Adım adım AB...

16 Nisan 2002

Dışişleri bakanları düzeyindeki Ortaklık Konseyi, İsmail Cem'in de katılımı ile Brüksel'de toplanıp Türkiye'nin durumu ile ilgili 23 sayfalık bir raporu g"rüşecek ve büyük olasılıkla aynen onaylayacak.Rapor Türkiye'nin son zamanlarda gerçekleştirdiği siyasal ve ekonomik reformlar konusunda belirli bir memnunluk ifade ediyor. Kopenhag kriterlerine uyum sağlayacak adımların atılmasına karşın, ifade "zgürlüğü, Güneydoğu'daki olağanüstü hal, Kürtçe dilinin kullanımı gibi tartışmalı konularda beklenen ilerlemenin henüz gerçekleşmediğini de belirtiyor.Raporun Kıbrıs ile ilgili b"lümünde de g"rüşme sürecinin başlaması olumlu bir gelişme olarak kaydediliyor; ancak müzakerelerin haziran ayına kadar tamamlanması gerektiği de hatırlatılıyor. Genelde bu rapor objektif ve dengeli bir belge olarak g"rünüyor. Türkiye'nin yolunu tıkamıyor, aksine artık herkesçe bilinen koşulların yerine getirilmesi halinde, Türkiye ile üyelik müzakereleri tarihinin bu yılın sonunda veya 2003'ün başlarında saptanabileceği umudu veriyor.* * * ORTAKLIK Konseyi'nin bugünkü toplantısında Dışişleri Bakanı Cem - aynen Brüksel'de bulunan Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın da dün AB Komisyon Başkanı Romano Prodi ile

Yazının Devamı

Adım adım AB...

16 Nisan 2002


<#comment>Türkiye'nin AB ile bütünleşme yönündeki uzun ve çetin yolda bugün bir adım daha atılıyor.
Dışişleri bakanları düzeyindeki Ortaklık Konseyi, İsmail Cem'in de katılımı ile Brüksel'de toplanıp Türkiye'nin durumu ile ilgili 23 sayfalık bir raporu görüşecek ve büyük olasılıkla aynen onaylayacak.
Rapor Türkiye'nin son zamanlarda gerçekleştirdiği siyasal ve ekonomik reformlar konusunda belirli bir memnunluk ifade ediyor. Kopenhag kriterlerine uyum sağlayacak adımların atılmasına karşın, ifade özgürlüğü, Güneydoğu'daki olağanüstü hal, Kürtçe dilinin kullanımı gibi tartışmalı konularda beklenen ilerlemenin henüz gerçekleşmediğini de belirtiyor.
Raporun Kıbrıs ile ilgili bölümünde de görüşme sürecinin başlaması olumlu bir gelişme olarak kaydediliyor; ancak müzakerelerin haziran ayına kadar tamamlanması gerektiği de hatırlatılıyor.
Genelde bu rapor objektif ve dengeli bir belge olarak görünüyor. Türkiye'nin yolunu tıkamıyor, aksine artık herkesçe bilinen koşulların yerine getirilmesi halinde, Türkiye ile üyelik müzakereleri tarihinin bu yılın sonunda veya 2003'ün başlarında saptanabileceği umudu veriyor.* * *ORTAKLIK Konseyi'nin bugünkü

Yazının Devamı

Powell da başaramazsa...

13 Nisan 2002

Gerçekten İsrail Başbakanı Şaron ve Filistin lideri Arafat'ı "barıştırmak", adeta "imkansızı gerçekleştirmek" demek. Hele bugünkü çok gergin ve anormal ortamda...Buna rağmen kendisi "karamsarlığa düşmekten hoşlanmam" diyerek misyonunun zorluklarına meydan okuyor. Powell'ın bir avantajı var: Bütün dünya - geçen gün Madrid'de bir araya gelen BM, AB, Rusya ve ayrıca Arap alemi - ona güveniyor ve umutlarını ona bağlıyor.Bu durumda Colin Powell'ın bu misyonunda başarısız olma lüksü yok. Bu geziden tamamen eli boş d"nmesi taraflar için - ayrıca b"lge ve dünya için - büyük felaket olur...* * * POWELL ise sıfırdan başlamak zorunda. Şimdiye kadar sorun şu idi: İsrail her şeyden "nce ter"rist eylemlerin son bulmasını, Filistin y"netiminin bunu sağlamasını şart koşuyordu. Hatta Şaron hükümeti sadece 7 günlük bir "olaysız d"nem"den sonra masaya oturmaya da razı olmuştu... Arafat ise "ncelikle İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'den çekilmesini ve misilleme operasyonlarının durmasını istiyordu...Şimdi sorun daha da karışık: İsrail askeri güçleri Batı Şeria'da. Şaron "ter"rün altyapısı"nı tam ç"kertmeden kuvvetlerini geri çekmeye hazır değil. Arafat ise Ramallah'ta kuşatma altında... Ve ter"r

Yazının Devamı

Powell da başaramazsa...

13 Nisan 2002


<#comment>ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell şu sırada asker ve diplomat olarak meslek hayatının en zor misyonunu yerine getirmeye çalışıyor.
Gerçekten İsrail Başbakanı Şaron ve Filistin lideri Arafat'ı "barıştırmak", adeta "imkansızı gerçekleştirmek" demek. Hele bugünkü çok gergin ve anormal ortamda...
Buna rağmen kendisi "karamsarlığa düşmekten hoşlanmam" diyerek misyonunun zorluklarına meydan okuyor. Powell'ın bir avantajı var: Bütün dünya - geçen gün Madrid'de bir araya gelen BM, AB, Rusya ve ayrıca Arap alemi - ona güveniyor ve umutlarını ona bağlıyor.Bu durumda Colin Powell'ın bu misyonunda başarısız olma lüksü yok. Bu geziden tamamen eli boş dönmesi taraflar için - ayrıca bölge ve dünya için - büyük felaket olur...
* * *
POWELL ise sıfırdan başlamak zorunda. Şimdiye kadar sorun şu idi: İsrail her şeyden önce terörist eylemlerin son bulmasını, Filistin yönetiminin bunu sağlamasını şart koşuyordu. Hatta Şaron hükümeti sadece 7 günlük bir "olaysız dönem"den sonra masaya oturmaya da razı olmuştu... Arafat ise öncelikle İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'den çekilmesini ve misilleme operasyonlarının durmasını istiyordu...
Şimdi sorun daha da

Yazının Devamı

Filistin Kıbrıs farkı...

12 Nisan 2002

KKTC lideri Rauf Denktaş'ın, "nceki gün Rum y"netimi başkanı Glafkos Klerides ile "yüz yüze" g"rüşmelerin üçüncü turuna başlarken s"yledikleri, bu soruları gündeme getiriyor.Denktaş ş"yle dedi: "İsrail ile Filistin acelece, baskı ile yarı buçuk bir anlaşma yaptılar. Şimdi o anlaşmanın cezasını sivil halk çekiyor"... Kıbrıs Türk liderinin bu cümle ile - "zellikle dış baskılarını yoğunlaştırmaya başlayan "dış dünya"ya - vermek istediği mesaj şu: "Bizi fazla sıkıştırmayın, zaman baskısı altında tutmayın, kendi ürettiğiniz ç"züm formüllerini bize kabul ettirmeye kalkışmayın..."Denktaş geçen hafta g"rüşmelerin hazirana kadar sonuç vermesini bekleyen AB yetkililerinin tavrından şikayet ederken de vermeye çalıştığı mesaj bu idi...* * *DENKTAŞ'ın Filistin ile Kıbrıs arasında çizmeye çalıştığı bu paralelin dışında, doğrusu iki sorun arasında fazla bir benzerlik yok. Belki de g"zle g"rülür en "nemli benzerlik, iki meselenin de uzun yıllardan beri halledilememesi ve dünya gündeminde kalmasıdır!Buna karşılık, iki sorun arasında derin farklar var. Bunlardan biri, İsrail ile Filistin arasında çatışmaların uzun süreden beri devam etmesi ve son olarak bir savaşa d"nüşmesidir. Oysa ki, Kıbrıs'ta

Yazının Devamı

Filistin Kıbrıs farkı...

12 Nisan 2002


<#comment>Filistin meselesi ile Kıbrıs sorunu arasında benzerlik var mı? İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalardan, Kıbrıs açısından ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
KKTC lideri Rauf Denktaş'ın, önceki gün Rum yönetimi başkanı Glafkos Klerides ile "yüz yüze" görüşmelerin üçüncü turuna başlarken söyledikleri, bu soruları gündeme getiriyor.
Denktaş şöyle dedi: "İsrail ile Filistin acelece, baskı ile yarı buçuk bir anlaşma yaptılar. Şimdi o anlaşmanın cezasını sivil halk çekiyor"...
Kıbrıs Türk liderinin bu cümle ile - özellikle dış baskılarını yoğunlaştırmaya başlayan "dış dünya"ya - vermek istediği mesaj şu: "Bizi fazla sıkıştırmayın, zaman baskısı altında tutmayın, kendi ürettiğiniz çözüm formüllerini bize kabul ettirmeye kalkışmayın..."
Denktaş geçen hafta görüşmelerin hazirana kadar sonuç vermesini bekleyen AB yetkililerinin tavrından şikayet ederken de vermeye çalıştığı mesaj bu idi...
* * *

Yazının Devamı

Sağduyu nerede?

11 Nisan 2002

İsrail Başbakanı hala Filistin topraklarında saldırılarını sürdüren kuvvetlerini, esas hedefe ulaşılmadan geri çekmeyeceği mesajını tekrarlıyor.Ve bütün bunlar, ABD Başkanı Bush'un Şaron'a "now" (şimdi) s"zcüğünü vurgulayarak derhal tanklarını geri çekmesi çağrılarını tekrarladığı ve Dışişleri Bakanı Collin Powell'ın da b"lgeyi ziyaret ettiği bir sırada oluyor...Powell bugün İsrail'de olacak. Sanılmıştı ki, Bakan'ın Kudüs'ü ziyaretini kasten geciktirmesi, İsrail'e "operasyonu tamamlaması" için zaman kazandıracak ve b"ylece bu temaslarda artık ateşkesin ve yeni bir barış sürecinin koşulları tartışılacak.Halbuki hiç "yle olmuyor. Şaron bildiğini okuyor ve hatta Bush'a (ve tabii bütün dünyaya) meydan okuyor...* * * ŞARON tüm dünyayı karşısına almak cesaretini nereden alıyor? Bunun bir nedenini şimdiki İsrail Başbakanı'nın kişiliğinde ve ideolojik saplantılarında aramak gerek. Şaron her zaman kuvvetin üstünlüğüne inanmıştır. Son olarak da İsrail halkını yıldıran "ikinci intifada"nın "nünü kesmenin tek çaresinin tüm "ter"r odaklarını ve altyapısını ortadan kaldırılmak" olduğuna kanaat getirmiştir. Şaron İsrail'in b"yle bir güce sahip olduğundan emindir. Halen ordunun başındakiler de

Yazının Devamı

Ortadoğu'da Türk, Yunan el ele...

10 Nisan 2002

İsrail - Filistin çatışmalarına son vermek için acaba iki ülke ortak bir girişimde bulunamaz mıydı?İki bakan bu fikri hayata geçirmek için derhal kollarını sıvadı.Cem aynı gün İsrailli meslektaşı Şimon Peres'i aradı. Papandreu ile birlikte b"lgeye gelmek ve bu arada Ramallah'ta kuşatma altındaki karargahında bulunan Yaser Arafat ile de g"rüşmek istediklerini bildirdi.Peres buna sıcak bakıyordu; ama hükümetinin g"rüşünü de alması lazımdı.Dün Peres Cem'i aradı ve olumlu yanıtı duyurdu. İsrailli Bakan aynı zamanda Kudüs'te bulunan Türk parlamenterlerini de bu gelişme hakkında bilgilendirdi. Evet, son dakikada bir engel çıkmazsa, Cem ile Papandreu "nümüzdeki haftanın ortasında Kudüs - Ramallah hattındaki "ortak barış misyonu"nu gerçekleştirebilecekler... * * *BU sevindirici olayın birkaç bakımdan "nemi var:* Daha birkaç gün "nce AB d"nem başkanı İspanya Dışişleri Bakanı Pique ve Birliğin dış politika sorumlusu Solana, benzer bir ziyarette bulunmak istemiş, ama bu İsrail tarafından reddedilmişti. Cem - Papandreu ikilisinin inisiyatifinin kabul g"rmesi, bir başarı. * Bu girişim, Cem'in de dün belirttiği gibi, sembolik bir anlam taşıyor. İki komşu ülke, yıllardır süren anlaşmazlıklara

Yazının Devamı