TÜRKİYE ile ilgili birçok konuda olduğu gibi, Öcalan olayında da, ABD'nin Avrupa'dan oldukça farklı bir politika izlediği görülüyor.
Tabii bu fark, önemli ölçüde, Türkiye'nin lehinde.
Washington'un, Öcalan'ın yakalanmasından sonra izlediği politikanın ana hatları şöyle özetlenebilir:
* Washington, Apo'yu terörist sayıyor. Ona (bazı Avrupalıların aksine) başka bir sıfat vermiyor. PKK'yı da bir terörist örgüt olarak sınıflandırıyor.
* ABD, terörizm ile mücadelede Türkiye ile sıkı işbirliği yapıyor. Bu çerçevede Öcalan'ın Kenya'da yakalanmasına yardımcı olduğu açık.
* ABD baştan, Öcalan'ın Türkiye'de yargılanmasını savundu. Şimdi bu noktaya gelinmesinden memnun olan Washington, yargılamanın "adil ve şeffaf" olmasını istiyor.
CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel'in Filipinler'de Yunanistan'ın PKK ile ilintisi konusunda "tüm ilgililere" verdiği mesaj, aynı zamanda Türk diplomasisi için bir "start işareti" oldu.
Şimdi Ankara, bu doğrultuda yeni planlar ve girişimler içeren, geniş çapta bir atağın hazırlıklarını yapıyor.
Hedef Yunanistan'ın Apo olayı ile iyice yüzeye çıkan ve aslında yıllardır süregelen PKK'ya desteğini teşhir etmek, bunun dünyaca bilinmesini ve dost ülkelerin devreye girmesini sağlamak, Atina'yı kabahatini kabullenmeye, bölücülerle işbirliğine son vermeye ve Türkiye'ye karşı tavrını değiştirmeye sevketmektir.
Bunun için biri "dolaylı", diğeri "direkt", iki yol izlenecektir.
* * *
DOLAYLI YOL
APO olayının Türk dış politikasında etkisini en çok hissettireceği alanlardan biri - Yunanistan'dan hemen sonra - Avrupa ile ilişkiler olacak gibi görünüyor.
Ankara, Yunanistan'ın "PKK ilintisi"ni bütün çıplaklığı ile ortaya çıkardıktan sonra, Atina'ya karşı tutumunu sertleştirmiş, Simitis yönetiminin politikasını değiştirmemesi halinde "öz savunması"nın gerektirdiği önlemleri alacağı uyarısında bulunmuştur.
Bu yeni durumun Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir krize yol açıp açmayacağı, önümüzdeki günlerde daha net belli olacak. Ankara'nın beklentisi, Avrupalı dostların, aynı zamanda AB içinde "ortak"ları olan Yunanistan'a "doğru yolu" göstermesidir.
Türk Dışişleri Bakanlığı'nın dünkü açıklamasında, AB'nin Yunanistan'dan, PKK'ya verdiği destekle ilgili "hesap sorması" isteniyor ve aksi halde, AB'nin inandırıcılığının büyük yara alacağı belirtiliyor.
Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi, Türkiye, AB'nin Yunanistan'ın PKK ile suç ortaklığı konusunda "suskun" kalmasından, buna karşılık Türk yargı sistemine "müdahale" etmesinden rahatsızdır. Verilen mesaj, bu davranışın, Türkiye - AB ilişkilerine de olumsuz
ABDULLAH Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirilmesi olayının, uluslararası boyutlar alacağı ve Ankara'nın dış ilişkilerini etkileyeceği belli idi. Şimdi bunun ilk belirtileri görülmeye başladı. Soruşturma ve özellikle duruşmalar sırasında yeni bulgular ve gerçekler ortaya çıktıkça, herhalde bunun dış politikaya yansıması daha da hissedilecektir.
Olayın komşu ve diğer yakın ülkelerle ilişkilerini ne şekilde etkileyeceği incelendiğinde, görülen odur ki, Türkiye'nin dış politikasında zor ve sıkıntılı bir dönem başlıyor. Bu olayın dış ilişkilerde yeni anlaşmazlıklar hatta krizler ve gerginlikler yaratması riski oldukça yüksek. Bu nedenle bu kritik dönemde soğukkanlılığı ve itidali korumak ve ilişkileri tehlikeli şekilde zedeleyecek davranışlardan kaçınmak, büyük önem taşıyor...
* * *
APO olayı, Yunanistan'dan Avrupa ülkelerine, ABD'den Ortadoğu'ya kadar çeşitli devletlerle ilişkileri ve bölgesel dengeleri değişik şekillerde etkileyecektir. Bunları bu köşede tek tek ele alacağız.
Yunanistan ile başlayalım.
Geçen haftaki yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi, Öcalan'ın yakalanmasından itibaren olup bitenler ve