Türkiye ekonomisinde büyüme mucizesi

4 Temmuz 2004

İlk çeyrekteki büyümeyi kaygıyla karşılayanların haklı olarak değindikleri bazı noktalar var. Bunlardan, (1) Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğinin önemini vurgulayan, (2) İç talep artışına dayalı hızlı büyümenin dış açığı da hızla büyüttüğüne dikkat çeken, (3) Ekonominin dış açığı büyürken, kısa vadeli dış kaynakla finanse edilen hızlı büyümenin kalıcı olamayacağı uyarısını yapan, (3) Önümüzdeki dönemde dış açığı finanse etmenin ve dış kaynak girişini sürdürmenin zorlaşabileceğini belirten Faik Öztrak (Milliyet), Ege Cansen (Hürriyet), Abdurrahman Yıldırım (Sabah) gibi yorumcuların kaygılarını büyük ölçüde paylaşıyorum ben de. İlk çeyrekteki büyümenin sonraki çeyreklerde tekrarlanamayacak nitelikte olduğu yolundaki yorumlara da katılmak mümkün. Türkiye ekonomisindeki büyüme bu yılın ilk çeyreğinde adeta bir patlamaya dönüştü. İç ekonomideki büyümeyi yansıtan GSYİHnın % 10.2, dış alemin etkisini de içeren GSMHnın % 12.4 gibi beklenenin çok üstünde oranlarda arttığının açıklanması farklı yorumlara yol açtı. Benim okuduğum yorumcular arasında, büyümedeki bu çarpıcı sıçramayı kaygı ve ihtiyatla karşılayanların sayısı, memnuniyetle ve övgüyle karşılayanlardan fazlaydı. Ekonomimizin

Yazının Devamı

Coni gazlıyor, dünya ödüyor

31 Mayıs 2004

Petrol fiyatındaki tırmanışın baş faili Amerika Petrol tüketimi son 4 yılda % 37 artan ve % 8e yaklaşan payıyla dünyanın ikinci en büyük tüketicisi haline gelen Çinin ve diğer Asya ülkelerinin tırmanan talebi.Petrol arzını talebe paralel olarak artırmanın kolay olmaması ve 1985te % 25, 1990da % 8 olan yedek üretim kapasitesinin toplam üretimin % 3üne düşmüş bulunması.Ortadoğudaki gerilimin özellikle en büyük yedek üretim kapasitesine sahip olan Suudi Arabistana yönelik tehdidi artırması ve bu yüzden fiyata bir risk primi (kimilerine göre bu prim 8 dolara kadar çıkabiliyor) eklenmesi.Petrol piyasasındaki olası darboğazı fırsat sayan spekülatörlerin yaptığı işlemlerin fiyatı daha da tırmandırması. Amerikada tatil mevsimi bu hafta sonu başladı. Milyonlarca Amerikalı ortalama ağırlığı 2 tona yaklaşan ve motor hacmi kim bilir ne kadar olan kocaman araçlarına binip Amerikayı baştan başa turlamaya ve oluk gibi benzin tüketmeye başlayacak. Galonu (3.8 litresi) 2 doları geçen benzin fiyatlarının da bunu durdurmayacağı anlaşılıyor. Dünya petrolünün % 25ini tüketen Amerikalılar, aşırı otomobil tutkuları yüzünden dünyadaki benzinin % 45ini tek başlarına tüketiyorlar. Buna karşılık ABDnin

Yazının Devamı

AKP yeni bir siyaset tarzı mı deniyor?

30 Mayıs 2004

İlk çarpıcı örnek geçen yıl, ünlü "tezkere krizi" sırasında yaşandı. ABD ile birlikte Iraka asker gönderilmesine ve ABDye Türkiyeden geçiş olanağı tanınmasına karşı AKP tabanında ciddi bir tepki olduğu biliniyor, hükümetin bu tepkiyi nasıl göğüsleyeceği tartışılıyordu.Hükümet, buna karşın tezkereyi Meclise (TBMM) getirdi ve TBMM (CHPnin de katkısıyla) tezkereyi reddetti. Bu sonuç ne ölçüde hesaplanmıştı bilmiyorum ama sonuçta bir taşla birkaç kuş birden vurulmuş oldu. Hükümet ABDye "ben elimden geleni yaptım ama Meclisi aşamadım" diyebildi. Türkiye, ABDnin yüzüne gözüne bulaştırdığı Irak macerasına atılmamış oldu ve Avrupadan olumlu puan aldı. Hükümet, AKP tabanının tepkisini çekmekten kurtuldu.İkinci örnek ikinci tezkerede yaşandı. Bu kez Iraka asker gönderme kararı Meclisten de geçti ama ABD gelinen noktada Türk askerinin Iraka gelmemesinin daha iyi olacağını düşündü ve sonuçta Türk askeri gene Iraka gitmemiş oldu, bunun olumsuz yansımaları da yaşanmadı. Ama AKP hükümeti ABDye dönüp "günah benden gitti, ben vaadimi tuttum" diyebildi. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin, YÖK Yasasının Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesini nasıl karşılayacağı tartışılırken ve IMF

Yazının Devamı

Kayserideki Avrupa ve Türkiyenin ikilemi

26 Mayıs 2004

Edindiğim bilgilere göre, düzenli kentsel yapılaşmanın temeli 1940larda atılmış Kayseride ve oradan buraya gelinmiş. Kentin hemen arka planında Erciyes Dağı göz alıcı görkemiyle yükseliyor. Rehberimiz Mustafanın anlattığına göre, Kayserinin Ağırnas köyünde doğan Mimar Sinan, Süleymaniye Camii ve külliyesini tasarlarken Erciyes Dağının siluetini model olarak almış kendisine.Kayseri, 6 bin yıllık tarihe sahip bir kent; İpek Yolunun önemli bir durağı olarak ticaret geleneğinin geliştiği önemli bir merkez. Sabancı, Has, Cıngıllıoğlu gibi iş alemimizin tanınmış aileleri Kayseri kökenli. Kayserideki toplantıdan sonra Hilton Otelinin hemen arkasındaki Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesini ziyaret ettik. Neredeyse 800 yıl önce, 1206 yılında hizmete açılan bu tıp kompleksinde, tıp öğretiminin yapıldığı bölümün yanında farklı inşa edilmiş bir bölüme girdiğimizde rehberimiz bu bölümün akıl hastalarına ayrıldığını belirtiyor ve gururla anlatıyor: "Ortaçağda Avrupada zincire vurulan akıl hastaları burada müzik yardımıyla tedavi görüyormuş." Uzun lafın kısası, Anadolunun birçok yerinde karşımıza çıkabilecek olan tarih ve kültür zenginliği Kayseride de fazlasıyla var. Buna ek olarak canlı bir kent

Yazının Devamı

Fahrenheit 9/11 ile Bushun suyu kaynama noktasında

24 Mayıs 2004

Bu gelişme bizdeki Bushçuların neşesini de biraz daha kaçırmıştır herhalde. Bir yıl önce ne kadar da emindiler kendilerinden. Amerikanın kahredici gücü karşısında kimsenin duramayacağını Paul Wolfowitz gibi "Neo - Con"ların ağzından aktarırken ABDnin Iraka saldırmasına karşı çıkanları nasıl da küçümsüyorlardı. Yeminli Amerikan düşmanları ya da yufka yürekli savaş karşıtlarıydık biz. Şimdi kaçacak delik arayan Neo - Conlar gibi bunların Ortadoğu ve strateji uzmanı geçinen yerli sözcülerinin de hiçbir öngörüsü doğru çıkmadı son bir yıl içinde; Bush yönetimiyle birlikte onlar da komik duruma düştüler. Amerikalı yönetmen Michael Moore, Bush yönetiminin ve Irak macerasının ipliğini pazara çıkartan belgesel filmi Fahrenheit 9/11 ile Cannes film festivalinde büyük ödülü aldı. Altın Palmiye Ödülü 1956dan beri ilk kez bir belgesele verilmiş oldu. Bush yönetimine karşı dünyanın dört bir yanında duyulan tepkiye tercüman olan filmin Amerikada nasıl gösterime gireceği ve nasıl karşılanacağı merak konusu. Iraktaki işkence rezaletinin ortaya çıkması sonrasında Amerikadaki desteği daha da zayıflayan George W. Bushun, filmin gösterime girmesiyle yeniden itibar kaybına uğraması olası.

Yazının Devamı

Türkiyenin asıl riski ekonomide mi, dış politikada mı?

23 Mayıs 2004

Benzeri bir tartışmanın Türkiye için de gündeme gelebileceği bir ortamda AKP hükümetinin manevra alanı fevkalâde sınırlı görünüyor. Önümüzdeki iki yıl içinde yalnızca IMFye olan borcunu ödemek için yaklaşık 18 milyar dolar bulmak zorunda olan Türkiyenin, zaman zaman kimi hükümet mensuplarınca da dile getirilen "IMFden kurtulma" hülyalarını şimdilik erteleyip, IMF ile yeni bir anlaşma yapmanın hazırlığına başlaması yerinde bir tercih olarak nitelenebilir. Türkiye gibi borçluluk oranı yüksek olan ve "yükselen pazar" kategorisinde bulunan ülkelerle ilgili risk değerlendirmesinin olumsuz yönde değişmesi ve söz konusu ülkelerin uluslararası tahvillerinin bundan etkilenmesi bekleniyordu. Bu beklenti gerçekleşti ve söz konusu ülkelerin faiz yükünün yeniden ağırlaşmasıyla birlikte borç çevrilebilirliği sorununun tartışma gündemine gelmesi de kaçınılmaz oldu. Türkiye ile birlikte, eurotahvil fiyatları en çok düşen ülke olan Brezilya için bu tartışma başladı bile. Ancak Türkiyenin göğüslemek zorunda olduğu riskler bunlardan ibaret değil. ABDnin maceracı politikaları yüzünden tam bir cadı kazanına dönüşen Iraktaki ve genel olarak çevremizdeki jeopolitik riskler, önümüzdeki dönemde

Yazının Devamı

19 Mayısın avansını yeterince kullandık mı?

19 Mayıs 2004

Lübnanlı ünlü yazar Amin Maalouf, kısa sürede Türkçeye de çevrilen, Yolların Başlangıcı adlı son kitabında dedesinin, Lübnanın bağımsızlığına kavuştuğu 1918den sonra Mustafa Kemale duyduğu hayranlığı anlatırken şunları yazmış: "Dedem, Kemal Atatürk için neden yanıp tutuşuyordu? Bunun nedenini sezmek güç değil. O ki, öteden beri Doğunun altüst oluşunu görmeyi düşlüyordu, o ki yaşamını geçmişe hayranlığa ve geleneklerin boğucu ağırlığına karşı ve giyime kuşama varıncaya kadar modernliğe ulaşmak için savaşmakla geçirmişti, savaş sonrasında Türkiyede olup bitene duyarsız kalamazdı. Selanikte doğan, oranın aydınlanması ile beslenen bir Osmanlı subayı, eski düzeni yıkacağını, İmparatorluktan geri kalanı, gerekirse zorla yeni yüzyıla sokacağını ilan ediyordu. Bana öyle geliyor ki dedemin, Kemalist girişimin bu güçlü yanından hoşlanmamasına olanak yoktu." Bu alıntıyı aktaran Kürşad Oğuzun 16 Mayıs tarihli Vatan gazetesinin Kırmızı adlı ekinde yer alan yazısından, Maaloufun dedesinin 9 Aralık 1921de doğan çocuğuna, kız olmasına karşın, Kamal adını verdiğini de öğreniyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla sonuçlanan süreçte önemli bir başlangıcın tarihi 19 Mayıs. Mustafa Kemalin, ulusal

Yazının Devamı

Hindistan seçiminden YÖK yasası gerilimine

17 Mayıs 2004

Öte yandan AKPnin ve Başbakan Erdoğanın tabanın sesine ne kadar duyarlı olduğunu da biliyoruz. AKP, kendi seçmenine kısa vadede ekonomik refah ve yeni iş sahaları sağlayamıyorsa ne yapabilir? Başka alanlarda bir şeyler verme çabasına girişebilir. İmam hatiplilere verilen vaadi tutma ısrarının ve YÖK Yasası gerginliğinin ardında böyle bir motif mi var acaba? Küreselleşmenin etkilerinin yaygın olarak hissedildiği bir dünyada ulusal hükümetlerin manevra alanı iyice daralmış durumda. Küresel rekabete ayak uydurmak için atılan adımlarda yakalanan başarı, en azından kısa vadede toplumun geniş bir kesiminin ekonomik durumunu iyileştirmeye yetmiyor; üstelik toplumda dar bir kesimin durumunu düzelten gelişmeler, çoğu kez geride kalan geniş kesimin tepkisini de çekebiliyor. Günümüzün küresel rekabet koşullarında, insanlara gelecek güvencesi sağlayacak iş yaratmanın fevkalade güçleşmiş olması da, Hindistanda olduğu gibi Türkiyede de hükümetlerin işini zorlaştırıyor. Türkiyede ekonomideki büyümenin etkilerinin geniş kesime yeterince yansımadığı ve özellikle istihdam artışının sınırlı kaldığı bir ortamda, dış dengeyi korumak için "büyümeyi frenlemenin gereğinden" söz edilmesi, AKP hükümetini

Yazının Devamı