dolar ücreti beğenmeyen genç yıldızlara futbol dersi vermiş ve Kupa'nın en başarılı oyuncusu seçilmişti. Ve final maçının sonunda, 18 yıllık futbol kariyerinin bütün yükünün ve stresinin omuzlarına çöktüğü bir anda, kendisini tahrik eden rakibine kafa atarak noktalamıştı futbol yaşamını. Fransa'nın Cezayir kökenli futbolcusu Zinedine Zidane, Dünya Kupası finalinin uzatma bölümünde İtalyan Materazzi'ye esaslı bir tos atıp rakibini yere yıkınca, Batı'nın çok bilmiş akıl ve ahlak hocalarının hedefi haline geldi. Fransa'nın popüler filozofu Bernard Henry - Levy, Zidane'ın bu çılgınca davranışının onu tanrıların katından adi insanların katına indirdiğini ve cennetten cehenneme sürüklediğini yazdı. Amacım, Zidane'ın bu insani ve anlaşılabilir tepkisini savunmak değil, futbolun yozlaştırılmasına seyirci kalanların bu olayı bu kadar büyütmesine karşı duyduğum tepkiyi dile getirmek. Futbol dünyası İtalya'daki gibi evlere şenlik skandallarla sarsılırken ve futbolu aşırı ticarileştirmenin sakıncaları ortaya çıkarken ağzını açmayan ahlak hocaları, Zidane'ın Materazzi'ye

Yazının Devamı

Erdoğan yukarı, Türkiye aşağı (2) Dış dünyanın etkisi

12 Temmuz 2006

Bunun Anayasa'ya aykırı bir yanı da yok ama Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmak istemesinin Türkiye'de ciddi bir gerilime yol açması ve bu gerilimli sürecin Türkiye'nin dış dünyadaki görüntüsünü olumsuz etkilemesi olası. Dış dünyadaki ve uluslararası piyasalardaki bu olumsuz etkinin, kritik bir dönemde ekonomimize ciddi bir darbe vurma olasılığı da iyice yüksek. Türkiye'de kendisini Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşımaya yetecek bir Meclis desteğine sahip olan bir siyasetçinin bu olanağı kullanmaması 'eşyanın tabiatı'na aykırı. Rahmetli Turgut Özal'ın ve onun ani ölümü üzerine Sayın Süleyman Demirel'in, nasıl engel tanımaz bir hevesle Çankaya'ya tırmandığını unutmuş değiliz. Mevcut Meclis aritmetiğine göre bu olanağa sahip görünen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Köşk'e çıkmaya en az Özal ve Demirel kadar hevesli ve kararlı olduğuna da kuşku yok bence. Bu olumsuz beklenti, dış dünyada ve mali piyasalarda yaygın kabul gören bir değerlendirme haline gelmiş durumda. Morgan Stanley Investment Management'ın 'Yükselen Pazar'larla ilgili Eşbaşkanı Ruchir Sharma'nın, 17 Temmuz tarihli Newsweek'teki yazısında da, Türkiye'nin birden göze batmaya başlayan ekonomik ve siyasi risklerine dikkat

Yazının Devamı

Erdoğan yukarı, Türkiye aşağı (1)

10 Temmuz 2006

Hemen belirteyim ki, eninde sonunda bu bir köşe yazısı ve bu yazıda ileri sürülen fikirler de benim kişisel değerlendirmemi yansıtıyor. Yani "gerçeğin ta kendisi" olma gibi büyük iddialar taşımıyor. Sadece belli bir düşünce zincirinin kafamda netleştiği noktada bunu sizlerle paylaşmak istedim.Bana öyle geliyor ki, Türkiye gerek ekonomide, gerekse iç ve dış politikada sorunlu bir döneme giriyor. Önümüzdeki bir yılın ciddi çalkantılara gebe olduğunu ve bu dönemin iyi yönetilememesinin ülkeye ağır bir fatura çıkarabileceğini düşünüyorum. Bugünün karmaşık dünyasında, Türkiye gibi bir ülkenin geleceği konusunda öngörüde bulunmak hiç de kolay değil. Ben de bir süredir kafamda dolaşan düşüncelerin netleştiğini hissetmeseydim böyle bir yazı yazmaya kalkışmazdım herhalde. Beni bunları yazmaya iten düşünce zinciri bazı varsayımlara dayanıyor ve birkaç halkadan oluşuyor. Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı olup Çankaya'ya çıkmayı kafasına koymuş durumda. Kim ne derse desin, kendi iradesiyle bundan vazgeçmesi çok zor. Ayrıca bundan vazgeçtiği anda kendi partisinde ve seçmen tabanında büyük bir itibar kaybına uğrayacağı da kesin.Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması halinde Adalet ve Kalkınma Partisi

Yazının Devamı

Maceradan uzak futbol finali de katletmese

9 Temmuz 2006

Bir ay önce yapılan tahminlere göre birbirleriyle finali oynama şansı hayli düşük görünen Fransa ve İtalya, unutulmayacak bir final maçı oynayarak, bana ve benim gibi düş kırıklığı yaşayanlara bir teselli armağanı verebilecek mi? Yoksa gol atmaktan önce gol yememeyi düşünen anlayışın egemen olduğu, tatsız tuzsuz bir maç daha mı izleyeceğiz?Bu yılki Dünya Kupası'nın en büyük eksikliği maceradan tamamen yoksun oluşuydu bence. Almanların organizasyon kapasitesi, saha dışında maceraya fazla fırsat tanımazken saha içinde de maceraya girmekten kesinlikle kaçınan, bir gol atıp üstüne yatmayı marifet sayan, umudunu 120 dakika sonundaki penaltılara bağlayan futbolcular ve teknik adamlar vardı. İtalya, Buffon gibi bir kaleciye sahip olduğu ve kendi kalesine attığı bir gol dışında hiç gol yemediği için finale kalabildi. Başlarda Kupa'nın maceraya en hevesli takımı gibi görünen Arjantin bile kendi oyununu oynayacağına, Almanya'ya attığı golün üstüne yatmaya kalktığı için beraberlik golünü yedi ve Kupa'dan elendi. Dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca futbolseverleri bir aydır meşgul eden Dünya Kupası bu akşam Berlin'de oynanacak olan Fransa - İtalya maçıyla sona erdiğinde aklımızda ne

Yazının Devamı

Ekonomiyi yönetmek şimdi çok daha zor

5 Temmuz 2006

Hükümet ve ekonomi yönetimi bunun ne kadar farkında bilmiyorum ama ekonomideki olası gelişmelerin yanı sıra AK Parti hükümetinin "asıl niyeti" ve siyasi hedefleri de piyasaların ve medyanın sorgulama gündemine girmiş bulunuyor. Özellikle dış dünyada artık genel kabul gören bir sorgulama şablonu oluşmuş durumda. Her yorumda, her haberde bu şablon tekrarlanıyor ve Türkiye'nin ekonomik ve siyasi riskleri öne çıkartılıyor. Türkiye ekonomisini yönetenlerin işi şimdi çok daha zor, çünkü Türkiye'nin ve Türkiye ekonomisinin gidişatıyla ilgili beklentiler tamamen değişti. Birkaç ay öncesine kadar, Türkiye'yi istikrarlı bir çizgide hedefine doğru ilerleyen ülke olarak görmeye devam edenlerin çoğunun kafasında çok sayıda soru var bugün. Türkiye ve AK Parti ile ilgili olarak sorulmakta olan siyasi sorular da önemli ama bu yazıda öncelikle ekonominin geleceğiyle ilgili olarak gündemde olan soruları ele alacağız.Gelinen noktada ortaya çıkan belirsizlikler ve bunlara bağlı olarak sorulmakta olan sorular bir hayli fazla: Döviz kuru yeniden istikrar kazanacak mı, yoksa dalgalanma sürecek mi?Kurda istikrar sağlanırsa bu ne zaman ve hangi düzeyde gerçekleşecek?YTL'nin yeni düzeyi dış açığın

Yazının Devamı