Daha ne kadar sürer?

4 Şubat 1999

       ABD, Kuzey Irak'ı vurmaya daha ne kadar devam edecek?
       Gün geçmiyor ki, İncirlik Üssü'nden kalkan Amerikan uçakları (bazen İngiliz jetlerinin de desteği ile) "uçuşa yasak bölge"deki keşif ve denetim operasyonları sırasında, kendilerini "kenetleme"ye kalkışan Irak uçaksavar sistemine füzeler ve bombalar yağdırmasın.
       Rutin hale gelen bu çatışma durumu, Saddam yönetiminin artık "uçuşa yasak bölge" diye bir şey tanımamasının ve "Kuzey Keşif" misyonlarını engellemesinin bir sonucu. ABD yetkilileri, bu engelleme teşebbüsleri sürdükçe, yani Irak uçaksavarları keşif uçaklarına ateş açtıkça, hep aynı karşılığın verileceğini söylüyorlar.
      Bu, daha uzun süre İncirlik'ten kalkan Amerikan uçakları Kuzey Irak'taki radar ve füze sistemlerini vurmaya devam edecek demektir. (Aynı şey, Körfez'deki üslerden ve uçak gemilerinden hareket eden uçakların da Güney Irak'taki "uçuşa yasak bölge"deki tesisleri bombalamayı sürdüreceği anlamına geliyor).
      Peki, bundan beklenen sonuç nedir? Washington gerçekten bu şekilde,

Yazının Devamı

Hani gündemden düşüyordu...

3 Şubat 1999

       HENÜZ bir hafta önce Başbakan Ecevit, Apo'nun (İtalya'dan çıkarıldıktan sonra) nereye gittiği konusunun artık önemli olmadığını, bu sorunun Türkiye'nin gündeminden çıktığını söylemişti.
       Oysa hafta başından beri, hükümet başta olmak üzere, bütün Türkiye, Öcalan'ın Avrupa'da attığı turlarla geceli gündüzlü meşgul!..
       Ankara, her an terörist başının hareketlerine ilişkin doğru veya yanlış ihbarlarla ve medyanın spekülatif haberleri ile çalkalanıyor.
       Öcalan'ın gün boyunca, kiraladığı uçakla hangi ülkeye gittiği veya hangi havaalanına inmek istediği dahi, izlenmesi nerede ise imkansız bir olay, içinden çıkılmaz bir muamma halini alıyor.
       Kimbilir, bu satırları yazdığımız andaki durum ile sizin "en son" haberi okuyacağınız ana kadar geçecek süre içinde daha neler olacak...
       * * *
       KAÇAK terörist başının sığınacak bir yer arayışının nasıl sonuçlanacağını şu anda tahmin etmek olanaksız. Biz burada bununla ilgili spekülasyonlar

Yazının Devamı

İran devrimi yol arayışında

2 Şubat 1999

       TAM 20 yıl önce, Ayetullah Humeyni'nin Paris'teki uzun sürgün hayatından Tahran'a dönüşü münasebetiyle yazdığım yorumda, İran'da köklü bir rejim değişikliğinin artık kaçınılmaz hale geldiğini ve İslam devriminin ülkeyi bambaşka bir yola sevkedeceğini belirtmiştim.
      Yaşlı Ayetullah'ın (o zaman 78 yaşında idi) Tahran'a dönüşü, tarihi bir dönemeci simgeliyordu. Kendisini havaalanında ve yollarda karşılayan 2 milyon insanla beraber, İran halkının çoğunluğu, olağanüstü bir coşku yaşıyordu. Bu, sadece dini liderin ülkesine dönüşünün yol açtığı heyecan değildi. Şah'ın ülkeyi terkedişinin, monarşinin yıkılışının ve eski dömemin sona ermesinin yarattığı umuttu da...       Humeyni'nin dönüşü, o sırada sık sık meydana gelen gösteriler ve çatışmalarla ("Kara Cuma" olayları gibi) can çekişen Şah döneminin son aşamasını da noktalayacaktı. Humeyni, geniş halk yığınlarının sadece tutucu kesiminin değil, ideolojik olarak tamamen farklı bir çizgide olan solcuların ve liberallerin de ulusal kahramanı ve doğal önderi olmuştu.       Bu "ittifak" bir birikimin

Yazının Devamı

Dinozorlar döneminin sonu mu?

30 Ocak 1999

       GÖZLER, günlerden beri, "sıcak olaylar" nedeni ile, Irak'a takılıp kaldı; ama Ortadoğu'nun diğer kesimlerinde de dikkatle izlenmesi gereken gelişmeler oluyor.
       Ürdün'de Kral Hüseyin'in, kardeşi Veliaht Prens Hasan'ı azledip yerine, halefi olarak oğlu Prens Abdullah'ı ataması, bu "diğer olaylar" arasında, en dikkat çekici olanı...
      Ürdün'de olup bitenler aslında, bölgede perde arkasında yer almakta olan bazı kıpırdamaların ve olası yeni bir hareketliliğin işaretini veriyor.
       "Le Monde" gazetesi bu işareti, Ortadoğu'da "dinozorlar dönemi"nin sonunun yaklaşmakta olduğu şeklinde değerlendiriyor.
       Gerçi yaş itibarı ile Arap liderlerinin ancak bir - ikisi "dinozor" sayılır: Hasta olan Suudi Arabistan Kralı Fahd 79, Birleşik Arap Emirlikleri lideri Zayid Bin Sultan 83, Mısır Başkanı Mübarek de 70 yaşında. Şimdi hasta olan ve çekilmeyi düşünen Ürdün Kralı Hüseyin ise nispeten genç sayılır: Yaşı 63. Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esad da öyle: 69 yaşında...
      Ama bu

Yazının Devamı

İncirlik korkutuyor...

29 Ocak 1999

      İNCİRLİK Üssü heyecanlı anlar yaşatmaya başladı. Günlük "Kuzey Keşif Operasyonları" sırasında, ABD uçakları ile Irak füze bataryaları arasındaki karşılıklı atışma, giderek Ankara'da ciddi kaygılar yaratan tehlikeli boyutlar alıyor.
       Dün Başbakan Ecevit, Ankara temsilcimiz Fikret Bila'ya ABD'nin tutumundan duyduğu tedirginliğini "ölçüyü kaçırmış görünüyorlar" sözü ile ifade ettiği sırada, bir ihbar üzerine, İncirlik alarm durumuna getiriliyor, üssün kapıları giriş - çıkışlara kapatılıyordu. Irak'ın bir füze fırlattığı, buna da bir "Patriot" ile karşılık verildiği yolundaki bu söylentinin bir "balon" olduğu sonradan ortaya çıktı. Ama bu arada Türkiye, (borsasına varıncaya kadar) korkulu saatler yaşadı...
      Benzer heyecanlı anların önümüzdeki günlerde yaşanmayacağı konusunda bir garanti yok. Bunun nedeni, İncirlik'ten yöneltilen Kuzey Irak'taki operasyonların, giderek kapsamı genişleyen, tehlikeli misyonlar halini almasıdır...
       * * *
       TÜRK ve Amerikan yetkilileri arasında varılan ve 6 ayda bir TBMM

Yazının Devamı

"Tunus modeli"...

28 Ocak 1999

       TUNUSLU rehberimiz, Kartaca harabelerini gezerken, belirli bir mesafeden görülebilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın fotoğraflarını çekmememizi rica ediyor. Nedenini soruyoruz: "Yasaktır" demekle yetiniyor. Bu nedenle başımızın belaya girmesini istemediğini de ekliyor!
       Vaktiyle Arnavutluk'tan Kuzey Kore'ye kadar sert rejimli ülkelerde karşılaştığımız bu anlamsız uygulamaya Tunus'ta da rastlayacağımızı hiç tahmin etmemiştik. Çünkü Tunus öyle bir diktatörlük değil. Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali de kendisini halktan uzak tutan bir lider değil. Aksine, sık sık birçok etkinliklerde görülen ve genelde halk tarafından sevilen bir Cumhurbaşkanı...
       Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın fotoğrafını çekme yasağı, ilk Başkan Habib Burgiba zamanından kalma bir uygulama. Oysa ulusunu 1956'da bağımsızlığa kavuşturan ve "sağlık" nedeni ile 1987'de zamanın İçişleri Bakanı Bin Ali tarafından alaşağı edilen Burgiba da bir milli kahramandı.
       Şimdi 96 yaşında olan Burgiba, doğduğu Manastır kentinde, yüksek duvarlarla çevrili bir villada yaşıyor. Kentte, yıllar

Yazının Devamı

Yeni bir Irak politikası mı?

27 Ocak 1999

       TÜRKİYE'nin bir Irak politikası var mı?
       Bazı çevrelere göre yok. Onların kanısınca, Ankara'nın Irak'taki gelişmeler karşısındaki tutumu, çoğu zaman belirsiz, hatta tutarsız. Buna, Türkiye'nin ABD bombardımanlarına karşı çıkmamasını, Washington'ın Saddam rejimini devirme planlarına kayıtsız kalmasını, Bağdat'a yeni bir Büyükelçi göndermemesini örnek olarak gösterenler var... Bazı çevrelere göre ise, Türkiye'nin Irak karşısındaki tutumu, uzun vadeli bir stratejiden ve vizyondan yoksun...      Türkiye'nin Irak'la ilgili politikalarında (Körfez krizinin patlak verdiği 1991'den bu yana) zaman zaman bazı hatalar, yetersizlikler ve tutarsızlıklar olmuştur tabii. Ama Ankara'nın bu konuda "politikasız" olduğunu öne sürmek gerçeği tam yansıtmadığı gibi, Türk diplomasisine haksızlık etmek de olur.       * * *       IRAK sorununda daha başından beri Ankara'nın izlediği politika şu temel unsurları içermiştir: 1) Saddam yönetiminin, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, yükümlülüklerini yerine getirmesi. 2) Irak'ın

Yazının Devamı

Irak konusunda Türk - ABD diyaloğu

26 Ocak 1999

      BAŞBAKAN Bülent Ecevit'in dün ABD'nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris ile yaptığı görüşme, Irak konusunda Türkiye ile ABD arasında kapsamlı ve somut bir diyaloğun işaretini veriyor.
       Gerçi bu görüşme, Büyükelçi'nin Ecevit'i 56. hükümeti kurmasından sonra ziyaret etmek ve kendisi ile Türk - ABD ilişkileri konusunda geniş bir "ufuk turu" yapmak arzusunun bir sonucudur; ama Irak'la ilgili gelişmeler bu görüş alışverişinde doğal olarak en geniş yeri almıştır.
       Ecevit son demeçlerinde ABD'nin Irak politikasındaki "belirsizlikler"den ve Washington'un ne yapmak istediğinin tam olarak "anlaşılamamasından" söz etmiş ve "ABD ile diyaloğa oturmanın" gerekli olduğunu belirtmiştir.
       Başbakan'ın dün Büyükelçi Parris ile buluşması, işte böyle bir fırsat yaratmıştır.
      Gerçi son Irak krizi süresince Ankara ile Washington arasında bilgi ve görüş alışverişi eksik olmamıştır. Ancak Ecevit'in arzuladığı biçimde bir diyalog şimdi başlıyor. Bunun önümüzdeki günlerde ve haftalarda üst düzey temaslarla devam etmesi

Yazının Devamı