Irak cephesi genişliyor

13 Ocak 2007

Askeri alanda başlıca yenilik, 21.500 kişilik bir takviye gücünün Irak'a sevk edilmesi, özellikle Bağdat'ta -ve Anbar'da- şiddetin sona erdirilmesi için, mahalleler bazında (Irak birlikleriyle birlikte) operasyonların düzenlenmesi ve bu bölgelerin kontrol altına alınmasıyla ilgili.Yeni stratejinin -gene askeri alanda- yeni bir unsuru, İran ve Suriye'yi Irak'taki çatışmalarla resmen ilintili sayması ve onlara karşı sert bir tavır ortaya koymasıdır.Bush konuşmasında İran ve Suriye'yi Irak'taki Amerikan kuvvetlerine saldıran unsurları desteklemekle suçlarken, şöyle bir uyarıda da bulundu: "Irak'taki düşmanlarımıza silah ve eğitim sağlayan şebekeleri bulup yok edeceğiz"... Başkan Bush'un yeni Irak stratejisi, dün de belirttiğimiz gibi, bazı taktiksel değişiklikler bir yana bırakılırsa, temelde eski politikanın devamını öngörüyor. Pratikte bu Irak cephesinin "genişletilmesi" anlamına geliyor.Tabii başta akla gelen, Amerikan kuvvetlerinin, Irak'a komşuları İran ve Suriye'den sızan eylemcileri bu ülkenin içinde hedef alacağıdır. Peki bu, "sıcak takip" veya "sınır ötesi" operasyonları da öngörüyor mu? Bazı askeri uzmanlar, bunu mümkün görüyor. Geçen gün Dışişleri Bakanı Rice'ın bu

Yazının Devamı

Bu mu "yeni strateji"?

12 Ocak 2007

Vietnam Savaşı'ndaki tırmanışı yerinde izlediğim 1968'de, dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson, durumun kötüye gitmesi üzerine, bu ülkedeki Amerikan kuvvetlerini takviye etmeye karar vermişti.Eski Dışişleri bakanlarından Dean Acheson'un da içinde bulunduğu bir "Akil Adamlar Grubu"nun çekilme tavsiyelerine karşılık, Johnson, Vietnam Savaşı'nın ek kuvvetler sayesinde "daha hızlı sona erdirileceği"ne inanıyordu.Gerçekten Amerikan takviye birlikleri kısa sürede Vietnam'a geldi ve "görünmeyen düşman" Vietkong'un saldırılarını yaydığı sevk edildi.Johnson bu savaşın Güney Vietnam hükümetinin ve ordusunun aktif katılımıyla kazanılacağını umuyordu. Ne var ki, savaşın "Vietnamlılaştırılması" da bir yarar sağlamadı ve sonunda ABD uğradığı ağır yenilgi üzerine Nisan 1973'te Vietnam'dan çekildi...Johnson'un o yıllarda uyguladığı askeri strateji ile Bush'un yeni ilan ettiği strateji -temel düşüncesi ve hedefi açısından- birbirine ne kadar benziyor değil mi?O zaman da ABD'de ve dünyada Vietnam meselesinde bir "askeri çözüm" olamayacağını söyleyenler çoktu. Tıpkı şimdi Irak için söylendiği gibi...İbret alınsa, tarih tekerrür eder mi? BAŞKAN Bush'un Irak'a takviye asker göndermeyi öngören "yeni

Yazının Devamı

Bir yandan AB, diğer yandan Irak...

11 Ocak 2007

Gerçekten Ankara'nın gündeminde Irak öne çıkarken AB geri plana mı itiliyor?Başbakan'ı yakın bir yetkilinin deyişiyle, Irak'a yapılan vurguyu AB politikasının önemini kaybettiği şeklinde algılamak yanlış. Mesele basit: AB süreci işlemeye devam ediyor. Şu sırada yeni bir karar gerektiren bir durum yok. Oysa Irak'ta giderek vahimleşen bir tehlike var. Örneğin bu tehdit Kuzey Irak'taki ve Kerkük'teki gelişmelerle büyüyor. Bu nedenle Ankara şimdi dikkatlerini daha çok bu güncel mesele üzerinde toplamak zorunda...Tabii gözlerin Irak'a çevrilmesi, AB ile ilişkilerin ihmal edilmesi anlamına gelmez. Nitekim son haftalarda Birlik ile yaşanan sıkıntılara rağmen, sürecin aksamamasına özen gösteriliyor. Dün AB ile yeni bir strateji (veya "yol haritası") belirlemek üzere Ankara'da düzenlenen toplantının açılışında, Dışişleri Bakanı Gül, hükümetin bu konudaki kararlılığını vurguladı.Kısacası, AB işi Türkiye için bir "rutin" haline geldi. O süreç -inişli çıkışlı şekilde- ilerlerken, Ankara Irak'taki gelişmelerle (ve tehlikelerle) daha yakından meşgul olmak ve yeni stratejiler geliştirmek zorunda... BAŞBAKAN Erdoğan'ın "Irak meselesi bizim için AB sürecinden daha önemli bir hal alıyor" şeklindeki

Yazının Devamı

Bombalama "hakkı"...

10 Ocak 2007

Bu tür askeri operasyonlarla terörün kökünü kazımak mümkün mü?ABD'nin Somali'nin güneyindeki "terörist yuvaları"na karşı giriştiği hava bombardımanı bu soruları gündeme getiriyor.ABD bu operasyona, 1998'de Kenya ve Tanzanya'daki Amerikan elçiliklerine karşı kanlı saldırıları yürüten "El Kaide" militanlarını -ve kullandıkları kampları- yok etme gerekçesiyle girişti.Bush yönetimi, "teröre karşı savaş" doktrini çerçevesinde buna hakkı olduğunu savunuyor. İç savaş ve kargaşanın hüküm sürdüğü Somali'de, "geçici" yönetimin başındaki Cumhurbaşkanı Abdullah Yusuf da, Amerika'ya bu "hakkı" teslim ediyor.Tabii, ABD'nin tek yanlı askeri harekâtının uluslararası hukuk anlayışına ne kadar uygun olduğu tartışılır...Ama, teröristleri dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar mutlaka bulup vuracağını defalarca beyan etmiş olan Bush yönetimi, aynı gerekçeyle şimdi de Somali'de "yeni bir cephe" açmış bulunuyor. HERHANGİ bir devletin "terörle mücadele" gerekçesiyle başka bir ülkeyi bombalamaya hakkı var mı?.. ABD'nin dünyanın öbür ucuna kadar uzanıp C-130'larla "şüpheli teröristler"in bulunduğu kampları bombalamasının iki amacı var.Birincisi, beyan edildiği gibi, kimlikleri belli olan militanları yok

Yazının Devamı

"Tasos, sen de şu duvarı yık..."

9 Ocak 2007

O kritik dönemde, bu tarihi sözler sadece Almanya'yı değil, Sovyetler Birliği'ni ve bütün komünist dünyasını sarsacaktı...Bu olaydan esinlenerek, acaba diyorum, dünyadaki "son bölünmüş kent" diye nitelendirilen Lefkoşa'da bugün Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Lokmacı semtine gidip yıkımı başlayacak olan tartışmalı üstgeçitten, Başkan Tasos Papadopulos'a Rum kesimindeki duvarı göstererek şöyle seslenemez mi?- "Mr. Papadopulos, sen de artık şu duvarı yık"...Talat konuşmasında Türk tarafının "Kendi payımıza düşen her şeyi yaptık" diyebilir, bir yıl önce Türk tarafındaki duvarı veya barikatı yıktığını, şimdi de -Ankara ile Lefkoşa, asker ile sivil arasında uyuşmazlık yaratma pahasına- Lokmacı üstgeçidini kaldırmakta olduğunu belirtebilir. Böylece de, bütün dünyanın gözü önünde, -Reagan Berlin'de Gorbaçov'a meydan okuduğu gibi- topu Papadopulos'a atabilir... Bundan 20 yıl önce, 12 Haziran 1987'de zamanın ABD Başkanı Ronald Reagan, bölünmüş Berlin'de, Brandenburg Kapısı'ndaki konuşmasında Berlin Duvarı'nı göstererek Sovyet lideri Mihael Gorbaçov'a şöyle seslenmişti: "Mr. Gorbaçov, şu duvarı yık"... Papadopulos buna karşılık verir mi? Rum tarafında 40 yıldır duran duvarı yıkar

Yazının Devamı

Türkiye yeni AB stratejisi hazırlıyor

6 Ocak 2007

Bu stratejinin arkasındaki fikir şu: AB ile ilişkilerde büyük zorluklar, sıkıntılar yaşanıyor. Türkiye aslında müzakere sürecinde 34 faslı ele alacak noktaya geldi ve de özellikle Kıbrıs Rum kesiminin ve AB'deki bazı yandaşlarının çıkardığı engeller yüzünden bu başlıkların bir kısmı masaya gelemiyor veya gelmesi beklenen dosyaların da rafa kaldırılmasına çalışılıyor.Türkiye bu konuda ne yapabilir? Ya AB'ye küser, müzakerelere ara veya son verir ya da AB'nin dosyaları "açma-kapama" kararını beklemeden, bunları bizzat kendisi masaya yatırır ve gerekeni yapar...Hükümet, bu ikinci şıkkı seçmiş bulunuyor. Bir yetkilinin deyişiyle, "Onlar hazır değillerse, biz hazır olmalıyız"... Önümüzdeki çarşamba günü Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Devlet Bakanı Ali Babacan, bazı üst düzey bürokratlarla AB konusunda bir "strateji toplantısı" yapacaklar. Amaç: 2013 yılına kadar uzanan 6 yıllık dönem için bir "yol haritası" çizmek, yani bu süre zarfında AB ile uyum sağlayacak siyasi, ekonomik ve sosyal reformları belirlemek... Bu akılcı, doğru bir yol. Madem ki AB ile bütünleşmeyi büyük bir "çağdaşlaşma projesi" sayıyoruz ve madem ki AB'nin standartlarını benimsemeyi ve uygulamayı -sık sık

Yazının Devamı

Irak'ta 'hataların anası'...

5 Ocak 2007

İktidarda iken Saddam giriştiği savaşlar için sık sık "harplerin anası" terimini kullanırdı. Bu kez, darağacında meydana gelen "hataların anası", düşmanlarını ne kadar rezil ettiyse, kendisini de o kadar kahramanlaştırdı. Hem de sadece Irak'ta değil, bölge ülkelerinde ve hatta bütün dünyada...İnfazın linç halini alması, o gayri insani ve iğrenç görüntülerin TV ekranlarına ve gazetelere yansıması, gerçekten genel bir infial yarattı. ABD, Irak'ın "egemen" bir ülke olduğunu öne sürerek, idam kararı ve infazla ilgili davranışın sorumluluğunu El Maliki yönetimine yükledi. Oysa Washington'un Irak'ın "egemenliği" ile ilgili argümanı, olayları yakından izleyenlerle adeta alay eden bir saçmalık...El Maliki hükümeti de, benzer bir şaşkınlık içinde, kendisini temize çıkarmaya uğraşıyor ve o "idam orjisi"nin suçlusunu -örneğin gariban gardiyanlar arasında- arıyor! BAYRAM arifesinde idam edilen Saddam Hüseyin, infaz sırasında ve sonrasında olup bitenlere herhalde mezarında gülüyordur... Irak'ta şimdi yönetime "malik" oluveren Şiilerin Saddam'ı (Yargıtayın onayı çıkar çıkmaz) neden idam etmek istedikleri belli. Birinci sebep, intikam almak. İkincisi ise, başkalarının müdahale edip infazı

Yazının Devamı

Bilin bakalım 2007'de ne olacak?

31 Aralık 2006

Yoksa geçen yılbaşında sunduğumuz 2006 "test"inin kupürünü bulamıyor musunuz?Buldunuzsa, ne oranda başarılı olduğunuzu görebilirsiniz.Ben kendi "skor"umu açıklayayım: "Genel dünya" ile ilgili 10 sorudan 6'sını bildim. (Parlak bir sonuç değil)... "Dış politika" ile ilgili 5 sorunun ise 4'üne doğru yanıt verdim (iyi sayılır)...Ya siz kaçta kaçını tutturabildiniz?Kupürü saklamadınızsa, canınız sağ olsun! Yeni yılınkini unutmazsınız herhalde...İşte size 2007 soruları:* * * Gelin, gelenek haline getirdiğimiz "yılbaşı testi"ni yapalım. 2007'de dünyada ve Türk dış politikasında neler olacağını tahmin etmenin sırası mı demeyin! 1- ABD'de ne olacak?a) Bush istifa edecek.b) Yönetimin politikası değişmeyecek.c) Irak'tan çekilecek.2- Irak'ın durumu ne olacak?a) Bölünecek.b) İstikrara kavuşacak.c) İç savaş şiddetlenecek.3- İran'da neler bekleniyor?a) Nükleer program sürecek.b) Rejim yumuşayacak.c) Atom tesisleri bombalanacak.4- Filistin'de olaylar nasıl gelişecek?a) İç savaş çıkacak.b) İsrail ile müzakereler başlayacak.c) El Fetih iktidarı ele geçirecek.5- Suriye'de neler beklenir?a) ABD ile yakınlaşacak.b) Esad rejimi çökecek.c) Durum değişmeyecek.6- Fransa'da seçimleri kim kazanacak?a)

Yazının Devamı