Denge ayarı

4 Nisan 2000


      Başbakan Bülent Ecevit'in Hindistan gezisi, Türkiye'nin dünyanın bu bölgesine karşı izlediği politikada bir değişikliğin işaretlerini verdi.
       Ankara bu bağlamda, deyim yerinde ise, bir "balans ayarı" yaptı. Geçmişte Pakistan'a meyleden, Hindistan'a karşı ise mesafe koyan dış politikasını, daha dengeli ve gerçekçi hale getirmeye başladı.
       Türk diplomasisinin uzun yıllar açıkça Pakistan'a çok yakın, buna karşılık Hindistan'a karşı soğuk bir tavır takınmasının nedenleri var elbet. Pakistan'a duyulan sevginin yanı sıra, Hindistan'ın Soğuk Savaş yıllarında izlediği politika ve özellikle Kıbrıs konusunda sergilediği Rum yanlısı tutum, bu nedenler arasındadır.       * * *      AMA bugün konjonktür değişmiştir, Hint yarımadasında yeni şartlar belirmiştir. Pakistan gene bir "kardeş ülke" sayılıyor, ama Türk diplomasisi siyasal ve stratejik değerlendirmelerini daha akılcı mülahazalara göre yapıyor. İslamabat'ta bugün askeri bir rejim vardır. Ankara Pakistan halkına değil, ama bugünkü rejimine eleştirel

Yazının Devamı

Gaz ve politika...

1 Nisan 2000


       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Türkmenistan ziyareti Ankara'da Anayasa değişikliği krizine rastladığı için, Aşkabat'ta Trans - Hazar doğalgaz boru hattı ile ilgili görüşmeler, gereği kadar ilgi görmedi.
       Gerçi Türkmenistan Cumhurbaşkanı Türkmenbaşı ile yapılan görüşmelerden göz kamaştırıcı bir sonuç çıkmadı. Ancak bu projenin gerçekleşmesi yolunda az da olsa bir ilerleme kaydedildi.
       Ama asıl dikkati çeken husus, iki liderin bu kez "gaz ile politika" arasındaki ilinti konusunda oldukça açık konuşmalarıdır.
       * * *
       AŞKABAT'ta kaydedilen ilerleme, Ankara'nın çabaları sonunda, Türkmenbaşı'nın Trans - Hazar boru hattından Türkmen gazı ile birlikte bir miktar Azeri doğalgazının da geçmesine razı olmasıdır. Tasarlanan miktar 25 milyarı Türkmen, 5 milyarı da Azeri olmak üzere, toplam 30 milyar metreküp gazdır.
       Aslında Türkiye ile Türkmenistan arasında daha önce imzalanan bir çerçeve anlaşması var. Ancak Türkiye'nin Rusya ile Mavi Akım projesine

Yazının Devamı

Hindistan örneği...

31 Mart 2000


      Başbakan Ecevit'in Hindistan ziyareti, Türkiye'nin bu önemli ülke ile ilişkilerinin gelişmesi için olduğu kadar, "Hint modeli"nin daha yakından gözlenmesi için de bir fırsat oluşturuyor.
       Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi (nüfusu yaklaşık bir milyar) olan Hindistan, gerek hızla gelişen ekonomisi ve teknolojisi, gerekse uluslarararı ilişkilerde oynadığı aktif rol nedeni ile, Ankara'da giderek artan bir ilgi görüyor.
       Geçmiş yıllarda Pakistan'la olan "kardeşlik ilişkileri", her nedense Yeni Delhi'ye karşı mesafeli davranılmasına yol açmıştır. Ancak son yıllarda Türk diplomasisinin İslamabad'a gösterilen yakınlığın, Hindistan ile ilişkilerin gelişmesine engel olmaması gerektiği sonucuna varması isabetli olmuştur.
       Son zamanlarda iki ülke arasında görülen yakınlık, Hindistan'ı gençliğinden beri hayranlıkla izleyen Başbakan Ecevit'in bu ziyareti ile, mutlaka yeni bir ivme kazanacaktır.
       Ecevit, Delhi'deki temasları sırasında, Hintlilerden göreceği sıcak ilginin yanı sıra, Türkiye'nin bu

Yazının Devamı

Taze kan...

30 Mart 2000


      Bazen bir "insancıl olay", diplomasinin başaramadığını gerçekleştirebiliyor.
       Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, geçen ağustosta Türkiye'deki deprem felaketinin Türk - Yunan ilişkilerine yansıma şeklidir.
       Facianın ardından Yunan halkının Türkiye'ye yardım elini uzatması, iki ulusu baş döndürücü bir hızla birbirlerine yakınlaştırmıştır. Türk halkının da, Yunanistan'daki depremden hemen sonra, aynı şekilde hareket etmesi, Ege'nin iki yakasındaki halkların, bazı anlaşmazlıklara rağmen, birbirlerine karşı sempati ve dostluk beslediklerini ortaya koymuştur.
       Deprem felaketi vesilesi ile sergilenen bu durum, resmi politikalara da yansımakta gecikmemiş, bu kez hükümetler arası diyalog müsait bir ortamda gelişmiştir. Politikacılar, sivil toplumun, kendilerinin önüne geçtiğini ve iki ülke arasında ciddi yakınlaşma için itici bir güç oluşturduğunu kabul etmek zorunda kalmışlardır.
       Bugün Türk - Yunan ilişkilerinde gerçekten büyük mesafe kat edilmiş bulunuyor. Gerçi sorunların özüne - henüz

Yazının Devamı

Yabancılar "Baba" diyor...

29 Mart 2000


       Yabancıların tercihi, "Baba"...
      Doğulusu ile, Batılısı ile, uluslararası camia, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresinin bir dönem daha uzatılmasını arzu ediyor.
       Çeşitli ülkelerin Türkiye'deki diplomatik temsilcileri bu bakımdan gözlerini, bugün Demirel'in Çankaya'da 5 yıl daha kalışını sağlayacak Anayasa değişikliğini ele alacak olan Büyük Millet Meclisi'ne çevirmiş bulunuyor.
       Bir Avrupalı diplomata göre, "Türkiye ile ilgilenen yabancılar da, Türkler kadar Meclis'ten çıkacak kararı heyecanla bekliyorlar."
       Karar bugün çıkar mı, çıkmaz mı, belli değil. Ancak "dış dünya"nın, Demirel'i bir dönem daha Çankaya'da görmek istediği açık...
       * * *

Yazının Devamı

Ankara Putin'den umutlu...

28 Mart 2000


       Beklenen, oldu: Rusya'daki seçimleri Vladimir Putin'in, daha ilk turda, kazanması sürpriz değil. Nabız yoklamaları zaten bunu gösteriyordu. İkinci tura da kalsaydı, gene kazanacaktı. Ama şimdi, bu seçimlerden daha güçlü ve popüler olarak çıkmış bulunuyor.      Seçimlerin belki tek sürprizi, komünist aday Genadi Zyuganov'un hatırı sayılır (yüzde 30'a yakın) oy almasıdır. Bunun verdiği mesaj açık: Rusya'da hala eski komünist dönemi özleyenler veya arayanlar var. Bunların bir kısmı, ülkedeki yeni düzenin getirdiği ekonomik ve sosyal dengesizlikleri ve sıkıntıları yaşayanlardır.
      Putin bu mesajı algılamış görünüyor. Seçimden hemen sonra "ülkede bugünkü durumdan memnun olmayan çok insan var... Halk benden daha iyi işler yapmamı bekliyor" şeklinde konuşması da bunu gösteriyor.
       * * *
      RUSYA'da 70 küsur yıllık komünist rejimden sonra yeni sisteme uyma çabaları ile devam eden geçiş sürecinin ardından, şimdi 21. yüzyılın başında, yeni bir dönem başlıyor.
      

Yazının Devamı

Hayırlı haberler!..

25 Mart 2000


       Kısa bir yurtdışı gezisinin ardından, yazılara "dünya ahvali" üzerinde "hayırlı haberler" ile yeniden başlamak güzel bir şey...
      Son birkaç günde gerçekten dünyanın çeşitli bölgelerinden olumlu gelişmelerin sinyalleri geldi. Ortadoğu'dan Hint Yarımadası'na ve Uzakdoğu'ya kadar uzanan geniş coğrafyada, yıllanmış sorunların çözümü yönünde bazı kıpırdamalar var. Kuşkusuz iyimserlik için zaman henüz çok erken. Ama şimdi hiç olmazsa umut yaratan ve hantallaşmış olan diplomasiyi yeniden hareketlendiren bazı çabalar görülüyor...
       * * *
       BAŞKAN Clinton ile Papa John Paul II'nin gezilerini bu çerçevede değerlendirmek lazım. Farklı kişiliklerine ve frekanslarına rağmen, ikisinin de verdiği barış ve uzlaşma mesajı, herhalde yankısını duyuracaktır.
      Clinton "dünyanın en kalabalık demokrasisi" olan Hindistan'dan sonra, askeri yönetim altındaki Pakistan'ı ziyaret etmekle, birkaç mesajı birden vermiştir: 850 milyon nüfuslu Hindistan'da çoğulcu sistemin iyi işleyişi, gelişme halindeki tüm ülkeler

Yazının Devamı

"Değişim" mi, "devamlılık" mı?

17 Mart 2000


       Geçen ay Atina'da Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu bize Yunanistan'da Türkiye'nin artık eskisi gibi "seçim malzemesi" olarak kullanılmayacağını söylemişti. Genç Bakan, en azından kendi partisinin, yani PASOK'un, Türkiye'yi hedef alan bir kampanya yürütmeyeceğini açıklamıştı.
       Daha önceki seçim kampanyalarında başta PASOK olmak üzere çeşitli partilerin ve onlara mensup adayların Türkiye'ye saldırmak suretiyle oy avcılığına giriştiğini gayet iyi hatırlıyoruz. Bu kez böyle bir yola başvurulmaması, önemli ve sevindirici bir gelişme.
       Gerçekten şu ana kadar kampanyada Türkiye'nin lafı pek geçmedi. Simitis veya Papandreu'nun medyaya demeçlerinde, Türkiye ile ilişkilere değinen sözleri ise genelde olumlu.
      9 Nisan'da yapılacak seçimlere daha üç hafta var. Türk - Yunan ilişkilerinde bir "olay" çıkmazsa (ki normalde çıkmaması lazım) bu hava herhalde aynen devam edecektir.
       * * *
       ASLINDA Yunanistan'da seçim kampanyası oldukça sönük geçiyor. Tartışılan

Yazının Devamı